Beyazın Karanlığı

28 Mayıs 2018
Çeviri: .K
Düzenleme: .K
1242 Görüntülenme
Bu bölümü 6 Kişi beğendi.
Cilt 1

Bağ

Nasıl olduğunu tam olarak anlamasa da Rene’nin düşündüğü şeyleri duyabiliyordu ve ona da kendi düşüncelerini iletebiliyordu. Eğer onu durdurmazsa olacaklar belliydi.

Kama, kendisine sarılan Rene’nin bedeninin gerildiğini hissetti. Saldıracaktı!

Kama zihin yoluyla Rene’ye sakinleşmesini söyledi. Ama bunu daha çok kendisine söylüyor gibiydi. Sakinleşmesi lazımdı. Bunu konuşarak halledebilirdi. En azından Kama öyle düşünüyordu. Eğer karşısındaki şövalyeyi ikna edebilirse, Kan çıkmadan buradan çıkabilirlerdi. Rene kendisine şaşkın gözlerle bakarken, onu yavaşça kendinden ayırdı ve emin adımlarla şövalyeye doğru yürümeye başladı.

Kama yaklaştıkça, şövalyenin yüzüne yansıyan şaşkınlığı fark etti ki bu hiç de garip değildi. Üzerinde zırh namına tek bir parça bile yoktu. Şövalyeye birkaç metre kala durdu. “On iki şovalyeden birini görme şerefini neye borçluyum?” onu gereğinden az överse, şovalye bunu kendisine yapılan bir saygısızlık olarak algılayabilir; Fazla överse de gereksiz bir özgüven kazanarak Rene’yi öldürebileceğini düşünüp, saldırıya geçebilirdi. Nabza göre şerbet vermesi gerekiyordu.

Şovalye, “Ben; Kahraman Alex’in 5. kuşakta torunu, on iki şovalye içerisindeki ve bu durumda Çevrim imparatorluğundaki en güçlü kişi, Ejderkatili Algan.” biraz bekledikten sonra “Peki sen kimsin genç adam.”

Kama, biraz kendini beğenmiş olsa da, bu adamı sevmişti. Kırklı yaşların başındaymış gibi görünen şövalyenin ağrımış kısa kıvırcık saçları ve babacan bir gülümsemesi vardı. ‘Belki de gerçekten savaşmamıza -Rene’nin tek taraflı bir katliam yapmasına- gerek kalmaz.’ diye düşündü.

‘Seni kandırmaya çalışıyor.’ dedi Rene. Sözler tekrardan zihnine gelmişti.

 “Benim adım Kama... Sadece Kama.”

“Kama; garip bir isimmiş.” Şovalye birden ciddileşti  “Bak Kama, imparatorum özel emri ile buradayız. Ne için burada olduğumuza gelirsek” eliyle Rene’yi işaret ederek “Bu şey için buradayız. Bahse varım az önce sarıldığın şeyin ne olduğunu bile bilmiyordun.”

Arkasındaki havanın titreştiğini hisseden Kama, Rene’nin zihnine ‘Şey mi! Benim gibi güzel ve çekici birisine hangi cüretle ‘ŞEY’ diye hitap eder!’ diye bağırdığını duyunca, istemsizce güldü. Üzerinde bulunan bütün baskı sanki anında yok olmuştu. Şovalye, muhtemelen onun aptal bir köylü olduğunu düşünüyordu. Kama, ona ne kadar yanıldığını gösterecekti. Şövalyenin ona yönelttiği soruyu “Tabiki biliyordum.” diyerek yanıtladı. “Ayrıca onun bir adı var… Rene.”

Şövalyenin şaşkınlığı yüzünden açıkça okunuyordu. “Dalga geçme evlat. Şakaya gelecek bir konu değil bu!”

Kama, “Şu anda birçok şey biliyorum.” diye devam etti. En azından Rene’nin onu sonuna kadar koruyacağını biliyordu. Bu da bir şeydi.

Şovalye gür bir kahkaha attıktan sonra, tekrardan o samimi gülümsemesini takınmaya çalıştı. Ama gözle görülür bir biçimde titriyordu. Belki de Kama’nın da Rene gibi bir ejderha olma ihtimali onu korkutmuştu. Tekrardan, ne kadar yanıldığını bir bilseydi… “Neler bilirsin delikanlı? Anlat bakalım, biz de biraz bilelim.”

Kama anlatmaya başladı. “Arkamda duran kızın efsanelerde geçen kara ejder olduğunu biliyorum. Onun sizi öldürmesine engel olan tek şeyin...”

Şovalye, Kama’nın sözünü keserek “Beni mi öldürecekmiş? Saçmalık! Buraya yalnız başıma mı geldiğimi sanıyorsun? Ormanda gizlenen kaç tane...”

Kama, “Siz derken diğerlerinden bahsediyordum. Kullandığım ifade saygımdan değil, sayınızdan ötürüdür. Ayrıca ormanda tamı tamına yüz iki tane asker olduğunu biliyorum.” diye şövalyenin sözünü kestikten sonra devam etti. “Ve böylesine bir sayı üstünlüğünün dahi onun için bir fark oluşturmayacağını da. Ben onun gücünü biliyorum. Şunu söyleyebilirim ki; Burada toplu bir infaz gerçekleştirmesi saniyelerini almaz. Üstelik bunu yaparken yorulmaz bile.” Bunları söylerken bir kısmının gerçekten de doğru olduğuna inanıyordu. Rene yüzlerce ejderhayı öldürdüğünü söylemişti. İnsanlar onun için sıkıntı oluşturmamalıydı.

Aniden ince bir ağaç dalının kırılmasına benzer bir ses duyan Kama, göğsünde hissettiği keskin bir acı hissi ile sarsıldı. Acının sebebini bulmak için göğsüne baktığındaysa, sonuna kadar saplanmış bir okun sapındaki kızıl tüylerden başka bir şey göremedi.

Kama, böylesine bir ihanete uğradığı için şaşırıyordu. Ormandaki askerler için üzülüyor ve birçok duyguyu da beraberinde yaşıyordu. Lakin zihnini istila eden bu duygu fırtınasında, bir tanesi açık ara üstündü. Öfke...

Kama, bu duygunun kendisine ait olmadığını hemen anladı. Tanıdığı bir sesin adını haykırdığını duyarak yüzünü, sesin geldiği yöne çevirince karşısında Rene’yi gördüğüne şaşırmadı. Şaşırmasına sebep olan şey ondaki değişiklikti. Belinden çıkan, devasa boyutlardaki bir çift siyah kanat, bir kuzgununkileri andırıyordu.

Bayılmadan önce dikkatini, hissettiği acıdan başka bir şeye odaklayabildiği o kısacık anda, hayatında daha güzel bir şey görüp görmediğini düşündü.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-22 00:14:01
Emekleriniz için teşekkürler.