Ejderha İmparator

13 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
365 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Lynx'e Ne Yaptın?

Lynx'e Ne Yaptın?


"O halde gözlerini kapat ve başlayalım emin ol sana zarar vermeyeceğiz. Yemin bile ederiz. Bunu sana vermek istememizin sebebiyse, arkadaşını bu kadar önemseyen sen gibi kimse olmamıştı. Gücümüzü sana vermeyi denemezsek, bu bizim gücümüze kimsenin laik olmadığı anlamına gelir." Beş silüet yeniden Zeng'e baktı.

Zeng kendisine yapılan açıklama doğrultusunda Lynx'e bir kez daha bakarak gözlerini kapattı. Önündeki beş silüetin kendisine ne gibi bir güç vermek istedikleini dahi bilmiyorken oldukça tedirgin bir ruh haline sahipti.

Zeng gözlerini kapadıktan sonra beş silüet tekrar taş şeklini alarak maksimum parlaklıklarına ulaştı. Harabelerde Zeng ve kendilerinin bulunduğu alan tamamen beş renkle aydınlanmıştı.

"Zeng sen açıkcası bir elementalist değilsin. fakat elementalistlere çok benziyorsun hatta ben bile seni öyle sanmıştım. Testi mutlak başarıyla geçtin. Bu iki sebep yüzden diğer elementalistler gibi küçük bir parça ve bir element vermeyeceğiz. Sana dediğimiz gibi zihnimizi silerek tüm gücümüzü vereceğiz. Sahip olduğun ejderha kalbiyle bu mümkün. Bu sayede görevin için olan yoluna da yeni bir taş eklemiş olacağız.  Bana verilen isimle yani Prometin beş anahtarı olarak son varisimizi yani seni seçtik. Umarım kalbin ve gücün bizi kabul eder."

Her bir taş farklı renk  yayarak bir süre bu parlaklığını koruduktan sonra Zeng'in bulunduğu yere doğru süzüldü. Parlaklıklarını korurken bir büyü çemberi oluşturdular ve beş farklı köşeye yerleşerek renkleri birbirlerine karıştı.

Zeng tüm bu süreç karşısında etrafındaki alanın nasıl parladığını göz kapaklarında hissederek olduğu yerde kıpırdamadan kalmıştı. Göz kapaklarına yansıyan parlaklığın hızla artmasından dolayı işlemin büyük kısmının bittiğini tahmin ediyordu.

"Zeng anlaşılan hemen gücünü arttıramayacağız. Fakat kalbin ve büyün bizi kabul etti. Şimdi zihnimi silerek son adımı gerçekleştiriyorum. Unutma sana verdiğimizi kötüye kullanma. Gücümüzü tamamen kullanabileceğin gün için kabuğunu kırmalısın." 

Beş taşın birbirine karışan ışığından Zeng'in kulaklarına bir kez daha sözcükler yankılandı. Duyduğu kelimeler karşısında Zeng neredeyse işlemin bitmek üzere olduğuna artık daha da emin olmuştu.

"Unutma kabuğu kır. Kabuk düştüğünde..." Beş renk sözlerini bitiremeden soldu ve yok oldu.

Zeng göz kapaklarına yansıyan ışığın kaybolmasıyla beraber gözlerini aralayarak yavaş yavaş açtı. Etrafındaki karanlık içindeki tek ışığın Lynx'in yanan alevlerinden kaynaklandığını gördü. Beş taştan ise en ufak bir iz dahi yoktu. Bir kaç nefes sonra beş taşında tamamen yok olduğuna emin olmuştu.

"Kabuğu kırmak mı? Hangi kabuğu kıracağım. Hangi kabuk düşecek. Yine aklımda bir ton soru işareti var. Her neyse en azından Lynx iyi." Zeng Lynx'in yanına geldikten sonra ona baktı. Aklındaki tüm düşünceleri Lynx'in iyi olduğuna emin olduktan sonra uçup gitmiş gibiydi.

"Çabuk uyan dostum. Uyanana kadar sanırım en güvenli yer burası." Zeng Lynx'in yanına oturarak onu izledi. Arkadaşı uyanana kadar burada kalmaya karar vermişti.

Zeng Lynx'in kuyrundaki alevlerin tekrar canlı ve göz alıcı bir şekilde parıldamasını izlerken bir kaç saat geçirdi. Ara ara arkadaşının tüm vücudunu baştan aşağı inceliyor ve onunla bu zamana kadar neler yaşadıklarını düşünüyordu.

Zeng iki gün boyunca uyumadan arkadaşını izlemeye devam etti. Fakat Lynx'in uyanmaya dair en ufak belirtisini bile göremedi. Canı sıkıldığında ayağa kalkarak küçük bir alan içerisinde bir kaç tur atıyor ve tekrar uyanmasını beklediği dostunun yanına oturuyordu.

"Uyanmanı beklemek tahmin ettiğimden daha sıkıcı birşeymiş. Ben bilinçsizken  o kadar gün boyunca benim başımda nasıl bekledin. Yoksa sende benim gibi sıkıldın mı?" Zeng, Lynx'i izlerken kendi kendine konuştu.

"Sahi haberin yok ama beş taş seni tedavi ederken bende baya uyudum. Artık uyurken güç seviyemi bastırmak zorunda kalmadığım için şuan Gerçek ruh oluşumu bronz seviyesine hatta zirvesine ulaştım. Eminim uyandığında buna çok sevineceksin. Bunun yanında bu beş taşı ve testini de anlatacağım." Zeng bilinci kapalı bir şekilde uyuyan Lynx'e içindekileri anlatmaya başladı.

"Gerçekten çok sıkıldım. Biraz uyursam zaman daha çabuk geçer. Fakat ben uyurken uyanırsan kızarsın değil mi? Sanırım kızmazsın gerçekten çok sıkıldım." 

Zeng  oturduğu yerde uzanakarak başını, Lynx'in başının hizasına getirdi ve ona doğru dönerek arkadaşını izlerken gözlerini yavaş yavaş kapatarak uykuya daldı.

"Zeng uyan... Zeng uyan hadi...."

Zeng bir süre sonra gözlerini yavaş yavaş duyduğu ses üzerine açmaya başladı.

"Ne? Sende kimsin!" 

Zeng gözlerini açtığında başını yukarıya doğru bakarken bir insanın kendisini izlediğini görerek reflkeks olarak zıpladı ve oturdu.

"Sende kimsin Lynx nerde ona ne yaptın?" Zeng karşısındaki kişiye  baktı. "Üstelik neden çıplaksın." Zeng karşısındaki insanın çıplak olduğunu farkederek gözlerini kapattı.

"Ne... ne demek istiyorsun? Benim Lynx" 

"Yalan söylemeyi bırak. Lynx bir insan değil kaplan. Ne yaptın ona çabuk söyle bana yoksa seni buna pişman ederim."

"Yalan söylemek mi? İnsan mı? Çıplak mı?"

 Lynx kuyruğunu kendi yüzüne doğru getirirken pençesine baktı.

"Naniiii"

"İnsan eli mi! İnsan kolu mu!" Lynx ellerini ve kollarını gördüğünde korkudan çığlık attı.

"Niye bağırıyorsun?"  Duyduğu çığlık karşısında gözlerini tekrar açan Zeng önündeki kıza baktı. "Sana Lynx'e ne yaptın dedim. O nerede?"

"Zeng benim Lynx. Bu nasıl oldu bilmiyorum ama gerçekten benim." Lynx tekrar bakışlarını Zeng'e çevirdi.

"Yalan söyleme. Açıkcası bir Şeytran sürücüsü olmalısın. Lynx nerede?"

"Öyle olsam adımı nereden bileyim?"

"Uyanır uyanmaz. Sana Lynx nerede diye sordum. Bu yüzden arkadaşımın adını bilebilirsin. Son kez soruyorum. Lynx nerede?" Zeng ruh denizindeki büyüsünü serbest bırakarak bedenini alevlerle kapladı.

"Benim Lynx'im ben. Tamam beni bir mağarada buldun bir milyon yıldan fazladır mühürlüydüm. Seni Jianta büyüttü ve bana kanını verense onu büyüten Titan'dı. Şimdi bana inandın mı?" Lynx kendisi ve Zeng hakkında bildiklerini anlatmaya başladı.

"Hı? Gerçekten sen misin Lynx? Ama sen insansın. Bu nasıl oldu?" Zeng önündeki kızın anlattıklarından sonra karşısındaki kişinin Lynx olduğuna ikna olmuştu.

"Bilmiyorum bu nasıl oldu. Fakat sanırım gerçekten insan oldum." Lynx Zeng'in sorusuna cevap verirken düşünceli olarak bunun nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Hey sen dik dik neye bakıyorsun!" 

"Şey çıplaksın ve sanırım tam olarak bir insansın. Bir kaç fazlalık dışında." Zeng, Lynx'in sözlerinden sonra kendisine gelerek gözlerini sabitlediği iki büyük çıkıntıdan kaldırarak Lynx'in yüzüne doğru baktı.

"Seni adi sapık. Senin gözlerin benim.. benim..." Lynx kızararak Zeng'e baktı fakat cümlesini tamamlayamadı.

"Ben sapık değilim. Karşımda çıplak olarak duran sensin. Benim suçum ne. Üstelik kuyruğunu da öne getirerek tüm vücudunu aydınlatadan da sensin." 

Zeng  sapıklık yapmadığını ve buna kendisininin sebep olduğunu söyeyerek aceleyle kendini haklı çıkarmaya çalıştı. Sözleri sırasında gözleri bir-iki kere tekrardan Lynx'in şuan sahip olduğu iki büyük çıkıntıya kaymıştı.

"Hala benim şeyime bakıyorsun... Sen..... Çabuk bana elbise ver." Lynx kuyruğunu ve alevini arkaaya çekerek. Zeng'den elbise istedi.

Zeng, Lynx'in şuan gerçekten çok kızgın olduğunu görerek hemen boyut kolyesinden bir iki parça kendi elbisesini çıkartarak Lynx'in üzerine doğru attı.

"Bunlar nasıl giyiliyor. Şimdi çıldırıcam." Lynx. Zeng'in uzattığı elbiselere bir süre baktıktan sonra ntuasıl giyeceğini bilmediğinden elbiseleri sadece tutarak Zeng'in önünde durmaya devam etti.

"Gerçekten nasıl insan olduğunu bilmiyor musun?" Zeng, Lynx'in kızgınlığını dikkatini başka yöne çekerek unutturmak istedi.

"Hayır bilmiyorum. Ben yokken neler oldu? Hem neredeyiz biz." Lynx etrafındaki karanlığa ve insan ellerine baktı.

"Şey sen o kuşla olan savaşında bilincini kaybedince. Öfkeden deliye döndüm. Baskılamaya çalıştığım güç elimde olmadan büyük bir patlamaya sebep oldu.... Yanına geldiğimde kuyruğundaki alevlerin sönmek üzere olduğunu farkederek, hızla bu harabelere seni kurtarma umuduyla koştum." Zeng, Lynx'in bilinci kapandıktan sonra neler olduğunu en ufak ayrıntısına kadar anlatmaya başladı.

"Beş element taşı mı? Dünyanın merkezinde mi doğmuşlar? Test mi? İnsan silüeti haline mi dönüşüyorlardı? Prometin anahtarı mı?" Lynx, Zengin neler olduğunu anlatmayı bitirmesiyle duyduklarını zihninde toparlamaya çalışıyordu. "Ayrıca kabuğu kırmak da ne demek? Hangi kabuğu kırmalısın yada kıracaksın."

"Bunu bende bilmiyorum." Zeng sağ elini başının arkasına götürdü.

"O zaman bana bunu yapanlar onlar mıydı? Gerçi anlattığın gibi dünyanın merkezinde doğmuşlarsa bu güce sahip olabilirler." Lynx bulunduğu insan formunun tek açıklamasının onlar sayesinde olabileceğini düşünüyordu.

"Bundan emin misin?" 

"Emin değilim. Fakat başka mantıklı açıklaması yok. Bu yüzden onlar olmalılar. Testi başarıyla geçmenin sebebi olarak beni bu kadar önemsemen olduğunu söylemedin mi? Beni bu kadar önemsediğin için tedavi esnasında sen uyurken yapmış olmalılar." Lynx aklındaki düşünceyi dile getirdi.

"Sanırım öyle olmalı." Zeng, Lynx'in düşüncesinin tek yol olduğunu kabul etmişti.

"Peki o halde söylesene nasıl görünüyorum. İnsan formunda nasılım? Anlat tarif et bana." Lynx bir insan olarak nasıl göründüğünü düşünüp, heyecanlandı ve  kendine engel olamadan merak etmeye başladı.








Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-01 01:19:41
Ellerinize sağlık.