Ejderha İmparator

13 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
385 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Hayatını Geri Alırız

Hayatını Geri Alırız


"Peki o halde size güveniyorum." Zeng gözlerini kapatarak uzun zamandır yaşadığı uykusuzluk duygusuna karşı kendisini teslim etti.

"Değişimeye başladı." 

Zeng uyuduktan bir süre sonra Lynx'i tedavi eden silüetlerden mavi ışık saçan silüet Zeng'e bakarak mırıldandı. Zeng uyurken ara ara Lynx'i tedavi etmeyi durdurarak önlerinde uyuyan genci izliyorlardı.

Zeng uyuduktan bu yana tam olarak 17 gün geçmişti. Buna rağmen en ufak bir uyanma belirtisi göstermiyor hatta uyuduğu yerde günler boyunca hiç kıpırdamadan kalmıştı.

"Yakında uyanacak. Arkadaşının mührünü o uyandıktan sonra kırarız." Her biri beş farklı ışık saçan beş silüet Lynx'i tedavi etme sürecünü tamamladıktan sonra aynı anda mırıldandı.

Günler hızla akıp giderken beş silüet Zeng'in uyanmasını bekliyordu. Zeng uyuduktan bu yana geçen gün sayısı artık otuz üç gün olmuştu.

Otuz üçüncü günün sonunda Zeng artık yavaşça hareket ederek gözlerini açtı. Kendisine geldikten sonra uzandıpı yerden doğrularak ayağa kalktı. Kendisini izleyen beş silüeti gördüğünde bakışlarını hızla Lynx'e doğru çevirdi.

"Kuyruğundaki alevler parlaklığını tekrar kazanmış. Fakat neden hala uyuyor." Zeng Lynx'in durumunu gördükten sonra iyileştiğini anlayarak rahatladı.

"Lynx uyan hadi."  Zeng Lynx'e doğru yaklaştı ve onu uyandırmaya çalıştı.

"Şuan için uyanamaz. Mührü henüz kırmadık." Mavi ışık saçan silüet Zeng'i durdurarak konuştu.

"O halde kırın. Bu zamana kadar neden kırmadınız peki?" Zeng bakışlarını beş silüete çevirdi.

"Şuana kadar kırmadık çünkü önce senin uyanmanı bekledik."

Mavi Işık saçan sliüet Zeng'e doğru olan sözlerini bitirdikten sonra diğer dört silüetle beraber tekar taş şeklini aldı. Havada süzülerek Lynx'in içinde bulunduğu büyü çemberinin beş farklı noktasına yerleşerek Çemberde küçük bir çatlak oluşturdular.

Beş taş çemberdeki çatlağı oluşturduktan sonra tekrar havaya yükseldi ve insan şeklini aldı.

"Mühür şimdi kırıldı. Artık sadece beklemen gerekiyor. Yaşam gücünü iyileştirmiş olsakda bilincine birşey yapamazdık. Fakat tahminimize göre bir hafta içerisinde uyanır."  İnsan şeklini alan beş taş aynı anda konuştu.

"Peki o halde size teşekkür ediyorum." 

Zeng beş silüetin önünde diz çökerek eğildi. Arkadaşını kurtarmalarının anlamı kendisi için çok büyüktü.

"Önemli değil. Testi geçtin ve bende sözümü yerine getirdim. Ayağa kalk sana kökenimizi anlatmak istiyorum." Beş silüet aynı anda  tekrar konuştu.

"Peki o halde dinliyorum. Devam edin."

"Biz dünyanın merkezinde doğmuş olan beş taşız. Bundan yaklaşık olarak bir milyon yıl önce oluştuk. Dünyanın merkezinde sadece bizler vardık. Ne için oluştuğumuz hakkındaysa hiç bir fikrimiz yoktu. Beş taş olsak da bir zihine bağlıydık. Yaklaşık dokuz yüz bin yıl kadar önce sebebini bilmediğimiz şekilde dünyanın merkezinden atıldık yada kovulduk. Bundan hala emin değiliz." Beş silüet gözlerini bir an ayırmadan Zeng'e baktı.

"Dünyanın merkezinden kovulduktan sonra her birimiz dünyanın farklı yüzeyinde ortaya çıktık. Birbirimizden uzak olsakda birimizin gördüğünü görüyor ve birimizin duyduğunu duyuyorduk. Farklı farklı yaşam türlerinin olduğunu o zaman anladık. Gördüklerimiz karşısında bizde kendimizi bir yaşam türü olarak düşündük."

"Gördüğümüz yaşam türleri arasında en çok ilgimizi çeken canlılar insanlardı. Hareket edemesekte onları gözlemledik ve konuşma dedikleri şeyi öğrendik. Ağızlarından çıkardıkları seslerlerle birbirlerini anlayabildiklerinin farkına vardık. Fakat bizim için konuşmak o kadar kolay değildi. Zihnimizde düşündüğümüzü siz insanlar gibi kelimelere çevirmemiz yaklaşık yirmi bin yılımızı aldı. konuşmayı öğrendikten sonra bulunduğumuz farklı yerlerdeki insanlar bizim farkımıza vardı. Her birimizi farklı bir insan topladı."

"İçlerinden bir tanesi bize oldukça iyi davranmış ve bizde onu sevmiştik kendisi diğer insanlara göre bencil değildi. Bizi kendi çıkarları için kullanmaya çalışmıyor ve bulduğu taş parçama isteklerimizi soruyordu. Hatta bizi tanrısı olarak bile görmeye başlamıştı."

"Peki o insan hanginizi buldu." Zeng silüetleri bölerek aklındakini sordu.

"Beni bulmuştu." Mavi ışık saçan siliüet konuştu.

"Beni bulduktan sonra hepimizin varlığını ona anlattım. Hikayemizden oldukça etkilenmişti. Fakat hepimizin aynı anda konuştuğunu unutmuştum. Diğer parçalarımı bulan insanlarda bu şekilde kökenimizi öğrenmişlerdi. Bizi bulan insanların hepsi kabilesinde bizi tanrı olarak görmeye başlamıştı. Ya da tanrının bir lütfu olduğumuzu düşünüyorlar ve bize tapıyorlardı."

"Hikayemizi öğrenen insanlar bunu kendi kabilesine anlattı. Beni tekrar bir bütün yaparak aynı noktada toplamak istedi. Her kabile kendisine aynı görevi verdi. Bize gelerek parçalarımızın yerini sordu. Fakat mavi ışık saçan parçamı bulan kişi bunu öğrendiğinde söylemememiz gerektiğini ve diğer insanların aç gözlü yada bencil olabileceği için büyük ölümlerin ortaya çıkacağını bize söyledi."

"Bunun üzerine hiç bir kabileye bir diğer parçamın yerini söylememe kararı aldık. Lakin o bencil olmayan insanın söylediği gibi insanlar oldukça açgözlüydü. Biz yerlerimizi söylemesekte kendilerine edindikleri görev uğruna her birimizi aynı yerde toplamakta kararlıydılar. Bizim haberimiz olmadan bu görevi başlattılar. Yıldırım parçamı bulan kabile on bin yıl sonra rüzgar parçamı da bularak aynı anda iki taş parçama sahip oldu."

"İki parçama sahip olan kabile rüzgar parçamı ele geçirmek için tüm kabileyi yok etmişti. O günden sonra bize bahsedilen bencil lafının anlamını ve aç gözlülüğü tam olarak anlamıştık. Su parçamın sahip olduğu kabileyse on bin yıl boyunca sadece bizi korumaya çalışmış ve gücümüzü elde etmek için bir yöntem aramamıştı. Su parçamın sahip olduğu kabile sayesinde insan şeklini almak için içimizdeki gücü nasıl yönlendireceğimizide öğrendik."

"Dünya üzerine geldiğimiz süreden itibaren geçen elli bin yılın sonunda insan şeklini almayı her parçam üzerinde başarırken artık sadece bir parçamın konuşurken diğerinin susmasını da öğrenmeyi başarmıştım."

"Bu dediklerimizi yapabildikten sonra  havada hareket etmeyi ve güçlerimizi nasıl kullanacağımızı da öğrendik. Yıldırım ve Rüzgar parçamın bulunduğu kabileyi yok ederek oradan ayrıldım. Daha sonraysa Ateş ve toprak parçama sahip kabilelerden gizlice ayrılarak, su parçamın bulunduğu kabileye diğer dört parçamı da getirdim."

"Beş parçam bir arada olduğunda kabilede bulunan elementalist gelişimcilere gücümün bir parçasını verebildiğimi farkettim. O günden itibaren bu kabilede doğup büyüyen elementalistlere kabileyi korumaları için güçlerimden bir parça verdim. Hatta bize bir isim bile vermişlerdi. Prometin beş anahtarı. Bu isim onların paradoxcuları tarafından verildi. Anlamını kendiside bilmiyordu. Bende bu ismi çok umursamadım ve kabile için gücümü vermeye devam ettim."

"Fakat yaklaşık on bin yıl kadar önce gücümü verdiğim elementalist gelişimci bencil ve aç gözlü çıkarak ona bahşettiğim gücü kötü amaçlar için kullandı." 

"Benim gücümle bir çok insanı ve canlıyı katletti. Bizde bir araya gelerek o kişiyle bir savaşa girdik ve onu yokettik. O günden itibaren gücümden bir parça verdiğimiz kabile insanlarına iki test uygulamaya başladım. İlk test savaş potansiyeli üzerine olurken ikinci test sevgi ve dostluk adına oluyordu. Sevgi ve dostluk testini geçemeyen kimseye gücümüzü o günden sonra vermedik. Sadece hafızasını silerek gücümüz için uygun olmadığını kabile halkına söyledik."

"Tam olarak üç bin yıl önceyse bulunduğumuz kabile sebebini bilmediğimiz bir şekilde yok oldu. Başlarda buradan gitmek istesek dahi uzun zaman burada kaldıktan sonra artık evimiz olduğunu düşünüyorduk. Kabile yok olduktan sonra buraya yolu düşen insanlar hep oldu. Biz ise kabilenin önemi olmadığına karar vererek testi bizi bulan insanlar üzerinde uygulamaya devam ettik. Testi geçen her insana gücümüzden bir parça verdik." Beş silüet bir süre boyunca sustu.

"Sende testimi geçenlerden birisin sana da güçlerimi vereceğim. Fakat tek farkla. Tüm zaman boyunca verdiğim güçler parçalarımı zayıflattı. Artık sadece 50 insana bu güçten bir parça verecek durumdayım. Lakin daha önce sen ve arkadaşın gibi birisiyley hiç karşılaşmadım. Bir ejderhanın kalbine ve kanına sahip olan birisin bu yüzden sana kalan tüm gücümü devredeceğim." Beş silüet uzun bir sessizlikte sonra tekrar konuştu.

"Bunu yaparak zihnimin neredeyse tamamını sileceğim. Eğer gücümü kötüye kullanırsan emin ol o anda seni terkedecek kadar farkındalığa da sahip olacağım. Bu yüzden sakın gücümü kendi bencil amaçların ve aç gözlülüğün için kullanma. Beniyse buna pişman etme. Tabi içinde bulunan güç bizi kabul ederse bu dediklerim geçerli. Kabul etmezse sadece beni silerek yok olmuş olacağım."

"Gücünüzü istemiyorum. Lynx'i kurtarmanız benim için yeterli." Beş silüetin hikayesini ve amacını dinleyen Zeng teklifi kabul etmedi.

"Biz bunu istiyoruz. Belki de bu amaçla dünyaya geldik. İsmimizi bilmesek yada Prometin beş anahtarı olarak anılsakta istediğimiz bu bunu kabul et. Arkadaşını kurtarmamıza olan teşekkürünü böyle ifade et bize." Beş silüet uzun yaşamının verdiği avantajı kullanarak Zeng'i zayıf noktası üzerinden hedefledi.

"Teşekkür olarak mı? İyi de bu sizin kendinizi yok etmeniz demek bunu yapamam." Zeng teşekkür için olsa bile bunu kabul etmek istemedi.

"O halde arkadaşını eski haline getirerek yenilediğimiz yaşam gücünü geri alırız." Beş silüet aynı anda konuştu ve Lynx'e doğru hareket etti.

"Durun, tamam... Kabul ediyorum." Zeng beş silüeti durdururken, dişlerini sıkarak konuştu.

"O halde gözlerini kapat ve başlayalım emin ol sana zarar vermeyeceğiz. Yemin bile ederiz. Bunu sana vermek istememizin sebebiyse, arkadaşını bu kadar önemseyen sen gibi kimse olmamıştı. Gücümüzü sana vermeyi denemezsek, bu bizim gücümüze kimsenin laik olmadığı anlamına gelir." Beş silüet yeniden Zeng'e baktı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-01 01:19:35
Ellerinize sağlık.