Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

07 Şubat 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
878 Görüntülenme
Bu bölümü 19 Kişi beğendi.
Cilt 21

Zıvanadan Çıkmış Bir Hilkat Garibesi - Kısım 1

Rir’in yıldırım büyüsü etrafımızı kör eden bir parlaklıkla doldurdu. Birkaç güçlü şimşek oku kurbanına doğru inip on binlerce voltluk enerji etinin içinden geçerken havada çatırtılar oluştu.

 

“Sıyrıl ondan Rir! Kaç oradan! Hemen!” Derin nefeslerimin arasında ona bir emir vermiştim.

 

Çünkü yetmemişti. Rir’in kör edici şimşek oku, gönderdiği koca hedefine hiçbir şey yapmamıştı. Neyse ki yüksek hız yeteneğini kullandı ve yaratığın verdiği karşılıktan kaçındı.

 

Aynı şey etrafındakiler için söylenemezdi. Ona ilerlemekte olan koyu, dumanlı küre, patlama merkezinin otuz metre içerisindeki her şeyi tüketen bir çürütücü alan olacak şekilde patlamıştı. Bu, zindanını miras aldığım ölümsüz hükümdarın yaptığım bütün su kalkanlarını yiyip bitirmek için kullandığı büyüyle aynı türden olan kara büyüydü. Ama bu mukayese edilebileceği anlamına gelmiyordu. Çünkü edilemezdi. Hatta tam tersine, mukayese edilebilirlikten çok uzaktı. Draugr’ın kara büyüleri tamamen ölümcül değildi ancak bu yaratığın büyüleri, yakaladığı her şeyi kesinlikle öldürürdü, doğrudan isabet ettirmeyi başaramasa bile.

 

“Hassiktir?” Diye küfrü basmıştım. “Bu ne türden bir saçmalık lan!?”

 

Karşı olduğumuz şey, doğanın bir parçası olmasının mümkün olmadığı bir ucube, bir hilkat garibesiydi. Kafasında düzinelerce göz vardı. Ağzı orantısız bir biçimde büyüktü ve yelesi, buna yele diyebilirseniz tabii, sadece kalın, yapış yapış dokunaçlardan oluşuyordu. Kudret ve büyü kullananlardan çok cthulhu benzeri bir kabusa benziyordu. Ve buna rağmen burada, içimizde yaşıyor ve nefes alıyordu. [1]

 

Genel olarak konuşacak olursak, bence bunu bir tür hayvan olarak sınırlandırmak en mantıklısı olur gibiydi. Dört bacağı vardı ve yürüme şekli bana hem kurtları hem de panterleri anımsatmıştı. Ama bu iki yaratığın aksine vücudu diğer hayvanların çoğunun paylaştığı önemli bir özellikten yoksundu.

 

Deri.

 

Deri olmadan, doğal olarak, bir eldritch kabusunun kürkünün olmasının imkanı yoktu. Kasları açık havaya maruz kalıyordu ve bir açıdan bana, genellikle laboratuvarlarda ve diğer bilimle falan alakalı odalarda bulunan ürkütücü insan modellerini anımsamıştı. Hatta sallanan organlarını bile görebiliyordum ki bu, söylemeye gerek bile yok ama, midemi bulandırıyordu. Bir dakika, deri dediğimiz şeyin önemli bir savunma mekanizması olması gerekmiyor mu? Lanet olsun sana evrim! İşini yapsana şerefsiz! Nasıl oluyor da bir yaratığın böyle bir vücut yapısı oluyor lan!? Lanet olsun, bu şeyden nefret ediyorum. Sadece ona bakmak bile akıl sağlığımı bozuyor. Siktir git geldiğin yere, seni cthulhudan bozma piç! [1]

 

İçimden söylenmem bitince, ne kadar şansımız olduğunu ölçmek için yaratığı inceledim.

 

***

Irk: Parazit/Aslan

Sınıf: Zıvanadan Çıkmış Hilkat Garibesi

Seviye: ?10

***

 

Statlarındaki rakamları doğru dürüst okunmayacak kadar beni aşan bir şey görmeyeli bayağı bir zaman olmuştu. Seviyesinin ne olduğunu bile göremiyordum ama öyle olsaydı bunu rahatlıkla görebileceğimi bildiğimden, ilk rakamın iki olmadığından kesinlikle emindim. Hay sıçayım. Bu şey benden o kadar güçlü ki, onun ne kadar güçlü olduğunu bile bilmiyorum. Gerçi bu da kendi çapında iyi bir bilgi sayılır.

 

Böyle bir şeyi görmek normalde bir acil durum topuklamasını garanti haline getirirdi. Işınlanmak en iyi hareketti. Ama bu sefer Cthulhu’nun çağrısına cevap vermek zorunda kalmıştım. Çünkü, neden bilmiyorum, Dokunaçsurat doğrudan Alfyro’ya ilerliyordu. İnsanların bununla başa çıkabilmesinin imkanı yoktu. Eğer kontrolden çıkmasına izin verilirse şehrin yerle bir olması kesinlikle garantiydi. Bu da, dolayısıyla, hayatta kalmış birkaç tipin onu zapt etmek birini getireceği (Örn: Nell) anlamına geliyordu. Ve bu kesinlikle olmayacaktı. Bu eldritch artığı benim çok üstümdeydi. Onun hiç şansı olmazdı.

 

Alfyro’daki tanıdıklarım zamansız sonlarıyla karşılaştığı için biraz kötü hissetsem de onlar için kendimi riske atmaya niyetim yoktu. Böyle bir şeye karşı yapamazdım. Ama aynı şey Nell için söylenemezdi. Eğer onun zarar görmesini istemiyorsam Squidward’un hakkından gelmek zorundaydım. Pekala, muhtemelen bazılarınız neden şehre doğru gittiğinden bu kadar emin olduğumu merak ediyor olabilirsiniz. Bunu açıklamanın en kolay yolu, size ormanın doğu bölgesinde olduğumuzu söylemek olur. Ve, saçmalık derecesindeki gücünden herkesin anlayabileceği üzere, bu tentakül canavarı batıdan geliyordu.

 

Uğursuz Orman dört bölgesinin her birinin kendi farklı ekosistemi vardı. Canavarlar, büyülü parçacık konsantrasyonları arasındaki büyük farklar sebebiyle bölgeler arasında geçiş yapmazlar. Neredeyse bütün canavarlar parçacıkların en zengin olduğu yerde kalmayı tercih eder, ki bu durumda burası ormanın en batı bölgesidir.

 

Benim teorim, ormanda yaşayan bütün yaratıklar batı bölgesinin anormal zenginlikteki manasına çekiliyor ama her şey tam olarak mücadele edemiyordu. Kendilerine uygun ekolojik bir yer bulamayanlar ya da yaşam oyununda başarılı olamayanlar, zayıf bir büyü noktası olmasına rağmen doğuya gidiyorlardı. Farklı bölgelerin belirgin farklılıktaki güçlere sahip yaratıklar barındırmasının sebebi bu olaydı. Leila bile bir ek açıklamayla teorimi desteklemişti Uğursuz Orman gibi meçhul bölgelerde yaşayan canavarların manadan zengin habitatlarından hiç ayrılmamayı seçtiklerini ve ırkların üyelerinin zarar görmekten uzak durmak için bu davranıştan yararlanarak daha az büyü parçacığının bulunduğu bölgelere yerleştiğini söyledi.

 

Uzun lafın kısası, aşırı güçlü canavarlar batıda kalıyordu. Kendi doğasına aykırı davrananlar, yani karşımızdaki pek de arkadaş canlısı olmayan dostumuz gibi, anormaldi. Başıboş dolaşan yaratıkların çoğu sadece inanılmaz derecede açlardı.

 

Ya da kana susamışlardı.

 

Hangisi olursa olsun Cthulhu surat sadece sorundu. Sadistik güç fantezilerini evinde yap lan sikik! Batıdaki bazı şeyleri sadece okşayarak yok edebildiğini de kesinlikle gördüm! O yüzden o kadar da zayıf değilsin! Siktiğimin piçi ya!

 

“Orochi, Yata, Byakku, Wsprit, evimizle benim aramdaki bütün canavarları temizleyin! Ben ya da Rir için endişelenmeyin, bu iş bizde!” Çılgın bir bağırışa yakın bir telepatik emir yollamıştım.

 

En yeni dört üyemiz çok güçlenmişlerdi. Ama henüz böyle bir şeyle baş edebilecek seviyede değillerdi. Hata yaptıkları durumda tek vuruşta giderlerdi. Sikeyim, buradan ne kısa sürede gitmek istiyorum. Hay sikeyim. Eğer işler sarpa sararsa gururumu bir kenara bırakır eve koşar ve Lefi’den yardım isterim.

 

Şu anda B planım çok daha cezbedici görünüyor. İşler iyi gitmiyordu; sağ bileğim ilk patlamaya yakalanmamın ardından çürümüş olduğundan çoktan bir iksir içmek zorunda kalmıştım. Gerçi Uğursuz Orman’daki canavarlarla savaşmak genel olarak böyle sayılırdı...aşağı yukarı hepsi tam isabet aldığın anda seni patlatabilecek kabiliyete sahipti. Bu arada durmadan kaçınıyor ve karşı koyuyordum. Off.

 

Uğursuz Orman’ın canavarlarıyla savaşmak, düşmanlarımı gözlemleme ve saldırılarına dikkat edebilme yeteneğimi doğal olarak artırmıştı. Ve henüz ölmediğimi göz önünde bulundurursak, bayağı iyi bir ilerleme katettiğimi söyleyebilirim.

 

Lefi’yle evlenmeye çalışan kara götlü bok kafalıyla savaştığımdan bu yana gerçekten çok daha güçlenmiştim ama bu tecrübeyi bu seferkinden kurtulma şansımı ölçmek için kullanamıyordum. Bay Dokunaç’ın statlarını görememek de işleri kötüleştiriyordu. Bildiğim tek şey bizi umursamadığıydı. Bizi ciddi bir şekilde alt etmeye bile çalışmıyordu. Sadece bir sineğe vururmuş gibi sağa sola vurup duruyordu (ölümcül şekilde). Rir ve benim bu zamana kadar ölümden kaçabilmemizin tek sebebi dikkat eksikliğiydi.

 

Piç herif bizi sadece böcek olarak görüyordu... Yani... hatalı da sayılmazdı. Onunla istediğimiz gibi uğraşabilirdik, ama saldırılarımız hiçbir bok yapmıyordu. Hatta şerefsizin canını bile yakamamıştık. Bu zamana kadar yapabildiğimiz tek şey zaman kazanmaktı... Pekala, bir şey diyeyim mi? Hadi şimdilik geri çekilelim. Sadece kovalandığımız için normalde işe yaramazdı, ama tamamen umurunda olmadığı için bu sefer çok da zor olmamalıydı.

 

“Gargoylelar, Krakenelr, bana gelin!” Etrafımda toplanan toprak ve su ruhlarına bir miktar mana sundum. “Ona mesafeli saldırılar yapın. İsabet etmek zorunda değiller, sadece bana biraz zaman kazanın! Eğer fazla yaklaşmaya başlarsa geri çekilin!”

 

Sahte yaşam formları harekete geçerken bir mana iksiri içtim.

 

“Rir, plan değişikliği!” dedim. “Saldırmayı bırak, şimdilik sadece geri çekil!”

 

Kurt biraz şaşırmış görünmüştü ve bu şeyi kendi haline bırakmamızın gerçekten sorun olmayacağını sorarcasına havlamıştı.

 

“Güven bana, bir planım var!” diye kendime güvenir bir şekilde bağırdıktan sonra telepatiye geçtim. “Az önce yolu temizlemeyle alakalı söylediğim şeyi hatırlıyor musunuz? Evet, kusura bakmayın! O emirleri iptal ediyorum. Yata, çirkin piçi uzaktan izle ve bir şey olursa hemen bana haber ver. Geri kalanınız, haritada işaretlediğim yere gidin;!”

 

Diğer herkes emirlerimi uygularken, Rir ve ben en yakındaki geçit noktasına geri çekildik ve sonraki durağımıza ilerledik.

Çevirmen Notu

[1] Cthulhu mitosuna ait motifler. Koca bir külliyat olduğu için sadece Cthulhu’dan ufak bahsedeyim. Zaten daha önceden bahsi geçmişti diye hatırlıyorum. Cthulhu, H. P. Lovecraft’ın yarattığı evrenin içinde bulunan, insan gibi kol ve bacaklara sahip, ancak yüzü ahtapot gibi dokunaçlarla dolu, pullu ve plastik gibi bir vücuda sahip, ayaklarının önünde ve arkasında iri pençeler bulunan ve sırtında uzun ve dar kanatları olan bir deniz yaratığı. Ahtapot, ejderha ve insan karışımı denebilir. Eldritch de yanlış bilmiyorsam yine aynı evrene aitti. Darkest Dungeon oyunuyla ile bir miktar bilgi edinebilirsiniz :) 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 14:14:46
Öyle tür mü olur Asdasfzfacaz
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 13:07:26
“Güven bana, bir planım var!” diye kendime güvenir bir şekilde bağırdıktan sonra telepatiye geçtim. “Az önce yolu temizlemeyle alakalı söylediğim şeyi hatırlıyor musunuz? Evet, kusura bakmayın! O emirleri iptal ediyorum. Yata, çirkin piçi uzaktan izle ve bir şey olursa hemen bana haber ver. Geri kalanınız, haritada işaretlediğim yere gidin;!” Diğer herkes emirlerimi uygularken, Rir ve ben en yakındaki geçit noktasına geri çekildik ve sonraki durağımıza ilerledik. hadi ez biraz eğlence başladı :D
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-03-01 20:44:03
Evet bu tür bölümler sıkıcı oluyor hikayede bir ilerleme yok...
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-02-07 21:40:51
Çeviri için teşekkürler. Bu batı bölgesini ne zaman acaba tamamen ele geçirecek.