Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

08 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1187 Görüntülenme
Bu bölümü 31 Kişi beğendi.
Cilt 16

Gyroll Klanı - Kısım 1

Çok sayıda savaş kurdu bölgeme girmişti. Bir savaşın ortasında oldukları için, tam olarak kaç kişi olduklarını saymak nispeten zordu, ama onlardan en azından elli ile yüz arasında bulunduğunu çıkarabilmiştim. Evet, o yüzden tereddütsüz, bu güruhun muhtemelen Lyuu’nun halkından olduğunu anlamak için zeki olmaya gerek olmadığını söyleyebilirim.

 

Dostum, sadece bir gün geçtiğini biliyorum, ama bu, ailesinin evine gitmeyi ertelediğimiz için başımıza geliyordu. Onu götürmeye zorlamalıydım. Şey, aslında... Tekrar düşününce, eğer bugün yola çıkmış olsaydık, birbirimizi kaçırırdık, o yüzden belki de bu daha iyi olmuştur. Pekala Lyuu, tebrik ederim. Tembelliğin işe yaradı.

 

“Bana mı öyle geliyor, yoksa işler onlar için kötü mü gidiyor?” Kendi kendime mırıldanmıştım. “Görünüşe göre, karşılaştıkları her bir canavar tarafından saldırıya uğruyorlar.”

 

İnsanların aksine savaş kurtları, canavarları uzak tutmaya yarayan büyülü eşyalara sahip değillerdi. Doğal olarak bu, sürekli saldırı altında oldukları anlamına geliyordu. Hatta, onlara saldıran birçok düşmandan biri tarafından kaçarken, şans eseri benim bölgeme denk gelmiş olmalılardı. Gerçi, henüz yorulmuş değillerdi. Aslında, bildiğim kadarıyla tek bir kayıp bile vermemişlerdi. Mükemmel takım çalışmaları, garip bir hayvanın akşam yemeği olmalarını engelliyordu. Şimdilik. Her ne kadar çabalarını övmüş olsam da, sürdürülebilir değildi. Her bir canavar dalgası, daha fazla savaşçının savaşamayacak duruma gelmesine neden oluyordu.

 

Öteki dünyayı boylamaları, sadece bir an meselesiydi. Her ne kadar kalpsiz biri olsam da Lyuu’nun muhtemelen akrabası sayılabilecek kişileri öylece bırakacak kadar kalpsiz değildim. Harekete geçmem gerekiyordu. Ayrıca, onlara yardım edersem, belki bana borçlu hissedebilirlerdi. Ki bu, kafayı yemiş bir babanın üstüme çullanması yerine, sorunumuzu konuşarak halledebileceğimiz anlamına gelirdi.

 

“Pekala, sanırım araya girmekten başka çarem yok.” diye homurdandım. “Pekala çaylaklar, sizler önden gidecek ve bölgedeki canavarların canına okuyacaksınız. Ne kadar geliştiğinizi düşündüğümüzde, bu çok kolay bir iş olacaktır. Sadece arkanıza dikkat ettiğinizden emin olun. Savaş kurtları, muhtemelen size de saldıracaktır, o yüzden bütün canavarlarla işiniz bittiğinde geri çekildiğinizden emin olun.”

 

Kızıl yılan, karga, çift kuyruklu kedi ve su topu, hep birlikte telepatik olarak emirlerimi aldıklarını doğruladılar ve derhal yola koyuldular.

 

“Üzgünüm Nell, ama sanırım bugünlük bu kadar olacak. Bana bir iyilik yapıp zindana geri döner misin?”

“Tabii, sorun değil.” dedi gülümseyerek.

“Teşekkürler. Ona yolu gösterebilir misin Rir?”

 

Her zaman güvendiğim havlayarak kabul ederek kahramana doğru ilerledi ve kahraman onun sırtına atladı. Yumuşak, ona binmeye çoktan alışmış olduğunu gösteren bir hareketti.

 

“Tamam öyleyse. Sanırım ziyaretçilerimizi eğlendirme vaktim geldi...” hem bineğin hem de binicisinin zindana doğru gidişini izledikten sonra, gönülsüz bir şekilde sonraki görevime halletmeye başladım.

 

***

 

Orochi, Yata, Byakku, ve Wsprit işlerini gayet iyi yapmışlardı. Yakınlardaki tüm canvarları savaşarak uzaklaştırmışlardı. Vay be, bana mı öyle geliyor, yoksa onları son gördüğümden bu yana daha da mı güçlendiler? Gerçi, hız kazanmalarından sorumlu olan kişinin Rir olduğu düşünüldüğünde, bu gayet normal geliyor. Dostum, işinin ehli adamlara sahip olmak, dünyadaki en iyi şey.

 

Her ne kadar artık saldırı altında olmasalar da, hayvansılar hala tetikteydi. Hala eli ayağı tutmakta olanlar bulundukları düzeni bozmadan, çevrelerinde konuşlu kalmaya devam ederlerken, dövüşemeyecek durumda olanlar arkadaşları tarafından oluşturulmuş güvenlik dairersinin içinde dinleniyordu.

 

Savaş kurtlarının algılama sanatındaki yeteneklerinden dolayı şaşırmıştım. Onlara ulaşmadan çok önce beni fark etmişlerdi; yanlarına vardığımda savaşçıları silahlarını kaldırmış, hazır bekliyorlardı. Ah tabii ya, şimdi düşündüğümde, Lyuu da bu tür işlerde az çok iyiydi. Sağlam bir burnu vardı. Ve sağlam kulakları da.

 

“Hey buradayım.”

 

Ağaçların arasından çıkıp, fazladan etki yaratmak için bir kütüğün üzerine sıçrarken onlara seslenmiştim. Onların üzerine atlamaya çalışmadığımı göstermek için zahmete girmiştim, ama nedendir bilinmez, bu hareketim onları daha da korumacı yapmıştı. Kendilerini savaşa dalmak için hazırlarlarken gözlerini çizik olana kadar kısmışlardı. Hmm. Bu garip. Daha sakin olacaklarını sanmıştım.

 

“Gardınızı indirmeyin1 O muhtemelen bir canavar! Ve bahse girerim bizi ölüme çekmeye çalışıyor!” diye bağırdı savaşçılardan biri.

“Sakin ol dostum, ben bir canavar değilim.” dedim. “Sadece sıradan bir adamım.”

“Bunu yutacağımızı gerçekten düşündün mü? Neden normal birisi buralara kadar gelsin ki!? Bu lanet bölgenin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun!?”

 

Plan A suya düştü.

 

“Pekala, tabii, her ne diyorsan.” Gözlerimi devirmiştim. “Ama bir şey diyeyim mi? Kim olduğumun önemi yok. Çünkü yardımıma ihtiyacınız var.”

 

Bakışlarımı, grubun yaralı üyelerine çevirdiğimde, savaş kurtlarının yüzleri acı bir can sakıntısıyla buruşmuştu. Hiçbiri ölümün eşiğinde değildi, ama bazıları bayağı yakındı. Derin, açık yaraları olan ve bazı uzuvları kayıp olan kişiler, kalabalığın içinde kolaylıkla belli oluyordu. Eğer bakım görmezlerse, muhtemelen kan kaybından öleceklerdi.

 

“Arkadaşlarınızı tedavi edebilmeniz için, sizi güvenli bir yere götürebilirim. Tek yapmanız gereken beni takip etmek. Ya beni takip edersiniz ya da burada oturup onların ölüşünü izlersiniz. İkisi de umurumda değil, o yüzden size kalmış.”

 

Eğer bana güvenirlerse, Lyuu’yla bir araya gelebilirlerdi. Tedbiri elden bırakmamayı seçseler bile onları gerçekten terk etmeyi planlamıyordum. Bunu yapamazdım. Lyuu’nun ailesi oldukları için. Açıkçası katlanmayı hiç istemediğim yedek planım, yapması kulağa büyük bir sorunmuş gibi geliyordu. Savaş kurtlarının güvenliğini kesin olarak sağlamak için, evcil hayvanlarıma katılıp bölgedeki tüm canavarları avlamayı içeriyordu. Yani, hadi ama çocuklar. Bana güvenin. Plan C’ye kalmayı gerçekten istemiyorum.

 

Niyetimin onlara geçip geçmediğini bilmemin imkanı yoktu, ama neyse ki, savaş kurtları en azından teklifimi değerlendirmeyi seçmişlerdi. Kısa bir süre tartışmadan sonra, nispeten genç gözüken bir adam, kalabalığın içinden çıkmıştı. Vahşi bir hayvanın gözleri kadar keskin olan gözleri, konuşurken benim üzerimdeydi.

 

“Sana güvenebilir miyiz?” Bir güç ve haysiyet hissi barındıran bir sesle konuşmuştu. Sadece bu bile, onun bir savaşçı olduğunu ve muhtemelen asil biri olduğunu gösteriyordu.

“Her iki durumda da evet diyeceğimi zaten biliyorsun, o yüzden açıkçası, ne dediğimin bir önemi olduğunu sanmıyorum.” dedim. “Ama evet, güvenebilirsiniz ve güvenmelisiniz, bana güvenin. Sizin için en iyisi bu olacak.”

“...Peki.” Kısa bir tereddütün ardından kabul etti. “Askerler, silahlarınızı indirin.”

“Hadi ama patron! Bunu yapmak zorunda değilsin! Hala devam edebiliriz!” diye bağırdı bir savaşçı.

“Teşekkür ederim. Hepiniz gerçekten güvenilir, tamamen sadık savaşçılarsınız." dedi savaş kurtlarının lideri. “Ama çok fazlamız yaralandı. Eğer devam etmek istiyorsak dinlenmeye ihtiyacımız var.”

“...Doğru. Anladım patron.”

 

Liderin kararına başka itiraz eden olmadı. Grup, silahlarını indirip, yaralılara destek olmaya giderek, derhal onun emrini uygulamaya koyuldu.

 

“Demek savaş kurtlarının şefi sensin?” Diye sordum, anlamaya çalışarak.

“Öyleyim. Sana kendimi tanıtmam gerek. Ben Vergillus Gyroll, Gyroll Sürüsü’nün lideriyim.” dedi. “Yardımın için teşekkür ederim.”

 

Vergillus’un karakter sayfasına baktığımda, onun hem lider hem de savaşçıların içindeki en güçlüsü olduğunu görmüştüm. Hatta süslü bir unvanı bile vardı. “Savaş kurtlarının Şefi.” ha? Bu bayağı havalı. Bir dakika, bu onu Lyuu’nun babası yapıyor, değil mi?

 

Bu sonuca varınca, tepemde soru işaretleri dolanmaya başladı. Bu pek mantıklı gelmiyordu. Ona baktığımda, savaş kurdu şefinin yirmilerinin üzerinde olmadığını söyleyebilirdim. Şeflerin yaşlı adamlar olması gerekmez mi? Görünüşe göre gerekmiyor, sanırım. Pekala. Bir klişe yıkılmış oldu.

 

Dur, dur, duuur bir saniye. Çabucak biraz hesap yapalım. Lyuu on yedi yaşında. Eğer otuz yaşında olsa, bu on iki yaşından beridir hatunlarla iş pişirdiği anlamına geliyor. Ya da en azından on üç yaşından beri. Oha lan. On üç yaşında ilişkiye mi girdi bu herif!? Yoyoyo, bu doğru olamaz. Muhtemelen sadece bebek yüzlü falandır. Aynen, durum bundan ibaret olmalı. Otuz beş yaşında olduğuna ve hala yirmilerindeymiş gibi göründüğüne bahse girebilirim. Bu, Lyuu doğduğunda onu on sekiz yaşında yapar. Evet, bu kulağa daha kabul edilebilir geliyor.

 

...Ama, ya eğer değilse?

 

 

Peki, bir şey diyeyim mi? Siktir et. Onun otuz beş yaşında olduğunu varsayıp daha fazla umursamayacağım.

 

“Yani bu Lyuu’nun babası olduğun anlamına mı geliyor?”

“Kızımı tanıyor musun!?” Daha az başarılı hizmetçilerimden birinden bahsedince, savaş kurdunun siniri birden coşmuştu. Yüzündeki ifade, şiddetli bir öfkeye dönüşmüştü. “O zaman Uğursuz Orman’ın iblis lordu sen olmalısın!”

“Evet o be--”

“Lanet olsun sana İblis Lordu! Canını, karşılık olarak say!”

 

Ah, hadi ama...

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2021-07-16 09:56:47
Çeviri için çok tşk
Shin (95 puan) Üye
2021-04-23 19:12:58
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-29 18:11:23
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-13 12:45:19
Çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-07-09 21:30:30
Harbiden "Ah, Hadi ama!" Çeviri ve edit için teşekkürlerr^
STERBEN (225 puan) Üye
2020-07-08 22:18:27
Çeviri için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-08 20:08:35
Bi dinleyeyedin be
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-08 18:24:04
Bölüm için teșekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-08 13:54:21
İlginç