Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

15 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1437 Görüntülenme
Bu bölümü 31 Kişi beğendi.
Cilt 11

Güçlü Bir Rakip - Kısım 2

Mantikorun stat sayfasına bakmaya çalışırken, aklımda sadece tek bir düşünce vardı. Vay anasını. Güçlü.

 

Statlarımızın arasındaki fark çok çok fazlaydı. Analiz bana, ırkı, sınıfı ve seviyesi dışında bir şey gösterememişti. Ve bu, sık sık Analiz kullanıp neredeyse her şeyi gösterebilecek seviyeye gelmiş olmasına rağmen böyleydi. Gördüğüm çok az şey de iyi haber olarak yorumlanamazdı. Sınıfı, aşırı bir şiddete eğilimi olduğunu gösteriyordu, ve seviyesi, Lefi’nin dışında gördüğüm en yüksek seviyeydi.

 

Cıkladım. Beni, bulunduğum kötü duruma getiren koşullar sadece talihsiz olarak nitelendirilebilirdi. Tehlikeyi zamanında fark edememiştim, çünkü zindanın sınırlarının dışından gelmişti. “Sayonara enayi.”  gibi bir şeyler söyleyip, rüzgar gibi koşmak istemiştim ama mantikorun kaçmamıza izin vereceğini hiç sanmıyordum.

 

Canavarın bize soğukkanlı, sadistçe gülümsemesiyle bakması, tadımı kaçırmıştı. Niyeti gün gibi ortadaydı. Bize eziyet etmek istiyordu, bir sonraki yemek vakti gelip bizi mideye indirmek için acıkana kadar bize oyuncak muamelesi yapacaktı. Eğer kaçmaya çalışırsak dünyanın sonuna kadar bizi kovalayacağından şüphem yoktu. N’ apalım. Eğer kaçış mümkün değilse, savaşacaktık.

 

Bir yanım canavarla ne olursa olsun savaşmak istiyordu. Yüzündeki kendini beğenmiş ifadesi beni gıcık etmişti. Ben de seni sikeyim şerefsiz. Bir şey diyeyim mi? Seni öldürdüğümde, o aptal kıçının derisini yüzüp, lanet bir halıya çevirip, aptal aptal bakan o yüzünü her eve geldiğimde, ayağımdaki çamuru silmek için kullanacağım.

 

İlk saldıran Rir olmuştu. Duruşumu değiştirdiğim anda niyetimi anladığı için hemen Devinimli Zincirler’i aktifleştirmişti. Zincirler, pire torbasının ayağının dibinden yükselmiş ve onu yakalamaya çalışmıştı.

 

Pire torbası da bizim gibi, harekete geçmekten endişe etmemişti. Tam anlamıyla. Zincirlerin ayağına yaklaştığını fark ettiği anda bize dalışa geçmişti. Saldırıdan, iki farklı yöne ayrılarak ve onu savuşturarak kaçınmıştık.

 

Canavar yere inip pençelerini, az önce bizim bulunduğumuz yere geçirdiğinde her yere toprak ve toz uçuşmuştu. Bu basit saldırı bile çok sert vurmuştu. Öyle büyük bir kuvvet içeriyordu ki, küçük bir krater yaratmıştı. Oooov sıçtık. O darbelerden birini yemek istemiyorum. Bir et parçası olarak reenkarne olmak için kolay bir yoluydu.

 

Rir, pire torbasından kaçındıktan duruşunu düzeltti ve kendini beğenmiş şerefsizin saldırısına pençesiyle karşılık vermeye çalıştı ama pire torbası, saldırıdan kaçınmıştı. Bay Bok Çuvalı, yan tarafa küçük bir adım atarak bunu savuşturmuştu.

 

Bu fırsatı değerlendirerek, Bay Burnu Havada’nın arkasına geçtim ve kılıcımı, kör noktası olduğunu düşündüğüm yere doğru savurdum ama pire torbasının akrebe benzeyen kuyrukları, ayrı bir yaratıkmış gibi, birden hareket etmeye başlamıştı. Zaien’in metal kısmıyla kafa kafaya çarpışıp kalakaldıklarında yüksek bir çınlama duyuldu. Sanki iki metal cisim çarpışmış gibiydi.

 

Kılıçtan koluma doğru ağır bir şok dalgası yayıldı. Çarpışmanın ağırlığı, bir saniyeliğine donakalmama neden olmuş, pire torbası da bunu kaçırmamıştı. İkinci kuyruğu, kalbime doğru ok gibi atıldı.

 

Gelen saldırıyı geri çekilip savuştururken cıkladım. Kılıcımın menzilinden çıkmış olsam da saldırımı yarıda bırakmaya niyetim yoktu. Hızla manamı yönlendirdim ve yere iner inmez her zamanki su ejderhası büyümü, sadist aptala gönderdim. Bu benim en hızlı büyü saldırımdı. Yarattığı sürüngen yaratıklar, mantikorun arkasını parçalamak için havada ok gibi ilerledi.

 

Ama saldırıları yarıda kaldı.

 

Hayvan, ortaya, MT Alanına benzer bir bariyer çıkardı. Bu ne lan!? [1]

 

Ben daha ne olduğunu tam olarak anlayamadan, pire torbasının karşı saldırısı başlamıştı. Şerefsiz hemen arkasına döndü, bana doğru sıçradı ve inanılmaz bir hızla pençelerini bana doğru savurdu. Bir şekilde Zaien’i kaldırmayı ve saldırıyı engellemeyi başarmıştım ama kendimi yeterince hazırlamamıştım. Saldırının gücüyle havalandım.

 

Arkamdaki dev ağacın gövdesine çarpıp onu devirirken inlemiştim. Ancak ikinci ağaca çarpınca momentumumu kaybetmiştim.

 

Acıyor. Çok kötü acıyor.

 

Acı öyle şiddetliydi ki, bayılacakmışım gibi hissettim, ama bir şekilde ona dayanabildim ve bilincimi kaybetmedim. Gözlerim bulanık bulanıktı; gözlerim dolmaya başlamıştı ama umursamamak için elimden geleni yapıp envanterimi açtım, bir iksir aldım ve hepsini tek seferde içtim.

 

“Ohhh…” derin bir oh çekmiştim. İksir sağ olsun. Ölmediğim sürece, bu şeyler bir zombi gibi dövüşmemi sağlayacaktı.

 

Acı dinmeye başlar başlamaz aşağı baktım ve Zaien’in hala iyi durumda olup olmadığına baktım. Tamam. İşte size ölçülemeyecek kalitede bir silah. Bu şey hayvan gibi ağır bir saldırı almış olmasına rağmen, çizilmemişti bile.

 

Silahı inceledikten sonra, bakışlarımı savaş alanına geri çevirdim. Rir hala mantikorla savaşıyordu. Hatta, şu anda büyü yapmanın tam ortasındaydı. Kendini beğenmiş pire torbasının üzerindeki gökyüzü parıldamaya başlamıştı.

 

Bir andan bile kısa bir süre sonra her şey ama her şey beyaza dönmüştü. Yer saldırının etkisiyle havaya uçarken kulakları sağır eden bir gürültü kopmuştu.

 

Bu, benim yakalanmamı istemediği için yapmaktan çekindiği bir yıldırım büyüsüydü.

 

Büyüsü, normal bir canavarın bütün canını götürürdü. Öyle güçlüydü ki, toprağı paramparça etmiş ve çarptığı yerin etrafını öyle fena yakmıştı ki, sanki kötü giden bir cephane deneyinin yapıldığı bir alandaydık. Ve buna rağmen, aptal hayvan hasar almamıştı.

 

Işık sonunda kaybolduğunda, gördüğüm tek şey onun MT Alanıydı. Bay Bok Çuvalı, her zamanki kendini beğenmiş sırıtışıyla, hala aynı yerde duruyordu. Abart abarta, etrafına “meraklı” gözlerle bakmıştı. Açıkça provoke etmeye çalışıyordu. Göt kafalı, Rir’e, büyüsünün işe yarayıp yaramadığını soruyordu. O şeyin savunması saçma derecede yüksekti.

 

MT Alanını kullandığını görünce, kelime haznemdeki her bir küfrü bayılana kadar ona etmek istemiştim. Ama zamanımı boşa harcamak yerine, çabalarımı onun zayıf yönlerini bulmaya yöneltmiştim. Yaratığın kullandığı MT Alanının doğrudan yenilmezlik sağlayacak kadar güçlü olduğundan bayağı şüpheliydim. Demek istediğim, Zaien’i kullanmaya çalıştığımda savunmuş ve Rir pençelerini ona savurduğunda atlatmıştı. Zorunda olmasa kaçınmak için bu kadar uğraşmazdı değil mi?

 

Mantikorun bilerek kaçındığı saldırıların tek bir ortak yanı vardı: fiziksel kuvvet kullanılan saldırılardı. Bu, aptal bariyerin sadece büyü saldırılarını savuşturabildiği anlamına mı geliyordu?

 

Sadist piçin Rir’le olan klasik Godzilla vs. King Kong stili, devlerin kapışmasını gözlemledim. Ve davranışları, beklentilerimle aynıydı. Ya Rir’in fiziksel saldırılarının hepsinden kaçıyor ya kuyruğuyla savunuyor ya da bütün büyü saldırılarını MT Alanıyla bertaraf ediyordu. ...Sanırım bir fikrim var.

 

Durumun bu şekilde ilerlemesi işimize pek gelmeyecek gibiydi. Mantikorun, ikiye bir durumda olmasına rağmen pek baskı hissetmediği ortadaydı, ki bu, bir şey değişmediği taktirde işlerin bizim için daha da kötüye gideceği anlamına geliyordu. Hareket edip ikimize de ait olmayan bir güçten yararlanmamız gerekiyordu.

 

“Rir!” Diye bağırdım. “Bu lanet yerden çıkıp, az önceki yere gidiyoruz!”

 

Kurt bir anlığına durakladı ve ardından bana doğru koştu. Planımı anlamıştı. Yanımdan geçerken sırtına atladım ve ikimiz de aceleci bir şekilde geri çekilmeye başladık.

 

Bay Bok Çuvalı, bir kedinin fareyle oynamasını andıran bir şekilde gözlerini kısıp, bizi kovalamak için havalandı.

Çevirmen Notu

[1] Evangelion göndermesi. AT Field, Absolute Terror Field. Mutlak terör alanı, sıradan silahların havarileri öldürülmesini engellemek için kullanılan güç kalkanı.‏‏‏

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 15:24:31
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık ☺️ ... :)
Ker!m (339 puan) Üye
2020-05-17 04:32:30
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-15 22:35:48
çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-05-15 20:49:54
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-05-15 18:37:39
Planı açıklıyorum yat yuvarlan