Ejderha İmparator

07 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
372 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Zeng'in Soruları

"Ondan sonra kendimi kör karanlıkta buldum. Boş boş oturup bir süre düşündükten sonra büyü gücümü kullandığımda bedenimdeki kanın dışarı çıkmak üzere olduğunu faketttim." Zeng başına gelenleri anlatmaya başladı.

 

"Bunu takip edip buraya yaklaştıkça kanımın bedenimden ayrılma hissi dahada artmıştı. Bende takip etmeye karar vererek buraya kadar geldim. Belki buradan bir çıkış yolu bulma umudu taşıyordum." Zeng yaşdığı olayları tamamen anlattı.

 

"Fakat sende ejderha aurası hissetmiyorum. Üstelik sen bir insansın bu durumda ejderhalarla bir bağın olmalı. Nedir bu söyle?" Farsia'nın bilinci oldukça düşünceli görünüyordu. Bir insan buraya nasıl girmiş olabilir ve bedenindeki kan aura tarafından nasıl etkilenebilirdi.

 

"Ben küçükken ailem ölmüş. Dediğim gibi onları hiç tanımadım. Fakat beni yanına alan ejderha Jianta beni bu yaşa kadar büyüttü. Bana baba hissini aratmadı." Artık Zeng kendi hikayesini anlatıyordu.

 

"E... Ejderha mı? Seni mi büyüttü?" Farsianın bilinci Zeng'in devam etmesini keserek konuştu.

 

"O halde auran zamanla onunla karışmış olabilir desemde senden o tür bir aurayı algılayamıyorum." Farsia'nın bilinci Zeng'i daha dikkatli gözlemlemeye başladı.

"Büyü gücünü tekrar kullan." Farsia Zeng'in büyüsünü görmek istemişti.

 

Zeng, Farsia'nın bilincinin isteği üzerine  büyü gücünü harekeye geçirdi. Farsia'nın kendi büyü gücünü görmesinde bir sakınca olmadığını düşünüyordu.

 

"Büyü gücünü kullandığın zamanki  aura gerçektende Benim kopyalamayı başarabildiğim küçük auraya benzemekle beraber ondan daha güçlü. " Farsia'nın bilinci Zeg'in büyü gücündeki auraya şaşırmış gibiydi. "Sanırım Ejderhanın seni büyütmesi sonucu büyü gücün bundan etkilendi. Büyü gücün aktifken kanın buraya çekilmesi hissini bu yüzden farkettin. Ayrıca o ejderha nerede onu buraya getirebilir misin" Farsia  Zeng'in kendisini büyüten edjerhayı getirebileceğini umut ediyordu.

 

"İyi de amca Jianta bana hiç gelişimci olmayı öğretmedi ve ondan hiç büyü öğrenmedim. O öldükten sonra yalnız kaldım." Zeng, Jianta'nın kendisini büyütmesine rağmen  tüm zaman boyunca hiç büyüsü olmadığını açıklamak istedi.

 

"Öldü mü nasıl? Seni büyüten ejderha öldükten sonra gelişimci yoluna girdiysen büyü gücünün o aurayı taşıması imkansız" Farsia'nın aklına başka bir açıklama gelmiyordu.

 

"Bana bir görev bırakarak kalbini bedenime geçirmek için hayatını feda etti aptal moruk." Zeng Jianta'nın nasıl öldüğünü anlatmaya başladı.

 

"Kalbini mi? Sana mı? Geçirdi mi?" Farsia'nın bilinci yaşadığı zamandaki tüm anılarına sahipti. Yüz yıllarlık deneyime sahip olmasına rağmen böyle birşeyi daha önce hiç duymamıştı.

 

"Bu imkansız daha önce hiç duymadım." Farsia Zeng'e inanmadığını ifade etti.

"İster inan ister inanma. Ama duymadığın imkansız olduğu anlamına gelmez." Zeng Farsia'nın kendisine inanıp inanmadığını hiç umursamadı.

 

"Bu konuda haklısın duymamış olmamın imkansız anlamına gelmesi demek değildir." Farsia aptal olarak gördüğü bu veledin haklı bir noktaya değindiğini düşündü. "Peki sana bıraktığı görev nedir?" Farsia her ne kadar duygusuz bir bilinç olsa da merak duygusunu böyle bir hikaye duyunca ortaya çıkmasına engel olamadı.

 

"Ejderha kralı öldürmek. O yüzden o öldükten ve bana kalbini  verdikten sonra gelişimci olmak istedim ve bu şehre geldim." Zeng nasıl gelişimci olma yoluna girdiğini anlattı. 

"Eğer anlattıkların doğruysa damarlarında Ejderha kanı akıyor. Bu kandaki aura büyü gücünün harekete geçmesiyle ortaya çıkıyor. Fakat bir ejderhanın aurasıyla daha önce karşılaşmayan kimse bunu hissedemez ve anlayamaz." Farsia kendi fikrini söyledi.

 

"Bu durumda Lütuftan kopyalayıp düzeneğe bir ejderha göndermek için hazırladığım işaret, büyü gücünü kullandığında seni bahsettiğin delikten buraya çekmiş olmalı. Bir ejderhaya belli belirsiz  işaret gönderecek güçte olmasına rağmen insan olman ve gelişim seviyenin bu kadar düşük olması nedeyle düzeneğin yaydığı işaret sana aşırı fazla gelmiş olmalı o yüzden bir delik açılmış ve seni kolayca içine çekmiş." Farsia Zeng'in neden bu halde olduğunu açıklamak istedi.

 

"İyi de ben düşmeden önce büyü gücü kullanmıyordum." Zeng düşmeden önce mağara duvarından yere atladığını ve niçin duvarda olduğunu anlattı.

"Mağaraya gelmeden önce yaralanmış mıydın?" Farsia bir süre düşündükten sonra sordu.

"Evet lanet bir tilki öldürürken pençelerini vücuduma göndermişti." Zeng yaralandığını onaylamak için tilkiyle olan savaşını anlattı.

"Bu durumda tek mantıklı açıklama duvardan zıpladığında kanının yere düşmüş olması ve düzeneğin bu şekilde aradığı aurayla karşılaşması. Büyü gücünü kullanmasan bile kanındaki aura her zaman zayıf olsada pasif kalır. Düzeneğin sınırı içinde kanının yere düşmesiyle auran düzenek tarafından hissedilmiş olmalı. İçine çekildiğin delik bu şekilde açılmış olmalı. Açıkcası oldukça Şanslısın bu seni öldürebilirdi." Farsia kendisine ve Zeng'e mantıklı gelen en yakın açıklamayı yaptı.

 

"Anlattıklarına göre dediklerin doğru olabilir. bu yüzden düştükten sonra büyü gücümü kullanınca kanım bedenimden dışarı çıkmak istiyordu. Düzenek beni değil. Kanımdaki aurayı istiyordu."  Zeng farsianın anlattıklarını onayladı.

 

"Peki amca başka iki şey daha sormak istiyorum. Girdiğim mağaradan bir ejderha sığmazdı. Yani buraya gelmek için tüm düzeneği ve lütfu yok etmesi gerekmekteydi. Bu mağarada düzenek kurarken bunu düşünmedin mi yoksa hiç ejderha görmedin mi? Ayrıca buraya büyülü bariyer koysanda kimse giremesede mağaraya mutlaka benden önce birileri gelmiştir. Burayı neden göremediler." Zeng başına gelenleri anlattığında mağara girişini hatırladı.

 

"Evlat cidden biraz safsın. Ailem lütfu bu mağaradaki ejderhadan almış. Ben öldükten sonra  geçen yüzlerce milenyum boyunca yeryüzünün şekli değişmiş olmalı. Bu yüzden mağaranın içindeki genişlik zamanla azalmış ve giderek daralmış olmalı. Buraya elbette birileri gelmiştir. Ancak onların bu kadar derine sebepsiz yere indiklerini sanmıyorum . Üstelik inmiş olsalar dahi Büyü gücümle Mağara içindeki girişe Bir duvar oluşturarak girişi kapatmıştım. Bir Ejderha sadece bu duvarı yıkabilirdi. Yada benden çok daha güçlü biri.

 

"Yaşadığım zamanda bu dünyada gelişim seviyesi benden yüksek birilerini bulmak oldukça zordu. Zamanla benden oldukça güçlü biri buraya gelse de Aurayı hissetmediği için bu duvarı yıkacak büyü gücünü harcaması gereksiz olurdu. Ayrıca bir toprak elementalistiydim. Benden güçlü biri zamanla ve özenle oluşturduğum giriş duvarını yıkması için harcaması gereken süre oldukça fazlaydı." Farsia aslında tüm bunları açıklamak yerine sadece önündeki çocuğa aptal demeyi istiyordu. Lakin sinirlenip buradan giderse kendisine edindiği görevi hiç bir zaman başaramayabilirdi. Bu yüzden sabırla açıkladı herşeyi.

 

"Peki burada intahar ettiysen burası senin mezarın kemiklerin nerede? Üstüne basmıyorumdur umarım şuan." Zeng'in en çok merak ettiği soru buydu.

"Lütufla beraber arkamdaki taşın içinde Bilincimin tamamını aktarmak için düzeneğin içinde ölmem gerekiyordu." Farsia arkasındaki taşı eliyle göstereke taşa doğru döndü. Arkasındaki parlaklığını kaybetmiş kristalimsi taş tüm düzeneğin temeliydi.

 

"Herşeyi konuştuk. Artık Bir ejderha tarafından verilen lütufun ne olduğunu söyler misin?" Zeng tekrar lütuf lafını duyunca bir ejderhanın bir aileye geride bırakmış olabileceği şeyin ne olduğunu öğrenmek için olan merakı tekrar  canlanmıştı.

 

"Bu Lütfu sadece bir ejderhaya vereceğime dair kendimle anlaşmıştım. Lakin o kadar uzun süre boyunca bir ejderha gelmeyince artık bin yıl önce buraya gelen yada gelmeyi başarabilen bir canlıya vermeye karar verdim. O karardan sonra 800 yıla yakın bir zaman geçti. İlk gelen sensin. Bunun yanı sıra Bir ejderha kalbine sahipsin ve seni bir ejderha büyütmüş. İnanıyorum ki Ejderhaların sevgisine kalbin alışmış. O yüzden onlardan birinin lütfunu kötü amaçlar için kullanmazsın." Farsia şüphesini dile getirdi.

 

"Tabiki hayır beni büyüten ejderha Jianta bana havalı olmayı öğretti. Ben kötü şeyler yaparsam havalı olmam. Ayrıca bana verdirdiği sözler içinde kimseye karşı kötülük yapmayacağıma ve Zalimlere karşı duracağıma ve herzaman Sevgi ve dostluğu inanarak bunları unutmamam gerektiğini söyledi."

 

"O halde sana inanıyorum inanmaktan başka çaremde yok." Farsia  Zeng'in sözlerinin yalan olmadığına inanmak istiyordu. Kendine verdiği görev uğruna yüzlerce milenyum boyunca beklemişti. Artık daha fazla bekleyecek zamanı olmadığından bu görevi sonlandırmak zorundaydı. Önündeki tek seçenek aklı bir karış havada olan aptal bir çocuktu.

 

"O halde lütuf senindir. Umarım sözlerini hiç bir zaman unutmazsın. Lütfu vermek için düzeneğin neredeyse tamamını yok edeceğim. Ondan sonra bu gördüğün bilincin sadece 5 saatlik bir süresi olacak. Lütfu görünce sorularını ona göre sor sadece 5 saatin var."  Farsia Zengin cevap bile vermesini beklemeden düzeneğe karşı birkaç el işaretini hızlıca gerçekleştirdi.

 

Bir anda düzeneğin neredeyse hepsi tuzla buz olarak kristalimsi taşın sadece küçük bir bölümü kalmıştı. Eski büyüklüğüne oranla şuan sadece bir yumruk kadardı.

 

Zeng tüm kristal yok olduktan sonra ortaya çıkan şeyi gördüğünde şaşırıp kalmıştı. Bir kaç dakika boyunca önündeki lütufa bakarken konuşamamıştı.

 

"Bu... bu... bunun burada ne işi var!!!!! Benimle dalga mı geçiyorsun. Hiç bir ejderha bunu lütuf olarak vermez hele bir insana hiç vermez."

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-28 01:16:21
Ellerinize sağlık.