Yeraltı Dünyası İllüzyonu

"Yine aynı his. Acaba Ming'in dediği gibi zamanından önce mi uyandım." Zeng yürürken arkadaşlarına belli etmeden iki defadır hissettiği baskıyı düşünüyordu.

 

 

"Vahşi hayvanların dövüşüne tanık olun. Bu dövüşün kazananı seçmek için bahse girin."

 

"Muhteşem ipek dansını izleyin. Gelin ve gözleriniz Zevkin doruklarına ulaşsın."

 

"Yıkıcı güzelliğin Alfa kurt ile olan savaşına tanık olun."

 

"Bayanlar, baylar Yıldızların arasında gezin başka dünyaları nasıl olduğunu görün. Güneşe ve Aya daha yakından bakın. Hepsi burada."

 

Mex'i takip eden Thinker ve Zeng, kendi çadırlarına müşteri çekmeye çalışan tanıtımcılar arasında yürüyordu. Kısa bir zaman Mex, sonra son tanıtımı yapan  çadırın önünde durmuştu.

 

"Hangi dünyayı bize sunacaksın" Mex tanıtımcıya yaklaştı.

 

"Efendim sırada yerltı dünyasının bir ilizyonu var gösteri bir kaç nefes sonra başlayacak. Biten gösteriden sonra Tek Kıta dünyasının ve ondan sonraysa Kırmızı gök dünyasının gösterimi olacak. Hangisine gelmek istersiniz" Tanıtımcı gösteri planı hakkında Mex'e detaylı tanıtım verdi.

 

"Yıldızlar arası gezinti ilizyonunuz ne zaman peki" Mex ölen  arkadaşının kendisine anlatmış olduğu ilizyonu deneyimlemek istiyordu.

 

"Efendim maalesef o gösteri az önce bitti. Lakin size bir ilizyon odası ayarlayabilirim. Uyarmalıyım ilizyonist isterseniz fiyatı yüksek olur." Tanıtımcı, lafını dolandırmadan Mex'e açık sözlü olmuştu.

 

"Çocuklar hangisini istiyorsunuz?" Mex istediği gösterinin bitmiş olduğunu görünce tercihi Thinker ve Zeng'e bıraktı.

 

"Beraber seçin Zeng," Thinker bu gezinin Zeng için bir ilk olduğunu bilerek Zeng ve Mex'in tercih yapmasını daha uygun görmüştü.

 

"Ben bu dünyaların hiç birini bilmiyorum. Hava kararmak üzere o yüzden gitmemiz lazım. Yani Yeraltı dünyasını seçmeliyiz. Hem senin anlaşmalı varlıklarının geldiği dünyayı da görmüş oluruz. Kerberos ve ırmak ruhunun dünyasını görmek hoş olabilir." Zeng aklındakileri diline döktü.

 

"Peki o halde Kerberos ve Irmak ruhunun dünyasını bende görmek istiyorum." Mex, istediği gösterinin olmamasına rağmen kendi anlaşmalı varlıkların dünyasını görmek istiyordu.

 

"Başlayacak olan yeraltı dünyasını seçiyoruz ücret ne kadar?" Mex, tekrar tanıtımcıya doğru döndü.

 

"Kişi başı 15 yeşil ruh cevheri efendim." Tanıtımcı giriş fiyatını söyedi ve çadırın kumaş bezini açarak yol gösterdi.

 

"Buyrun ücretiniz." Thinker tanıtmcıya ücreti verdi. Açık olan çadırda doğru yürümeye başladı.

 

"Boş olarak gördüğünüz yerlere oturun." Tanıtımcı, müşterileri içeri girerken seslendi.

 

"Abla şu arkası iyi değil mi?"

 

"Evet bence de güzel. Mex sen ne düşünüyorsun."

 

"Oturabiliriz sorun yok." 

 

Zeng, Thinker ve Mex çadırın içinde kendilerine arka sıralardan bir yer seçtikten sonra  oturarak gösterinin başlamasını beklediler. Bir kaç nefes sonra bir ilizyonist seyircilerin karşısındaki sahneye çıktı.

 

"Hepiniz yeraltı dünyasının ufak bir bölümündeki ilizyon için hoş geldiniz. Umarım keyifli varkit geçirirsiniz. Gördüğünüz hiç birşey size zarar veremez. Bunu unutmayın. Şimdi gösteri başlasın." İlizyonist gelişimci, gerekli açıklamsını yaptı ve bir kaç el hareketi oluşturduktan sonra büyüsünü serbest bıraktı.

 

Zeng, Thinker, Mex ve diğer seyircilerin oturduğu alan bir kaç nefes içinde değişerek tamamen bambaşka bir alana dönüştü. Seyircilerin tamamı bu oturdukları yeni alanı incelemeye başladılar.

 

 

Seyirciler şuanda  tamamen koyu kızıl renklere sahip toprak parçasının üzerindeydi.Gökyüzünün masmavi olmasına rağmen toprak parçası tamamen kızıldı. Gözlerinin görebildiği tüm bitkiler bitkiler ve ağaçlar da kızıl veya kızılın farklı renk tonlarına sahipti.

 

Bir  süre sonra gördükleri toprak parçasının üzerinde kızıl bir tepe oluşmuş ve bu tepeden aşağıya doğru akan kızıl bir şelale belirmişti. Şelale suyunun rengi dahi kızıldı. Tüm dünya kızıl renkten oluşuyor ve başka bir rengi kabul etmiyor gibi görünyordu.

 

Kızıl tepenin oluşmasıyla beraber üzerinde iki metre uzunluğunda iki sliüet belirmeye başladı. Bir kaç nefes içerisinde beliren sliüetler hızla iki vahşi hayvana dönüşmüştü. Bu hayvanlardan biri Mex'in anlaşma yaptığı kerberosu benzerken diğeri tamamen kan kırmızı renge sahip olan dev bir pitondu.  Seyirciler herşeyi tamamen dikkatli bir şekilde izliyordu.

 

"Mex bu kerberosun türünden bir hayvan. Peki ya diğeri nedir?" Zeng gördüğü canlılara merakla bakarken Mex'e fısıldadı.

 

"Evet kerberos lakin diğer hayvanı bende hiç görmedim. Bu konuda fikrim yok." Mex başını çevirmeden Zeng'e fısıldadı.

 

İki canavar birbirlerine bir süre baktıktan sonra saldırmaya başladı. Kerberos'un zincileri hızla kendi bedenine dolanan yılanı sarmalamaya başlamıştı. Yılan kerberosu sıkarken kerberosun zincileriyse yılanı sıkmaya çalışıyordu. İki vahşi hayvanda bir çıkmaza girmiş şekilde bir süre böyle kaldı.

 

Bir kaç nefes içerisinde kerberosun zincirlerinin sıcaklığını dayanamayan yılan kendisini kurtarmak için kerberostan ayrılmaya çalıştı. Hızla sürünerek kerberostan uzaklaştı ve seyircilerin önüne kadar geldi. Kerberos kaçan yılanı takip ederken yılanın durmasıyla beraber durmuş ve üç başını birden eğerek, altı gözünü ise kısarak kendisini izleyen yılana saldırmayı bekliyordu.

 

"Ne kaçın!"

 

"Hayır olamaz!"

 

Sabrı tükenen kerberos yılanın  üzerine atıldı. Kendi üzerine atılan kerberosu gören yılan ani bir çevik hareketle kenara kaçmış ve kerberos seyircilerin içinden geçmişti. Seyircilerin bir kısmı yaşadıkları sahnenin bir ilizyon olduğunu unutarak çığlık attı ve oturdukları yerden kaçarak kerberosun dişlerinden kurtulmak istedi. Zeng de bunlardan biriydi.

 

"Ehehe. Korkma bu ilizyon." Kerberos oturan seyircilerin ve Thinker'ında içinden geçtikten sonr Thinker gülerek Zeng'e bakıyordu. (Buldun safı geç dalganı)

 

"Bana oldukça gerçekci geldi." Zeng kaçtığı yerden tekrar yerine doğru yöneldi. "Hıııggghhh" Yerine tam oturacakken diz üstü çöktü.

 

"Zeng neyin var yine mi?" Zeng'i gülerek izleyen Thinker'ın ifadesi bir anda değişti ve Zeng'i desteklemek için ayağa kalktı. Mex'de durumu farkederek gösteriyi izlemeyi bıraktı ve Zeng'i desteklemeye başladı. (Bir gösteri izletmiyorlar. :()

 

"Bilmiyorum bu sefer ilk ikisinden daha kötü." Zeng bu sefer gerçekten göğsünde daha fazla bir baskı hissetmişti.

 

"Dışarı çıkalım." Mex, Zeng'i tutarak gösteriden uzaklaşmak istedi.

 

"Tamam ama yol nerede?" Thinker'da dışarı çıkmak istemesine rağmen ilizyondan dolayı çıkışı göremediğini farketti.

 

"Bilmiyorum. Gidelim elbet buluruz." Mex, Zeng'i desteklerken ilk adımını attı.

 

"Peki öyle yapalım." Thinker'da öneriyi mecburen kabul etmek durumda kalarak Zeng'i desteklemeye başladı.

 

"Abla, Mex, sanırım çıkışı biliyorum. Sağa doğru çapraz yürüyün." Zeng hisettiği baskı biraz hafileyince konuştu lakin göğsündeki baskı bu sefer geçmek bilmiyordu.

 

"Emin misin? Zeng" 

 

"Evet emin misin?"

 

"Öyle hatırlıyorum en fazla ne olabiir."

 

Mex ve Thinker, Zeng'i destekleyerek onun isteği doğrultusunda sağ tarafa doğru çapraz yürümeye başladılar. Bir süre sonra farklı bir alana geldler.

 

"Burası çıkış değil. İlk geldiğimiz ilizyon odaları gibi." Thinker ilizyondan çıktıklarında önündeki koridora ve odalara baktı.

 

"Hııgghh" Zeng tekrar göğsünde baskı hissederek bir an için yürümeye dermanı kalmadı.

 

"İyi misin? Ne oluyor sana böyle?" Mex, anlık olarak Zeng'in kendisinden geçtiğini anlamıştı.

 

"Bilmiyorum bu seferki çok güçlüydü." Zeng, Mex'e ve etrafındaki odalara baktı.

 

"Tamam buradan gidelim. Elbet birisi karşımıza çıkar" Thinker oldukları yerde durmanın anlamsız olduğuna kadar vermişti.

 

Mex ve thinker, Zeng'i desteklerken kısa bir kaç adım daha atttı. Lakin Zeng tekrar göğsünde baskı hissederek anlık olarak dermanı kalmadı ve kendisini bıraktı.

 

"Zeng böyle giderse yine bilincin kapanacak gibi" Thinker, Zeng'in daha önce Mex'i gördükten sonra kendinden geçerek bayılmasını hatırladı.

 

"Bilmiyorum abla bu sanki öyle bir his değil. Galiba bu çadıra girdiğimizden beri bu his daha da güçlendi."Zeng tam olarak yaşadığı hissi ifade edemese de anlatmaya çalıştı.

 

"Peki nasıl birşey?" Mex, Zeng'in anlattıklrından şüphe duymaya başlamıştı.

 

"Bilmiyorum sanki sanki birşey beni çağırıyor gibi." 

 

"Nasıl seni çağırıyor?" 

 

"Sanki bana sesleniyor gibi. Kalbimde sanırım buna tepki veriyor. Bu yolda yürüdüğümüzden beri bu his daha da arttı. Yürümeye devam edelim." Zeng ilerledikçe birşeylerin farkına varmaya başlamıştı.

 

"Hayır geri dönelim. Eğer dediğin gibiyse bu seni daha kötü bir hale getirebilir." Thinker, böyle bir şey yapmanın aptallık olduğunu düşünüyordu.

 

"Abla ilerlememiz lazım bu duygu çok güçlü." Zeng düşüncesinde inat etti.

 

"Zeng haline baksana bu her neyse iyi birşey değil. Risk alamazsın." Mex, Zeng'in haline baktıkça Thinker'ı savundu.

 

"Gelişim dünyası riskler ve seçimler arasında olur lafını sen söylemiştin. Abla bana yardım etmesenizde bunun ne olduğunu öğreneceğim. Gerekirse oraya sürünerek giderim." Zeng, Thinker  ve Mex'in desteğinden kurtularak yürümeye başldı. Bir eliyle göğsünü tutarken attığı her adımda sendeliyordu. (Oğlum o laf onun için söylenmiyor. Ters anlamış yine)

 

Zeng'in sendeleyerek yürümekte ve hissettiği şeyin peşinde gitmekte kararlı olduğunu gören ikili birbirlerine baktıktan sonra başka çarelerinin olmadığını anladı ve başlarını aynı anda aşağı yukarı doğru sallayarak tekrar Zeng'in yanına gelip onu desteklemeye başladılar.

 

"Umarım buna pişman olmayız." Thinker, yürümekte olan Zeng'i destekledi.

 

Zeng. Thinker'a cevap vermeden arkadaşlarının desteğiyle koridordaki odaları geçerek yürümeye başladı. Bir kaç on oda geçtikten sonra aniden bir odanın durdu. Şuan Zeng'in sağında ve solunda iki demir kapıya sahip oda bulunuyordu.

 

"Noldu Zeng" Zeng'in durmasıyla şaşıran Thinker başını eğip Zeng'e baktı.

 

"Hissettiğim baskı geçti. Bu odalardan biri olmalı." Zeng, İkilinin desteğinden çıkaran önce solundaki odanın kapısını açtı.

 

"Burası boş. Öyleyse." Zeng açtığı ilk odanın boş olmasıyla beraber bu sefer diğer odaya doğru hızlı adımlarla ilerledi.

 

"Bu bu bu." Zeng diğer odaya ilerleyip kapısını açtığında gördüğü sahne karşısında şaşkınlıktan konuşamadı.