Ejderha İmparator

07 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
362 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Kör Karanlıkta Altı Gün

Zeng bir süre oturduktan sonra vücudundaki acı hisleri nihayet yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Artık acısı azaldığı için daha berrak bir zihinle düşünebiliyordu. Etrafındaki kör karanlığa dikkatli bir şekilde bakmasına rağmen hala iki adım önünü bile göremiyordu.

 

Zeng bulunduğu yere düştüğünden itibaren geçen zaman 4 saatten fazlaydı.  Acı hissi artık tamamen yatışmıştı. Nerede olduğunu bilmeden boş boş oturmaktan canı iyice sıkılmıştı. Her geçen saatle beraber etrafta en azından canlı bir varlığın olmadığına emin olmuştu.  Kör karanlıkta canlı bir varlık yaşasaydı, şuana kadar kendisini keşfedip saldıracağını düşünüyordu.

 

"Keşke ne taraftan düştüüğümü bilebilseydim. Belki o zaman tekrar buradan çıkabilirdim." Zeng düştüğü sırada acıdan dolayı ne taraftan düştüğünü bilmediği için daha da çok canını sıkmıştı.

 

Zeng'in düştüğü zamandan itibaren geçen süre artık 10 saati aşmıştı. Şuana kadar bulunduğu ortam sessizliğini ve kör karanlığını koruyordu. Zeng oturmaktan sıkılmış ve farkında olmadan uyuya kalmıştı.

 

Zeng tekrar gözünü açtığında olduğu yerde toplam 17 saat geçirmişti.Artık yaralarının neredeyse hepsi iyilleşmiş. Sadece Tilkiyle olan savaşından kalan yaralar kalmıştı. Zeng Hala etrafındaki karanlık için ne yapabileceğini düşünüyordu.

 

"Bir daha başıma böyle birşey gelmesi ihtimaline karşılık yanıma mutlaka ateş büyüsü almalıyım. Gerçekten ne olacağı belli olmuyor" Zeng şuan bir ateşın aydınlattığı ışık için neler verebileceğini düşünüyordu. "Mmm denemekten zarar gelmez."

 

"Sıcak Eller."

 

Zeng Sıcak Eller tekniğini harekete geçirerek ellerinden çıkan kıvılcımları oturduğu yere doğru bacaklarının yanına koydu. Ara ara  ellerinden çıkan kıvılcımlar en fazla zengin elllerini anlık olarak aydınlatıyordu.

 

"Biraz daha deneyelim." Zeng Sıcak eller tekniğinin tamamını sadece parmaklarına yoğunlaştırmak için konsantre oldu. tüm büyü gücünü en yüksek düzeyde kullanmaya başladı.

 

"hhhhııı." Zeng büyü gücünü en üst düzeye çıkardığı anda vücudundak kanın dışarı çıkmaya çalıştığını hissederek  kapanmak üzere olan tilkinin göğsünde ve bacaklarında bıraktığı yaralar sızlamaya başladı.

 

Zeng Parmak uçlarına yoğunlaştırdığı sıcak eller tekniğinin sağ göğsündeki tilkinin sebep olduğu yaranın üzerine götürdü. Kabuk bağladığı yara açılmış ve çok az birmiktarda kanıyordu. Zeng dikkatlice yaraya baktığında yaranın tekrar neden kanadığının vücudundaki kanın dışarı çıkacakmış gibi hissettirmesiyle alakası olduğunu anladı.

 

Zeng parmak parmaklarını bir süre boyunca yaraya koyarak gözlemledi. Vücudundaki kanın dışarı çıkma eğilimi hiç azalmıyor ve çok yavaş bir şekilde milim milim dışarı çıkıyordu. Zeng göğsündeki yarayı büyü gücü bitene kadar gözlemledi. Yaranın içinden tüm süre boyunca kanın akmasıysa durmadı.

 

Zeng'in büyü gücü nihayet bittiğinde bedeninde bulunan kanın artık dışarı çıkma hissininde yok olduğunu farketti. Zeng büyü gücü bitttikten kısa bir süre sonra uykusu geldi ve farkında bile olmadan gözlerini kapattı.

 

Zeng tekrar gözlerini açtığından bulunduğu alandaki karanlık devam ederken göğsündeki yara da tekrar kabuk bağlamıştı. Zeng göğsünü tekrar kontrol etmek için tüm büyü gücünü en üst düzeyde kullanarak sıcak eller tekniğini yeniden kullandığında bedenindeki kanın tekrar dışarı çıkma hissine kapıldığını farketti.

 

Zeng'in göğsündeki kabuk tutmuş yarada tekrar küçüücuk bir çatlak oluşarak Zeng'in kanı tekrar aynı şekilde akmaya başladı. Zeng artık tamamen emin olmuştu. Burada büyü gücünü kullandığı zaman kanı bedenini terketmek istiyor gibiydi.

 

Zeng parmak uçlarında bir süre sonra biriken 2-3 damla kanı işaret parmağına toplayıp yüzüne doğru yanaştırdı. Parmağında toplanan kan akıyordu. Fakat aşağıya doğru akmıyordu. Yüzünün dönük olduğu tarafa doğru ilerliyormuş gibi görünüyordu. Zeng parmağının açısını değiştirmesine rağmen kan hep aynı tarafa gitmek istiyor gibiydi.

 

Boş boş oturmaktan sıkılmış ve daha burada ne kadar bu şekilde oturabileceğini bilmediğinen dolayı Zeng kanının çekildiği yöne doğru ilerleme kararı aldı. Hiç birşey yapmamak ölümü beklemekten farksız gibi hissetmişti.

 

Zeng sürekli olarak sıcak eller tekniğini kullanarak elleri ve ayakları üzerinde emeklemeye başladı. Önünü göremediğinden dolayı yürümekten çekinmiş, tekrar düşme korkusu ağır basmıştı. Zeng önce elleriyle kontrol ediyor ve bir tehlike olmadığını anlayınca yavaş yavaş hareket ediyordu.

 

Zeng ağır ağır emekleyerek birkaç saat boyunca yol katetmişti. Ne zaman büyü gücü bitecek olsa dış öğrenci kaydını resmi olarak yaptırdığı gün lonca çarşısından almış  olduğu ruh cevherleyle büyü gücüne takviye yapıyordu.

 

Zeng bu birkaç saat boyunca emeklediği sürede bedenindeki kanın dışarıya daha çok çıkmak istediğini hisseder olmuştu. Göğsündeki yaradan sızan kanda bir miktar artmıştı. (Bu çocuk salak ölüme kafa atıyor resmen.)

 

Zeng yürüdüğü süre boyunca artık ruh cevherleride bitmişti. Zeng yürüdüğünden itibaren geçen zaman artık 9 saati bulmuşken olduğu yerde gözlerinin kapanmasına engel olamayıp uykuya dalmıştı. Zeng'in uyuyakalmasıyla beraber göğsündeki yaradan akan kanda durmuştu.

 

Zeng gözlerini açtığından büyü gücünün toplanmış olduğunu bildiğinden tekrar yola devam etti. Emekleyerek gittiği için oldukça yavaş bir yolculuk geçiriyordu. Zeng bu uyuyup uyanma işlemini sürekli yapmaya başladı.

 

Zeng mağaradan düşüp şuan bulunduğu yere  gelmesi için  geçen süre artık beş gün olmuştu. Zeng birkaç dakika daha emekledikten sonra sonunda bir ışık noktası görmesiyle kendisine geldi. Işık noktasını görünce emeklemesini farkında olmadan hızlandırmış ve gittiği yola dikkati azalmıştı.

 

Zeng hızlandıktan sonra tekrar büyü gücü bitene kadar emekledi. Işık noktası git gide büyüyordu. artık bir yumruk büyüklüğü olarak gözüküyordu.  Zeng büyü gücünü bitirince uyuyakaldı.

 

Zeng gözlerini tekrar açtığında altıncı güne gelmişti. Işık kaynağına doğru ilerlerken bu sefer büyü gücünü kullanmadı. Sadece gittiği yolu elleriyle kontrol ediyordu. Büyüsünün azalıp bitmesiyle tekrar uyumak istemiyordu. Artık bulunduğu yerden biran önce çıkmalıydı.

 

Sonunda Işık noktasına iyie yaklaştığında ışık noktası bir insan boyu kadar büyümüştü. Zeng gördüğü ışık noktasının buradan çıkabileceği bir yol olmasını umuyordu. Aksi halde başına gelecek şeylerin pek hoş olmayacağını düşünüyordu.

 

"Bir daha ateş büyüsü olmadan göreve çıkarsam ne olayım." Zeng artık emeklemekten iyice yorulmuştu. Kendisini küçük duruma düşmüş ve aptal gibi hisediyordu.

 

Zeng artık ışığa yanaşırken ışığın boyutu artmayarak aynı kalmaya devam etti. Zeng gittikçe parlaklığın daha da arttığını görünce bunun iyi birşey olduğuna neredeyse emin olmuştu. Bir saatin sonunda Zeng ışığın kaynağına vardı. Artık önünü görebildiği için emeklemeyi bırakıp koşmaya başladı.(Büyüdü babası büyüdü.)

 

Zeng ışık kaynağına vardığında ışığı saçan şeyin bir insan boyutunda bir taş olduğunu farketti. Taş normal bir taş gibi görünmüyordu. Üzerinde kristali andıran kesimler vardı. Taşa dikkatli bakıldığında bu parlaklığı  ara ara artıyor ve geri  azalıyordu.

Zeng taşın yanına geldiğinde artık büyü gücü kullanmasa bile bedenindeki kanın taşın olduğu yere doğru bedeninden çıkmak istediğini hisetmeye başlamıştı.

 

"Bu taş yada her neyse neden kanımı bedenimden almak istiyor gibi?" Zeng parlak taşa fazla yaklaşmadan bunu düşündü. Kanının taşla temas etmesine hemen izin vermek gibi bir niyeti yoktu.

 

Bir kaç kez daha taşa baktıktan sonra taşın parlaklığı ve bedeninindeki kanın çıkma isteğinden başka sıra dışı birşey bulamadı. Zeng artık biran önce buradan çıkmalıydı. En sonunda dayanamayıp burada uzun süre kalma fikrini kabul edemedi.

 

"Taşa yaklaştıkça büyümü kullandığım tüm zaman boyunca kanımın dışarı çıkma arzusu sürekli daha da güçleniyordu."Zeng büyü gücünü tekrar harekete geçirimeyi düşündü. Amacı taşa dokunmadan kanından bir miktarın taşa ulaşmasını sağlamaktı

.

Zeng'in büyü gücünün küçük bir parçasını harekete geçirdiği an bedeninde bulunan tüm kan kayıyormuş gibi hissetmeye başladı. Göğsündeki yaradan hızlıca bir avuç dolusu kan fırladı ve taşa doğru uçtu. Neredeyse bir göz açıp kapayıncaya kadar Zeng'den çıkan kan taş tarafından emilmişti.

 

Zeng  kanının kaynıyormuş gibi hissetmesiyle büyü gücünü kullanmayı durdurmasaydı bedeninde bulunan tüm kanın anında taş tarafından emileceğini düşünerek bir kriz duygusu geçirdi.

 

Zeng'in bir avuç dolusu kanını emen taşın artarak azalan parlaklığı giderek daha hızlanmaya başladı. Bir kaç dakika içinde taşın parlaklığının azalması neredeyse hiç olmuyordu. Bir saatin sonunda taşın parlaklığı artık sabitlenmiş ve kör edici beyaz bir ışık saçmaya başlamıştı. Zeng taşa bakamayarak gözlerini kapattı.

 

"Buraya sonunda bir ejderhanın geleceğini biliyordum." 

"Kim var orda?" Parlaklıktan dolayı gözlerini açamayan Zeng duyduğu ses üzerine gözleri kapalı bir şekilde bağırdı.

 

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-28 01:16:06
Ellerinize sağlık.