Zeng ve Hırçın Eğitimde

"Hepsi senin yüzünden." 

 

"Ben nerden bilebilirdim ki."

 

"Sana oraya gitmeyelim demiştim aptal."

 

"Hey şimdi bunu tartışacak zaman yok kaçmaya devam et."

 

Zeng ve Hırçın arkalarına bakmadan kaçıyordu. Peşlerinden gelen vahşi hayvan oldukça öfkeliydi. Zeng'i ve Hırçını kovalayan vahşi hayvan 3 gözlü altın gagalı  şahindi. Pençelerini Zeng'i ve Hırçını yakalamak üzere uzatıyor ama tam yakalamak üzereyken Zeng'in veya Hırçının sağa veya sola kaçmasıyla daha da öfkeleniyordu. İki basit avı yakalayamamak öfkesine öfke katmıştı resmen.

 

 

Beş gün önce:

 

"Güzel bunu sevdim. Başlayalım o halde." Zeng hemen bütün büyü gücünü vücuduna yayarak harcamaya başladı.

 

Zen büyü gücünü vücudanda dolaştırarak 2 saat içinde tüm büyüsünü hızlı bir biçimde bitirdi. Büyü gücü bittiğinde daha önce Hırçının tavasiye ettiği gibi uykusu geldiğinde karşı koymadan uyuya kaldı. Zeng'in uyuduğunu gören Hırçın, Zeng'e yaklaşarak kuyruğundaki alevin emilmesini hissetmesiyle durdu. Zeng'in kendi alevlerini absorbe etmesine izin veriyordu.

 

Yaklaşık altı saat sonra uyanan Zeng büyü gücünün tamamen yenilendiğini onaylayınca Hırçın'a teşşekkür ederek tekrar büyü gücünü harcama işlemine başladı. Büyü gücü bittiğindeyse Hırçın Zeng'e yaklaşarak kuyruğundaki alevlerin büyü gücünü vermeye başladı. Bu işlemler dört döngü boyunca sürdü.

 

Bir sonraki günde Zeng ruh denizini gözlemlediğinde büyü gücünün çok az gelişmiş olduğunu faketti. İstediği sonuca ulaşmasına rağmen bu Zeng için yavaş geliyormuş gibi hissediyordu. Durumu Hırçına açıkladığında Hırçın yeterince hızlı olduğunu düşünmesine rağmen Zeng'e bir kaya gösterip onu parçalamasını istedi.

 

Zeng İkinci gününde sıcak eller tekniğini kullanarak Hırçı'nın göstermiş olduğu 3 metrelik kayayı parçalamak için uğraşıyordu. Büyü gücü bu kez öncekine göre çok daha hızlı tükenmesine rağmen kayaya attığı yumruklarla sadece bir kol uzunluğunda ve iki karış genişliğinde delik açabilmişti.. Zeng büyü gücünü tükettiğinde tekrar uyumuş ve Hırçının alevlerini absorbe etmeye başlamıştı.

 

Zeng İkinci günün üçüncü döngüsüne geldiğinde kollarındaki gücün daha da artmış olduğunu farketti. İlk iki döngüye göre bu sefer kayada açtığı delik  bir buçuk kol uzunluğuna yaklaşmış ve boyu ise iki buçuk karışa kadar uzanmıştı. Zeng bu kayayı parçalamadan bu antrenmanı bırakmayı düşünmüyordu.

 

 

Zeng üçüncü günün sonunda tamamen kayayı parçalayabilmişti. Son döngüde yaklaşık 3 kol uzunluğu ve 3 karış genişliğinde farklı bir delik açmıştı. Önceki deliklerle beraber kayanın sağlam noktası kalmayınca kaya artık Zeng'in büyü gücünü bitiren son yumrukla parçalanıp tuzla buz olmuş ve Büyü gücü biten Zeng parçalanmış kayanın yanında uyudu. Bir süre sonra gözlerini tekrar açtı.

 

"Güzel. Kayayı üç günde parçaladın. Şimdi suyu parçala." Hırçın Parçalanmış kayaya bakarken Zeng adına sevinmişti.

 

"Su mu? Suyu nasıl parçayalayım?" Zeng kafası karışmış bir şekilde Hırçına baktı.

 

"Suyu gerçek anlamda parçalamayacaksın. Suyu yumruklayacaksın." Hırçın Zeng'e aklındakini söyledi.

 

"İyi de bunun ne faydası olacak daha büyük bir kaya parçalamam lazım değil mi?" Zeng'e göre suya vurmak zaman kaybıydı.

 

"Hayır. Bu dünyada ki en yumuşak şey nedir Zeng? Tabiki su. Lakin suyun iradesi vardır diyebiliriz. En yumuşak şey olmasına karşı en sert şeyde sudur. Su sabrıyla kayaları parçalar dağları deler. Suya vurdukça kolların bir süre sonra acıyacak. Bu acıya ne kadar katlanırsan kolların o kadar güçlenir. Ayrıca bu senin alevlerinin dayanıklığını da arttırır."  Hırçın suya neden vurması gerektiğini açıkladı.

 

 

Zeng, Hırçı'nın fikrini reddedemediği için dediklerini yapmaya başladı. Nehirin önüne geçerek. Hızlı hızlı önündeki nehrin suyunu yumruklarken aynı zamanda sıcak eller tekniğini kullanıyordu. Ellerindeki kıvılcımlar suya girdiği anda yok oluyor. Zeng ellerini çıkardığında tekrar kıvılcımlar ellerinde görünüyordu.

 

Zeng bir süre nehir suyunu yumrukladıktan sonra yorulmuştu. Gerçekten Hırçı'nın dediği gibi kayaya yumruk atmaktan daha çabuk büyü gücünü bitirmişti. Zeng büyü gücünü bitirdiğinde Hırçından alevlerinin ısısını absorbe etti. Bu kez uyuma süresi dahada artmıştı. Bir süre sonra gözlerini açtığında tekrar nehrin suyunu tüm gücüyle yumruklamaya başladı.

 

Zeng bu işleme iki döngü boyunca daha devam etti. Kayayla yaptığı döngülere göre daha az vakit harcamasına göre daha fazla yorulduğunun farkındaydı.  Hırçı'nın fikrini artık reddederek değil kabul ederek yapmaya başlamıştı.

 

Zeng üçüncü döngü için uyuduğunda Hırçın tekrar yaklaştı. Lakin bu kez her zamanki mesafeden daha az yaklaştığında kuyruğundaki alevin Zeng tarafında absorbe edildiğini farketmişti. Zeng artık daha geniş bir çevreden büyü gücü için ısı emiyordu. Hırçın bu kez alevlerinin absorbe edildiği mesafede durdu. Kuyruğundaki alevlerin bu mesafeden emildiği için Zeng'in büyü gücünün arttığına inanıyordu. Zeng bir süre sonra büyü gücünü toparlayarak uyandı.

 

Zeng, Hırçının isteği üzerine tekrar ruh denizine baktığında, büyü gücünün bazı kısımlarının altın rengine döndüğünü ve alevlerle birleşmiş büyü gücündeki kıvılcımların artık tamamen gözle görülür bir biçimde olduğunu farketmişti. Durumu Hırçına açıkladığında oldukça sevinçliydi.

 

Zeng bu sevinciyle tekrar eğitimine başladı ve suyu yumrukladı. Bu kez suyu yumruklama süresi önceki döngülere göre daha da artmış ve ellerindeki gözle görülür kıvılcımlarsa suyun içinde direk kaybolmuyordu.

 

Zeng suyu yumruklama işlemini bir kaç kez daha tekrarladıktan sonra Dördüncü günün sonunda ruh denizinde bulunan büyü gücünün tamamen altına dönüşmek üzere olduğunu farketti. Artık Gümüş seviyenin zirvesine ulaşmıştı.

 

Zeng ruh gücünün gümüş seviyenin zirvesine ulaşmasını hırçınla beraber kutlamak istediğini belirtti. Hırçın bunu başta reddetsede kaç gündür ikiside yemek yemediği için kabul etti. Son kez Zeng bir döngü gerçekleştirerek beşinci günün sabahına gözlerini açtı.

 

"Ne yemek İstersin." Zeng Hırçına baktı.

 

"Tabiki et." Hırçının konuşurken bile ağzının suyu akmıştı.

 

"O halde ormanda vahşi bir hayvan bulalım sonra kızartırız." 

 

"Ama ben bu sefer çiğ istiyorum." 

 

"Tamam sadece benimkini kızartırız." Zeng, hırçının damak tadına karışmak istemedi.

 

"Peki o halde etrafa bakınalım."

 

Eğitime biraz ara veren Zeng ve Hırçın ormanda dolaşarak kızartmak ve yemek için vahşi bir hayvan aramaya başladılar. Uzun zaman sonra konuştuktan sonra bir kaç kuş yuvasına denk geldiler.

 

"Zeng bence buradan uzaklaşmalıyız içimde kötü bir his var." Hırçın çevreye bakarken tehlike duygusuna kapılmıştı.

 

"Birşey olmaz sadece bir kaç yetişkin kuş uçamıyorlar bile." Zeng sorun olmayacağını belirterek kuş sesinin geldiği bir ağaca doğru tırmanmaya başladı.

 

Zeng Ağaca tırmandığında büyük kuş yuvasında yetişkinliğe yeni ulaşmış üç gözlü altın gagalı bir şahin bulmuştu. Henüz uçamamasına rağmen oldukça yetişkindi ve yemek için güzel duruyordu. Zeng Şahini yakalamak için elini uzattığı sırada sırtına bir darbe yedi.

 

Zeng farkında olmadan aldığı gaga darbesiyle yere düşmüştü. Bu durumu gören Hırçın bağırarak Zeng'in çabucak kendisine gelmesini sağladı. Zeng'e saldıran  üç gözlü altın gagalı şahin yuvanın lideriydi. Zeng'in bulunduğu yuvaya oldukça yakın başka bir kuş yuvasındayken Zeng'i farketmiş ve yuvadaki tehlikeyi hissederek saldırıya geçmişti.

 

Zeng'i kısa sürede kendisine getiren Hırçın, Bir kaç kere üzerlerine gelen sürü liderine saldırsalarda herhangi bir etki bırakamadıklarını farkederek Zeng'le beraber kaçmaya başlamışlardı. Üç gözlü altın gagalı sürü lideri şahinse hemen arkalarından takip ederek ikiliyi Özellikle Zeng'i yakalamak istiyordu. Zeng'e doğru her yaklaştığında Hırçın Zeng'e eğilmesini veya sağa sola dönmesini bağırarak söylüyordu.

 

"Hepsi senin yüzünden."  Hırçın bir yandan koşarken bir yandan Zeng'i azarlıyordu.

 

"Ben nerden bilebilirdim ki." Zeng'se şahinden sakınarak cevap Hırçına cevap yetiştiriyordu.

 

"Sana oraya gitmeyelim demiştim aptal." Hırçın, Zeng'in kendisini dinleseydi bu durumda olmayacaklarını inatla yüzüne vurmaya devam ediyordu.

 

"Hey şimdi bunu tartışacak zaman yok kaçmaya devam et." Zeng Şahin birkez daha saldırdığında bu konuyu daha sonra tartışmalarının daha iyi bir fikir olduğunu belirtti.

 

Zeng ve Hırçın şahinin saldırılarından bir süre boyunca sakınarak kaçmaya devam ettiler. Bir kaç saati böyle geçirmiş olmalarına rağmen Şahin ikilinin peşini bir türlü bırakmıyordu.

 

"Zeng göğsüne bak." Hırçın koşarken arkasına sürekli bakarak Zeng'i uyarıyordu. Sonunda göğsünde parmak kadar bir mor yuvarlak bir küreyi farketmişti.

 

"Ne var? Şimdi sırası mı sadece koş!" Zeng şahinden kaçmaya uğraşırken başka şeylere dikkat edemiyordu.

 

"Göğsünde tüylerinin arasında parlayan bir küre var. Sanırım zayıf noktası olabilir. Böyle giderse yakalanacağız. En azından saldırarak şansımızı deniyelim." Hırçın aklındakini anlattı.

 

"Peki." Zeng'de bu şekilde devam ettiği sürece yakalanacaklarının farkındaydı.

 

"İşaret verince beni yakala ve şahine doğru dön" hırçın planı anlattı.

 

"Peki" Zeng cevap verdikten sonra bir kaç dakika daha koşmaya başladılar.

 

"Şimdi" Hırçın Zeng'e doğru atladı.

 

Zeng, Hırçının kucağına atlaması için kollarını açarak Hırçını havada yakaladı ve koşmayı bıraktı. Kendisine saldırmak üzere olan Pençelerini ileri uzatmış ve Siyah tüylü kanatlarını gerdirmiş olan şahine doğru aniden döndü. Fırsatı kollayan Hırçın Zeng'in durmasıyla beraber dönüşüm geçirerek şahinin göğsünde gördüğü küreye alevle kaplı pençelerini savurdu.

 

Başına ne geldiğini bile anlamayan üç gözlü altın gagalı şahin  bulunduğu yerden acı bir çığlıkla Zeng'in önündeki yeşilliğe kanatları açık bir şekilde düştü. Hırçın alevli pençeleri arasında şahinin büyü çekirdeğini tutuyordu.

 

"Şansımıza büyü çekirdeği dışarda olan bir türmüş. Yoksa işimiz zordu." Hırçın elindeki çekirdeğe baktı.

 

"Yandım. Yandım!!" Zeng dönüşmüş haldeki havada tuttuğu hırçını bırakarak ellerine üfledi.

 

"Seni aptal beni mi attın sen." Hırçın yere hiç beklemediği anda düşünce öfkelenmişti.

 

"İstemeden oldu. Özür dilerim. Hadi bu kuşu  yiyelim. Oldukça lezzetli görünüyor." Zeng konuyu değiştirmeye çalıştı.