Ejderha İmparator

10 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
409 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Sekiz Kale

Sekiz Kale


"Peki o halde soru nedir? Acele edin." Zeng, bir an için bile gözlerini Lynx'den ayırmadan sliüetlere cevap verdi.

"Senin gelişimci tarzın nedir? yedi bin yıldan fazla bir süredir buradayız. Fakat senin gibisini hiç görmedik. Elementalist özelliklerine sahipsin ve kapıyı açabildin. Lakin büyü çemberine girip kendinden geçtiğin zaman hissettiğimiz aura bir insana ait değil gibiyken gelişimci türününse bir elementalist gibi görünmesine rağmen tam olarak aynı olmadığını bulduk. Bunun üzerine bizde vücudunu inceledik." Kahverengi ışıltı yayan insan sliüet ilk defa konuştu.

"İncelemelerimiz sonucu içinde uyanmayı bekleyen bir güç keşfettik. Hatta bu güç bizi bile aşan bir şeydi. Hissettiğimiz gücün ufak bir kısmı bile bizi silmeye yeterli. Senin soyun nedir? Nereden geliyorsun? Bu dünyadan bir insan mısın? " Beyaz ışık saçan slüet soruya devam etti.

"Ben bu dünyada doğup büyüdüm. Lakin hangi köyden olduğumu bilmiyorum. Ailem küçükken ölmüş. Jianta beni yanına alarak büyütmüş. Jianta bir ejderhaydı...." Zeng kendisi hakkında bildiklerini ve başından geçenleri hızlıca önündeki beş silüete anlatmaya başladı.

"Demek hissettiğimiz gücün nedeni bir ejderha kalbine sahip olduğun içinde. Bu yüzden meridyenlerin sıradan insanlara göre farklı ve bu yüzden elementalist gibi dursanda elementalist değilsin." Beş slüet aynı anda ellerini çenesine doğru koydu ve mavi ışık saçan silüet konuştu.

"Peki bu kaplanın kökeni nedir? Ondan da seninkine benzer bir aura yayılıyordu. Üstelik böyle bir kaplan daha önce görmedik ve duymadık." Sarı ışık yayan silüet soruya devam etti.

"Lynx, Ejderha kalbine sahip olmasa da bir damla ejderha kanına sahip. Bir milyon yıldan fazla bir süredir...." Zeng, Bu kez Lynx hakkında bildiği herşeyi anlatmaya başladı.

"Anlaşılan bir milyon yıldan fazla bir evrimden sonra sonunda kan hattı tamamen uyanmış. Yaydığı aura bu yüzden sana göre kat ve kat daha güçlü. Siz ikiniz kesinlikle kutsanmışsınız. Fakat bu size servet mi getirecek yoksa lanet mi orasını bilmiyorum." anlatılanları dikkatle dinleyen beş silüet Zeng'e doğru bakarken mavi ışık yayan silüet konuştu.

"Sorularınız bittiyse artık ikinci testi başlatın. Daha fazla ona böyle bakmak istemiyorum." Zeng gözlerini Lynx'e doğru kaydırırken ellerini yumruk yapmış olarak sıkıyordu.

"Sorularımız bitmedi fakat istediğimiz cevapların bir çoğunu aldık. İkinci teste başlayabilirsin." 

Siliüetler tekrar bir büyü çemberi dizdikten sonra Zeng'e içine girmesini ve rahatlamasını söyledikten sonra taş şekillerine geri dönerek çemberin beş farklı ucuna yerleşti. Zeng herşeyi dikkatle izledikten sonra, Lynx'e bir kez daha bakarak büyü çemberinin içine adımını attı.

Zeng büyü çemberi üzerine adım attıktan sonra bilinci kapanarak büyü çemberi içine yığıldı. Bir süre sonra gözlerini tekrar açıp etrafına baktığında önünde sadece kumlarla kaplı bir alan olduğunu gördü. Etrafına dönerek her tarafı dikkatli bir şekilde incelemesine rağmen tek gördüğü sarı altın gibi olan kumlar ve bu kumların ucu bucağı olmayan sonu. Zeng şuan bir çöldeydi.

"Bu nasıl test ne yapmamı istiyorsunuz?" Zeng etrafına bakındıktan olduğu yerden yüksek sesle bağırdı.

"Yapman gereken basit. Bu haritayı al ve bak." Beş farklı silüet tekrar Zeng'in önünde havada süzülerek ortaya çıktı.

"Harita üzerinde sekiz adet  kale var. yedi kale bir çember oluşturuyor ve merkezde ki sekizinci kale askerlerle dolu. Arkadaşın bu kalelerden birinde bilinci kapalı bir şekilde mahküm olarak tutuluyor." Mavi ışık saçan silüet Zeng'e yapması gerekenleri açıklamaya başladı.

"Amacın arkadaşının olduğu kaleyi bularak. Onu oradan kurtarmak. Sekizinci kale tüm kalelere yarım tütsü süresinde bir uzaklığa sahip uzaklıkta. Sense seçtiğin kaleye bir tütsü süresindeki ulaşma uzaklığına ışınlanacaksın. Kaleye senden önce ışınlanıp yerini almış ve seni bekleyen askerleri yenerek zindana inip arkadaşını kurtaracaksın." Mavi ışık saçan silüet detayları açıklamaya devam etti.

"Unutma sadece üç seçim yapabilirsin. Seçtiğin kalede zindana ulaştıktan sonra arkadaşını bulamazsan tekrar buraya ışınlanacaksın ve yeni bir tercih yapacaksın." Mavi ışın saçan silüet herşeyi açıklamıştı.

"Bu ne saçma bir test böyle." Zeng anlatılanlara göre doğru kaleyi bulma olasılığının oldukça az olduğunu düşünerek sinirlendi.

"Öyleyse daha saçma yapalım. Her başarısız tercih sonunda bazı kaleler yer değiştirecek. Yani dikkatli olmazsan daha önce seçtiğin kaleyi tekrar seçebilirsin. Ona göre iyi düşün ve kararını ver kalelerdeki işaretleri unutma. Arkadaşının hayatını kurtarmak artık senin elinde. Unutmadan seçtiğin kale de savaşmak ve arkadaşını kurtarmak için ışınlandıktan sonra 5 tütsülük bir süren var." Mavi ışık saçan silüet açıklamasını bitirdikten sonra diğer silüetlerle beraber ortadan kayboldu.

Zeng silüetlerin ortadan kaybolmasından sonra elindeki haritaya bakarak Lynx'in içinde bulunduğu kale için bir ip ucu aramaya çalıştı. Haritaya ne kadar bakarsa baksın herhangi bir farklılık veya ipucu bulamadı.

"Sürekli burada durup bu haritaya bakamam bir kale seçmem gerekli. En azından denemem lazım." Zeng elindeki haritadan kendisine en uzak olarak gördüğü kaleyi seçti ve büyü gücünü üzerine doğru gönderdi.

"Bekle beni Lynx. Seni mutlaka kurtaracağım..." 

Zeng bir kaç nefes sonra kalenin yakınına ışınlandıktan sonra harita üzerindeki yerini ve ne tarafa doğru gitmesi gerektiğini görerek kaleye doğru koşmaya başladı. Koşarken ruh denizindeki tüm büyü gücünün yenilenmiş olduğunu farketti.

Bir tütsü süresi sonunda koşarak kaleye ulaşan Zeng önündeki kaleye doğru baktı. Kalenin duvarları tamamen koyu siyah taşlardan oluşurken kendisine asi ve gizemli bir duygu yaşatıyordu. Zeng bir kaç nefes önündeki kaleye doğru baktıktan sonra kale kapısına yanaştı ve kapıyı açarak içeri doğru ilk adımını attı.

Zeng içeri girip bir kaç adım attıktan sonra kale kapısı ardından büyük bir sesle kapandı. Zeng'in içinde olduğu kale, kapısının kapanmasıyla birlikte duvarlarda bulunan meşaleler ateşlenerek alev aldı ve  Zeng'in yolunu aydınlattı.

Zeng bir kaç adım boyunca ateşlerin aydınlattığı yolu takip ederek kale içinde yürüdü. Şuana kadar karşısına herhangi bir asker çıkmamış olmasına rağmen saldırı tekniğini serbest bırakmak için her an tetikte duruyordu.

"İlk aşama: Merdivenlerden indikten sonraki salonda toplam altmış üç  askerle kaşılaşacaksın. Tüm askerler altın seviye başlangıç ruh oluşumunun gücüne sahip olacak."

Zeng meşalelerin alevleriyle aydınlattığı yolu izlerken önüne çıkan kapıda üzerindeki yazıları okudu. Karşılaşacağı düşmanı ve sayısını anladıktan sonra kapıyı açtı. Kapının açılmasıyla beraber karanlık merdivenlerin köşelerindeki alevler hızlı bir şekilde teker teker yanarak tüm yolu aydınlattı.

Zeng merdivenleri hızlı adımlarla inerek bir an önce sıradaki salona ve ilk düşman askerlerine ulaşmak istedi. Bir kaç nefes sonra Zeng tüm merdivenleri inerek tekrar önüne çıkan kapıyı hızlıca açtı. Zeng içeri girdikten sonra kapı kapandı ve bulunduğu salonun kara duvarlarındaki meşaleler aynı anda yanarak tüm salonu aydınlattı.

Salonun aydınlanmasıyla beraber Zeng'in önünde bir asker belirdi. Belirdikten bir nefes sonra koşarak Zeng'e doğru saldırmaya başladı.

"Sadece bir kişi mi? hani altmış üç asker vardı. Neyse ne şimdi bunu düşünmek için zamanım yok."

"Sıcak eller"

Zeng sağ elini yumruk yaptıktan sonra üzerine doğru gelen askere hızla savurdu. Yumruk askerin içinden geçerken kendisine saldıran kişi olduğu yerde kala kalmıştı. Bir nefes sonra asker parıldayarak ışık parçacıklarına dönüştü ve Zeng'in gözleri önünde havaya karıştı.

"Ne iki tane daha mı? Bu şekilde mi gelecekler hep?" Zeng ilk askerin yok olduğunu gördükten hemen sonra tekrar ortaya çıkan iki askerin üstüne doğru koştuğunu gördü.

"Sıcak eller"

Zeng tekra üzerine gelen iki askere karşı tekniğini serbest bırakarak iki yumruğunu birden savurdu. İki yumruk da askerlerin içinden geçtikten sonra Zeng'in gözleri önünde ilk asker gibi yok oldu.

"Dört tane daha mı? altmış üç tanesi birden neden gelmiyor ki!" 

Zeng önünde bir kez daha beliren dört askere karşı saldırıya geçerek  yumruklarını savurdu. Doğrudan Gelen askerler Zeng'in saldırıları karşısında öncekilerle aynı kaderi paylaşarak parlak ışık parçacıklarına dönüşerek yok oldu.

"Sekiz mi oldu? O halde bir sonraki gelen asker sayısı16 olacak. Yani hesaplarıma göre iki grup  daha geldikten sonra bu kat bitecek." 

Zeng önünde beliren sekiz askeri gördükten sonra askerlerin geliş şeklini ve şuana kadar olan asker sayılarını hesaplayarak bir sonraki dalganın sayısını ve daha ne kadar bu katta kalacağını hesapladı.

"Ateş Ejderhasının Kanat Saldırısı"

Zeng tek saldırıda önündeki sekiz askeri yok ettikten sonra peşi sıra gelen on altı askerlik dalgaya saldırdı. On altı  askerin tamamı yok olduktan sonra ortaya otuz iki asker daha çıkmıştı. Otuz iki asker de tıpkı öncekiler gibi tek bir saldırıda yok olunca, Zeng bulunduğu salonda ilerleyerek bir sonraki kapıya doğru ilk adımını attı. Bir kaç nefes sonra kapının önüne gelerek durdu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-01 01:18:45
Ellerinize sağlık.
mert.2000 (360 puan) Üye
2020-12-16 15:25:50
Baya zeki ha :D