Onlar Mex'i Öldürdü

"Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı." Zeng  önündeki sessiz ikiliye bir süre baktıktan sonra gözlerini kapattı ve saldırısını serbest bıraktı.

 

Zeng peşi sıra döt hilal gönderirken gözleri hala kapalı bir şekilde arenada duruyordu. İzleyici ve katılımcıların hepsi pür dikkat şekilde Zeng'e bakıyorlardı.

 

"12 kulenin Mor Yıldırımı."

 

"Gümüş Tepenin Çöküşü."

 

İkili Zeng'in saldırısına karşılık vererek tekrar önlerindeki veledi arenanın kumlarına gömmek için kendi ölümcül büyülerini serbest bıraktılar. Bu işin böyle bir noktaya varacağını ikiside tahmin edememişti.

"Ayağa kalkmakla kalmadı."

 

"Evet saldırıya bile geçti."

 

"Nasıl yapabiliyor bunu?"

 

"Aldığı o kadar darbe ve yaradan sonra... Ustası kim bunun?"

 

"Saldırısını gerçekleştrirken gözlerini bile açmadı. Nasıl bir büyü tekniği bu?"

 

Zeng arenada bulunan rakipleri karşısında onca aldığı darbe ve yaraya rağmen ayağa kalkması ayrı bir olaydı. lakin tekrar saldırıda bulunması ve gözlerini kapayarak bu saldırıyı gerçekleştirmesi izleyenlerin gözünde normları aşmak demekti.

 

"İşe yaramaz."

 

Zeng ve ikilinin saldırıları birbirlerine temas ettiği sırada Zeng'in büyü tekniği tekrar yok olmuştu. İkilinin saldırısının bir kısmı tekrar can sıkıcı olarak gördükleri hamam böceğine çarpmak üzereyken Zeng konuştu.

 

"Arkadaşımı öldürmenin bedelini ödeyeceksiniz!" Zeng gözlerini yavaş yavaş açtı.

 

Gözlerini açmasıyla beraber ikilinin Zeng'e karşı yaptıkları saldırı hedefini vurmaya bir parmak mesafesi kala yok olmuştu.

 

Zeng'in açılan gözleri şuanda parlak platin ve kırmızı olarak ışıldıyordu. Platin rengi oldukça fazlayken kırmızı renkse  bu parlaklığın yanında nehri bulandıran toprak gibi duruyordu.

 

"Sen sen savaşın ortasında bu durumda..."

 

"Seviye mi atladın? Platin seviyeye mi geçtin."

 

İkili Zeng'in gözlerindeki parlaklığı gördüklerinde şaşırıp kalmıştı. Savaşın ortasından gelişimine seviye atlatmak yapılacak en büyük ve en aptalca olan risklerden biriydi. Bunun sebebiyse seviye atlarken alınan bir saldırı, Qi geçitlerinin veya meridyenlerinin çökmesi ve hatta kişinin dantianında bulunan ruh denizinin yıkılmasına sebep olabilirdi.

 

"Neler oluyor? hava hava ısısı düştü.."

 

"Hey oraya bak. Sebebi bu böcek!"

 

Arenanın ortasındaki Zeng'in rakipleri birden ortamdaki sıcaklığın düşmesini farkettiklerinde, ruh büyücüsü ,Zeng'in vücudunun ağırlığını verdiği, ayağının altındaki alan ve etrafında buz kristalleri oluşmaya başladığını görerek, takım arkadaşına eliyle işaret etti.

 

 

 

Zeng'in sağlam ayağının altında bir kaç nefes içinde  küçük buz kristalleri oluşmuştu. Lakin oluşan tüm kristaller kum arenasının üstünde değildi. Zeng'in önündeki küçük bir alan dahi buz kristallerine dönmüş ve havada asılı kalmıştı. Zeng'in gözlerindeki parlaklık içindeki kırmızı renk, etraftaki buz kristallerinin oluşmasıyla daha da artıyordu.

 

Zeng'in kollarını kaplayan alevler artık bir bez katmanından daha çok bir parmak kalınlığına ulaşmış ve parlaklığı artmıştı. Zeng  şuan meridyenlerine bakıyor olsaydı 13 meridyenindeki kırmızı parlaklığın öncekine göre bir, iki kat artmış olduğunu farkedecekti.

 

"Bu çocuk ateş elementalisti değil mi?"

 

"Evet öyle olmalı. Ama nasıl önündeki ve altındaki alanda buz kristalleri oluşturdu."

 

"Sakın söylemeyin. Aynı zamanda su elementalisti mi?"

 

"Öyle olmalı. Lakin ateş ve su zıt kavramlar."

 

"Ama nasıl? Bu nasıl olabilir?"

 

Zeng'in önündeki boşluğa ve ayağının altındaki zeminde bulunan buz kristallerini farkeden izleyiciler, Zeng'in artık yapabileceği hiç birşeye şaşırmayacaklarını düşünerek savaşı izlerken bir kez daha tahminleri alt üst olmuştu. Önlerindeki çaylak gerçekten bir çaylak mıydı. Yoksa yeniden doğmuş bir usta mıydı. Savaşı baştan şimdiye kadar  izleyenler arasında Zeng'in gerçekten büyük bir ustanın, yeniden doğmuş hali olarak gören 3-5 kişi bile vardı.

 

"Şimdi. Benim merhametsizliğimi tadın." Zeng gözlerindeki ışığın parlaklığını  korurken önündeki ikiliye öldürme niyetiyle baktı. Hayatı boyunca ilk defa bir öldürme duygusu hissetmişti. "Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı."

 

"Saldırmayı bırak. Bu duygu sanki..."

 

"Vahşi aç bir canavarın ava çıkması gibi."

 

İkili Zeng'den yayılan ölüm niyetini hissettiklerinde artık ölümcül büyü tekniklerini serbest bırakmak yerine savunma büyülerine odaklanmayı düşünüyorlardı. Bunun diğer bir sebebiyse şuana kadar gerçekleştirdikleri ölümcül saldırı büyüleri için ruh denizindeki büyü güçlerinin çoğunu harcamış olmalarıydı.

 

"12 Yıldırım Kulesinin Yıldırım Alanı"

 

"Gümüş tepenin baskısı."

 

Zeng'in  nerdeyse aynı anda oluşturduğu dört hilal ikilinin savunmasını kırarak bir avuç kum gibi savrulmasını sağladı ve ardından kalan gücüyle ikiliye çarptı. Saldırının kendilerine başarıyla isabet etmesine şaşırırken 2-3 adım geriye doğru gittiler.

 

"Tekrar. Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı." Zeng bununla yetinmedi ve tekrar terkrar saldırdı.

 

"Ateş Ejderhasının Kanat saldırısı."

 

"Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı." 

 

Zeng kendisine dair en ufak bir limit koymadan peş peşe üç kez saldırılarını gerçekleştirdi. Nerdeyse her saldırı arasında zaman farkı yok gibiydi. Toplamda on iki hilal dörtlü gruplar rakiplerine doğru ilerledi.

 

"12 Yıldırım Kulesinin Yıldırım Alanı"

 

"Gümüş tepenin baskısı."

 

"12 Yıldırım Kulesinin Yıldırım Alanı"

 

"Gümüş tepenin baskısı."

 

"12 yıldı... Ahhh"

 

"Gümüş te.... Ahhh"

 

Elmas seviye gelişimciler olan arenadaki ikili Zeng'in dörtlü gruplar halinde gelen hilal saldırılarından. İlk saldırıyı atlatıp ikinci kez savunma büyülerini kurmuşken, bir sonraki saldırı dalgasıyla tekrar bir kaç adım gerilemiş ve büyülerini kalan son saldırı için tekrar kurmaya çalışmışlardı. Lakin büyülerini kuramadan son saldırı dalgası ikiliyi bu sefer bir kaç metre sürüklemişti.

 

"Demek hala kalkabiliyorsunuz. Hamam böcekleri." Zeng öldürme dışında hiç bir duygu yaşamaksızın önünde ayağa kalkan iki kişiye baktı. İkilinin silahını onlara karşı kullanmıştı. (Yürü be adam adam.)

 

"Gerçekten onları yenebilir mi?"

 

"Platin seviyenin elmas seviyeyi yendiği durumlar görmüştüm."

 

"Fakat iki elmas seviyeyi aynı anda yenen bir platin seviye hiç görmedim."

 

"Üstelik daha yeni platine geçti. Ruh denizi dengesiz!"

 

Hadi Zeng!. Hadi Zeng!"

 

"Evet! Hadi Zeng. Hadi Zeng!"

 

Zeng'in saldırılarından sonra arenadaki ikilin hallerini gören izleyiciler kendi aralarında tartışırken, ilk kimin söylediğini kimse bilmesede birisinin aniden Zeng'i destekleyerek adını haykırmaya başladığını duyduklarında diğer izleyicilerde bu desteğe hızlıca katılmaya başlamışlardı. Kesinlikle hayatları boyunca görüp görebildikleri en iyi kuşak turnuvasını izlediklerini farketmişlerdi.

 

 

"Bir erkek sözünü tutmalı. Arkadaşımı öldürdüğünüz için sizi öldüreceğimi söylemiştim" Zeng önünde ayağa kalkmış ve kendisine şaşkınlıkla bakan ikiliye karşı hala duygusuzdu.

 

"Ateş Ejderhasının Birleşik Kanat Saldırısı"

 

Zeng hızlıca kollarındaki alevlerle ellerinin ucunda 4 hilal çizdi ve rakiplerine gönderdi. Rakiplerine ilerlemeye başladıkları an bu alevler havada birleşerek tek bir hilal haline geldi ve büyüklüğü 3 kat arttı.

 

"Çabuk. 12 Yıldırım Kulesinin Yıldırım Alanı"

 

"Gümüş tepenin baskısı."

 

Zeng'in bu kez öncekilerden 3 kat büyük tek bir hilali kendilerine doğru gönderdiğini gördüklerinde saldırıyı atlatmak için zamanları olmadığını bilen ikili derhal savunma büyülerini serbest bıraktı.

 

"Ahh"

 

"Ahh"

 

Zeng'in birleşik hilali ikilinin zaten tükenmek üzere olan büyü güçlerinden oluşmuş savunmalarını kağıt gibi kesti. Birleşik hilal İkiliye çarparak arena üzerinde sürüklenmelerini sağladı.

 

"Demek artık kalkamıyorsunuz." 

 

Zeng ikilinin bir süre tekrar ve tekrar ayağa kalkmaya çalışıp her defasında yere düştüğünü gördü. Umutsuzca ayağa kalkmaktan vazgeçen  ikili, artık kıpırdamadan toprak arenanın zemininde uzanıyordu.

 

"O halde ölümü kabul ediyorsunuz." Zeng artık kıpırdamayan ikiliye bakarken sendeleyerek yanlarına doğru gitti.

 

"Sadece işimizi hızlı bitir." İkili Zeng'e karşı koymaya çalışmadı. Biliyorlardı ki kazanan hatırlanır, kaybeden unutulur. Suçlayabildikleri tek şey kendilerinin zayıflığı ve Zeng'in canavarca olan gücüydü.

 

"O kadar kolay değil." Zeng yanına geldiği ikilinin isteğini reddetti.

 

"Bu bir." 

 

"Ahhhhhhh!"

 

Zeng yanında bulunduğu ruh büyücüsünün kolunu yavaş yavaş çekerek koparttı. Ruh büyücüsünün kolundan ve omuzundan fışkıran kan hem Zeng'i hemde kolun sahibi olan gelişimcinin yüzüne doğru patlamış gibi akmaya başladı.

 

"Bu iki."

 

"Ağğğhhhhhhhh!"

Zeng koparttığı kolu arenanın kenarına doğru bir parça çöpmüş gibi atttıktan sonra aynı işlemi ruh büyücüsünün sağlam olan koluna da uygulamaya başladı. Artık Zeng'in ve ruh büyücüsünün yüzü tamamen kana bulanmışken, ruh büyücüsü acıdan dolayı kendinden geçmek üzereydi.

 

Arenada Zeng'i destekleyen herkes artık yaptıklarını gördükten sonra sessizliğe bürünmüştü. Arenada baktıkları kişi sanki acımasız bir vahşi canavardı. Şuan gördükleri tek şey pelerini sırtında dalgalanırken her tarafı kan olmuş birisinin düşmanına karşı yaptığı işkenceydi.

 

Kimse ve hatta Zeng bile üzerindeki kanın ne kadarı kendisinin, ne kadarı ruh büyücünüsün ve ne kadarı önceki rakibi olan kan gelişimcisine ait, sorusuna cevap veremezdi. Zeng Arenadaki herkes için kanla yıkanıyor ve kanla kendisini vaftiz ediyor gibiydi.

 

"Zeng dur artık!" 

 

Daha fazla sessiz kalamayan Thinker gözyaşlarına hakim olamadan Zeng'e bağırdı. Gördüğü kanla yıkanan kişinin tanıdığı Zeng olabileceğine ihtimal dahi vermiyordu.

 

"Ben arkadaşım Zeng'i istiyorum. O yüzden dur artık. Lütfen!" 

 

Zeng'in kendisini duymadığını farkeden Thinker daha yüksek sesle daha fazla ağlayarak bağırmıştı. Zeng'in böyle birisine dönüştüğünü görmek kendisine ağır bir suçluluk duygusu yaşatıyordu. Bu duygu Zeng'in kendisini duymamasıyla beraber artmış ve olduğu yere dizüstü bırakmıştı kendisini.

 

"Duramam abla. Onlar Mex'i öldürdü. Bu yüzden duramam. Onlarda acıyı tatmalı." Zeng ,Thinker'ın Kendisine son seslenişini duyup elinde tuttuğu kolu kenara atttıktan sonra Thinker'a doğru dönüp baktı.