Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

18 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1086 Görüntülenme
Bu bölümü 32 Kişi beğendi.
Cilt 17

Yan Hikaye: Anne

Güzel bir öğleden sonraydı. Tepemizde parıldayan güneş, altımızdaki dünyayı nazik bir sıcaklıkla doldururken etrafımızdaki bitkiler rüzgarla bir ileri bir geri hareket ediyordu.

 

“Bu taraftan.” Nell elimden tutup beni, iki yanı çiftliklerle süslü geniş bir toprak yoldan götürdü.

“P-pekâlâ.” Boğazıma takılmış yumruyu yuttuktan sonra, panikli bir şekilde onu takip ettim.

 

Köy güzeldi. Tarlalar göz alabildiğine uzanıyor, sadece ara sıra bir ev ya da yaşlı çiftçi arada beliriyordu. Her ne kadar bütün bitkiler tanıdık olmasa da, bu huzurlu manzara bana Japonya’nın kırsal kesimini öyle hatırlatmıştı ki, biraz ev hasreti çekmeye başlamıştım. Başka dünyalarda olsa bile çiftlikler hala çiftlik galiba.

 

“Buralarda görülecek pek bir şey yok. Sadece tarlalar var.” dedi Nell.

“Evet, anladım.”

 

Nell’in büyüdüğü köy başkentin hemen dışında yer alıyordu; köye varmamız yaklaşık üç saat kadar sürmüştü. Köye ortalama demekten daha iyi bir kelime bulamamıştım. Bölgeyi yöneten soylu özellikle aç gözlü ya da cömert biri olmadığından, buraya ayırt edici bir şey katmamıştı. Arazileri gibi o da sıradanlığın vücut bulmuş haliydi.

 

Nell’e göre köy, az çok mandalinaya benzeyen bir meyveyi yetiştirme konusunda kendi kendini uzmanlaştırarak büyümüştü. Ama yine de benzer bitkiler bütün krallıkta bulunabiliyordu. Ehhhh... Gerçekten özel olmadıklarını biliyordum, ama buralardayken birkaç tane alabiliriz. Bilirsiniz, hediye falan olarak falan.

 

“Gerçekten bu kadar gergin olmana gerek yok. Rahatla.” diye kıkırdadı Nell. Bana baktığında gerginliğimi belli ki görmüştü.

“Yani, olabilirim, ama hala annene nasıl seslenmem gerektiğinden emin değilim.” diye homurdandım. “Doğrudan ismini kullanıp Noira mı desem? Yoksa Kayınvalide ya da Madam falan gibi bir şey kullansam daha mı iyi olur?”

 

Yönelttiğim soru, sinirlerimin henüz yatışmamış olmasının en büyük sebeplerinden biriydi. Tanışacağımı fark ettiğim andan bu yana sürekli bunu düşünüp durmuştum. Yavaş yavaş, bu işe girişmeden önce ne yapmam gerektiğiyle ilgili her şeyi anlamama yardımcı olacak bir akıl hocasına falan sahip olmayı dilemeye başlamıştım.

 

“Hmmm... Bu iyi bir nokta. Ona nasıl seslenmen gerektiğinden ben de pek emin değilim.”

“Neden gergin olduğumu anlamaya başladın mı şimdi?”

“Hı-hı.” Birkaç saniye daha düşündükten sonra Nell bir kez daha sessizliği bozmuştu. “Annem resmiyeti hiç seven biri olmamıştı. Eğer ona resmi bir şekilde seslenirsen muhtemelen garip bir şekilde gülüp geçiştirirdi. Sanırım en çok onu anne olarak çağırmanı severdi.”

“Pekala, o zaman anne diyeceğim.”

 

Ona cevap verdikten sonra, Nell’in annesinden bahsederken geçmiş zaman kullandığını fark ettim. Ama bunu daha fazla deşmek yerine, eli elimde, onu izlemeye devam etmeye karar vermiştim.

 

***

 

Gelişimiz şaşkınlıkla karşılandı. Kendimizi bir evin önünde değil de bir kilisenin önünde bulduk. Bir dakika. Ne? Annesinin onu tamamen kendi başına yetiştirdiğinden bahsettiğine yemin edebilirim, o yüzden bir yetim öksüz olamaz değil mi?

 

“Buraya Yuki.”

 

Nell hız kazandı ve ben şüphelerimden kurtulmadan elimi çekiştirmeye başladı. Beni binanın arkasına, büyük, çok yaşlı bir ağacın gölgesinde bulunan bir yere getirdi. Sessiz, zamanın neredeyse yavaşlamış gibi geldiği bir yerdi.

 

Hafif bir meltem esiyor, eserken ağacın yapraklarını sallıyor ve güneş ışınlarının, ağacın yarattığı engelin içinden geçmesine izin vererek ağacın gövdesinin yanında bulunan beyaz levhanın üzerinde parıldamasını sağlıyordu.

 

Mezarın.

 

“Ne... zaman... oldu?” Boğazım kuruduğu için sözleri kısa aralıklarla, zor bela çıkarabilmiştim.

“Eğitime başladıktan yaklaşık iki buçuk yıl sonra. İlk tanışmamızdan bir yıl önce.” Gözleri, mezar taşının üzerinde yazılı olan isme takılı bir şekilde, kısık bir sesle konuşmuştu. “Annem... annem beni büyütmek için gerçekten çok çalıştı. Kendini sürekli bitkin düşene kadar zorluyordu. Endişelenmemi istemiyordu, o yüzden bunu belli etmemeye çalışıyordu. Ama bu durumu daha da kötüleştirmişti. Kilise tarafından alındıktan kısa süre sonra yere yığılmıştı.”

“Harika bir anneymiş.”

“Öyleydi. Annem, her zaman benim için elinden geleni yaptı. Her zaman gülümsedi ve ne yaparsam yapayım gerçekten ama gerçekten hep sabırlıydı, her gün gün doğumundan gün batımına kadar çalışmanın stresiyle uğraşmak zorunda olmasına rağmen.” Sesi yavaş yavaş titremeye başlamıştı. Başından beri zaten kısık çıkan sesi, daha da kısılmaya başlamıştı, ta ki bir fısıltı haline gelene kadar. Ve sonra durakladı. Üzgünlük içinde sızlanmak yerine, nostaljiyle dolu bir şekilde gülümsedi. “Gerçekten tatlı bir yanı da vardı.” Kumral kız, bir kez daha enerji dolu konuşmaya başlamıştı. “Her şeyini yemek pişirmek için veriyordu, ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın hiçbir zaman doğru yapamıyordu. İşte bu yüzden yemek yapmaıy öğrenmek zorunda kalmıştım.”

 

Anlamıştım. Nell’in annesinin, kızı kilise tarafından alınır alınmaz yığılmış olmasının tek sebebinin, nihayet belli etmemeyi kesmiş olması olduğunu anlamıştım. Kendini öldürene kadar çalışmayı kesse bile, Nell nihayet kendi hayatını geçimini sağlayabilecek yetiyi kazanınca, rolünü yeteri kadar oynadığına ikna olmuştu. Ancak bu bilgiyle, nihayet kendine, yıllardır biriktirdiği, hayatının birçok yılını feda ettiği yorgunluğa teslim olmaya izin vermişti. Ve hepsi, kızının geleceği içindi.

 

“Keşke... o ölmeden onunla tanışabilseydin.”

“Evet. Ben de isterdim.” Bir anlığına kaşlarımı çattım, sonra ona savuşturmasını beklediğim bir soru sordum. “S-sana bir süredir sormak istediğim bir şey var, ama uygun olduğundan hiç emin değilim.”

“Sorun değil.” dedi Nell. “Ne soracaksın?”

“Şöyle ki, şey... babanın mezarı nerede? Çok uzun zaman önce öldüğünü söylediğini biliyorum, o yüzden onu da burada görmeyi bekliyordum ama...”

 

Çiftler normalde birlikte gömülürler, ama Noira’nın mezarında sadece tek bir isim vardı ve yakınlarda başka birisinin mezarı yoktu.

 

“Babamın mezarı ülkenin güney doğusunda bulunuyor. O bir askerdi. Annem, onun savaşırken öldüğünü söylemişti. Haberi aldıktan sonra göç etmeye, beni daha güvenli bir yerde doğurmaya karar vermiş. İşte buraya böyle geldik.”

 

Bu... kolayca alınabilecek bir karar değildi. Güveneceği biri olmadan hiçbir şey bilmediği yabancı bir bölgeye taşınmanın hiç de kolay bir şey olmadığını ve hemen bir işe girmenin değişime alışmayı sadece daha da zorlaştırdığını biliyor olmalıydı. Ama yine de yapmıştı. Kızı için. Nell için.

 

Atlattığı onca zorluğu hayal edebiliyordum. Çabalarını besleyen onca teri, kanı ve gözyaşını tamamen görebiliyordum. Ama bunu kelimelere dökemiyordum. Yaşadığı şeyin şiddetini nasıl tarif etmem gerektiğini bilmiyordum.

 

“Mezarının nerede olduğunu biliyorum.” kısa bir süre durakladıktan sonra, daha yalnız bir ses tonuyla devam etti, “ama hiç ziyaret etme şansım olmadı. İşim beni sürekli meşgul ediyor.”

“O zaman her şeyi halledip kariyerini noktaladıktan sonra birlikte gitmeye ne dersin? Buna bir tür emeklilik sonrası gezisi falan diyebiliriz. Büyük ihtimalle sadece ikimiz de olmayız. Muhtemelen diğerleri de peşimize takılır.”

“Bu kulağa çok eğlenceli olur gibi geliyor.” diye gülümsedi.

“Değil mi?” Onun hayal etmesine ben de katılarak güldüm.

 

Zindanın diğer sakinlerinin de olduğu herhangi bir yolculuk, kesinlikle neşeli geçerdi. Gerçi şu anki halinde zindanı çoğunlukla başıboş bırakmaya pek de niyetli değildim. Evcil hayvalarımın herhangi sözde istilacıları ortadan kaldıracak kadar güçlü oldukları kesin olsa da, istemeden de olsa endişeleniyordum. Savunmayı güçlendirmeyi yapılacaklar listesine geri sokmanın zamanı, sanırım.

 

“İnsanlar normalde ölüler için nasıl dua ederler?”

“Şöyle. Elini kalbine götürürsün.” dedi gösterirken. “Bu, çoktan ölmüş olsalar da onları düşündüğün anlamına gelir.”

 

Dediklerini yaptım ve bir elimi göğsüme koyarken ayrıca, Japonların resmi durumlarda sık sık yaptığı gibi dizimin üzerine çöküp bacaklarımın üzerine oturdum. Bu pozisyonu alınca gözlerimi kapadım ve dua etmeye başladım.

 

Ah, şey... Merhaba anne. Ben Yuki. Öncelikle, birden ortaya çıktığı için özür dilerim ama, kızın ve ben evleneceğiz.

 

Onun için bu duyurunun gerçekten birden ortaya çıktığı gerçeğini düşününce biraz gülümsedim. Kim olduğum ya da kızıyla görüştüğüm hakkında en ufak bir fikri yoktu.

 

Nell gayet iyi gidiyor. Sıkı çalışıyor ve bu ortaya çıkmaya başladı. İnanılmaz cesur bir kız oldu. Hala onu korkutan birçok şey var, ama kendi içinde, korkularına karşı çıkacak gücü her zaman buluyor. Hepsi bu da değil tabii. Ayrıca inanılamayacak seviyede nazik birisi. Nell etrafındaki herkes için hep elinden geleni yapar. Onu harika biri olarak yetiştirmişsin.

 

Endişeli olduğunu biliyorum, özellikle işinin doğası gereği, ama lütfen rahatla. Mirasınıza istediğiniz şekilde sahip çıkacağıma dair söz veriyorum. Onu hep seveceğim ve ona iyi davranacağım. Ve onu, gelebilecek bütün zararlardan korumak adına elimden geleni yapacağım. Ne olursa olsun.

 

Onun için yaptığını her şey için ve onu olduğu kişi olarak yetiştirdiğiniz için teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Sonsuza kadar huzur içinde uyuyun.

 

“...Pekala. Bu kadar.” Gözlerimi açtım, bacaklarımdaki toprakları temizledim ve Nell’i koruma kararımı yeniden doğruladıktan sonra ayağa kalktım. Onun için her şeyi yapmaya hazırdım, bu her şey kendimi tehlikeye atmak da dahildi.

“Annemle konuşman bitti mi?” Benim gibi dua etmekte olan kumral kız, annesinin mezar taşından bana doğru dönerken, göğsüne bastırdığı eli indirdi.

“Evet. Tek eşim olmadığını ona söyledikten sonra ondan af dilemeyi henüz bitirdim.”

“Bu kulağa, gerçekten de şimdi öğrenmesi gereken bir şeymiş gibi geliyor.” dedi gülerek.

“Peki sen? Sen de bitirdin mi?”

“Hı-hı. Tek yapmak istediğim seni onunla tanıştırmak ve ne kadar garip biri olduğunu ona anlatmaktı.”

“Garip mi? Ne demek garip?

 

Nell ve ben, kayınvalidemin ebedi istirahatgahına döndük. Ama tam ileri adım atmak üzereyken, birden karşıdan esmeye başlayan bir rüzgar başımı çevirmeme sebep oldu.

 

Arkamı döndüğümde kendimi, Nell’inkine benzeyen, sadece nezaket ve hoşlukla dolu bir gülümsemeyle karşı karşıya buldum. Yarı saydamdı. Geçiciydi. Gözlerimi kırptığımda kayboldu, sanki bu dünyaya son vedasını yapar gibi.

 

“Yuki? Bir sorun mu var?”

“Görünüşe göre onaylıyor.”

“Ne demek şimdi bu?”

“Ah bilirsin işte. Öylesine bir şey.”

 

Nell belirgin bir şaşkınlıkla bana baktı, ama elini tutarken sorusunu gülerek geçiştirdim ve geldiğimiz yoldan geri yürümeye başladım.

 

“Yakın zamanda gitmemiz gerektiğini biliyorum ama, etrafı bana biraz daha gösterebilir misin? Evini görmek istiyordum.”

“Hı-hı.“ Başıyla onayladı. “Ama görülecek pek bir şey yok. Özel bir şey değil. Ara sıra temiz tutmak için ziyarete gelirim, ama son ziyaretimin üzerinden çok zaman geçtiği için muhtemelen biraz tozlanmıştır.”

“Sorun değil.” dedim. “Birlikte temizlik yaparak vakit geçirmeye ne dersin?”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:22:59
Arkamı döndüğümde kendimi, Nell’inkine benzeyen, sadece nezaket ve hoşlukla dolu bir gülümsemeyle karşı karşıya buldum. Yarı saydamdı. Geçiciydi. Gözlerimi kırptığımda kayboldu, sanki bu dünyaya son vedasını yapar gibi. Mükemmelsin yazar duygusallık açısından BAZENLERİ :D
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:22:54
Arkamı döndüğümde kendimi, Nell’inkine benzeyen, sadece nezaket ve hoşlukla dolu bir gülümsemeyle karşı karşıya buldum. Yarı saydamdı. Geçiciydi. Gözlerimi kırptığımda kayboldu, sanki bu dünyaya son vedasını yapar gibi. Mükemmelsin yazar duygusallık açısından BAZENLERİ :D
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:16:54
“Hı-hı.” Birkaç saniye daha düşündükten sonra Nell bir kez daha sessizliği bozmuştu. “Annem resmiyeti hiç seven biri olmamıştı. Eğer ona resmi bir şekilde seslenirsen muhtemelen garip bir şekilde gülüp geçiştirirdi. Sanırım en çok onu anne olarak çağırmanı severdi.” şuarada dedim kesin öldü kesin dedim yani üzdü be ya :(
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-14 13:12:28
Çeviri için teşekkürler
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-16 15:38:42
Çeviri ve edit için teșekkürler
xXxPillarmenxXx (24 puan) Üye
2020-08-22 01:47:10
...Üzdü baya duygulandırıcı bir bölümdü
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-08-19 12:05:40
Bu bölümdeki betimleme çok güzeldi herşey gözlerimin önünde oldu sanki
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-08-19 02:52:19
Şey umm nEEE
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-18 22:53:39
çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-19 00:42:57
@maahhaam, ah shit, here we go again yazıyoruz artık.👍
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-08-18 20:43:36
Suan üzdü baya üzdü aga beeee
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-18 20:10:45
Böyle olacağini düșünmemiștim. Üzdü.
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-18 19:39:14
Ben bilirim o temizliği 😈😈😈😈😈😈
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-18 19:00:51
Seride zindan halkıdır, iblis diyarındaki olaylardır, yukinin ejder kralı unvanı meselesidir hepsi unutulmuş vaziyette bunlar bayağıbir bölümdür nell ile takılıyor...
zibillionbytes (3002 puan) Çevirmen
2020-08-18 21:31:39
@ASİLZADE, her gün en az bir bölüm atmaya çalışıyoruz. bir de her hafta çıkmasını beklemiş insanları düşün. çünkü yakında güncele yetişeceğim. o zaman mumla arayacaksınız :D şaka bir yana, böyle bölümler benim daha hoşuma gidiyor. geyik olarak başlamış bir seride kaslı adamlarla mücadele edilmesi falan bana makul gelmiyor. benim şahsi görüşüm tabii ^^
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-19 00:42:04
@zibillionbytes, güncel şuan kaçta en son 275. bölümdeydi ingilizcesi (1 ay önceki durumu). Ve ikinci soruma gelecek olursak ikinci yorumunu kime yaptın 3 puan olmuşsun :D arada bir gel muhabbet ederiz burda 👍 arayı soğutmayalım 😂
zibillionbytes (3002 puan) Çevirmen
2020-08-30 18:31:54
@ASİLZADE, sürekli siteye girmediğimden görmemişim. 28 ağustosta 277. bölüm çıkmış. valla en çok seni gördüğüm için sana cevap verdim, like atmışlardır ^^ valla siteye bile giriş yapmıyorum gördüğün üzere. ara sıra yazarım. anlaşılmayan yerler olduğuna yazabilirsiniz. ingilizceye çeviren arkadaş da eksik, hatalı ya da kelimenin 10. anlamını kullanabildiğinden sıkıntı olabilir. bir de bazı arkadaşlara kırıldım, kedi kızı kedi sesleriyle çevirmiş olmamı anlamamışlardı :D denk geldikçe merak edilen şeylere cevap yazmayı düşünüyorum.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-18 18:58:37
Ah shit, here we go again.
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-18 18:56:00
çeviri için teşekürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-19 00:43:41
@Oburcuk, Ah shit, here we go again yazıyoruz artık.👍