Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

17 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1087 Görüntülenme
Bu bölümü 29 Kişi beğendi.
Cilt 17

Olayı Sona Erdirmek - Kısım 1

Gecenin geç saatleriydi. Balo bitmişti; ay çoktan gökyüzündeki yolculuğunu yarılamış ve Alshir’in sakinleri yataklarında mışıl mışıl uyuyordu. Uyanık olanlar genellikle, karargahlarının koridorlarında hızlı bir şekilde yürüyen kutsal şövalyeler gibi, görev icabı olanları kapsıyordu. Atılan her adıma metal bir zırh tıngırtısı eşlik ediyordu. Yapmakta oldukları iş idari bir işten ziyade, güç kullanılmasını gerektirebilecek bir işti.

 

Grubun başında, Faldien Ordusu’nun komutanı olan Carlotta De Maya bulunuyordu. Henüz bir dizi savaştan çıkmış olmasına rağmen hiçbir bitkinlik belirtisi göstermiyordu; varış noktası olan kapıya gelene kadar tam hızda ilerlemeye devam etmişti. Adamları hizaya geçtikten sonra kapıyı tıklamadan direkt içeri girdi.

 

“N-neler oluyor!? Salaş, papazvari cübbesinin altından bile görülebilen koca göbeğe sahip içerideki adam, ses onu uykusundan zorla uyandırınca yatağından doğruldu. “C-Carlotta!? Neden buradasınız? Yatak odama girmene iznin yok! Derhal çıkma---”

“Böyle geç bir saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama bu konu geçiştirilemezdi.” Şövalye yüksek rütbeli görevlinin sözünü gülümseyerek kesmişti. “Kardinal Afdol Dollmorral Lane, sizi vatana ihanet suçundan tutukluyorum.”

“Vatana ihanet mi? Bu saçmalık!”

 

Kardinal durumu anlayamamış gibiydi. Bir çift paladin tarafından tutuklandıktan sonra bir şeyler diyebilmişti.

 

“B-bir tür yanlışlık olmalı!” Diye bağırdıktan sonra masasının başındaki şövalyelere döndü. “Ve şunu kesin! Odamı dağıtmayın ve belgelerimi incelemeyi de kesin! Çok gizli belgelerdir!” Onlara bağırması bittikten sonra birliğin komutanına döndü ve sert bir bakış attı. “Bundan öylece kurtulabileceğini mi sanıyorsun!? Bu adaletsizliktir, bu küfürdür! Diğer kardinaller bunu duyunca, seni derhal görevinden aldıracaklar!”

“Çok fazla bunamışsın.” diye iç çekti Carlotta. “Böyle ciddi bir şeyi kendi başıma yaptığımı gerçekten düşünüyor musun?”

 

Dalga geçer gibi gülümseyen paladin bir parşömen kağıdı çıkardı ve tutukladığı adamın okuyabileceği kadar yakınında tuttu.

 

“Üzerinden dikkatlice geçmeni öneririm.”

“Ne...? Hayır...!” Gözlerim ardına kadar açılmıştı. “Olamaz! Neden bu kadar fazlası imzalamayı seçti!?”

 

Bu resmi bir mektuptu, onu aforoz ettiklerini belirten bir mektup. Ve, Afdol ve en yakın arkadaşlarından biri dışında her bir kardinal tarafından imzalanmıştı.

 

“Artık gerçek bir din adamı olarak görülmüyorsun Afdol ve kilise ülkeye karşı artık sana koruma sağlamayacak.”

“B-bu olamaz...!”

“Oluyor kardinal, eski kardinal. Oluyor. Zamanın tükendi.” dedi paladin. “Götürün onu çocuklar!”

“Peki hanımım!”

 

Adamlarının yeni emekliye eşlik etmesini izleyen Carlotta keyiflenmişti. Yakın zamanda yeni yatak odası olacak hücreye yerleştirilmesini bilmek onu heyecanlandırmıştı. Kardinal görüşünden kaybolmadan önce, yetkin biri olarak tanıdığı bir başak kişi koridordan ona doğru yaklaşmıştı. Onun yardımcı komutanıydı. Kapı eşiğine vardıktan sonra, tecrübeli asker onu selamladı.

 

“Komutanım, Kardinal Elgar’ı başarılı bir şekilde tutukladığımızı haber vermek için geldim.”

“Harika iş. Onun emrinde çalışanlardan haber var mı? Herhangi bir hamle yaptılar mı?”

“Hayır hanımım. İş birliği yapmaya ve tüm emirlerimize uymaya niyetliler.”

“Çok garip...” fazla becerikli paladin kaşlarını çattı.” “En azından bir direniş olmasını bekliyordum.”

“Bu gerçekten de bir olasılıktı hanımım, ama neden olduğunu bildiğimden eminim.” dedi. “Çünkü biz astlar üstlerimizi seçme hakkına sahip değiliz.”

“Sanırım bu, bir komutan olarak bağlılığınızı korumak istiyorsam etkinliğimi artırmak için daha çok çaba harcamam gerektiği anlamına geliyor.” diye güldü Carlotta.

“Eğer bunu yaparsanız, o zaman her bir soylunun derin uyuma yetisini elinden alırsınız hanımım.” dedi yardımcı komutan.

“Aynısı ordunun üst rütbeleri için de geçerli.” diye ekledi bir başka paladin.

“Canavarları unutmayın. Bölgedeki her şey kuyruklarını kıstırıp kaçacaktır.” diye ekledi bir üçüncüsü.

“Bunların kötü olduğunu düşünüyorsanız, gecekondu mahallelerinin ev sahipleri haberleri duyana kadar bekleyin. Suratları kireç gibi bembeyaz olacak.” diye güldü bir dördüncü.

 

Yorumları bütün grubu güldürmüştü. Çok geçmeden odadaki gülmekten yarılmıştı.

 

“Eğer siz çocuklar bu kadar çok iş istiyorsanız, size uymaktan gayet memnuniyet duyarım.” dedi Carlotta cesur bir gülümsemeyle. “Daha önceden konuşmanız gerekti. Yıllardır sizi iliklerinize kadar çalıştırmayı istiyordum.”

 

Odadaki her bir adam, yardımcı komutan dışında, bir grup korkmuş kedi gibi anında dağılmıştı. Birçok farklı eşyayı ve dokümanı aldılar, olabildiğince meşgul olduklarını göstermeye çalışır gibi her birine dikkatli bir şekilde baktılar. Bu Carlotta’nın kendini biraz gülümsemeye zorlamasına serbep olmuştu, ama kısa süre sonra daha ciddi bir ifade için kaybolmasına izin vermişti.

 

“En iyisi işe geri dönelim. Hala yapılacak birçok şey var ve bu mükemmel yemeği eğer yemeyi başaramazsak, onu hazırlayan adamla yüzleşmeye çok utanırım.”

“Üstadı kastediyor olmalısınız. O kim gerçekten? Onu ilk kez prensin ayaklanması sırasında duydum.”

“Açıkçası bilmiyorum Ama onunla devamlı bir ilişkinin bizim yararımıza olacağından eminim. Sadece inanılmaz kabiliyetli olduğunu değil, ayrıca bizimle çalışmaya dünden razı olduğunu da gösterdi. Dahası, Nell’in kalpten bir şekilde hem ona güvendiğini hem de onu sevdiğini biliyorum. Ve bana kalırsa, tek önemli olan şey de bu.”

“Nell’e hep düşkündün.” dedi yardımcı komutan. “Gerçi sanırım ben, daha doğrusu biz de aynı şekilde hissediyoruz.” Arkadaşlarından bir bütün olarak bahsederken bakışlarını odada gezdirdi. Nell’e saygı gösteren sadece kendi birliğinin üyeleri değildi. Neredeyse her paladin gösteriyordu.

“O kesin.” dedi Carlotta. “Sizin aksinize, o gerçekten şirin birisi. Ve hepimiz için hep küçük bir kız kardeş gibi olmuştu.”

“Yorumun ilk kısmına hiç gerek yoktu.”

 

Yardımcı komutan yüzüne şaka yaptığını ima eden bir şaşkın ifade takınmıştı, ama Carlotta ilgisizce geçiştirdi. Mizah açlıkları artık yatışan iki subay hemen işlerine geri döndü.

 

***

 

Büyük finalin gerçekleştiği balonun üzerinden birkaç gün geçmişti. Plana göre ilerlemeyen sadece birkaç şey vardı. Argus bir hapishaneye taşınmıştı ve Jaynor ise başka bir hamle yapmasını engellemek amacıyla ev hapsine alınmıştı. Henüz unvanı elinden alınmamıştı, ama sadece an meselesi olduğundan gayet emindim.

 

Tek sorun, bakanın gerçek niyetlerini henüz anlayamamış olmamızdı. Ne kral ne de ben onu çözmeyi başaramadığımız için, biraz tartıştıktan sonra, biraz daha iş çevirmeye çalışmasını mümkün kılacak kadar güvenliği bilerek zayıflatma sonucuna vardık. Hatta hem kralın hem de Carlotta’nın adamlarının, Jaynor’un inşa etmek için büyük çaba harcadığı, harekete geçmezse hızla yıkılacak örgütün içindeki Argus’un yakın arkadaşlarının peşine düştüğü bilgisini ona verecek kadar ileri bile gitmiştik. Her ne kadar bunun tamamen bir tuzak olduğunun farkında olsa bile bir şeyler yapacağından emindik. Ama yapmadı. Öylece oturdu ve gerçekleşmesine izin verdi. Dizginleri daha da gevşetme seçeneğimiz hep vardı, ama bir anlamı yoktu. Atın niyetini doğrudan kendi ağzından duymak çok daha iyi bir seçimdi.

 

Beni mevcut duruma sokan şey işte bu düşüncelerdi. Bakanın tutuklu olduğu malikanenin dışında bir yere yerleşmiştim. Kralın birçok adamı, evin çevresi boyunca konuşlanmıştı. Doğal olarak bu, çok fazla dikkat çekmişti, ama yaklaşan tüm meraklı gözler detaylı inceleme yapmalarına izin verilmeden hemen uzaklaştırılıyorlardı. Malikane ve çevresinin kraliyet muhafızları tarafından doldurulduğunu düşünebilirsiniz, ama durum bunun tam tersiydi. Evin çevresine girmelerine izin verilmiyordu çünkü zaten ilk incelemeleri tamamlamışlardı. Bakanın özel mülküne daha fazla giren çıkanın olması, hala saygı duyulan bir figür olması sebebiyle, görgü kurallarına aykırı olurdu.

 

Tekrar belirtmek gerekirse, zamanla unvanı elinden kesin olarak alınacaktı, ama bu henüz gerçekleşmemişti. Çok fazla sempatizanı vardı ve cezasını temellendirirken tartışmasız bir ifade sağlamayı başaramamak kralın isteyeceği son şeydi: bir başka potansiyel darbe. Gerçi ben yine de içeri sızıp girmeyi planlıyordum. Yakalanmadığım sürece hiçbir olumsuz yanı yoktu ve hatta ileri gidip, çıkmadan önce kraldan bunun için izin bile almıştım. Aşırıya kaçmaktan uzak durmak koşuluyla bana onay vermişti. Hala neden bu kadar endişeli göründüğünü anlayamıyordum. Her şey iyi olacak. Tamamen.

 

Gizliliği açmak için gözden uzak bir yere girdikten sonra bakanın mülküne ayak bastım ve canımın istediği gibi dolaşmaya başladım. Hem ön bahçe kapısından hem de evin ön kapısından yol boyunca karşılaştığım muhafızları, hizmetçileri ve diğer işçileri umursamadan, elimi kolumu sallayarak girdim. Benime aksime onlar, her ne kadar gergin bir şekilde olsa da, her zamanki görevleriyle ilgileniyorlardı. Ama gerginlikleri benim sorunum olmadığı için onları umursamadım ve doğrudan Jaynor’un şu anki konumuna ilerledim. Yaptığım gözcülük, binanın iç krokisini beynime kazıdığı için, binanın içinde kesin, kendinden emin adımlarla ilerledim.

 

Artık yüzümü gizli tutmanın bir anlamı olmadığını gayet iyi biliyordum. Çoktan Jaynor’a gösterdim--ve bunu yaparken neredeyse herkese de göstermiş oldum. Yine de sadece stil amacıyla maskemi taktığımdan emin oldum. Maskeleri iyiden iyiye sevmeye başladığım için şu anki eylemimin tekrar kullanmak için mükemmel bir bahane olduğunu düşünmüştüm.

 

Hedefime, yaşlı herifin çalışma odasına varmamın üzerine beni gözlerden gizleyen saklı tutan büyüyü devre dışı bıraktım ve içeri girdim. Geldiğimi ona haber veren tek şey, kapının açılışına eşlik eden gıcırtıydı.

 

“Seni bekliyordum Üstat.” dedi sessiz, sakin bir sesle. “Şu işi bitirmem için bana biraz izin ver.”

 

Yaşlı adam, masası bir sürü belgeyle kaplı kral gibi, masasında tek başına oturuyordu. Beni beklediğini söylerken doğruyu söylediği açıktı. Davranışlarında bir şaşkınlık belirtisi bile yoktu. Hatta, başını kaldırmamıştı bile. Konuşurken sadece ellerindeki kağıtları okumaya devam etmişti.

 

“Peki.” dedim. “O zaman sen işinle ilgilenirken ben de rahatıma bakayım.”

 

Koltuklarından birine oturdum ve kollarımı bağladım. Bir iki dakika sonra nihayet işini bitirdi ve bana doğru baktı. Yüzü, sakinliğin tasviri gibiydi; örgütü fiilen çoktan dağılmış olmasına rağmen ne en ufak panik ne de tetikte olma hali vardı. Ve bu sadece öyle davrandığı için değildi. Süper güçlü duyu gücüm bana kalp atışının yavaş ve düzenli olduğunu söylüyordu.

 

“Bu kadar sabırlı bir şekilde beklediğin için teşekkür ederim.” dedi. “Peki neden beni görmeye geldin?” Sesi, nazik yaşlı bir beyefendininkine benziyordu.

“Adamları yakalanan biri için son derece rahat görünüyorsun.” Benim sesim ise aksine kendini beğenmişlikle doluydu. “O yüzden uğrayıp hala aklının yerinde olup olmadığını kontrol etmeye karar verdim.”

“Oh, çok teşekkür ederim. Ne kadar da düşüncelisin.”

 

Açık düşmanca tavrıma verdiği karşılık, soğuk bir gülümseme olmuştu. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım onu çözemiyordum. Bir şey planlıyor ya da bana saldırmaya çalışacak gibi görünmüyordu. Lanet olası yaşlı kurnaz tilki.

 

“Pekala, sikerler. Doğrudan konuya giriyorum.” dedim, doğrudan gözlerinin içine bakarak. “Şu anda kafandan neler geçiyor?”

“Hmmm... Ne düşündüğümü mü bilmek istiyorsun?” Devam etmeden önce kısa süreliğine durakladı. “Pekala. Kabul etmemek için bir sebep görmüyorum.” Yaşlı adam ellerini birbirine kenetlerken öne doğru eğildi, “Planlarımı iptal ettim, çünkü artık bir gereklilik değiller.”

“Ne demek istiyorsun?”

“Yani, çoktan her şeyi hem Majestelerinin hem de senin ellerine bırakmaya karar verdim.” dedi, normal bir şekilde. “İblis lordu olduğun için, sana emanet etmenin bu ülke için en iyisi olduğuna karar verdim Yuki.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-13 21:06:09
Zort
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-10 12:13:20
Lan s*ktir ifşah olduk
Kumpir (44 puan) Üye
2021-05-18 16:09:28
laa dayı olayı çözmüş. laa bu kim neyse devam edeyim bari çeviri ve edit için teşekkür falan ederim
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 09:29:55
“Yani, çoktan her şeyi hem Majestelerinin hem de senin ellerine bırakmaya karar verdim.” dedi, normal bir şekilde. “İblis lordu olduğun için, sana emanet etmenin bu ülke için en iyisi olduğuna karar verdim Yuki.” Yuki anlık : ..... NE-!? diyorsun lan acayip güzel bir olay ya XD
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-14 11:31:44
Çeviri için teşekkürler
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-16 14:11:46
Vay anasını dayı analizi yardi geçti.Çeviri ve edit için teşekkürler.
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-08-17 21:20:43
Naniiiii ?!?!?!?!
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-08-17 21:09:26
Ne nasil bilebilir kim bu dayi beyler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-17 19:09:03
Siktiir kim ulan bu dayı.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-17 18:35:08
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-17 17:58:12
Ah shit , here we go again (bu söz gta san andreas siceyin sözüdür) 😂😂😂 bu adam kim mk
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-17 15:44:01
What the FUCK? ¿ ? ¿ ? ¿ ? ¿
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-17 15:32:38
isler kizisacak ceviri icin teşekkürler
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-08-17 15:29:31
Tek parmağıyla öldüreceğiz insanlar için bu kadar zaman harcaması aşırı rahatsız edici
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 09:30:53
@Kiriyodx, eh ama eğlenceli yapıyor ::D