Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

06 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1330 Görüntülenme
Bu bölümü 39 Kişi beğendi.
Cilt 16

Yıldönümü

“Hazırlıklarımız tamamlandı. Artık ikiniz geri dönebilirsiniz.” Lefi, zinanın her tarafına yayılmış portala benzeyen kapıların birinden bizi çağırmıştı.

“Bayağı uzun sürdü. Pekala Nell, gitme zamanı.”

“Hı-hı. Öyle görünüyor.

 

Üzerinde oturduğumuz yastıkları aldım ve odanın arka köşesindeki yığına geri götürdüm. Kapıyı açtım, koridora girdim ve ilerlemeye başladım. On küsur adım sonra kendimi, kollarını bağlamış ve yüzünde cesur bir gülümseme bulunan Lefi ile yüz yüze buldum.

 

“Ancak gözlerini kapatırsan buradan geçebilirsin.”

“Gözlerimi kapamam mı gerekiyor?” Şüphelenmiştim. İyiden iyiye meraklanmaya başlamıştım.

“Kesinlikle. Şimdi hemen kapa gözlerini. İkiniz için de geçerli.”

“Pekala.” dedim.

“Hı-hı.” dedi Nell.

 

Söylediklerine uyup gözlerimi kapattığımda, elleri benimkilere yaklaşırken birden kendimi soğuk, rahat bir hisle karşılanmış bir şekilde buldum. Ellerinden sadece birini hissettiğim için, Nell’in de aynı durumda olduğunu tahmin etmiştim. Kısa süre sonra hareket etmeye başlayınca, takılmamak için ayaklarıma odaklanarak onu izledim.

 

“Şimdi gözlerini açabilirsin.”

 

Ejder kızın sözüyle gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey, tam bir yiyecek dağıydı. Önümde serili yemekler öyle abartılıydı ki, her biri için çok fazla zaman ve efor sarf edilmiş olduğunu anlamam için tek bir bakış bile yetmişti. Burnum, gözümün gördüğü her yemeğe takılması gibi, kokusunu duyduğu her yemeğe çekiliyordu. Havaya karışmış leziz kokuları içime çekmek, ağzımın sulanmasına yetmişti.

 

İçgüdülerim bu yemekten Leila’nın sorumlu olduğunu söylüyordu, ama tekrar baktığımda onun şeflik olasılığı kaybolmuştu. Yeterince tertipli değildi. Akşam yemeği masasının karmaşık bir dağınıklık haline dönüşmüş değildi. Hatta bunun tam tersiydi. Tabak çanağı her kim düzenlediyse, muhtemel müşteriyi düşünerek hazırladığı çok belliydi. Ama Leila’nın işine göre, mükemmel değildi. Ve açık eden şey de buydu.

 

Leila, bir psişiğin derin kavrayışına sahipti. Her bir tabağı tam olarak nereye koyması gerektiğini öyle iyi biliyordu ki, gözlerin takılmadan bir sonrakine çekiliyordu. Mutfak işleri konusunda sahip olduğu mükemmelliği, şu anda kurulu olan masada eksik şey olan şeye, bir sanatçının imzasına benziyordu.

 

Yemekleri şöyle bir gözden geçirdikten sonra, masanın etrafında oturmakta olan kişilere baktım. Üçümüz dışında herkes çoktan oturmuştu. Yemek yiyemiyor olmalarına rağmen heyula kızlar bile masadaydı.

 

“Vay canına. Bu harika görünüyor.”

“Şey... Yoksa bu düşündüğüm şey mi?” diye sordu Nell.

“Demek fark ettin?” Ejderha kollarını birleştirdi ve sırıttı.

 

Masayı son kez süzdükten sonra ona geri döndüm. “Tüm bunları sen mi yaptın Lefi?”

“Çocukların desteğini kabul ettiğim açıkçası doğru olsa da, bu akşamki yemek şüphesiz benim işim.” dedi. “İzlenimleriniz nedir? Eminim sana hazırladığım son yemekle aralarında bir uçurum vardır.”

“Kesinlikle. Etkilendim. Gerçekten etkilendim.” dedim.

 

Önümde serili olan yemekle bana yaptığı son yemek arasında gece ile gündüz kadar fark vardı. Of dostum, o kurabiyeleri hatırlıyorum da... Muhtemelen birini öldürebilecek kadar kötülerdi. Ama bu? Bu, adamı tamamen farklı sebeplerden öldürür. Çünkü, diyabet olana kadar midemi şişireceğim.

 

Bugünün Lefi mamulü olan yemeği, belirgin bir şekilde aşırı miktarlardaki sıkı çalışmasının bir sonucuydu. Yaptığı sayısız hata yüzünden kendini bırakmadan, sürekli devam edip ilerlemek için elinden geleni yaptığını tasavvur etmek benim için kolaydı.

 

“Bir dakika. Yoksa benimle iblis diyarına gelmemeyi seçmenin sebebi bu muydu?”

“Kesinlikle,” diye başını salladı, “ilk karşılaşmamızın üzerinden bir yıl geçti. Yıldönümümüz adına elimi taşın altına koymam gerektiğini hissettim.”

 

Vay canına. Mevsimler değiştikçe çevrede çok bir değişiklik görünmediğinden, hiç farkına varmamıştım ama şu anda düşününce, gerçekten de koca bir sene çoktan geçmişti. Lefi ile tanışmamızın üzerinden bir sene geçmişti. Ve bu dünyaya ilk gelişimin üzerinden de.

 

“Gelişebildiğimi sergilemek istedim. Bir kutlama hazırlamak için bu mükemmel fırsatı kullandım.” dedi. “Eşin olarak, ev işlerinde sana yardımcı olmak için elimden geldiğince gayret etmek en ön--”

 

Konuşmasını tamamlayamamıştı. Konuşmasını tamamlayamadan, içimden gelen bir dürtüyle onu kaldırdım ve onu döndürmeye başladım. Kendime engel olamayacak kadar duyguyla dolmuştum.

 

“Teşekkürler Lefi. Dünyanın en iyi eşisin ve seni çok seviyorum.”

“K-kes şunu hemen! Herkesin içindeyiz!”

 

Yüzü kıpkırmızı oldu ve hatta onu bırakmam için kollarıma vurmaya başladı, ama bunu kesinlikle reddettim. Çünkü anlamıştım. Tamamen paylaşımı seven biri olduğundan değildi. Ya da umursamadığından. Nell durumu onun canını sıkmıştı ve biraz da gerilmişti. Beni sevmiyor değildi. Benim için elinden geleni yapmıştı. Olabileceği en iyi eş olmak istiyordu, çünkü ilgimi çekmek istiyordu. Ve sadece bu bile beni bulutların üstüne uçurmaya yeterdi.

 

Endişelerini ifade etmek için saf, dolambaçlı bir yoldu. Ama yine de şirin bir yoldu.

 

Aynı onun gibi.

 

Mükemmel.

 

Her ne kadar gergin olduğu belli olsa da ona olan sevgimi hayatta kaybetmeyeceğimi biliyordum. Çünkü iblis lortları, arzunun cisim bulmuş halleriydi. Aç gözlülük, sistemimin içine kurulu bir özellikti. Elime geçen her bir hazine parçası, sonsuza kadar koleksiyonumun bir parçası olarak kalacaktı. Ve hiçbir şey kaçmasını sağlayamazdı.

 

“D-duygularını çok iyi anlıyorum, ama beni bırakmak zorundasın! Böyle devam edersen akşam yemeğimiz sıcaklığını kaybedecek!”

“Doğru dedin. Sevimli eşimin benim için yaptığı yemeklerin soğumasına izin vermemin imkanı yok. Bu günah olur.” dedim. “Tamam öyleyse. Sarılma ve dönme işini sonraya bırakacağım.”

“Devam etmene gerek yok.” diye homurdandı.

 

Utangaç davranışı, içimde, ona daha da çok sarılma isteği uyandırmıştı, ama yemeğin soğumasını istemediğim için, istemeyerek onu serbest bıraktım ve yerime doğru ilerlemeye başladım. Aynı şekilde Lefi de beni izledi, ta ki Nell’in onu takip etmeyi bıraktığını fark ettiği anda durana kadar.

 

“Bize katılmayacak mısın?” diye sordu.

“Şeyy... sanırım katılmayacağım. İlk yıldönümünüzde araya girmek istemem. Kutlamanız bitene kadar handa kalmam, sanırım benim için en iyisi olacak.” dedi garip bir şekilde.

“Ne demek istediğini anlamadım. Bu ziyafete katılmandan memnuniyet duyarız.”

“G-Gerçekten mi?”

 

Lefi, kahramanın şaşkın sorusunu bıkkın bir iç çekmeyle cevaplamıştı.

 

“Asıl niyetim, bu ziyafetin sadece Yuki’ye adanmış olmasıydı.” Ellerinden birinin arkasıyla göğsüme hafifçe vurdu. “Ama artık tek amaç bu olmaktan çoktan çıktı. Bu, ayrıca senin gelişin için yapılan bir kutlama da oldu, bir nevi hoş geldin partisi diyebilirsin istersen.”

 

Ejderhanın ses tonu, sanki küçük kardeşiyle konuşan birinin sesine benzemişti.

 

“Şimdi, hadi bize katıl.”

“Evet, hadi. Acele et ve bir sandalye kap. Beni daha fazla bekletme. Çünkü gerçekten bekleyemiyorum.” dedim.

“P-pekala.” diye kekeledi insan kız.

“Bizimle oturmalısın Nell!” dedi Illuna koca bir gülümsemeyle.

“Evet bizimle!” diye tekrarladı Shii.

“Tabii! Teşekkürler kızlar.” dedi Nell.

“Hey Nell, çatalsız yiyebilecek misin?” diye sordu Lyuu.

“Sanırım çubukları kullanabilirim. Henüz onlara gerçekten alışamamış olsam da kullandıkça alışacağımdan eminim. Teşekkürler Lyuu!”

 

Bir saniye... Ondan korkuyor olması gerekmiyor mu?

 

“Ne zamandan beri ikiniz iyi geçinmeye başladınız?” Diye sordum.

“Uzun bir süredir patron.” dedi hizmetçi. “Nell gerçekten iyi bir kız ve onda bir kız kardeş havası var, biliyor musun? Onunla ilgilenildiğinden emin olmaya çalışıyorum.”

“Konuşana da bakın, sanki onun bir kahraman olduğunu duyduğunda nasıl titreyip durduğunu bilmiyoruz.”

“B-bunun sebebi, onu henüz tanımıyor olmamdı! Ama şimdi tanıyorum. O gerçekten çok nazik birisi olduğu için, ondan artık bir gram bile korkmuyorum!”

“T-teşekkür ederim Lyuu! Sen de gerçekten naziksin.” diye karşılık verdi Nell, biraz utanarak.

"Yeter. Artık yemeğe koyulsak iyi olacak.” dedi Lefi. “Yuki, konuşma yapmayı sana bırakıyorum.”

“Hı? Ne? Neden ben yapıyorum?”

“Evin erkeği sen değil misin?”

“Doooğru, iyi bir noktaya değindin.” dedim. “Pekala, şeyyy, tamam. Herkesin bardakları hazır mı?”

“Çoktan hazırız Yuki!” dedi Illuna.

“Pekâlâ. Pekala, ardından birçok yılı getirecek ilk yıla. Ve en yeni sakinimize sıcak bir karşılama yapmak adına. Şerefe!”

“Şerefe!”

 

Ve böylece ziyafet başladı. Neşeli, gürültülü atmosferi gecenin geç saatlerine kadar ilerledi.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Shin (95 puan) Üye
2021-04-23 19:04:42
Çeviri ve edit için teşekkürler.
shypax (132 puan) Üye
2020-10-08 01:13:32
Ya baksana lefi ne kadar tatlı gidim harem kurucan yazık ediyooon
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-29 17:58:09
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-13 12:25:50
çeviri için teşekkürler
STERBEN (225 puan) Üye
2020-07-08 21:45:24
Çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-07-07 22:47:08
Yağ çok tatlış bi bölümdü~ Emeğinize sağlık. Bölüm için teşekkürlerr^
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-07 01:54:09
🌷🌹💃
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-07-06 16:38:08
Yeni cilt hayırlı olsun
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-06 15:05:00
Çeviri ve edit için teșekkürler güzel bölümdü
ilgin (71 puan) Üye
2020-07-06 14:37:22
Bölüm için teşekkürler