Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

24 Kasım 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
976 Görüntülenme
Bu bölümü 26 Kişi beğendi.
Cilt 20

Kendi Evimin Rahatına Dönüş

Birden zindanın içinde belirerek, “Geldik,” dedim sessizce.

 

Aynı şekilde Nell de eşit derecede sessizlikte geldiğini belirtti. Saat geç oluyordu, çok geç. Neredeyse herkesin çoktan uyumak için yataklarına gittiğini bilmek için etrafa bakmaya gerek bile duymamıştım. Yine de selamlamalarımız tamamen boşa değildi.

 

“İkinizin de döndüğünü görmekten memnunum,” dedi Lefi.

 

Diğerlerinin aksine bir gece kuşu olduğundan, asıl taht odasındaki tek kişi oydu. Ve bu kibarcasıydı. Daha çok, tamamen yoldan çıkmış ve boktan bir uyku düzenine sahip biri olduğundan bütün gece ayakta kalıyordu.

 

“Yaptıklarından ne haber? Bir kez daha aptallığıyla tanınmayı mı seçti?”

“Şeyy... Pek değil. Bir iki salakça şey yaptığı oldu, ama işini yaptı ve hatta gerçekten havalı göründüğü birkaç an bile vardı.”

“O zaman her şey yolunda.” Lefi bir anlığına durakladı. “Hayır, tekrar düşündüm de değil. Her şeyin yolunda olduğunu ilan etmeyi ne kadar istesem de ona genellikle yumuşak davrandığını gayet iyi biliyorum. Bu sözü göründüğü gibi kabul etmekten geri durmanın en iyisi olacağını düşünüyorum.”

“H-Hı? Yumuşak mı? Öyle olmaya çalışmıyordum bile...”

Kesin bir şekilde, “Üçümüzün içinde en hoşgörülü kişi sensin,” dedi Lefi, “ama bu yüzden seni suçlayamam. Bizim gibi onu her gün görebilme fırsatına sahip değilsin. Ellerindeki ipleri sıkı tutmazsan hiç gelişmeyeceğinden ve çocuklara kötü örnek olduğundan, yine de tetikte olmalısın.

“H-Hı-hı... Daha dikkatli olmaya çalışacağım.”

 

Doğrudan yüzüme karşı benim hakkımda kötü konuşuyorlardı--en azından Lefi konuşuyordu. Ama hiçbir şey demedim. Her ne kadar araya girmek istesem de böyle bir konuşmada yerim olmadığını ve çenemi kapalı tutup dışında kalmanın daha iyi olduğunu uzun zaman önce öğrenmiştim. Bu yüzden uzaklaşmayı ve yatağımı hazırlamayı tercih etmiştim. Belki merak ediyorsunuzdur, ‘Nasıl yav Yuki? Neden bu şeylere katlanıyorsun?’ Açık mı olayım...? Çünkü çoktan buna alıştım gibi. Zılgıtı yemek bir süredir içinde bulunduğum bir durum, o yüzden... evet. Zaten gerçekten umursadığım da söylenemezdi.

 

“İkinizin konuşacak çok şeyi olduğunu biliyorum, ama geç oluyor.” dedim. “Ben yatmaya gidiyorum. Bugün olan onca şeyden sonra biraz yoruldum.”

“Makul bir öneri,” dedi Lefi. “Daha uzun konuşmayı çok isterdim ama yarını beklemeyi sorun etmem.”

“Evet, tabii. Hadi yarın konuşalım,” dedim, uzanarak. “Peki, bana katılmak ister misiniz?”

 

Yanımdaki iki yere elimle hafifçe vurdum, ki bu, ikilinin birbirlerine bakışlar atmasına sebep oldu.

 

“Çok talepkarsın,” Lefi, şaka yollu bıkmış bir iç çekmişti. “Ama bunu sorun etmem.”

“B-ben de” dedi Nell.

 

Kahraman ejderhaya göre daha az kendinden emindi, o yüzden kızarıp gözlerini kaçırmıştı ama bu onu yatağa çıkmaktan alıkoymamıştı. Üçümüz birden zar zor yorgan altına sığmıştık ve doğrusu biraz sıkışıktı. Ama yine de bunu sorun etmedim. Eşlerimin sıcaklığı rahatlamama yetmiş de artmıştı.

 

“Bu şekilde birlikte yatmak çok iyi,” dedim. “Lyuu’nun bize katılamaması çok kötü,”

“Eğer gelmesini istiyorsan gereken tek şey sormak,” dedi Lefi. “Bu isteğin onu şaşırtacağı kesin ama yine de bunu kabul etmekten mutlu olacağını bilecek kadar onu tanıyorum.

“Evet, bu kulağa doğru geliyor,” dedim. “Ona yarın soracağım.”

“Sormalısın.”

 

Bilincim derinlere batıp beni bir rahatlık ve huzur durumuna sokarken duyduğum son söz buydu.

 

***

 

Sabahın büyük çoğunluğunu rahatlayarak geçirmiştim, ama öğleden sonra olmaya başlayınca, Nell’in bulduğu etkinliği gerçekleştirmek için herkesi toplamaya karar verdim.

 

Oyun saatinden henüz dönmüş kızlara, “Bilin bakalım ne getirdim?” diye sordum.

“Şey... bilmem. Ne getirdin?” diye sordu Illuna.

“Deniz ürünleri!” Envanterime uzanıp, suyun altında nefes alabilen yaratıklarla tıka basa dolu bir sepet çıkardım.

“Vay canına! Bu harika!” dedi Illuna.

“Dengiz ürünleri!” dedi Shii.

“... Sabırsızlanıyorum,” dedi Enne.

 

İlk iki kız kollarını kaldırıp neşeli bir şekilde bağırmışken, üçüncü kız bunun yerine, çeşit çeşit balığın olduğu sepete aç bir kurdun bir kuzuya bakacağı gibi bakarak kendi kendine mırıldanmıştı. Bahse girerim çoktan tadını hayal etmeye başlamıştır.

 

Yemek yeme yetisi olmayan inorganik bir yaşam formu olarak doğmuş olsa da kılıç kız iştahlı çıkmıştı. Yemek konusu hep onun ilgisini çeken bir konu olmuştu ve neredeyse her şeyi denemek ve tadını çıkarmaya istekliydi. En azından benim gözümde bu iyi bir şeydi. Önünde, inanılmaz keskin bir dile sahip bir gurme olacağı parlak bir gelecek görüyorum.

 

Akşam yemeğinde yiyeceğimiz yaratıkları masanın üzerine dizmeye başlayarak, “Şu balıklara ve kabuklulara bakın,” dedim. “O kadar fazla var ki, onları bir geçit alayı haline getirip evin içinde dolaştırabiliriz.”

“Vay canına!”

“Alay!”

“... Lezzetli görünüyor.”

 

Çocuklar heyecan trenine çoktan binmişken yetişkinler görünüşe göre pek oralı olmamışlardı.

 

“...Anlayamıyorum,” dedi Lefi. “Neden bu kadar heyecanlandı ki?”

“Ben de emin değilim, ama görünüşe göre bayağı eğleniyor,” dedi Lyuu.

“Eminim bu kadar mutlu olmasının sebebi, herkesle birlikte evde olmasıdır,” dedi Nell, kıkırdayarak.

“Gerçekten çok fazla deniz ürünü var,” dedi Leila. “Birçok yemek boyunca bize yetecektir.”

“Hey Lefi, yetişkinlik yapmayı kes de bir saniyeliğine yanıma gel,” dedim.

“Ne için?”

“Şöyle ki, sadece bir şeye inanıp inanmadığını kontrol etmek istiyorum...” sepetin içine uzandım ve malum türü elime aldım. “Dokunaçlı canavarlara.”

 

Ve onu suratının dibine kadar soktum.

 

Bu hareketin ardından birtakım çığlıklar yükselmişti. İlki doğal olarak, birden tam suratının ortasında beliren ahtapota tamamen hazırlıksız yakalanmış ejderhadan gelmişti. Ne yazık ki ikincisi, kendini normal zamanlardaki kadar tutamayacak kadar korkmuş olan ejderha tarafından suratından yumruklanan benden gelmişti.

 

Temiz sağ kroşe beni döne döne fırlatmıştı. Ve dehşet içinde en yakındaki duvara yapışmıştım. Uzun zamandır yediğim en sağlam darbeydi ve canımın yarısını götürmüştü. Anasını satayım... öleceğimi sandım.

 

“Ahhh... çenem...”

“Şey... Sanırım bu senin hatandı Yuki,” dedi Illuna.

“Evet, biliyorum... benim hatam.” Diye inledim.

 

Denemesi harika bir fikir gibi gelmişti... Ahahaha... haha... ha.

 

Nefes nefese kalmış Lefi, “D-dediği gibi,” dedi. “Bu kadar iğrenç bir yaratığı aniden bana sunmuş olmak senin hatan.”

“Evet, evet, biliyorum. Özür dilerim.”

 

Yanağım hala deli gibi sızlıyordu, ama buna rağmen, fırsatını bulursam bu şakayı yine yapacakmışım gibi hissediyordum. Az önce kesinlikle altına sıçtı. Buna kesinlikle değerdi.

 

Bir süre daha acıyla savaştıktan sonra, benimle birlikte bedava uçak bileti kazanmış sekiz bacaklı yaratığı suratımdan söktüm ve ayağa kalktım.

 

“Heeeer neyse, hadi işimize geri dönelim,” dedim. “Pekala, siz kızlar bu kadar deniz ürünüyle ne yapacağımızı düşünüyorsunuz?”

“Biliyorum, biliyorum!” dedi elini kaldıran Illuna. “Onları sıraya dizip, balık gibi davranacağız ve sonra kalenin etrafında koca bir alay olarak dönerek oyun oynayacağız!”

“Ben taş balığı olacağım!” dedi Shii.

“Ben yılan balığı olacağım,” dedi Enne.

“Tamam, o zaman ben de pisi balığı olacağım!” dedi Illuna.

 

Üç kız da birden söyledikleri balıkları taklit etmeye başlayınca yüzümde garip bir gülümseme oluşmuştu.

 

“Şeyy... ben... bunu bozduğum için üzgünüm ama plan o değildi, en azından bugün için.  Belki başka bir zaman deneyebiliriz,” dedim.

 

Hem neden o kadar şey içinde o üç balığı seçtiler ki? Denizde daha birçok başka balık var ve çoğunun daha iyi olacağından gayet eminim... [1]

 

“Gerçekten de böyle garip bir oyunu oynamaya istekli misin?” diye sordu Lefi.

“Şeyy... zamanı gelince, sanırım.  Ve güvende olduğunu sanıyorsan tekrar düşünmen gerek. Bize kesinlikle katılacaksın, değil mi Illuna?”

“Evet! Yaptığın balık taklidini ben de görmek istiyorum Lefi!”

“S-sanırım ben de size katılmalıyım o halde... ileriki bir tarihte,” dedi ejderha.

 

Kısa sürede bana sırıtıp benimle dalga geçmekten, dili dolanarak konuşup tamamen kaybetmiş hale geçmişti. Heh. Bunu, benimle dalga geçmek istediğin için kurcaladığına eminim, ama şakaya giden şakalanır, hamleni gördüm hanımefendi!

 

Ve hemen o an, balık taklidi oynayacağımız zaman geldiğinde, ben bir orkinos olarak denizlerde zarif bir şekilde yüzerken, ona önemsiz, derin denizlerde yaşayan bir balık rolünü oynatmaya karar verdim.

 

“...Konuştuğuma pişman oldum,” diye homurdandı Lefi. “Kendi ipimi kendim çektim.”

“Heh. Zokalandın. Böyle durumlarda aklını tamamen okuyacak kadar birlikte zaman geçirdik.” Dedim abartılı, pis pis gülerek. “Her neyse, bu konudan bahsettiğimiz yeter.” Boğazımı temizledim ve sesimi yükselttim. “Hanımlar... Deniz kenarı mangalı zamanı.”

Çevirmen Notu

 [1] Bir kadın tarafından ret yiyen birini teselli etmek için İngilizcede bir terim vardır: “plenty of fish in the sea.” Burada da buna gönderme yapılarak espri yapılmış.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-04 00:51:09
Ve onu suratının dibine kadar soktum. Bu hareketin ardından birtakım çığlıklar yükselmişti. İlki doğal olarak, birden tam suratının ortasında beliren ahtapota tamamen hazırlıksız yakalanmış ejderhadan gelmişti. Ne yazık ki ikincisi, kendini normal zamanlardaki kadar tutamayacak kadar korkmuş olan ejderha tarafından suratından yumruklanan benden gelmişti. Temiz sağ kroşe beni döne döne fırlatmıştı. Ve dehşet içinde en yakındaki duvara yapışmıştım. Uzun zamandır yediğim en sağlam darbeydi ve canımın yarısını götürmüştü. Anasını satayım... öleceğimi sandım. “Ahhh... çenem...” “Şey... Sanırım bu senin hatandı Yuki,” dedi Illuna. “Evet, biliyorum... benim hatam.” Diye inledim. Denemesi harika bir fikir gibi gelmişti... Ahahaha... haha... ha. :D LOOOOOOL
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-04 00:45:23
Doğrudan yüzüme karşı benim hakkımda kötü konuşuyorlardı--en azından Lefi konuşuyordu. Ama hiçbir şey demedim. Her ne kadar araya girmek istesem de böyle bir konuşmada yerim olmadığını ve çenemi kapalı tutup dışında kalmanın daha iyi olduğunu uzun zaman önce öğrenmiştim. Bu yüzden uzaklaşmayı ve yatağımı hazırlamayı tercih etmiştim. Belki merak ediyorsunuzdur, ‘Nasıl yav Yuki? Neden bu şeylere katlanıyorsun?’ Açık mı olayım...? Çünkü çoktan buna alıştım gibi. Zılgıtı yemek bir süredir içinde bulunduğum bir durum, o yüzden... evet. Zaten gerçekten umursadığım da söylenemezdi. HAHAA tıpkı benim ginbi SDX ASJDKASJDKAJSDK HAHA huuh gerçekten komik ve ilginç bir karakter
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-11-28 15:01:43
çeviri ve edit için teşekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-11-26 11:25:01
Seri acayip yavaşladı yazar bölüm çıkarmıyor heralde
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-11-24 21:19:09
Çeviri için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-11-24 17:41:57
Hmmm okey
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-11-24 17:19:34
Acaba bu arc ta ne olaylar olacak?
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-11-24 17:19:01
çeviri ve edit için teşekkürler.