Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

24 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
2395 Görüntülenme
Bu bölümü 43 Kişi beğendi.
Cilt 11

Lefi ve Yuki

Başımı ve yanaklarımı tatlı bir sıcaklık kapladı. Yumuşaktı, rahattı ve rahatlama hissi veriyordu. Yanaklarımda hissettiğim dokunma hissi, şefkat dolu bir okşama gibi yukarı aşağı hareket edip duruyordu.

 

Öyle hoş hissediyordum ki, sanki bir beşikte sağa sola sallanıyor gibi hissediyordum. Bu hissin tadını çıkarırken uykuyla uyanıklık arasında gidip gelmiştim. Her ne kadar uyanmak istemeyecek kadar rahat hissediyor olsam da, bilincim yavaş yavaş açılıyordu. Gözlerimi açtığımda, kendimi doğrudan Lefi’ye bakarken buldum.

 

“Sonunda uyandın mı?”

“Evet.. Günaydın Lefi.”

 

Bir süre bakmaya devam ettim. Beynim henüz tam olarak kendine gelememişti. Hala yavaştı ve sadece çok az bilgiyi anlayabilecek kadar çalışıyordu, ama yine de şu anki durumu anlayabilmeye çalıştım.

 

“Bir dakika... bu nasıl oldu?”

 

Başım Lefi’nin kucağındaydı. Başımın arkasında hissettiğim yumuşak, tatlı sıcaklık, bacaklarıyla olan temasın verdiği histi. Ve yanağımda hissettiğim şefkatli dokunuş, eliydi. Bacakları çok, çok yumuşaktı... Of dostum, yüzümü onlara gömmek istiyorum. Cennet gibi bir şey olurdu.

 

...Şey, bu tamamen çekincesiz bir düşünceydi. Beyin, lütfen.

 

“Çok basit. Başını kucağıma koydum.” dedi Lefi. “Bayağı nefis bir yastık değil mi? Ona denk başka bir yastık olduğunu sanmıyorum.”

“Evet. Bayağı güzel hissettiriyor.”

“B-bu kadar patavatsız olmak zorunda mısın? Dürüstlüğün soğukkanlılığımı bozuyor.” dedi kızarmış bir yüzle.

“Aslında bir düşününce, yüksek kalite bir yastığın nasıl bir şey olduğuna karar vereceksek, kanatlarının daha iyi olacağını söylemeliyim. Ama yine de, bacaklarının daha iyi dayanma gücü var. Eğer birini seçip sonsuza kadar onu kullanacağımı söyleseler, kesinlikle bacaklarını seçerdim. Doğrusu, muhtemelen ikisinin de en iyi olduğunu söylerdim hatta. İkisi de objektif olarak birbirinden iyi değil. Birbirine olan farklı üstünlükleri var.”

“Az önce meydana gelen olayların hemen ardından hala bu kadar enerjin olabileceğini düşünmemiştim...” dedi Lefi, bıkmış bir gülümsemeyle.

 

Başta, ne demek istediğini anlayamamıştım, ama kısa süre sonra, aslında dünyada Lefi’den başka şeyler olduğunu fark ettim. Beynim tam o anda etrafımızdaki şeyleri anlamaya başlamıştı.

 

Üzerimde harika mavi bir gökyüzü vardı. Etrafımda sayısız krater ve yanık izleri vardı. Bazı kısımları tamamen kararmıştı, ve etrafımızdaki ağaçların çoğu tamamen parçalara ayırmıştı. Ortalık darmadağındı. Ve bunun sebebi, yanımızda yatan dev ceset, kapkara bir renge boyanmış pullara sahip bir ejderhaydı. Doğru. Şimdi hatırladım. Piç herifle savaşmış ve kazanmıştım. Ve sonra başını keserek işini bitirmiştim.

 

Göt herifi infaz etmek, hatırladığım son şeydi. Ondan sonrası boşluktu, ki bu da muhtemelen olduğum yere yığıldığım anlamına geliyordu. Kendimi kelimenin tam manasıyla sınırlarıma kadar zorlamıştım. Bilirsiniz, onca şeyden sonra hala hayatta olduğuma inanmakta bile zorlanıyordum.

 

“Bir dakika... Bütün yaralarıma ne oldu?”

 

Bakışlarımı vücuduma çevirdiğimde, kıyafetlerim hala paramparça olsa da, artık yaralı olmadığımı fark ettim. Dayandığım birçok yaranın izi bile yoktu. Kolum geri gelmiş, kanatlarım geri gelmiş, her şey yine hareket edebiliyor ve artık yürüyen bir ölü gibi görünmüyordum. Gerçi, hep iyi haber yoktu. Vücudum ağır hissettiriyordu, çok ağır. Vücudum pek lafımı dinlemek istiyor gibi görünmüyordu.

 

“Beni düzelttin mi Lefi?”

“Evet. Ben, Yüce Ejderha, gücün gerçek sembolüyüm. Yaralarını tedavi etmek, benim için sadece çocuk oyuncağıydı.” dedi gümüş saçlı bakire. “Ama etini iyileştirmiş olsam da, kaybettiğin kanı geri getiremem. Hareketsiz kalıp dinlenmen senin için en iyisi olur.”

“Teşekkür ederim.” kendini övmesini izlerken kıkırdadım. “Bir dakika, burayı tamamen zehirle doldurduğuma yemin edebilirim. Zehire ne oldu?”

“Merak etme, onu çoktan uzaklaştırdım. Bizi etkilemeyecek.”

“Anladım... sağ ol.” Gülümsedim. “Ve özür dilerim. Arkamı toplamak zorunda bıraktım sanırım.”

“Önemli değil, sen benim partnerimsin. Davranışlarının sonuçlarını, özellikle böyle bir şeyden sonra, toparlamak için sana yardımcı olmak gayet doğal bir şey. Lefi gülümsedi. “Sonuçta kendini içine soktuğun durum, beni korumak içindi.”

“Peki, sence nasıldım?”

“Rakibinin yenilgisini garantiye almayı başardığın için, harikaydın.”

“O zaman, kendimi bu kadar zorlamaya değmiş."

 

Vücudumun delik deşik olmasının bir işe yaradığını bilmek güzel.

 

“Ve gerçekten de zorladın. Çoğu üyesi deli olmalarıyla bilinen ejderhalara meydan okuma cüretini göstererek dikkatsiz davrandın.” dedi Lefi. “Her ne kadar sakinlik maskesinin arkasına saklasan da, çok çabuk öfkeye kapılıyorsun. Senin sağlığın için endişelenmiş olabileceğimi hiç düşünmedin mi?”

 

Karşı çıkabilecek gerçekten bir şey bulamadığımdan, yorumunu inkar etmek yerine gülerek geçiştirmeye çalıştım. “Bayağı havalıydı ama, değil mi?”

“En azından beni, ondan daha çok etkilediğini söyleyebilirim.” Konuşurken gülüşü öyle sevimliydi ki, benim yüzümü de gülümsettiğine emindim.

“Hey Lefi.”

“Ne oldu?”

“Seni seviyorum.”

 

Sözlerime karşılık bütün vücudu kaskatı kesilmiş Lefi, nasıl tepki vereceğini bilemiyor gibiydi. Bu halini, konuşmama devam etmek için bir işaret olarak algıladım.

 

“Gerçi, seni sevdiğimi söylemek yetersiz kalır. Bundan daha da fazlası. Sana sırılsıklam aşığım.”

“N-neden birden sevgini ilan ediyorsun!?” Az önce söylediğim şeyleri sonunda idrak edince, yüzü kıpkırmızı olmuştu.

 

Şaşkın tepkisini duyunca haklı olduğunu anladım. Kafamı şaşkın bir şekilde bir yana çevirdim. Hmm. İçime ne kaçtı benim? Sanırım kendimi çok zorladığımdan kafam hala yerinde değildi. Yani vidden, öleceğimi düşünmüştüm. Her neyse, bahaneleri falan bir kenara bırakalım.

 

“Şu anki halimle senin için en iyi eş olmadığımı biliyorum. Hah, dövüşmeyi bilmeyen bir rezili dövmekte zorlanacak kadar zayıfım. Ama güçlenmek için elimden geleni yapacağım. Ve bir gün, senin yanında durabilecek kadar güçleneceğim. Umarım bu yeterli olur.”

“Kendini daha fazla küçük görmene gerek yok.” diye kıkırdadı Lefi. Utangaçlığının, en azından bir kısmının, üstesinden gelmiş gibiydi. Yüzünde hala kızarıklık vardı, ama benimle her zamanki gibi konuşabilmişti.

 

Hatta hiç acele etmiyor ve sözlerini dikkatlice seçmeye çalışıyor gibiydi. Ve sonunda sözlerini seçmeyi bitirdiğinde, deklarasyona benzeyen bir şekilde konuşmuştu.

 

“Cesaretinin boyutlarını kendi gözlerimle tanık oldum. Savaştaki davranışların öyle etkileyiciydi ki, kendimi yeteneklerinden dolayı etkilenmiş buldum. Güçleneceğini bilmek için görmeme gerek yok Yuki. Bir gün benimkine denk bir güç elde edeceğini biliyorum. Ve belki, daha ilerisine bile gidersin.”

“Demek, kudretli Yüce Ejderha’nın kendisi tarafından bile onaylandım ha? Büyük onur duydum.” Yüzümde beliren gülümsemeyle, bitkin, tepkisiz vücudumu hareket ettirmeye çalıştım. Yavaş ama kesin bir şekilde bir elimi gümüş saçlı kızın yanağına doğru uzattım.

 

“Seni seviyorum Lefi. Sana öyle umutsuz bir şekilde aşığım ki, ne yapacağımı bilemiyorum. Yanımdan hiç ayrılmamanı istiyorum. O yüzden, Lefi, elimi tutup sonsuza kadar benim yanımda kalacak mısın?”

“Sanıyorum senin durumunda bulunan çoğu kişi, soruyu daha çok “benim olmaz mısın?” gibi sorardı.”

“Seni benim yapmam demek, sana prangalar vurmak ve özgürlüğünü senden çalmak olurdu. Ve ben bunu istemiyorum. Senin sen olmanı istiyorum. Dilediğin her şeyi yapmakta özgür olmanı istiyorum.”

“Bu, dileklerini ifade etmenin bayağı ilginç bir yöntemi.” Lefi gülerken bir elini yanağında olan elimin üzerine koydu.

 

“Yuki.” Bana şefkat dolu bir gülümsemeyle baktı. “Eğer istediğin buysa, o zaman ben, Leficios, sonsuza kadar yanında kalacağım.”

 

Yavaşça yüzünü benimkine yaklaştırdı ve dudaklarını dudaklarıma dayadı.

 

Yumuşak, tatlı ve güzel bir histi. Öyle harika bir histi ki, keyfini çıkarmama izin verdiğimde neredeyse beynimin eridiğini hissediyordum. Dudaklarından sıcaklığını, yakıcı tutkusunu hissedebiliyordum. Onun hisleri bana, benim hislerim ona geçiyordu. Sanki bir olmuş gibiydik.

 

Ne kadar sürdüğünü tam olarak bilmiyordum. Saniyeler, dakikalar, hatta daha da uzun sürmüş olabilirdi. Ama, benden yavaş yavaş uzaklaşınca, bir süre sonra sona erdiğini biliyordum. Sadece bir santim geri çekilmişti. Hala orada benimleydi.

 

Ve uyandığım anda olduğu gibi, birbirimizin gözlerinin içine baktık.

 

“Bu bayağı utanç verici.” dedim yüzüm yavaş yavaş kızarırken.

“Kendi utangaçlığıma dayanmış olmak, çok faydalı oldu.” diye kıkırdadı Lefi. “Eğer dayanmasaydım, yüzündeki ifadeyi görme şansına erişemeyecektim.”

 

Yanakları hala domates gibi kırmızıydı, ama yüzünde muzip bir ifade vardı. Bir çocuğun eşek şakasını az önce bitirmiş bir ifade gibi, masum bir ifadeydi. Çok sevimliydi. Öyle güzeldi ki gözlerim ona çekiliyordu. İstesem bile bakışlarımı ondan ayıramıyordum. Ve baktıkça, kalbim daha da hızlı çarpıyordu.

 

“Y-yanlış anlama Yuki.” diye kekeledi. “Dudaklarımızın birbirine değmiş olması, sadece ejder ritüelinin bir parçasıydı.”

“Mhmmmm...” başımı anlıyormuş gibi salladım. Hiç de şüpheli değil zaten. “Ve bu ne tür bir ritüel acaba?”

“S-sadece, seni eşim olarak belirleyen bir ritüel.” dedi kızarmış bir şekilde. “Bir dakika! Derhal üzündeki kendini beğenmiş sırıtmayı açıklamanı talep ediyorum!”

“Neden bahsettiğini anlamadım. Ben farklı davranmıyorum, sen öyle zannediyorsun.” diye aptala yattım, sırf onu kışkırtmak için. “Ama her neyse, sanırım bu, benim karım olduğun anlamına geliyor değil mi?”

“K-karın mı...!?” Lefi ciyakladı. “S-sanırım öyle, ama durumundaki bu değişiklik kafanı bulandırmasın! Genç kızları toplamaya devam edersen gerçekten çok kızacağım.”

“Pekala, şimdi bir dakika bekle sevgili gelinim. Sadece belirtmek için söylüyorum, sırf buradaki küçük kız sayısını artırmak için bile isteye bir yerlere gitmiyorum.”

 

Cidden, neden bunun için sürekli beni suçluyor? Benim hatam değil! Sürekli bir yerlerden peyda olup duruyorlar. Yemin ederim, nasıl ya da neden olup durduğu hakkında en ufak bir fikrim yok, ama benim hatam değil!

 

Her ne kadar şikayet etmeye devam etmek istesem de, yapamadım. Lefi’ye bakmak bile gülümsememe neden oluyordu.

 

“Ne oldu?” Uzun uzun ona baktığımı fark edince sormuştu.

“Ah bilirsin işte. Şeyi düşünüyordum, az önce sana gelinim olarak seslendim ama kulağa ne kadar güzel geldiğini fark ettim.”

“B-böyle düşünceleri gerçekten kendine saklamanı tercih ederim. Duymak utanmama sebep oluyor.”

“Yani, utandığında deli gibi şirin oluyorsun. Sorun ne?”

“A-az önce sana durmanı söylemedim mi!?”

 

Tepkilerini görmek beni gülümsetti. Kızmış gibi davranıyordu, ama kendini ne kadar hoşnutsuz göstermeye çalışırsa çalışsın, öyle gözükmediğini görebiliyordum.

 

“Hey Lefi. Bir kez daha?”

“Sanırım yapacak bir şey yok. Seni şımartacağım.”

 

Ejder kız o anda tam olarak ne istediğimi anlamıştı. Bıktığını gösteren bir ifade takındığından emin olmuştu, ama bunun aksine, beni geri çevirmemişti.

 

Bunun yerine dudaklarını alçalttı ve tekrar dudaklarıma dayadı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2022-06-07 11:37:24
Roooaaaaa
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-12 16:39:11
YEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEYYYYYY
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-08 16:35:29
Mükemmel çift :D
İners (132 puan) Üye
2021-07-14 21:04:51
Çeviri ve edit için teşekkürler
Kumpir (44 puan) Üye
2021-05-16 18:12:24
sonundaaa beklenen sahne geldiiii ve çeviri için teşekkürler
Shin (95 puan) Üye
2021-04-20 17:13:22
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-25 20:20:43
İleride zindan da kız olacak iddaısına var mısınız XD bölüm güzeldi hatta sonunda mükemmel oldu şimdi eksik kalan tek şey lefi ölücek iblis lordu çıldıracak ve dünyayı yok edecek tam ihtiyacımız olan şey haha gerçekten eğlenceli olur değil mi? neyse gerçekten baş karakterin çıldırıp ortalığı yok etmesini çooook istiyorum tam beklediğim hikaye olacak her türlü dibine kadar okuyacağım bu noveli ama eğlendirmeye devam bizi iblis lordu sıkılırsak yok olursun. çeviri için saolun çevirmen ve redaktörler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 18:21:02
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-07-12 21:42:57
cocuklarininida goruruz umarim efsane olurdu
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-01 21:32:19
Omadetooo, Lefi Yuki
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-05-26 16:22:31
Çeviri ve edit için teşekkürler.
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-05-26 12:24:28
SONUNDA!! Aptal gibi hiç bişi söylemeden yan yana durmaya devam etseydiler biraz daha kafayı yicektim. Bu çok iyi oldu. Çeviri için tşk. Ellerinize sağlık
Kaptan B (8 puan) Üye
2020-05-25 16:15:15
Elerine sağlık çevirmem kardeş
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-05-25 12:36:41
Elinize sağlık enfes bir bölümdü
darkrai (79 puan) Üye
2020-05-24 21:08:11
ELİNİZE SAĞLIK
STERBEN (225 puan) Üye
2020-05-24 19:24:10
Eveet, bunca zamandır ejderhayı ilk gördüğümüzden beri beklediğimiz an geldi sonunda, yazarın bunu yapması için büyük bir olayı ve ondan sonrada bunu yapmasını bekliyordum tabi, bu novel yazarlarının çoğunun bırakamadığı bir özellik, kahraman büyük bir savaşa girer neredeyse ölümle burun buruna gelir ve sonra kazanır kazandıktan sonrada sevdiği kıza açılır baya klişe, ama zaten okuyucuların da sevdiği durum değil mi bu klişelik :D bakalım ilerleyen bölümlerde ne olacak. Bölümde emeği geçenlere teşekkürler ve bayramınız kutlu olsun.