E.... Ejderha mı!

"Evet baylar bayanlar.  Gelin sirkimizde eğlenin. Birbirinden farklı katagorilerde gününüze neşe katın. Burada Başka dünyaları görebilir ve onların nasıl bir yer olduğunu öğrenebilirsiniz."

 

"Abla yaklaştık galiba." Zeng bir takım sesler duyunca kendilerine önderlik eden Thinker'a seslendi.

 

"Aynen yaklaştık. Hatta geldik bile."  

 

Thinker Zeng'in sorusuna cevap verirken grup yürümeye devam ediyorlardı. Kısa bir kaç nefes içinde duydukları sesin sahibi bile görüş alanlarında belirmişti. Zeng sesin sahibini gördüğünde daha fazla dayanamayak hızla koşmaya başladı.

 

"Bayanlar baylar bu fırsatı kaçırmayın. Bugüne özel girişler sadece 10 yeşil ruh cevheri. Yani bugün yarı yarıya indirimimiz var. Kesinlikle size dair bir eğlence sunacağız. İçerdeki etkinliklere katılın ve size unutamayacağınız hatıralar bahşedelim." 

 

"Giriş 10 yeşil ruh cevheriymiş abla. hadi girelim." Zeng, sirke müşteri çekmeye çalışan gelişimcinin sözlerini dinlerken Thinker ve Mex'in yanına gelmesiyle girmek için acele etti.

 

"Tamam tamam. Al 30 yeşil ruh cevheri." Thinker ruh cevherlerini Zeng'e verdi.

 

"Amca ücretler burada." Zeng, Thinker'dan aldığı cevherleri sirkin tanıtımını yapan gelişimciye uzattı.

 

"Buyrun buradan beni takip edin." 

 

Ücretleri alan tanıtımcı kürsüden indi ve şapkasını çıkartarak göğsüne koydu. Daha sonra Zeng, Mex ve Thinker'a yolu gösterdi. Tanıtımcı yerinden ayrıldığında başka bir tanıtımcı tekrar kürsüye çıkarak tanıtıma ve müşteri çekmeye devam etti.

 

"Abla nereye gidiyoruz? Sirk nerede?" Zeng arkadaşlarıyla beraber tanıtımcıyı takip ederken Thinker'a baktı.

 

"Aceleci olma sirk biraz şehrin dışında bizi sabitlenmiş geçişe götürüyorlar. Geçiş kısa mesafelidir. O yüzden  sirke yakın ve şehrin belli yerlerinde tanıtım yapanlar müşterilerden ücret alındıktan herkese aynı geçişe kadar eşlik ederler. Sirkin alanı biraz büyük olduğu için şehire kurulmasına izin verilmemişti. Geçişlerde epey maaliyetli olduğundan tek bir geçişleri var." Thinker Zeng'e nereye gittiklerini açıkladı.

 

"Anladım."

 

"Evet işte geldik dostlarım. Size buraya kadar eşlik edebilirim. Hepinize iyi eğlenceler dilerim." 

 

Zeng ve Thinker konuşmasını bitirdikten bir kaç nefes sonra takip ettikleri tanıtımcı önlerinde eğilerek sol eliyle şağkasını göğsünde tutuyorken sağ eliyle de Zeng ve grubuna  yaklaşık 2 metre boyunda ve 3 metre genişliğinde arkasında duvar bulunan renkli bir kumaşı gösterdi.

 

"Bu mu geçiş" Zeng ilk defa böyle birşey görmenin merakına dayanamadı.

 

"Şimdi bunun sırası değil. Hadi gidelim." Mex, Zeng'e açıklamak yerine kendi gözleriyle görmesinin daha iyi olduğunu düşünüyordu. Renkli kumaşı kaldırarak içeri girdi.

 

Mex girdikten sonra Zeng sıranın kendisinde olduğunu düşünerek renkli kumaşa doğru yaklaştı ve kumaşı kaldırdı. Zeng'in kumaşı kaldırmasıyla gördüğü şey  başka bir alanda Büyük çadırların olduğu bir bölgeydi.  Zeng gördüğü başka alan karşısında şaşırdı. Kumaşı tekrar indirerek arkasına baktı. Tek gördüğü şey duvar ve arkasındaki boşluktu.

 

Zeng aynı işlemi bir-iki kez tekrarladıktan sonra büyünün kullanım alanlarının hayal gücünü çok aştığını farketmişti. En azından kesinlikle bu alanların sınırını uzun bir süre öğrenemeyeceğini düşünüyordu. Zeng Thinker'ın kendisini dürtmesiyle son kez kumaş bezi kaldırdı ve gözlerinin gördüğü yeni bölgeyee adım atarak içeri girdi.

 

"Çok oyalandın. Tanıtımcı birşey demediği için şanslısın." Thinker'da geçitten geçerek Zeng'e baktı.

 

"Özür dilerim." Zeng önündeki ikiliye sadece masumca bakabildi.

 

"Hıııgg" Zeng birden bire göğsünü tutarak diz üstü yere çöktü.

 

"Zeng ne oldu?" Thinker ve Mex aynı anda diz çökmüş Zeng'in omuzlarından tutarak onu desteklediler.

 

"Bi... bilmiyorum ani bir baskı hissettim. Sanki bir dalga üzerime çöktü." Zeng kendisine anlık olarak gelen baskının ne olduğunu anlamamıştı.

 

"Geri dönebiliriz istersen." Thinker, Zeng'in ayağa kalkmasını sağladı.

 

"Hayır gerek yok şimdi iyiyim."

 

"Emin misin?" 

 

"Evet hadi gidelim." Zeng iyi olduğu konusunda ısrar ederek Thinker ve  Mex'in desteğinden kendisini kurtardı ve gördüğü ilk çadıra yöneldi.

 

"Dostlarım gelin diğer dünyaları görün. Yıldızlara ve  güneşe yakın olun. Neyi görmek isterseniz size onu göstereceğiz. Bunu sadece size özel odalarda yapacağız. Gelin bir hanfediyle özel anlar bile yaşayabilir ve sıcaklığını dahi hissedebilirsiniz.. Sadece istemeniz yeterli."  (Sirke mi geldik pavyona mı?)

 

Zeng çadıra yaklaştığında başka bir tanıtımcının sesini duyarak  yanına yaklaştı ve söylediklerini dinledi.

 

"Abla, Mex size birşey göstericem."  Zeng, Thinker ve Mex'in gelmesini bekledi.

 

"Amca özel ilizyon odaları kaç cevher." Beklediği ikili Zeng'in yanına yaklaşınca Zeng tanıtımcıya baktı.

 

"3 kişi mi?" 

 

"Evet 3 kişi."

 

"3 kişi 24 cevher ediyor." 

 

"Abla 24 cevher verir misin bana." Zeng, Thinker'dan cevherleri aldı.

 

"Amca odada bizden başka kimse olmayacak ve Sadece biz göreceğiz bunu değil mi?" Zeng emin olmak için tekrar sordu.

 

"Yaşına göre oldukça sapıksın velet. Merak etme sadece siz göreceksiniz. Büyü dönüştürücüyü kullanın. Unutma bunu en fazla bir tütsü süresi boyunca kullanabilirsiniz. Gerçek bir ilizyonist tarafından yapılırsa daha canlı ve net ilizyonlar görürsünüz." Tanıtımcı Zeng'e odanın anahtarını vererek çadırın kumaşını araladı.

 

Çadırda ilizyonistlerin gerçekleştirdiği toplu ilizyonlardan hariç mevcut küçük ilizyon odaları da vardı. Bunlar özel müşteriler tarafından kiralanarak müşterinin isteğine göre  dönüştürücüler veya ilizyonistler yardımıyla kullanılan odalardı. Büyü gücü dönüştürücüler. Büyü gücünün başka bir büyüye dönüştürmeni sağlıyordu. Her ne kadar bu işleme olanak sağlasada dönüştürülmek istenilen büyü için kişi kendi büyüsünün 10 katını veya daha fazlasını harcamak zorundaydı. Ayrıca elde edilen dönüştürülmüş büyü oldukça kalitesiz oluyordu. İlizyonistlerse bu odalarda oldukça yüksek bir fiyata hizmet veriyordu.

 

Mex ve Thinker özel ilizyon odasında Zeng'in kendilerine ne göstereceğini merak ederek kendileri için verilen odaya  geldiler. Yerde bulunan minderlere oturarak Zeng'in büyüsünü dönüştürme işlemine başlamasını bekliyorlardı.

 

"Abla bu nasıl kullanılıyor?" Zeng önündeki parlak mavi yıldız şeklinde olan ve üzerinde daha koyu  bir tonda mavi sembollerin işlenmiş olduğu kristale bakarken sordu.

 

"Büyü gücünü içine aktar ve bize göstermek istediğin neyse onu düşün. Büyü gücün dönüşmeye başladığında ortaya çıkan ilizyon büyüsü kendiliğinden düşündüğün şeye dönüşecek." Thinker parlak mavi yıldız kristali kullanmanın en basit yolunu anlattı.

 

Zeng, Thinker'ın açıklması doğrultusunda hareket ederek önündeki parlak mavi yıldız kristale büyü gücünü aktarmaya başladı. Bir kaç nefes sonra kristalin parlaklığı artarak Thinker, mex ve Zeng'in bir kaç adım önünde 2 metre boyunda bir sliüet oluşmaya başladı.

 

Sliüet yeni yeni oluşmaya başladığından ilk önce bir dikdörtgen biçimi olarak ortaya çıktı ve hızla Zeng'in zihninde hayal ettiği düşüncenin şeklini almaya başladı. Bir tütsü süresinin yarısına geldiğinde artık sliüet tamamlanmış ve hareket etmeksizin Zeng, Thinker ve Mex'in önünde duruyordu.

 

"E.... Ejderha mı!" üçlü arasında en çok şaşıran Thinker, sliüet tamamen ortaya çıkınca ağzı açık kalmış bir şekilde bakıyordu.

 

"Evet bu benim babam. Benim moruk Jianta." Zeng önündeki Jianta'nın figürüne bakarken farkında olmadan duygulanmış ve gözünden 2 damla yaş akmıştı.

 

Zeng, Thinker ve Mex'in şuan ilizyon büyüsüyle baktığı ejderha Zeng'i büyüten ve babası olarak gördüğü ejderha Jianta'ydı.

 

Ejderhaya bakan üçlünün tamamı aynı şeyi görüyordu. 5 renkli pençeleri üzerinde duran gözlerini kısmış , ağzı kapalı bir biçimde bakan Jiantayı görüyorlardı. Kuyruğunda ve boynuzları arasında 5 renkli bir ateş bulunurken kanatlarını sonuna kadar açmış ve başı gökyüzüne doğru bakıyordu. Her ne kadar basit kalitesiz bir büyüyle oluşmuş olsa dahi yaşadığı dünyanın tek egemenin ancak kendisi olabileceğine dair bir havası var gibi asil ve soylu gözüküyordu.

 

"Kalitesiz bir ilizyonu bile böyle dehşet verici bir hava saçıyorsa. Kendisinin aurası nasıldır acaba? Ona bakınca Zeng'in ölüm kalım turnuvasındaki halini hissediyor gibiyim" Thinker önündeki ejderha Jianta'ya baktıkça karmaşık duygulara kapılmıştı.

 

"Keşke seni yaşarken görseydim Jianta." Mex önünddeki ilizyona bakarken tek bir düşüncesi vardı.

 

"Evet o benim babam. Seni çok özlüyorum Jianta bir an için sana verdiğim sözlerden birini bozmuş olsam da tekrar böyle bir şey yapmayacağım. Umarım beni izliyor ve güçlenerek verdiğin görevin sorumluluğunu almaya çalıştığımı görüyorsundur" Zeng, Jianta'nın halini gördüğünde farkında olmadan duygusal hissetmeye başlayarak gözlerinden akan yaşlarla beraber onu ne kadar özlediğinin farkına varmıştı. Hissettiği özlem şuan için hatsafaya ulaşmıştı.

 

 

Zeng, Thinker  ve Mex, Zeng'in yarattığı İlizyon Jianta'ya bir süre baktıktan sonra parlak mavi renkli kristal parçalandı ve döüştürdüğü büyüden yaratmış olduğu ilizyon parçalanarak saydamlaştı. Taşın kullanım kapasitesi bir tütsü süresinde dolduğu için Zeng artık ilizyona devam edemezdi.

 

Zeng, ilizyon Jianta'nın yok olmasıyla beraber kendisine gelerek gözlerindeki yaşları arkasındaki Mex ve Thinker'a belli etmeden sildi. Bir kaç nefes içinde kendisini toplayarak arkasındaki arkadaşlarına doğru döndü. Thinker ve Mex'in kendisini izlediklerini farketti.

 

"Önemli değil Zeng, onu özlediğini anlıyoruz" Thinker, Zeng'in omuzuna vurarak neşelendirmeye çalıştı.

 

"Evet Zeng. Sevdiklerimizin kıymetini onlar ölünce daha iyi anlıyoruz. Bu yüzden birisini kaybetmeden farkına varmalıyız." Mex ne söyleyeceğini bilmediğinden dolayı kendi duygularını ifade ederek konuştu.

 

"Haklısınız çocuklar." Zeng ikiliye karşı gülümseyerek cevap verdi. "Şimdi ne yapıyoruz." 

 

"Hadi gidelim daha yapacak çok şey var." Thinker odadan çıkan ilk kişi oldu.