Ejderha İmparator

08 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
386 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Öl veya Öldür

Elmas seviye gelişimciler Zeng'in, Mex'e karşı yaptıkları saldırıdan yaralandığını lakin hala yaşadığını görünce Zeng'i de öldürmeleri gerektiğine emin oldular. önlerindeki bu kişinin  tepkisinden ve saldırıyı engellemesinden dolayı kesinlikle ilerde intikam isteyeceğini anlamışlardı.

 

"Bekleyin" Zeng kendisine saldırmak üzere olan iki gelişimciye doğru baktı.

 

"Bu benim tılsımım. Bu arenadan ayrılmayacağım. Siz Mex'i öldürdünüz! Bunu ödeyeceksiniz!"  Zeng ayağa kalkarak kendi tılsımını gösterdi ve  arenanın dışına doğru fırlattı.

 

"Velet sen gerçekten aptalmışsın."

 

"Evet kesinlikle aptalsın. Kurtulmak için tek şansın olan tılsımı da arena dışına attın. Artık buradan çıkmak için beni bizi yenmen lazım." 

 

Sadece arenadaki Zeng'in rakipleri değil, turnuvayı izleyen herkes şuan Zeng'in aptal olduğunu düşünüyordu. Zeng bu turnuvayı kendi elleriyle mezarı haline getirecek aptalca bir hatada bulunmuştu.

 

"Zeng sen ne yapıyorsun ölümün bir çare olmayacak." Olan biten karşısında sessiz kalamayan Thinker,  Mex'in ölümünden sonra Zeng'in ölümünü de görmek istemiyordu.

 

"Abla, Mex benim yüzümden öldü. Bunun boş yere olmasına izin vererek kaçamam bu benim kararım. Senden sadece tek birşey istiyorum." Zeng, Başını Thinker'a çevirirken gözlerinden süzelen bir kaç damlaya engel olamamıştı.

 

Arenadaki Zeng'in rakipleri önündeki kurbanının son sözlerini söylemesine izin verirken gülüyordu. Nasıl olsa tılsımını attığı için artık bu elementalist avuçlarının arasındaydı.

 

"Bu arenadan canlı çıkamazsam... Mex ve Benim için uygun bir cenaze yap lütfen." 

 

Zeng Thinker'a karşı konuşmasını bitirdiğinde göz yaşlarını eliyle sildi. Ardından Mex'in bedenine doğru eğilip tılsımını kırarak kendisine saçma birşeyden dolayı zaman kazandırmak için hayatını feda eden arkadaşını arena dışına katılımcı alanına gönderdi.

 

"Abla onu al." Zeng son kez Thinker'a baktı.

 

"Şimdi sıra sizde tılsımlarınızı arena dışına atın." Zeng önündeki rakiplerine baktı.

 

"Şaka mı yapıyorsun sen."

 

"Senden kaçma ihtimalimiz olduğunu cidden düşündün mü velet." 

 

Zeng'in rakipleri duydukları istek üzerine Zeng'e karşı tuhaf tuhaf bakmışlardı. Önlerindeki veledin haline gülseler mi ağlasalar mı bilemiyorlardı.

 

"Sanırım deminki saldırı senin beynine fazla geldi."

 

"Herneyse al bakalım. Nasılsa burası senin mezarın olacak. Şimdi tanrına son duanı edebilirsin."

 

 

Zeng'in rakipleri izleyenler önünde küçük düşmemek ve önlerindeki veledin zaten avuçlarının içinde olduğunu bildiklerinden dolayı tılsımlarını Zeng gibi arena dışına attılar. Düşündükleri tek şey kendini bilmez bir veledin en fazla kendilerine karşı bir iki tütsü süresi boyunca savunma yapabileceğiydi.

 

"Gerçekten tılsımları arena dışına attılar."

 

"Yapmasalardı, onurlarını kaybederlerdi."

 

"Gerçekten ölüm kalım turnuvası haline geldi."

 

"Bu çocuğun sorunları var anlaşılan. İkisine karşı kazanamayacağının farkında değil mi? Yoksa kendisini fazla mı abartıyor."

 

Tüm olan biteni izleyen seyirciler ve katılımcılar artık ne söyleyeceklerini bilemiyorlardı. Zeng çok mu cesur yoksa çok mu aptaldı? Belkide bunların hiçbiri değildi. Sadece dostuna sağdık bir insan mıydı?

 

"Tanrı veya tanrılar var mı bilmiyorum. Lakin varsa şayet tanrı veya tanrılar düşmanlarıma merhamet etsin. Çünkü ben etmeyeceğim!" Zeng arenadaki ikilinin tılsımlarını attığını gördükten sonra sağ elini uzatarak yumruk yaptı.

 

"Ateş Ejderinin kanat saldırı. Hadi gelin bakalım." Zeng saldırıya geçti.

 

"Direk üzerimize mi geliyor? 12 Kulenin Yıldırımı."

 

"Hayır ölüme koşuyor. Gümüş Tepenin düşüşü"

 

Zeng'in ilk saldırıyı başlatma insiyatifini alarak harekete geçtiğini gören İkili kendi saldırılarını serbest bıraktı.

 

"Ahh" 

 

Zeng'in oluşturmuş olduğu dört hilal önündeki ikilinin saldırılarıyla karşı karşıya geldiğinde dayanamamış ve yok olmuştu. İkilinin saldırıları Zeng'i bir kaç adım geriye savurarak yerde yuvarlanmasını sağlamıştı.

 

 

"Tüm yapabileceğiniz bu mu?" Zeng bir kaç adım yuvarlandıktan sonra midesini tutarken ağzındaki kanı silerek zar zor ayağa kalkarken bağırdı.

 

"Bu çocuk gerçekten ölümü kucaklıyor."

 

"Gerçekten delirmiş. Hala ayağa kalkabildiği için bile şanslı."

 

"Kesinlikle ben bile o çifte saldırıya karşı ölmüş olurdum."

 

Zeng'in saldırıdan sonra zar zor ayağa kalkmasına rağmen böyle cesur bir cümle kurduğunu gören kalabalık. Zeng'in gerçekten yaşamak için bir sebebi kalmamış birisi gibi göründüğünü düşünüyordu.

 

"Velet öl"

 

"Ölü birine karşı nefesini boşa harcama. Sadece saldır."

 

Zeng'in iddaalı laflarından sonra kendisiyle alay edilmiş gibi hisseden ikili Zeng'e tekrar saldırdı. Zeng bu sefer daha fazla yuvarlanmıştı. Tekrar ayağa kalktığından bir avuç dolusu kanını kumdan zemine tükürdü.

 

"Hala ayaktayım. Hadi gelin daha fazlasını yapın." Zeng gözlerindeki öfke ve kinle bedeninde oluşan acıları hissetmiyordu. Tek düşündüğü şey Mex'in kendi yüzünden dolayı olan ölümüydü.

 

"Gök Tepenin Çöküşü."

 

"12 Kulenin Mor Yıldırımı"

 

Zeng'in ikinci saldırılarından sonra bile tekrar ayağa kalktığını gören ikili artık bu işi kesin olarak bitirmeye karar vermişti. İzleyenlerin önünde onurlarını daha fazla kaybederek rezil olma düşüncesinden sıkılmışlardı.

 

"Ateş Ejderhasının Kanat saldırısı." Zeng İkilinin saldırısına karşı kendi saldırısıyla cevap verdi.

 

"Ahhhhh"

 

Zeng'in karşı saldırısı gücün bir kısmını engellemeyi başarmışken saldıların karşısında direnememiş ve yok olmuştu. İkilinin saldırıları direkt olarak bedenine çarptığında artık ilk savrulduğunun üç katı kadar bir mesafeye savrulmuştu.

 

"Hala ölmedim." Zeng ayağa kalkarken sol bacağına tüm ağırlığını vermişti  sağ bacağındansa kan fışkırıyordu. Kaval kemiği kırılarak dışarı çıkmıştı. Görenler için oldukça kötü bir manzararaydı.

 

"Hala ayağa kalkabılıyor mu?"

 

"Bu saldırılarla takım arkadaşı olan gök büyücüyü öldürmüşlerdi."

 

"Evet üstelik saldırının büyük kısmına karşı bu elementalist siper olmuştu."

 

"Daha ne kadar dayanabilir? Bu çocuğun nasıl bir iradesi var?"

 

Zeng'in mücadelesini ve son durumunu gören seyircilerin bir çoğu artık Zeng'in haline acımaya başlamışardı. Bu denli güçlü saldırılara karşı ayağa kalkabilecek bir irade sahibi olmak dört yapraklı bir lonca bulmaya benziyordu.

 

 

"Sen gerçekten sinir bozucu olmaya başladın. 12 Kulenin Mor Yıldırımı."

 

"Gümüş Tepenin Çöküşü" 

 

Ölümcül büyü tekniklerinden bile sağ çıkan ve hala ayağa kalkan Zeng'i gördüklerinde önlerindeki veledi hafife aldıklarını anlayan ikili tekrar saldırdı. Artık onurlarını düşünmüyorlardı. Sadece bu sıkıcı böceği öldürmeleri gerekiyordu.

 

 

"Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı"

 

"Ahhhhhh"

 

Arenadaki üçlünün saldırıları tekrar çarpıştıktan sonra Zeng'in büyülü tekniği dayanamayıp yok oldu. İkilinin saldırısı tekrar  Zeng'e çarptı.

 

Saldırının tekrar Zeng'e isabet etmesiyle beraber Zeng o ana kadar hiç atmadığı kadar büyük bir çığlık attı. Zeng bu kez sabit kalmayı başarmış, geriye doğru savrularak yuvarlanmamıştı. Karşılamış olduğu saldırılar göğsündeki eti paramparça etmiş, kan ve et parçaları arenada bulunduğu yerin önüne saçılmıştı. Pelerini sırtında dalgalanırken elini göğsüne götürdü ve başını öne doğru eğip göğsüne doğru baktı. Elindeki kan ve et parçalarını gördükten sonra geriye düştü.

 

"Zeeeeeeeeennnngg! Hayıırrrrr!" Zeng'in düştüğünü gören Thinker olduğu yerden bağırdı. hareket etmek istemesine rağmen donmuş gibiydi.

 

"Artık bitti o saldırıdan sağ çıkamaz."

 

"Çıkmamalı da zaten. Büyü gücümün yarısından fazlasını harcadım."

 

Zeng'in yere düşmesi üzerine ikili birkaç nefes boyunca hareket etmeyen Zeng'e baktılar. Yerde pelerininin üzerinde uzanmış ve vücudu kanla kaplanmış elementaliste bakan ikilinin keyfi yerine gelmişti.

 

"O bu sefer gerçekten öldü."

 

"Bu turnuvayı kesinlikle hayatım boyunca unutmayacağım."

 

"Yazık oldu. Kesinlikle en iyilerimizden biri olabilirdi."

 

"İnsan limidini ve sınırlarını bilmeli. İntikam almak istemesine rağmen. Bunu doğru zamanda yapmalı."

 

Yerde uzanmış hareket etmeyen ve göğsündeki etin tamamen parçalanarak kemikleri göğüs kemikleri görünen cansız bedene bakan tüm izleyenler ve katılımcılar çok büyük bir cevheri kaybetmiş gibi hissediyorlardı. Böyle bir irade gücü ve son anına kadar kaçmadan, korkmadan savaşan gelişimciler gerçekten çok nadirdi.

 

"Bu pelerini ben alayım oldukça iyi duruyor."

 

"Hey ya ben ne alacağım."

 

"Ne bileyim ben. Ama pelerin benim."

 

Önlerindeki bedenin hareket etmediğini gören ikiliden vücut gelişimcisi Zeng'in pelerinini almak için yanına doğru yaklaştı. Zeng'i yan  çevirerek pelerini omuzundan sökmeye başladı.

 

"Bu pelerin benim ve ben hala ölmedim." Zeng pelerine dokunan vücut gelişimcisinin bileğini kavrarken kapalı olan gözlerini açtı.

 

"Ne! Nasıl?" Pelerini tutan ellerinden birinin bileğinden kavrandığını gören gelişimci şaşkınlıktan bileğini bakarken Zeng'in gözlerini ilk açtığında anlık olarak beliren yansımayı farketmemişti bile.

 

"Hey bakın yaşıyor!"

 

"Ne hala yaşıyor mu?"

 

"İnsan mı bu çocuk?"

 

"O saldırıdan nasıl sağ çıkabilir."

 

"Bu bu imkansız nasıl bir bedene sahip? Kalbi hala nasıl atabilir?"

 

Zeng'in hareket edip pelerini almak isteyen gelişimcinin bileğini yakalaması üzerine arenaya bakan seyirciler tekrar şiddetli bir tartışmanın içine girerken savaşın bittiğini düşünüp arenayı terketmek üzere olan izleyenlerin de dikkatlerini çekmişlerdi.

 

"Ya.. yaşıyor mu?" Thinker da heyecanlı tartışmaların seslerine kulak misafiri olup, başını Zeng'in yerde yatan vücuduna doğru dönderdi. "Gerçekten yaşıyor." Zeng'in elinin havada olup pelerini tutan ellerden birinin bileğini kavradığını görünce kendisine engel olamayarak göz yaşları yanaklarından aşağıya doğru süzüldü.

 

"Sizin gibi zalimler beni öldüremez ve bu pelerin benim dedim." Zeng hala pelerini  bırakmayan gelişimciye gözlerini sabitledi.

 

"Kaç canlısın sen velet." Kendisine gelen gelişimci bileğinin kavranmasından kurtularak bir kaç adım geriy giderken Zeng'e şaşkınlıkla baktı.

 

"Ayağa mı kalktı?" Arenadaki Ruh büyücüsü Zeng'in ayağa kalkmasından sonra yaşadığı şoktan kurtularak sonunda ağzını açabilmişti.

 

"Siz başarısız oldunuz. Şimdi sıra benim." Zeng tek ayağının üstünde arenanın ortasına doğru ilerledi.

 

"Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı." Zeng  önündeki sessiz ikiliye bir süre baktıktan sonra gözlerini kapattı ve saldırısını serbest bıraktı.

 

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-28 01:18:22
Ellerinize sağlık.
PoolKodus (131 puan) Üye
2020-07-26 14:30:44
Gzl.