Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

12 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1059 Görüntülenme
Bu bölümü 27 Kişi beğendi.
Cilt 17

Kahramandan Dans Dersleri

Klasik müzik hakkındaki bilgim gerçekten sıfırdı. Japonya’da yaşarken nadiren bir yerlerden geçerken duyuyordum ve hiç açıp dinlemedim de. Bu yüzden, her ne kadar gramofona benzeyen cihaz tarafından çalınan şarkının bir klasik müzik olduğundan emin olmasam da, cihazın büyülü bir şekilde müzik çıkardığı sonucu dışında başka anlamlı bir sonuca varamamıştım.

 

Nell ve ben, iyi dekore edilmiş, doğrudan kalenin yeşilliklerle dolu avlusuna açılan bir kapı bulunan genişçe bir odasındaydık. Dans ediyorduk. Daha doğrusu, en azından deniyorduk. Nell hem partnerim hem de öğretmenim rolünü oynuyorken ben de dans etmeye çalışıyordum demek daha doğru olur.

 

“Yavaşla.” dedi, anlayamamama güldükten sonra. “Her şeyde çok çabuk olmak zorunda değilsin. Vücudunu yavaşça müzikle hareket ettir.”

“Öööfffff... Lanet olsun.” Ritme göre zamanında hareket etmek için kaslarıma odaklanmaya çalışırken homurdanmıştım.

“Ve o kadar kendini kasmana gerek de yok.”

 

Ben hiç mutlu değilken, Nell hayatının eğlencesini yaşıyor gibiydi. Yüzündeki gülümseme, gördüğüm en mutlu gülümsemelerinden biriydi. Odada, el ele beni bir yerlere çekiştirmek ve hareket ettikçe yavaş yavaş dönmek, ruh haline iyi geliyordu.

 

Hareketlerine yetişebilmek için her şeyi denedim, ama bir sebepten yetişemedim. Tecrübesizliğim, yeteneksiz olmamda kesinlikle rol oynuyordu, ama sadece bu, neden bu kadar uzun süreli bire bir çalışmaya rağmen sürekli facia seviyesinde başarısız olduğumu açıklamıyordu. Birkaç saat geçmişti ve buna karşın, ben hala başladığımız zamanki kadar kötüydüm. Tek fark, ayak başparmaklarımın kırılmış gibi hissettirmesiydi. Yavaş, sakin bir hızda gidiyor olmamıza rağmen, üzerlerine sayamayacağım kadar çok bastım. Müzikle hareket etmek, sanki tamamen imkansız bir şey gibiydi.

 

Bunca zaman boyunca çabalayıp durmamdan çıkarabildiğim sadece tek bir sonuç vardı: dansa olan yeteneğim, kılıca olan yeteneğim kadar mevcut değildi.

 

“Ve eğer yetişmekte güçlük çekiyorsan, bunu yüzünde göstermemen gerek.” dedi ifademi gözlemleyerek. “Gülümsemen gerek.”

“Ööööööffff...”

 

Uzun, sinirim bozulmuş bir şekilde homurdandıktan sonra çatık kaşlarımı tersine çevirdim ve yapabildiğim en büyüleyici gülümsemelerden birini yaptım. Mükemmel olduğunu anında anlamıştım. Mükemmel derecede yakışıklı yüzümle, hanımları etkileme sanatında uzun zamandır ustayım. Heh. Üzgünüm kızlar, kendinizden geçtiğinizi biliyorum, ama bu iblis lordunun başı bağlı.

 

“Şey... bir daha düşündüm de, bu pek de iyi bir fikir olmayabilir.” dedi Nell. “Gülümsemek seni biraz sapık gibi gösteriyor.”

“Daha az sert olsan ölür müydün!?”

 

İstemsiz haykırışım sadece kızın öncekinden daha da fazla gülmesine sebep olmuştu.

 

“Özür dilerim.” dedi kahkahalarının arasında. “Gülmek için kendini zorlamaman gerek. Sadece doğal ol.” Ellerimi bıraktı ve tekrar kasılmış omzuma hafifçe vurdu. “Bunu ilk kez yaptığını ve dünyadaki en kolay şey olmadığını biliyorum, ama rahatlaman gerek. Doğal davranman en önemli noktası. Eğer bunu doğru yaparsan, gerisini anlayamasan da en azından bir şekilde idare edebilirsin.”

“P-pekâlâ.” Süklüm püklüm bir şekilde başımla onayladım. “Bir kez daha deneyeceğim.”

 

Üstün bilgisi karşısında şikayet edemezdim. Bir kahraman olarak görevi ve bu yüzden saray etkinliklerine katılması, onu görgü kurallarında şaşırtıcı derecede bilgili yapmıştı. Diğer yandan ben, hiçbir şey bilmiyordum. Para babası komplocuyla dolu bir kalabalığı tatmin etmek için nasıl davranmam gerektiğini ancak hayal edebilirdim. Dürüst olmam gerekirse, böyle kalmasını da tercih ederdim. Nasıl dans etmem gerektiğini öğrenmek istemiyordum. Bir smokin giymek istemiyordum. Ve şahsen, Allysia’nın soylularının benim hakkımda ne düşündüğü umurumda değildi. Ama öylece kendim olamazdım... Nell’in sözde adamı olarak, ona kötü yansımaması için mevkime uygun davranmak zorundaydım. Ve son olarak, insanların yanında görgüsüz bir barbar bulundurduğu için onu kınaması gibi potansiyel durumlardan kaçınmak istiyordum. Daha özel bir toplantıya katılıyor olsaydık endişelenecek çok az şey olurdu, ama balo, bize karşı çalışmakta olanların bulunacağı bir şeydi. Batırdığım her şey, ne kadar önemsiz bir hata olsa da kusur olarak kullanabilecekleri bir şeydi.

 

Her ne kadar hem görgü hem de dans konularını öğrenmek için istekli olsam da umduğum kadar gelişim gösterememiştim. Görgü kurallarında sorun yoktu. Nell, bana bilmem gereken her şeyi öğretti ve bunu halledeceğime emindim. Ama dans? Dans sorundu. Bunu ilk kez yapıyordum ve beceriksizliğim pek de yardımcı olmuyordu.

 

Başta, tam olarak ne kadar kötü olduğumu fark etmekte başarısız olmuştum. Her ne kadar ortalamanın altında olsam da berbat olmadığımı düşünmüştüm. Ve yanılmıştım. Hatta öyle yanılmıştım ki gösterim, kılıç ağzından çok daha sert bir kişiliğe sahip olan Enne’in bana, bir tür garip, dünya dışı bir ritüel yapmaya çalışıp çalışmadığımı sorarak, kalbimi utançla doldurmasına sebep olmuştu.

 

Çabalarımın arkasındaki itici güç olan aşağılanma hissimi baskılama gereksinimim ortadan kalkınca, gelişmek için ümitsizce çalışmaya başladım. Son dakika çalışmanın, kısa zamanda kötü anlık çözümlerden fazla bir şey olmayacağını biliyordum; bu kadar kısa süre zarfında deli gibi çalışsam da Nell’in derslerini aklımda tutmamın hiçbir şekilde imkanı yoktu. Ama yapacak başka hiçbir şeyim yoktu. Balo hızla yaklaşıyordu ve uzun vadede bütün çabalarım boşa gidecek olsa bile, bu işte daha iyi olmam gerekiyordu.

 

“Baştan başlayarak tekrarlamaya ne dersin?” diye öneride bulundu Nell. “Tekrarlamak, eğitimin en önemli kısımlarından biridir.”

“Tabii.” dedim kendimden emin bir şekilde. “Şu anda her şeyi çözdüm.”

“Gerçekten mi?”

Yoo. Hiç de bile. Gerçeğin ağzımdan kaçmasına izin vermedim ve manasız kendime güven havası yaymaya devam ettim.

“Tamam! O zaman hazır kavramışken hadi ezberlemeye çalışalım.”

 

Gramofona benzeyen şeye doğru gidip şarkıyı baştan başlattıktan sonra, aramızdaki bütün boşluğu kapattı.

 

Yavaşça, “nazikçe,” elini tuttum ve diğer kolumu beline doladım. Bana öğrettiği her şey aklımda tutarak, toparlayabildiğim her bir zarafet parçasıyla, onu odada döndürebilmek için elimden geleni yaptım.

 

Her ne kadar bir balo salonu büyüklüğünde olmasa da, bize verilen oda duvara çarpmaktan endişe etmemize gerek kalmadan, rahat bir şekilde dans etmemize izin verecek kadar büyüktü. Niyetimizi ona anlattıktan sonra kralın tamamen bizim kullanmamız için izin verdiği bir odaydı. Kalesi benimki gibi, çok sayıda insana ev sahipliği yapsa bile, bir sürü kullanılmayan camdan odaya sahip olacak kadar büyüktü.

 

Bağlantılı avlu, her ne kadar sessiz olsa da, geçici bir balo salonu kadar enerji doluydu. Iryll ve Enne etrafta koşturarak ve türlü oyunlar oynayarak ortama neşe katıyordu. İkili ara sıra ya kapıdan ya da camlardan birinden, yaptıklarımıza göz atıyordu. Iryll, her seferinde ne kadar öğrendiğimi not alarak gülüyordu. Diğer yandan Enne, ifadesiz bir şekilde kalıyordu, yani bu, muhtemelen öğle yemeğinde ne yiyeceğimizi düşündüğü anlamına geliyordu.

 

“Hmmm...” dansımızın üzerinden geçtikten sonra Nell beni tartmaya çalışırken yüzünü buruşturmuştu. “Daha iyi mi yoksa değil mi emin olamadım. Biraz öyleydi, ama biraz da değil gibiydi.”

“Evet şey... pek mantıklı konuşmuyorsun.”

 

Yani, bunun ne anlama gelmesi gerekiyor ki? Daha iyi miydim? Yoksa değil miydim? Çünkü bence biraz daha iyiydim. Öffffff... Bir süre içimden homurdandıktan sonra, harcadığım onca emeği çöpe atarak eğitimi iptal etmiştim. Siktir et. Bunun için zamanımız yok. Son çaremi kullanacağım.

 

“Bana bir saniye ver.”

“Şey... Tabii.” dedi Nell. “O şeyi neden açıyorsun?” Şüpheli gözlerle, cisimleştirdiğim süzülen yarı saydam panelden bahsediyordu.

“Dans sorunumu çözmek için bunu kullanıyorum.”

 

Mağazada biraz bakındım ve anlamayacağını bildiğim bir açıklamayı ona anlatırken, çok spesifik bir eşyayı sepetime ekledim. Evimin her bir üyesi, çoktan zindan ekranını görebilme yeteneğini kazanmıştı. Ancak bu, kesin olarak amacını anlayacakları anlamına gelmiyordu. Kullanıcı arayüzü kavramı, bu dünya için yabancı bir şeydi. Onun işlevselliğini anlayabilen iki kişi sadece Lefi ve Leila’ydı. Lefi, sınırlı erişimi olan bir versiyonuna sahip olarak, deneme yanılmayla çözmüştü. Diğer yandan Leila, aşırı meraklı her bir sorusunu cevaplayana kadar beni rahatsız etmişti.

 

Bu yüzden, her şeyi bilen hizmetçi, bir kavram olarak menüyü gerçekten anlayan tek aile üyemdi. Diğerleri, Lefi de dahil, bunu garip, süzülen bir panel olarak ve bir iblis lordu olarak sahip olduğum güçlerden bir başkası olarak görüyordu. Ekranda görülen Japonca’yı okuyamıyor olmaları da anlamalarını engelleyen büyük bir faktördü. Durum öyle zorlayıcıydı ki, omzumun üstünden bakıyor olsalar bile hani etkileşimlerde bulunduğumu anlayamıyorlardı. Lefi’nin kullanıcı arayüzü, görünüşe göre bu dünyanın dilinde görünüyordu, ama sahip olduğu versiyon çok daha basit ve sadece birkaç seçilmiş özelliği vardı. Onun omzundan bakmak, benim konsolumun bana sağladığı özelliklerden onunkileri çıkarabilmem için yeterince bilgi vermiyordu.

 

“Pekala bitirdim.” dedim. “Şu saçmalığı bir kez daha deneyelim.”

“Ş-şey... hı-hı...”

 

Nell herhangi bir şey başarıp başaramadığımdan şüpheli görünse de, yine de müziği tekrar başlatmıştı. Ön yargıları sadece biz başlayana kadar sürmüştü.

 

Kılıç ustalığı yeteneğimle olan tecrübem ve üzerimde hiçbir etkisi olmaması, bir sadece parşömen satın alıp kullanmanın yeterli olmayacağını fark etmeme sebep olmuştu. İşte bu yüzden sadece parşömeni almayı seçmedim, ayrıca dans yeteneğime birkaç yetenek puanı da verdim. Seviye üçteki etkisi gözle görülebilecek noktaya gelmişti. Şaşırtıcıydı.

 

Nell tamamen donakalmıştı. Hatta ben bile, ayaklarımı bu kadar rahat hareket ettirebildiğime ve ne kadar çevikçe dönüp durabildiğime şaşırmıştım. Hareketlerim kısa süre içinde beceriksiz ve hamdan, zarafetin somutlaşmış haline dönüşmüştü.

 

“B-bu inanılmazdı.” dedi Nell, gözleri ardına kadar açık bir şekilde. “Bunu nasıl yaptın?” “Heh. Çocuk oyuncağıydı.” Şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım ve repertuarımdaki en kendini beğenmiş pis sırıtışımı takındım. “Tek yaptığım birazcık ciddileşmekti.”

 

Dans etmek, aslında dans yeteneğine gerek duymuyordu. Nell’de bu yetenek yoktu ve çoğu kişi bu olmadan da gayet iyi dans edebiliyordu. Ama hiç yeteneği ve zamanı olmayan birisi olarak, kendimi düzgün biri gibi gösterebilmem için bu yeteneğe sahip olmam gerekirdi. Kesinlikle DP ya da yetenek puanı israfı değildi. Kesinlikle. Hatta, bu kaynakların kullanılmak için var olduğunu bile söyleyebilirsiniz. O yüzden bu tamamen ve mükemmel bir şekilde kabul edilebilir. Evet. Ondan.

 

Zindanın gücünü bölgem dışında her zaman kullanamıyordum. Kendi diyarımda olmamama rağmen bir şeyler satın alabilme ve bazı diğer özelliklere erişebilme yetimi henüz kazanmıştım. Hem Lyuu olayından kısa süre sonra ve hem de gelişmemin bir sonucu olarak kendini gösteren bir yetenekti. Bir iblis lordu olarak daha güçlü olmak, zindan güçlerinin daha fazlasını kapsamak ve böylece kullanabilmede daha yetenekli olmak anlamına geliyordu. Attığım her ileri adım, beni değiştirdi ve yürüyen bir zindan gibi bir şey olma yoluna beni daha da yaklaştırdı. Mwahahaha! Durgunluk beni asla ele geçiremeyecek! Bir iblis lordu olarak ben, sadece evrimi bilen bir yaratığım!  Buna sahip olan hiçbir parçam sonuna kadar böyle kalmayacak! Tek yapmam gereken bunu telafi etmek! Eğer dans edemiyorsam, o zaman sadece bu zayıflığı aşan bir yetenek alacağım! Yaşasın Fransa!  Mwahahaha!

 

“Tanrıya şükürler olsun.” ben malum zaferi Fransa adına kutlarken, Nell bana gülümsedi. “Şimdi dansın sonraki kısmına geçebiliriz.”

“Bir dakika. Ne? Bitmedi mi?”

“Tabii ki hayır şapşal. Daha yeni başlıyoruz.” dedi. “Her şeyi öğrenemeyeceğinden dolayı endişelenmeye başlamıştım, ama sonuç olarak zamanında halledebileceğiz gibi görünüyor.”

“Peki şey... başka kaç tane ders daha var?”

“Sanırım yaklaşık otuz. Şimdi, hadi başlayalım!” Beni cesaretlendirmek için yumruklarını şirin bir şekilde sıktı. “Merak etme, her bir adımda yanında olacağım, o yüzden gayret göstermeye devam et!”

“Ah lanet olsun...” söyleyecek başka bir şeyim olmadığından, üzülerek kaderime boyun eğdim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2021-07-18 20:57:51
Çeviri için çok tşk
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-31 18:59:20
“Peki şey... başka kaç tane ders daha var?” “Sanırım yaklaşık otuz. Şimdi, hadi başlayalım!” Beni cesaretlendirmek için yumruklarını şirin bir şekilde sıktı. “Merak etme, her bir adımda yanında olacağım, o yüzden gayret göstermeye devam et!” “Ah lanet olsun...” söyleyecek başka bir şeyim olmadığından, üzülerek kaderime boyun eğdim. YUKİ geçmiş olsun XD esselaa 1 dakikalık saygı duruşu. imam: nasıl bilirdiniz Kral: iyi bilirdik İblis Kral: iyi bilirdik Lefi ve kızlar (nell hariç): sapıktı İmam: ÖHM.. Hakkınızı helal ediyor musunuz Kral: ettim iblis Kral : ettim Lefi ve kızlar (nell hariç): nah
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-13 20:47:18
Çeviri için teşekkürler
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-15 21:47:43
Çeviri ve edit için teșekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-13 02:17:25
Çeviri için teşekkürler
darkrai (79 puan) Üye
2020-08-12 23:27:47
bölüm için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-12 22:34:20
Çeviri ve edit için teșekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 22:56:56
@DeliDana, senide en üst makama terfi ettiriyoruz artık kimseye rütbe mütbe yok yiter yoruldum rozet alalım diyecem gram altından pahalı rozetler...
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-13 18:43:32
@ASİLZADE, yeni kaliteli parali seriler yayinlasalar keșke altın rozet gözüme kestirdim ne yapip edip alacağım.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-13 20:46:01
@DeliDana, Residenttt e dedim indirim yapın yok dediler, dedim bari 54 bin küsür puanın var 3 bin ödünç ver onada yok dediler. Solo leveling hepsini satın aldım , overlordun da hepsini satın aldım onlardan gelen puanların üstüne bukadar yorum yaptım 3 binlerde geziyorum hayla... En iyisi profiline elmas serinovel rozeti koy geç 😂😂 Bu arada residenttt isminden aklıma hep resident evil 5 oyunu geliyor isim benzerliği hayatımdaki en çok sinir olduğum oyunlardan biriydi sonra yaparız muhabbetini hem puanda kasarız 😂
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-14 19:58:35
@ASİLZADE, ben solo levellingi satin alamadim yarida kalmiștim satin aliyim bari dediğimde kaldırmıșlardı hala ona yanıyorum.
İners (132 puan) Üye
2021-07-18 20:57:28
@ASİLZADE, yav siz ne okuyorsunuz da bu kadar yorum puanı var anlamıyorum
İners (132 puan) Üye
2021-07-18 20:57:39
Çeviri için çok tşk
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-12 20:40:49
çeviri için teşekürler yukiye yazik oldu