Ejderha İmparator

10 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
375 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.

Kehanet

Kehanet


Olan biteni izleyen ticaret kervanının insanları Zeng'in ve yanındaki tuhaf kaplanın haydutları öldürmesinden sonra kendilerine karşı saldırmadıklarını gördükten sonra rahatlayarak teşekkürlerini sunmaya başladılar.

"Ben... ben az önce birini öldürdüm. Hayatımda ilk defa birini öldürdüm." Zeng önünde yatan cansız bedene bakarken donakalmış gibiydi. "Bu his hoşuma gitmeli mi gerçekten. Neden can aldıktan sonra iyi hissediyorum. Suçlu hissetmem lazım değil mi?" 

Zeng aklından geçenleri düşünürken etrafındaki insanların kendisine teşekkür etmesi üzerine kendine gelmişti.

"Teşekkürler efendim. Hayatımızı kurtardınız."

"Size nasıl teşekkür edebiliriz."

"Önemli değil. Yapmamız gereken şeyi yaptık sadece." Zeng etrafındaki insanların gözlerinde kendisine karşı olan minneti gördü.

"Bir daha beni dinlemeyip başkalarının işine burnunu sokma" Lynx, Zeng'e karşı kendisini dinlemediğinden dolayı hala öfkeliydi.

"Korkmayın sadece benimle konuştu. Size zarar vermek istemiyor." Zeng, tuhaf kaplanın kükremesinden korkan insanları yatıştırdı.

"Efendim. Benimle gelebilir misiniz? Kervan liderimiz size teşekkür etmek istiyor." 

"Teşekküre gerek yok. Gitmemiz lazım." Zeng, tekrar görevi için orman yoluna ilerlemek üzere Hırçına doğru yanaştı.

"Efendim lütfen çok kısa zamanınızı alacağız." 

"Peki o halde. Lynx benimle gel." Zeng, Hırçınla beraber kendisine yol gösteren kişiyi izledi.

"Kht kht kht"

"İçeri gelin."

Zeng kendisine yol gösteren kişiyi bir kaç nefes izledikten sonra bir at arabasının önüne geldikten sonra  yol gösteren kapıyı çaldı. Onay aldıktan sonra kapıyı açarak Zeng ile Hırçın'ın girmesini bekledi ve tekrar kapıyı kapattı.

"Sana teşekkür ederim evlat. Buyur otur sana bir hediye vermek isterim." 

Zeng ve hırçının içeri girdiğini gören orta yaşlı sakallı bir adım bir süre ikiliyi gözlemledikten oturmaları için bir yer gösterdi.

"Bunu bir şey karşılığında yapmadık. Hediyeye gerek yok. Gidelim Lynx" Zeng oturmadan tekrar Lynx ile beraber ayrılmak istedi. Herhangi bir hediye istemiyordu.

"Geleceğini bilmek istemez misin genç adam." Ayrılmak üzere olan Lynx ve Zeng'i gören orta sakallı adam direk konuya girdi.

"Geleceği görmek mi?" Zeng böyle bir hediye beklemiyordu. Ayrılma fikrinden vazgeçip karşısındaki adamın gösterdiği yere oturdu.

"Evet geleceği."

"Geleceği görebiliyorsanız neden bu yol üzerinden gittiniz? Size saldıracaklarını bilmeniz lazımdı değil mi?"

"Evet öyle genç adam. Fakat bak hepimiz hayattayız."

"Nasıl yani?"

"Ben bir Paradox'um. Bu gelişim türüyle doğdum."

"Hı pardox mu? oda ne?" Zeng paradox diye bir gelişimci duyduğunu hatırlamıyordu.

"Duymadın mı sahiden. Şöyşe açıklayayım o halde. Biz zamanın olası geleceklerini görürüz. Her ihtimal her tercih farklı bir gelecek yaratır. Fakat bunun bedeli bizim hayatımız olur. Gördüğümüz gelecek ne kadar büyükse hayat gücümüz okadar zayıflar. Bu yüzden genelde gelişimden ve bu yeteneğimizden uzak kalarak ölümlü hayatı yaşarız." Orta yaşlı sakallı adam karşısındaki gence gelişimci türünün detaylarını kutsaması ve lanetiyle beraber açıkladı.

"O halde burada benimle karşılacağınızı ve sizi kurtaracağımızı biliyordunuz. Bu yüzden mi bu yolu seçtiniz." Zeng birşeyler düşünmeye başlamıştı. 

"Hem evet hem hayır."

"Nasıl yani?"

"Gördüğüm gelecekler içinde tüm kervanın hayatta kaldığı tek yol buydu. Fakat hiç birinde sen yoktun. Burada hayatta kaldığımız gelecek içinde bizi kurtaran şeyin bu kaplan olduğunu gördüm. Sen yoktun." Orta yaşlı sakallı adam Lynx'e doğru baktı.

"Nasıl yani ben değil de onu mu gördün sadece?"

"Evet onu gördüm. Seni görememin nedenini bende bilmiyorum. Bu yüzden geleceğine bakarak bunu öğrenmek ve aynı zamanda sana teşekkür etmek istiyorum." Orta yaşlı sakallı adam herşeyi açıklayarak Zeng'e baktı.

"Hayır bunu kabul edemem. Geleceğimi merak etsem dahi sizin yaşayacağınız günlere veya aylara mani olmak istemem." Zeng bu fiki reddetti. "Yine de düşünceniz için teşekkür ederim."

"Evlat sorun değil. Gerçekten sana teşekkür etmek istiyorum. Bana izin ver bunu yapmak istiyorum. Şuana kadar geleceğini göremediğim tek kişi sensin. Bunun sebebide benim için merak konusu." Orta yaşlı sakallı kişi önündeki genci neden göremediğini bulmak istiyordu.

"Evet Zeng. Ona bir şans ver. Hem bu senin işine yarayabilir. Bir felaket varsa bundan kaçabiliriz. Bir servet varsa bunu alabiliriz." Lynx bu fikire oldukça sıcak bakıyordu.

"Peki o halde nasıl olacak bu? Geleceği görmek felan?" Zeng, Lynx'inde desteklemesi üzerine kabul etti.

"Ellerini bana ver ve gözlerini kapat." 

"Dediklerini yap Zeng. Ben herhangi birşey karşısında hazırdayım. Yanlış birşey yaparsa direk kafasını kopartırım." Lynx dönüşüm geçirdi ve orta sakallı adamı izledi.

"Ne dedi."

"Size hala güvenmiyormuş. Yanlış birşey olursa size saldıracakmış." Zeng, Hırçının kükreme sebebini açıkladı.

"Endişelenme herhangi bir yanlış niyet sezerse beni öldürebilir." Orta yaşlı adam buna karşı çıkmadı.

"Şimdi ellerini ver bana"

"Peki." Zeng ellerini uzatarak gözlerini kapadı.

Bir tütsü süresi boyunca bu durumda kaldıktan sonra Zeng artık sıkılmaya başlamıştı. Önündeki adam olası geleceklerini göreceğini söylemiş olmasına rağmen hala tek bir kelime etmemişti.

"Sanırım işe yaramıyor vazgeçsek iyi olur." Zeng ellerini çekmek istedi.

"Az kaldı. Çok yaklaştım. Sadece bir kaç nefes daha." Orta yaşlı sakallı adam Zeng'in ellerini daha sıkı tutarak devam etti.

"Pekala sadece biraz daha." 

"Arrgghhhhh"

Bir kaç nefes sonra orta yaşlı adam acı içinde çığlık atarak Zeng'in ellerini bıraktı. Zeng aceleyle gözlerini açıp neler olduğunu anlamaya çalıştı.

"Sen.. Sen... Gözlerin yanmış." 

Zeng gözlerini açtığında bilinci yarı kapalı olan önündeki adama baktı. Gördüğü manzara karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. Önündeki adamın gözlerinin olduğu yerde iki tane siyah çukur oluşmuş ve bu çukurlardan  çenesine doğru kan damlaları süzülüyordu.

"Ne.. ne diyorsun." Zeng önündeki adamın birşeyler mırıldandığını gördü ve kulağını adamın çenesine doğru yaklaştırdı.

"O... onun... düşüşü. Senin..." 

Orta yaşlı adam sözlerini tamamlayamadan bilinci kapanmıştı. Zeng bilinci kapanan adama baktıktan sonra dışarı çıkarak yardım istedi. Kapıyı açtığında tüm kervan insanlarının at arabasının önünde toplandığını gördüğünde şaşırdı.

"O. Lideriniz bayıldı. Yardım edin ona. Gözleri." 

Zeng cümlesini tamamlayamadan bir kaç kişi içeri girerek liderlerinin durumunu ve gözlerinin halini gördüler. Gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra olanları Zeng'den dinlediler. Zeng bu duruma kendisinin sebep olduğunu düşünerek suçlu hissetti ve orta yaşlı adam uyanana kadar onu beklemeye karar verdi.

Ertesi gün güneş tepeyee varmış. Sıcaklığını dünya üzerine yansıtırken orta yaşlı sakallı adam uyandı. Yanındaki kişilere sadece Zeng'i sordu. Hala burda olduğunu öğrendikten sonra onu çağırttı.

"Beni istemişsiniz. Kendinize gelmenize sevindim. Tüm olanlar benim yüzümden."

"Senin bir suçun yok. Bu benim yapmak istediğim birşeydi. Kimse böyle bir sonucu tahmin edemezdi."

"Peki. İyi olduğunuza göre şimdi ayrılacağım. Gitmem gerekli."

"Bekle evlat ne gördüğümü bilmek istemiyor musun?"

"Birşey gördünüz mü?"

"Evet seninle alakalı sadece tek bir gelecek görebildim. Diğer geleceklerin hepsinin kapısı kapalıydı. Yüreyeceğin tek bir yol var.  Bunun hakkında çok kısa bir kaç imge gördüm."

"Tek bir gelecek mi? Ne gördünüz?"

"Onun düşüşü senin yükselişin olacak. Senin düşüşünse onun yükselişi. Zamanı geldiğinde bir karar vermen lazım. Bir kişiyi kaybetmenin bedelini neredeyse herkes ödeyecek."

"Kaybetmek mi? Kim? Kimi kaybedeceğim ve kim yüzünden?"

"Bunu bilmiyorum. kaybedeceğin kişinin yüzünü göremedim. Aynı şekilde yüzü görünmeyen birisi sayesinde bu dediklerim olacak. Gördüğüm imgelerde sana sarılan kişinin yapabileceğin hiç birşey olmadığını söylüyordu. Sanırım bunun sorumlusuda o. Bu noktadan sonra zaten gözlerime olanları biliyorsun."

"Peki bu ne zaman olacak."

"Bunu söyleyemem bu kadarını görmek bile beni bu hale getirdi. Daha fazlasına bakmaya çalışsaydım. Bu benim ölümüm olurdu. Şimdi gidebilirsin."

Zeng, başka birşey söylemeden Hırçın'la berabaer  at arabasından ayrıldı. Hırçın ve Zeng ihtiyarın kendisine söylediklerinin ne anlama geldiğini kendilerince düşünerek orman yoluna doğru ilerlemeye başladı.

"Bekleyin efendim." Zeng kervandan ayrılmak üzereyken kendisine seslenildiğini duydu.

"Bu size teşekkür hediyemiz."

Zeng'e seslenen kişi elinde tuttuğu kafesin üzerindeki kumaşı kaldırdı. Kafesin içinde kar beyazı renklere sahip tüylerle kaplı bir kedi vardı. Tüm vücudu gibi pençeleride karbeyazı gibiydi. Oldukça asil görünen kedi Zeng ve Hırçının önündeki kafeste kendilerine doğru bakıyordu.

"Efendim bu size hediyemiz. Kutsal kar kedisi lütfen kabul edin."  Zeng ve Hırçının kediyi incelediklerini gören kişi kedinin cinsini ve özelliklerini anlatmaya başladı.

"Efendim bu kedi."

"Ne! Nani! Lynx ne yaptın sen."

"Ne! Hiç kedi eti yememiştim. Ne olmuş sanki tadına bakmak istedim." 

Kişi kediyi tanıtmaya başlamışken Hırçın bir anda  kediyi yiyerek midesine indirmişti. Zavallı kedinin ses çıkarmaya bile fırsatı olmadan bir anda  Hırçın'ın yemeği oluvermişti.

"Neyse. Hediyeniz için teşekkür ederim. Gidelim Lynx" Zeng tekrar orman yoluna doğru Lynx ile beraber ilerlemeye başladı.

"Bu eti sevdim. Bundan sonra bana bol bol kedi eti al." Lynx, Zeng'in yanına geldiğinde bir anda yediği kedinin tadını düşünüyordu.







Kehanet


Olan biteni izleyen ticaret kervanının insanları Zeng'in ve yanındaki tuhaf kaplanın haydutları öldürmesinden sonra kendilerine karşı saldırmadıklarını gördükten sonra rahatlayarak teşekkürlerini sunmaya başladılar.

"Ben... ben az önce birini öldürdüm. Hayatımda ilk defa birini öldürdüm." Zeng önünde yatan cansız bedene bakarken donakalmış gibiydi. "Bu his hoşuma gitmeli mi gerçekten. Neden can aldıktan sonra iyi hissediyorum. Suçlu hissetmem lazım değil mi?" 

Zeng aklından geçenleri düşünürken etrafındaki insanların kendisine teşekkür etmesi üzerine kendine gelmişti.

"Teşekkürler efendim. Hayatımızı kurtardınız."

"Size nasıl teşekkür edebiliriz."

"Önemli değil. Yapmamız gereken şeyi yaptık sadece." Zeng etrafındaki insanların gözlerinde kendisine karşı olan minneti gördü.

"Bir daha beni dinlemeyip başkalarının işine burnunu sokma" Lynx, Zeng'e karşı kendisini dinlemediğinden dolayı hala öfkeliydi.

"Korkmayın sadece benimle konuştu. Size zarar vermek istemiyor." Zeng, tuhaf kaplanın kükremesinden korkan insanları yatıştırdı.

"Efendim. Benimle gelebilir misiniz? Kervan liderimiz size teşekkür etmek istiyor." 

"Teşekküre gerek yok. Gitmemiz lazım." Zeng, tekrar görevi için orman yoluna ilerlemek üzere Hırçına doğru yanaştı.

"Efendim lütfen çok kısa zamanınızı alacağız." 

"Peki o halde. Lynx benimle gel." Zeng, Hırçınla beraber kendisine yol gösteren kişiyi izledi.

"Kht kht kht"

"İçeri gelin."

Zeng kendisine yol gösteren kişiyi bir kaç nefes izledikten sonra bir at arabasının önüne geldikten sonra  yol gösteren kapıyı çaldı. Onay aldıktan sonra kapıyı açarak Zeng ile Hırçın'ın girmesini bekledi ve tekrar kapıyı kapattı.

"Sana teşekkür ederim evlat. Buyur otur sana bir hediye vermek isterim." 

Zeng ve hırçının içeri girdiğini gören orta yaşlı sakallı bir adım bir süre ikiliyi gözlemledikten oturmaları için bir yer gösterdi.

"Bunu bir şey karşılığında yapmadık. Hediyeye gerek yok. Gidelim Lynx" Zeng oturmadan tekrar Lynx ile beraber ayrılmak istedi. Herhangi bir hediye istemiyordu.

"Geleceğini bilmek istemez misin genç adam." Ayrılmak üzere olan Lynx ve Zeng'i gören orta sakallı adam direk konuya girdi.

"Geleceği görmek mi?" Zeng böyle bir hediye beklemiyordu. Ayrılma fikrinden vazgeçip karşısındaki adamın gösterdiği yere oturdu.

"Evet geleceği."

"Geleceği görebiliyorsanız neden bu yol üzerinden gittiniz? Size saldıracaklarını bilmeniz lazımdı değil mi?"

"Evet öyle genç adam. Fakat bak hepimiz hayattayız."

"Nasıl yani?"

"Ben bir Paradox'um. Bu gelişim türüyle doğdum."

"Hı pardox mu? oda ne?" Zeng paradox diye bir gelişimci duyduğunu hatırlamıyordu.

"Duymadın mı sahiden. Şöyşe açıklayayım o halde. Biz zamanın olası geleceklerini görürüz. Her ihtimal her tercih farklı bir gelecek yaratır. Fakat bunun bedeli bizim hayatımız olur. Gördüğümüz gelecek ne kadar büyükse hayat gücümüz okadar zayıflar. Bu yüzden genelde gelişimden ve bu yeteneğimizden uzak kalarak ölümlü hayatı yaşarız." Orta yaşlı sakallı adam karşısındaki gence gelişimci türünün detaylarını kutsaması ve lanetiyle beraber açıkladı.

"O halde burada benimle karşılacağınızı ve sizi kurtaracağımızı biliyordunuz. Bu yüzden mi bu yolu seçtiniz." Zeng birşeyler düşünmeye başlamıştı. 

"Hem evet hem hayır."

"Nasıl yani?"

"Gördüğüm gelecekler içinde tüm kervanın hayatta kaldığı tek yol buydu. Fakat hiç birinde sen yoktun. Burada hayatta kaldığımız gelecek içinde bizi kurtaran şeyin bu kaplan olduğunu gördüm. Sen yoktun." Orta yaşlı sakallı adam Lynx'e doğru baktı.

"Nasıl yani ben değil de onu mu gördün sadece?"

"Evet onu gördüm. Seni görememin nedenini bende bilmiyorum. Bu yüzden geleceğine bakarak bunu öğrenmek ve aynı zamanda sana teşekkür etmek istiyorum." Orta yaşlı sakallı adam herşeyi açıklayarak Zeng'e baktı.

"Hayır bunu kabul edemem. Geleceğimi merak etsem dahi sizin yaşayacağınız günlere veya aylara mani olmak istemem." Zeng bu fiki reddetti. "Yine de düşünceniz için teşekkür ederim."

"Evlat sorun değil. Gerçekten sana teşekkür etmek istiyorum. Bana izin ver bunu yapmak istiyorum. Şuana kadar geleceğini göremediğim tek kişi sensin. Bunun sebebide benim için merak konusu." Orta yaşlı sakallı kişi önündeki genci neden göremediğini bulmak istiyordu.

"Evet Zeng. Ona bir şans ver. Hem bu senin işine yarayabilir. Bir felaket varsa bundan kaçabiliriz. Bir servet varsa bunu alabiliriz." Lynx bu fikire oldukça sıcak bakıyordu.

"Peki o halde nasıl olacak bu? Geleceği görmek felan?" Zeng, Lynx'inde desteklemesi üzerine kabul etti.

"Ellerini bana ver ve gözlerini kapat." 

"Dediklerini yap Zeng. Ben herhangi birşey karşısında hazırdayım. Yanlış birşey yaparsa direk kafasını kopartırım." Lynx dönüşüm geçirdi ve orta sakallı adamı izledi.

"Ne dedi."

"Size hala güvenmiyormuş. Yanlış birşey olursa size saldıracakmış." Zeng, Hırçının kükreme sebebini açıkladı.

"Endişelenme herhangi bir yanlış niyet sezerse beni öldürebilir." Orta yaşlı adam buna karşı çıkmadı.

"Şimdi ellerini ver bana"

"Peki." Zeng ellerini uzatarak gözlerini kapadı.

Bir tütsü süresi boyunca bu durumda kaldıktan sonra Zeng artık sıkılmaya başlamıştı. Önündeki adam olası geleceklerini göreceğini söylemiş olmasına rağmen hala tek bir kelime etmemişti.

"Sanırım işe yaramıyor vazgeçsek iyi olur." Zeng ellerini çekmek istedi.

"Az kaldı. Çok yaklaştım. Sadece bir kaç nefes daha." Orta yaşlı sakallı adam Zeng'in ellerini daha sıkı tutarak devam etti.

"Pekala sadece biraz daha." 

"Arrgghhhhh"

Bir kaç nefes sonra orta yaşlı adam acı içinde çığlık atarak Zeng'in ellerini bıraktı. Zeng aceleyle gözlerini açıp neler olduğunu anlamaya çalıştı.

"Sen.. Sen... Gözlerin yanmış." 

Zeng gözlerini açtığında bilinci yarı kapalı olan önündeki adama baktı. Gördüğü manzara karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. Önündeki adamın gözlerinin olduğu yerde iki tane siyah çukur oluşmuş ve bu çukurlardan  çenesine doğru kan damlaları süzülüyordu.

"Ne.. ne diyorsun." Zeng önündeki adamın birşeyler mırıldandığını gördü ve kulağını adamın çenesine doğru yaklaştırdı.

"O... onun... düşüşü. Senin..." 

Orta yaşlı adam sözlerini tamamlayamadan bilinci kapanmıştı. Zeng bilinci kapanan adama baktıktan sonra dışarı çıkarak yardım istedi. Kapıyı açtığında tüm kervan insanlarının at arabasının önünde toplandığını gördüğünde şaşırdı.

"O. Lideriniz bayıldı. Yardım edin ona. Gözleri." 

Zeng cümlesini tamamlayamadan bir kaç kişi içeri girerek liderlerinin durumunu ve gözlerinin halini gördüler. Gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra olanları Zeng'den dinlediler. Zeng bu duruma kendisinin sebep olduğunu düşünerek suçlu hissetti ve orta yaşlı adam uyanana kadar onu beklemeye karar verdi.

Ertesi gün güneş tepeyee varmış. Sıcaklığını dünya üzerine yansıtırken orta yaşlı sakallı adam uyandı. Yanındaki kişilere sadece Zeng'i sordu. Hala burda olduğunu öğrendikten sonra onu çağırttı.

"Beni istemişsiniz. Kendinize gelmenize sevindim. Tüm olanlar benim yüzümden."

"Senin bir suçun yok. Bu benim yapmak istediğim birşeydi. Kimse böyle bir sonucu tahmin edemezdi."

"Peki. İyi olduğunuza göre şimdi ayrılacağım. Gitmem gerekli."

"Bekle evlat ne gördüğümü bilmek istemiyor musun?"

"Birşey gördünüz mü?"

"Evet seninle alakalı sadece tek bir gelecek görebildim. Diğer geleceklerin hepsinin kapısı kapalıydı. Yüreyeceğin tek bir yol var.  Bunun hakkında çok kısa bir kaç imge gördüm."

"Tek bir gelecek mi? Ne gördünüz?"

"Onun düşüşü senin yükselişin olacak. Senin düşüşünse onun yükselişi. Zamanı geldiğinde bir karar vermen lazım. Bir kişiyi kaybetmenin bedelini neredeyse herkes ödeyecek."

"Kaybetmek mi? Kim? Kimi kaybedeceğim ve kim yüzünden?"

"Bunu bilmiyorum. kaybedeceğin kişinin yüzünü göremedim. Aynı şekilde yüzü görünmeyen birisi sayesinde bu dediklerim olacak. Gördüğüm imgelerde sana sarılan kişinin yapabileceğin hiç birşey olmadığını söylüyordu. Sanırım bunun sorumlusuda o. Bu noktadan sonra zaten gözlerime olanları biliyorsun."

"Peki bu ne zaman olacak."

"Bunu söyleyemem bu kadarını görmek bile beni bu hale getirdi. Daha fazlasına bakmaya çalışsaydım. Bu benim ölümüm olurdu. Şimdi gidebilirsin."

Zeng, başka birşey söylemeden Hırçın'la berabaer  at arabasından ayrıldı. Hırçın ve Zeng ihtiyarın kendisine söylediklerinin ne anlama geldiğini kendilerince düşünerek orman yoluna doğru ilerlemeye başladı.

"Bekleyin efendim." Zeng kervandan ayrılmak üzereyken kendisine seslenildiğini duydu.

"Bu size teşekkür hediyemiz."

Zeng'e seslenen kişi elinde tuttuğu kafesin üzerindeki kumaşı kaldırdı. Kafesin içinde kar beyazı renklere sahip tüylerle kaplı bir kedi vardı. Tüm vücudu gibi pençeleride karbeyazı gibiydi. Oldukça asil görünen kedi Zeng ve Hırçının önündeki kafeste kendilerine doğru bakıyordu.

"Efendim bu size hediyemiz. Kutsal kar kedisi lütfen kabul edin."  Zeng ve Hırçının kediyi incelediklerini gören kişi kedinin cinsini ve özelliklerini anlatmaya başladı.

"Efendim bu kedi."

"Ne! Nani! Lynx ne yaptın sen."

"Ne! Hiç kedi eti yememiştim. Ne olmuş sanki tadına bakmak istedim." 

Kişi kediyi tanıtmaya başlamışken Hırçın bir anda  kediyi yiyerek midesine indirmişti. Zavallı kedinin ses çıkarmaya bile fırsatı olmadan bir anda  Hırçın'ın yemeği oluvermişti.

"Neyse. Hediyeniz için teşekkür ederim. Gidelim Lynx" Zeng tekrar orman yoluna doğru Lynx ile beraber ilerlemeye başladı.

"Bu eti sevdim. Bundan sonra bana bol bol kedi eti al." Lynx, Zeng'in yanına geldiğinde bir anda yediği kedinin tadını düşünüyordu.


Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-01 01:18:04
Ellerinize sağlık.
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-10-13 22:22:16
Onun düşüşü senin yükselişin, senin düşüşün onun yukselişide yüksek ihtimal yeni ejderha kralla ilgili. Diyelimki zeng onla eşit güce kavuştu, savaştı ve yendi. 16 dünya yeniden birleşti huzur ve barış geldi ve mc tanrıvari bir canlıya dönüştü yada mc öldü ve kaos 16 dünyayı yök etti ve ejder kral tanrıvarı bir şeye dönüştü.
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-10-13 22:19:12
Tahminen ölen kişi ya thinker ya mex ya yeni gelen ejder kalpli kız yada bilmem kaçıncı bölümde karşılaşacağı ve aşık olcağı bir kız. Yada jianta falan geri gelir ölür falan.
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-10-13 22:17:12
Bölüm tekrarlamış.