Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

12 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1049 Görüntülenme
Bu bölümü 29 Kişi beğendi.
Cilt 17

Balo - Kısım 1

“Başarı şansımız ne kadar?” Bir adam diğerine, karanlığın örtüsü altında kısık bir sesle konuştu.

“Yüksek lordum. Çok yüksek. Bütün hazırlıklarımız yolunda gidiyor.”

“Güzel.” ilk adam bir kez başıyla onayladı, ama sonra suratını astı. “Yine de iki büyük engel var. Sadece üstat tarafından gölgelenebilen kahraman, kesinlikle bir tehdit.”

“Bu, adamlarımın ve benim çoktan acı verici bir şekilde fark ettiğimiz bir şey. Adamlarım ikisine de fiziksel zarar vermeye kabiliyetli değiller.” Bu can sıkıcı söze rağmen ikinci adam kendinden emin bir şekilde davranıyordu. “Tam da bu yüzden tersi bir şekilde aksiyon alamayacakları bir durum yaratmayı seçtik.”

“Mükemmel. Ve bundan, başarısız olmayacağını mı anlamalıyım?”

“Tabii ki. Lütfen merak etmeyin. Yakında her şey tam istediğiniz gibi olacak.”

“Güzel. Ama sonuç istiyorum, sözler değil. İddia ettiğin kadar yeterli olduğunu bana kanıtla.”

 

***

 

“Harika. Gerçekten, ne harika.”

 

Bir dizimin üzerine çöktüm ve ellerimi birbirine kenetleyerek havaya kaldırdım. İçten bir dua, ben hareketi devam ettirirken zihnimin içinden geçti.

 

“Tanrıların var olduğundan hep şüphe etmiştim. Ama doğrudan bir tanrıçanın güzelliğini görebilme şansına erişebileceğimi hiç düşünmemiştim...”

“K-kes şunu! B-beni utandırıyorsun!” Nell’in gözleri giyinmesine yardım eden hizmetçiye doğru fırlarken ciyakladı ve yarı panikledi. Hizmetçinin ifadesi, sanki 90%’ı şeker olan bir bardak kahve içmiş birinin ifadesi gibi, yarı şaşırmış ve yarı hoşnutsuzluk içeriyordu. “V-ve neden böyle davranıyorsun ki!? Daha geçen gün istediğin kadar bakmana izin vermedim mi1?”

“Gerçekten anlamıyorsun, değil mi Nell? Seni bir elbise içerisinde görmek, asla bıkmayacağım bir zevk.”

 

Şüphesiz kısmen, konuşsam bile değişmeden kalan pozum sebebiyle, yüzü daha da kızarmıştı. Nell haklıydı. Kesinlikle daha önceden elbisesini giymiş ve onun resim gibi güzel haline tapma fırsatını vermişti. Ama bunun bir anlamı yoktu. Bazı şeyler, sırf ona alıştığın için güzel olmayı bırakmıyorlardı.

 

Zaman ve mekandan bağımsız olarak onun güzelliğini yüceltmeye devam ettim. Hem o hem de hizmetçi kısa süre sonra benim yerime utanmaya ve acı içinde kıvranmaya başlamıştı ama, bekleme odasıyla giyinme odasını ayıran perdelerden bir başka ikili çıkana kadar durmadım.

 

Nell gibi Iryll ve Enne de şık bir şekilde giyinmişti. Bu zamana kadar gördüğüm en özenle hazırlanmış kıyafetlerdendi.

 

“Ne düşünüyorsunuz Bay İblis Lordu?”

“Nasıl görünüyorum sahip?”

 

İkili elbiselerinin eteklerini biraz kaldırıp etraflarında dönerken sorularını sormuştu. En dış katmanlarını bezeyen kıvır kıvır süsler, uçuştu ve yukarıdaki avizenin ışığı altında parıldadı.

 

“İkiniz de kesinlikle harika görünüyorsunuz.” dedim. “Hatta ikinizi de prenses sanabilirdim. Gerçi biriniz aslında bir prenses olduğundan, bu pek de yanlış bir yorum olmazdı.”

 

Ona iltifat etmemin hemen ardından, Iryll’in aslında içten iyi niyetli bir prenses olduğunu anladığımı fark ettim. Bir kraliyet ailesi üyesinden beklenileceği üzere, kendi özel koleksiyonunda bulunan elbiselerden birini giyiyordu. Enne’e de aynı özgürlüğü vermeyi çok isterdim, ama ona balo için bir tane bile bulamamıştık. Nell’in satın aldığı yetişkinler için olan elbiselerin aksine, çocuk elbiseleri hiçbir zaman stokta olmuyor. Nadiren arandıklarından, bir tane çocuk elbisesi dikmek, nihayetinde satılacağından emin olmadığı sürece terzinin zamanına değmiyordu. Ve balo, gelişimize öyle yakın bir zamanda olacaktı ki, el yapımı bir elbise yaptırmak için hiç vaktimiz yoktu. Neyse ki, Iryll sahip olduğu birçok fazla kıyafetlerden birini kılıç kıza ödünç vermeyi teklif ettiğinden, Enne hala partiye katılabiliyordu.

 

Her ne kadar bazıları kızlarına ikinci el kıyafet giydirmekten hoşlanmayacak olsa da, ben bunda bir sorun görmüyordum. Enne, ne kıyafet giyerse giysin, bir melek.

 

“Elbiselerinden birini Enne’e ödünç verdiğin için teşekkürler Iryll. Değil mi Enne?”

“Hı-hı. Teşekkür ederim.”

“Sorun değil! Arkadaş olduğumuz için sorun değil! En ufak bir sorun bile değil!”

 

Iryll saf, mutlu bir şekilde gülümsedi. Ne şirin bir çocuk. Evdeki çocuklarımla neredeyse aynı şirinlikte.

 

“Of dostum, ilkokul çocukları en iyisi!”

“İlkokul çocukları mı?”

“Nedir onlar Bay İblis Lordu?”

“Bir şey değil, bana aldırmayın.”

 

Çocukların sorularını göz ardı ederek, iki elimi başlarına koydum ve saç şekillerini bozmamak için her zamankinden çok daha yavaş bir şekilde başlarını okşadım.

 

“Sadece tekrar kontrol etmek için soruyorum, oyun planını ezberledin mi?” Ayağa tekrar kalkarken Nell’e bir soru yöneltmiştim.

“Hı-hı. Hepsini kafama yazdım.”

“İyi olacağından emin misin? Başından beri seninle olamayacağım, o yüzden suçlamalarla karşılaşman büyük ihtimalle garanti.”

“Başımın çaresine bakarım.” Kendinden emin bir şekilde baş sallayarak bana güvence verdi. “Eğer her zaman bana göz kulak olacak birine ihtiyacım olursa pek de gerçek bir kahraman olmamam değil mi?”

 

Araştırmalarım, iş başında olan üç büyük tarafın olduğu sonucuna ulaştı. İlki sadık taraftı. Amacı Nell’i korumak ve onun kovuşturulmasını engellemek olan, kral ve adamlarından oluşuyordu. Bu tarafın birkaç üyesi, kral ve başkan da dahil, şu anda balo planlarını konuşmak üzere bir toplantının ortasında.

 

İkinci taraf kiliseyle ilişkileri bulunan taraftı. Nell’i güç için biriyle evlendirmenin yararlarına olacağı sonucuna vardıktan sonra ona arkasını dönen, Nell’in eski müttefiklerinden oluşuyordu. Onlara göre, Nell’i kullanarak ülkenin en güçlü adamlarından biri ile birlik olmak sadece, Nell’in son zamanlardaki “başarısızlıklarını” kapatmak için bir yöntemdi. Her ne kadar başta onlar hakkında biraz da olsa endişem olsa da, artık onlar ya da yapacakları hakkında endişeli değildim. Onları çoktan çözdüm ve herhangi sorun çıkaran faktörün çözülmesini ayarladım.

 

Nihayet, bakanı tarafından yönetilen bakanlık ve genellikle ne askeriye ne de askeri işlerle alakalı olmayan kişiler ve ailelerden oluşan taraf vardı. Görünüşte, hayatlarını kralın kararlarını desteklemek için vermeye hazır vatanseverlermiş gibi görünüyorlardı. Ama gerçekten, ona hiç değer vermiyorlardı. Bir yönetici için yaptıklarının çok fazla tereddütlü olduğuna inanıyorlardı. Amaçları bile ihanetlerinin bir kanıtıydı. Nell’in gözden düşmesini istiyorlardı.

 

Onun yetersizliğiyle ilgili çıkan söylentilerden onların sorumlu olduğuna çoktan anlamıştım. Ve şu Savunma Bakanı, Jaynor Redrius, Sengilia’da durduğumuzdan bu yana başının peşinde olduğum kontla sık sık görüşüyordu. Tarafın Nell’in uzaklaştırılmasını görmek için birçok sebebi vardı. En çok öne çıkan iki şey, Nell’in kralın yönetiminin desteğini alması ve onların kendi kahramanlarını Nell’in yerine sunmak istemeleri. Nihayetinde ikisi de, güç üzerindeki pençelerini daha da kuvvetlendirmeye yarıyordu. Ama benim için, bunların hiçbiri gerçekten önemli değildi. Bilmem gereken tek şey, benim karşımda durup durmadıklarıydı.

 

O çirkin yüzlerine birkaç bakış atıp öldürmek amacıyla kimliklerini tespit etmek için baloya hemen gitmek istiyordum. Ama ne yazık ki bunun beklemesi gerekiyordu. Gündemim, Nell’e eşlik etmekten bile önce gelecek kadar önemli olan, çok fazla işle doluydu.

 

“Pekala, o zaman sizin tarafınızdaki her şeyin kontrol altında olmasını sağladığınıza dair size güveneceğim. Kimsenin zarar görmemesini sağlayın.” dedim. “Ah ve açıklığa kavuşturmak için söylüyorum, bu kendinizi riske sokmanız gerektiği anlamına gelmez. Eğer durum kontrolünüzden çıkmaya başlarsa, her şeyinizi bırakın ve derhal zindana geri ışınlanın.” İkinci emrimi vurgulamıştım. İkisi içinde en önemlisi buydu, özellikle Nell’in sonuna kadar savaşma arzusunu göz önünde bulundurursak. “Gerçi, muhtemelen durum o noktaya gelmez. Bir gözüm durumun üzerinde olacak ve benim tarafımdaki her şeyi olabildiğince çabuk temizleyeceğim.”

“Başımızın çaresine bakarız. Aksine, dikkatli olması gereken kişi sensin.”

“Merak etme. Hata yapmam, özellikle son zamanlarda dikkatsizliğimle ilgili beni o kadar çok azarladıktan sonra.”

 

Enne’e dönerken göz göze gelmek için eğildim.

 

“Bu sefer oynaman gereken önemli bir rolün var Enne.” dedim. “Normalde beni güvende tutmakla sorumlu olduğunu biliyorum, ama bu sefer benim yerime Iryll’i güvende tutman gerek. Anladın mı?”

“Hı-hı.” diye onayladı Enne, doğal bir şeymiş gibi. “Koruyacağım. Çünkü o benim arkadaşım.”

“Aferin kızıma.” Ona gülümsedikten sonra bakışlarımı prensesin korumasından çevirdim ve dikkatimi prenses hazretlerinin kendisine çevirdim. “Dikkatli ve tetikte ol prenses. Bu balo, inanılmaz berbat bir hale dönüşebilir. Eğer bu gerçekleşirse, o zaman Enne ve Nell’in sözünü dinle. Seni güvende tutacaklar.”

“Kesinlikle Bay İblis Lordu!”

“Güzel.” Ayağa kalktım ve Nell’e doğru yan gözle baktım. “Pekala, sanırım hepsi bu kadar. Planın çok detaylı olmadığını biliyorum, ama yine de yaşanacak onca boktan şeyi göz önünde bulundurduğumuzda, doğaçlama hareket etmemiz muhtemelen bizim için en iyisi olacaktır.”

“Doğaçlama hareket etmenin bir plan sayılabileceğinden pek de emin değilim.” diye karşılık verdi kahraman.

“Haklısın.” Son kez gülüştükten sonra arkamı döndüm ve birçok istikametimden ilkine doğru ilerlemeye başladım.

 

Çöpü atmanın vakti geldi.

Çevirmen Notu

240. Bölümün olmama sebebi önceki bölümlerde açıkladığımız sebeplerle aynı. İngilizce çeviren grup hiçbir bilgi vermeyen boş bölümler oldukları için çevirmiyor o yüzden biz de atlamak zorunda kalıyoruz. İyi okumalar.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-31 19:28:54
Çöpü atmanın vakti geldi. Sonunda güzel bir laf çaktı en son ne zaman böyle laf atmış 20 bölüm oldumu ? neyse boooşveeeeeeeer pedofili ne demek ? hem bu karakter ne zaman akıllacanak
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-13 21:20:36
Çeviri için teşekkürler
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-15 21:48:26
Çeviri ve edit için teșekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-13 02:27:47
çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 23:55:34
Sinirden yorum yapamıyorum zaten sövdüm yazara söveceğim kadar pedofili yazar, zihniyetini... Neyse başlamayım gene teşekkürler bu bölümü okumayın benim gibi sinirlenirsiniz uçarsınız sonra.
darkrai (79 puan) Üye
2020-08-12 23:34:25
E.S.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-12 22:44:01
Çeviri ve edit için teșekkürler. Kolay gelsin, sağolun. Ingilizce çevirmenlerin aq bu arada.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-12 22:42:54
Yav yuki sg aq ilkokul çocuklarina da yapmazsın be yuh aq. 300. Bölümde 1 aylik bebeklere de yürür artık bu piç.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 23:52:08
@DeliDana, hepsi yazarın pićligi pedofili sapık o.ç. yazar, yuki denen karakteri kendi sapıklıklarıyla yedi bitirdi o.çocuğu yazar. Gene kendisine sövdürttüya... Kodumun yazarı güzel zevkli bir seri okuyalım diyoruz gene yaptığına bak şu yavśâgın sinirlerimi bozdu kansız pedofili pežêvênk 😤 türkiyeye getirinde milletce linç edelim; kim vurduya kadar götürürüz olayı sıkıntı yok.
selmanasger (3814 puan) Üye
2020-08-12 21:43:18
“Of dostum, ilkokul çocukları en iyisi!” -Pedo Yuki
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 23:58:07
@selmanasger, pedo yazar yukiyede bulaştırıyor yazara az sövmedik şunun için 😊
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-12 20:51:13
çeviri için teşekürler eger ingilizce çevirmenler cocuk yapma bolumlerini atladiysa sıkıntı çıkar
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-12 22:26:09
@Oburcuk, Zczczczczcz isyan çıkar