Ejderha İmparator

20 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
352 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Karjen, İlk Atamız

Karjen, İlk Atamız


"Roaağğrrrrrr" 

Lynx yanı başında bilinci kapalı olarak yere düşen arkadaşını görünce, iç güdüsel olarak tekrar kaplan formuna ve hemen ardından ise yıkıcı gücünün şekline dönüştü. Çılgın ve öfkeli bir kükreme atarak yanı başındaki kuşa doğru saldırdı.

"Sakin ol. Arkadaşının bir şeyi yok." Kuş karşılık vermeden saldırıyı atlattı.

"Ona bir şey olursa seni buna pişman ederim, demiştim. Şuan bilinci kapalı ayrıca büyü gücü oldukça zayıf tekrar iyileşmesi ne kadar zaman alıcak! Roaağğrhhhrrr" Lynx, öfkeli bir kükreme daha atarak havalandı.

"Nihai yok oluş."

Kanatlarıyla havada süzülürken kendisini hiç bir şekilde geri tutmadı. Gerçekleştirdiği yıkıcı saldırısında gücünün her zerresi patlak vermişti.

"Sana sakin ol dedim. Onu çabucak iyileştirebiliriz." Kuş, Lynx'in  Zeng'e olan koruma iç güdüsüne saygı duyarak karşılık vermemeyi sürdürdü.

"Umarım doğru söylüyorsundur. Aksi halde yapacağım son şey olsa dahi seni ve bu ormanı kül ederim. Onun bir gün, bir an için bile böyle savunmasız olması, benim başarısız olduğum anlamına gelir."

 Lynx, Zeng'in bilinçsiz, savunmasız ve aynı zamanda zayıf büyü aurasına baktı. En başında yardım talebini reddetmesini söyleseydi. Zeng'in şuan bu halde olmayacağını düşünerek aslında kendisini suçlu hissediyordu..

"Merak etme, insana dönüş ve tekrar sırtıma bindir onu. Arkadaşını ormanımızın kutsal mağarasına götüreceğim. Orada kendisine çabucak gelir. Eğer dediğim gibi çıkmazsa beni istediğin gibi öldüreblirsin karşı çıkmayacağım." Kuş sözlerini bitirerek tek kanadını yere doğru uzatarak. Lynx'i  bekledi.

Lynx sakinleşip, öfkesini dindirdiğinde insan formuna dönüşerek Zeng'i kuşun sırtına doğru taşıdı.  Sırtında yerlerini aldığına emin olan dört metrelik kuş mağaranın çıkışına doğru yöneldi ve mağara ucuna vardığındaysa uçuşa geçti.

Lynx bir kaç gün boyunca gözlerini Zeng'e odaklayarak yolculuğa devam etti. Tüm yol boyunca ağzını bıçak açmamış ve hiç bir kelime söylememişti. Tüm odağı ve düşünceleri, başını kolları arasında tutmuş olduğu arkadaşıydı.

"İşte geldik." Kuşda yol boyunca Lynx'e uyum sağlamış ve yolculuk sırasında şuana kadar tek kelime etmemişti.

Lynx kuşun sözleriyle beraber bakışlarını devasa mağaraya çevirdi. Bir kaç nefes sonra kuşun yere inmesiyle beraber Zeng'i kucaklayarak mağaraya doğru yürüdü. Kuş ise peşlerinden onları takip ediyordu.

Lynx üç-dört tütsü süresi boyunca mağarada Zeng'i kucaklayarak ilerlemişti. Nihayet adımlarını durduğundaysa önünde mor bir su birikintisi duruyordu.

"Bu nedir?" 

"Bu kutsal mağaramızın kutsal suyudur. Yaraları hızla iyileştirir, büyü gücünü geri kazandırır. Normalde atalarım ve ormanın yaşlı, bilge hayvanları tarafından kullanılır. Şuana kadar hiç bir insan bu suyu kullanmadı. Vatanım için yaptıklarından sonra arkadaşın bu suyu kullanabilecek niteliğe sahip." Kuş önünde duran mor su birikintisinin özelliklerini ve kimler tarafından kullanıldığını açıkladı.

"Sorun yok. Bana güvenebilirsin arkadaşın kesinlikle bu sularda kat ve kat daha hızlı bir şekilde kendisini toplayacak." Lynx'in tedirginliğini sezen kuş ona güven vermek istedi.

Lynx, kuşun sözleri üzerine, su birikintisine adım adım yanaştı. Sınıra vardığındaysa kucağındaki dostunu yavaş bir şekilde su birikintisinin içine koydu.

Zeng'in vücudu bir kaç nefes içerisinde su birikintisine yavaşça battı. Sadece başı Lynx'in kolları arasında ve suyun içinde değildi.

"Kiiiiyyuuuu" Kuş, Zeng ve Lynx'i izlerken avazı çıktığı kadar bir çığlık patlattı.

"Ne yapıyorsun?" Lynx, ani çıplık sebebiyle anlık olarak sarsılarak bakışlarını kuşa çevirdi.

"Endişelenme büyük bilgelerimi çağırıyorum."

Kuşun attığı çığlık üzerinden artık bir hafta geçmişti. Lynx' bir hafta boyunca uyumadan, yemek yemeden Zeng'in gözlerini açmasını beklemiş ve su birikintisi üzerindeki başını kolları arasında tutmaya devam etmişti.

"Birileri geliyor."

Lynx bakışlarını mağara girişine çevirdiğinde altı yaşlı kuşun bulundukları yere yaklaştığını gördü. Bir kaç nefes sonra Lynx'in i gördüğü kuşlar, artık hemen arkasında ve bi kaç adım mesafede duruyordu.

"Bizi buraya neden çağırdın üçüncü prens ve neden bir insan kutsal mağaramızın su birikintisinde? Bize açıkla lütfen" Yaşlı kuşlardan sağ baştaki konuştu.

"Büyüklerim. İnanıyorum ki işaretleri fark etmişsinizdir. Ormanın laneti kırıldı." Kuş saygıyla durumu açıklamaya başladı. "Laneti kıransa su birikintisinde görmüş olduğunuz insan. Prometin beş anahtarının onayını ve gücünün bir kısmını alan bu insan, benim yardım isteğimi geri çevirmedi. Ormanın lanetini kırmayı denedi ve bunda başarılı oldu." Kendisini pür dikkat dinleyen büyüklerine her ayrıntıyı anlatmaya devam etti.

"Tüm işlem başarıyla gerçekleşmiş olsa ve lanet yok edilse de bunun sonucunda insan çok zayıf düştü. Onu hızla iyileşmesi ve tekrar büyü gücünü toplaması için buraya getirdim. Bize yardım etme sorumluluğu yokken yardım etmeyi seçti. Bence ormanın kutsal mağarasının suyunu kullanması için bir istisna yapabiliriz." Kuş bu noktada tüm büyüklerini dikkatle izledi ve tepkilerini merak etti.

"Üçüncü prens işaretleri fark ettik. Lakin gerçekten laneti yok eden bu insan mı??" Altı kuştan en asil havaya sahip olan sessizliği bozdu.

"Evet kendi gözlerimle gördüm. Tüm süreçte bir an olsun bile gözlerimi ondan ayırmadım." 

"Peki o halde bu suyu kullanabilir. Her hangi bir sorun yok.  Bu tek seferlik bir istisna."

"Ormanın durumu nasıl?" Kuş lanet kırıldığı andan itibaren bu konuyu merak ediyordu.

"Ağaçların içindeki siyah sıvı artık daha açık renkte. Topraktan yayılan abeslik hissiyse çok düşük bir miktar azalmış. Fakat bin yıldır ormana tesir eden bu lanet bu kadar çabuk dağılamaz. Tahminlerimize göre en fazla yüz yıllık bir süreç içerisinde tamamen yok olacak." Altı kuşun en kudretlisi orman hakkındaki gözlemlerini sundu. "Üçüncü prens başka bir konu yoksa şimdi ayrılıyoruz." 

"Bir konu daha var bu insana  bir hediye sunmalıyız. Bize olan yardımı karşılık beklemeden yapmış olsa da ona teşekkür borcumuzu ödemeliyiz." Kuş altı büyüğünün gözlerine belirli bir niyetle baktı.

"Ormanın kutsal mağarasının suyu yeterince  iyi bir teşekkür olmalı. Haksız mıyım üçüncü prens?" Altı kuşun en kibirlisi prensin niyetini tahmin etmiş gibiydi.

"Mağara suyu bizim yüzümüzden başına gelenleri telafi etmek içindi. Orman için yaptıklarından dolayı ayrı bir teşekkürü hakediyor. Sizce de öyle değil mi?" Kuş sakince  cevap verdi.

"Aklınızda tam olarak ne var üçüncü prens?" Altı kuş aynı anda konuştu.

"Karjeni getirin." Kuşun sözleri çevreye yumuşak fakat baskı dolu bir aura yaydı.

"Karjen mi? Üçüncü prens bir daha düşünmenizi tavsiye ederim. Lütfen başka bir teşekkür hediyesi hazırlamamıza izin verin. Karjen olmaz." Altı kuşun en yaşlısı prensi kararından caydırmak istedi.

"Size Karjen'i getirin dedim. Bu konu hakkında çok düşündüm ve geri adım atmayacağım."

"Peki o halde üçüncü prensin isteği bizim için emirdir." Altı kuş çaresizlik içinde prensin isteğini kabul ederek kutsal mağaradan ayrıldı.

"Karjen nedir?" Tüm olan biteni sessizce dinleyen Lynx altı kuşun ayrılmasından sonra merakını gizleyemedi.  

"Karjen bizim ilk atamızın kendisine verdiği isimdir. Ölmeden önce kemiklerine bir yaratım yaptı. Her kemik parçası atamızın ruhundan bir parça güce sahiptir. Yani her kemik parçasıyla atamızı belirli bir süre çağırabiliriz. Fakat farklı bir kullanım yolu olduğunu da duydum."  

"Nedir o?" Lynx ilk atanın kemiklerini gerçekten merak etmişti. Zeng'e büyük koruma sağlayabilecek herşey ilgisini cezbediyordu.

"Kan töreniyle atamızın gerçek bedeni de ortaya çıkabilir. Fakat bunu deneyenlerin hepsi başarısız olmuş. Orman lanetlendiğinden itibarense sadece üç kere denenmiş. Üç denemeden sonra  atamız karjenin artık iki kemiğine sahibiz. Bu yüzden bir daha denenmedi. Sadece soyumuzu koruma uğruna kullanılmaya karar verildi." Kuş kemikler hakkında bildiği herşeyi tamamen anlattı.

"Peki iki kemikten birini vermek çok büyük bir teşekkür değil mi?" Lynx, kemiklerin değerini anlamıştı.

"Evet çok büyük hatta gereğinden fazla büyük." Dedi kuş. "Lakin üç boşa denemeyle atamızın üç kemiği boşa gitti. Sonuç olaraksa ormanın laneti kaldı. Bu yüzden birini size vermek benim için dördüncü denemenin başarılı olması anlamına geliyor. Sadece gerçekten gerekli olduğu zamanlarda kullanın." 

"Anlıyorum. O halde teşekkürünüzü Zeng adına kabul ediyorum." Lynx, Zeng'in hayati bir tehlike karşısında güvende olmasını her şeyden çok istiyordu. Bir ata kemiğiyse bunun için en iyi yollardan biriydi.

Zaman hızla akıp gitmiş ve Zeng'in bilinçsiz olduğu süreden itibaren yirmi yedi  gün geçmişti.  Zeng en ufak bir kıpırdanma olmadan hala bilinçsiz olmasına rağmen büyü gücü ve aurası artık eskisi kadar canlıydı. Hatta eskisinden daha da iyi gibiydi. Bir kaç gün içinde uyanacağı su götürmez bir gerçek olmuştu.

"Üçüncü prens Karjen'i getirdik." Altı kuş sonunda tekrar mağaraya gelmişti. Prensin önüne gelerek kemikleri uzattı.

"Güzel bu yeterli diğerini geri götürün." Prens kemiklerden küçük olanı alarak altı büyüğünü tekrar gönderdi.

"Buyur bu Karjen. Dediğim gibi sadece gerekli durumda kullanın. Böylesi bir şey en önemli hayati krizleri çözer. Gerçekten baş edemeyeceğiniz bir sorun olduğunu düşünmeden kullanmayın." Kuş, Lynx'e kemiği ve gerekli oluşumu verdi.

Lynx kemiği kabul ettikten sonra bakışlarını tekrar Zeng'e çevirdi. Arkadaşının artık bir an önce uyanmasını isteği hat safhaya ulaşmıştı. Kısa bir kaç gün daha akıp zaman hızla  geçti. Zeng sonunda gözlerini aralamıştı.

"Zeng! uyandın." Lynx, gözlerini açan dostunu gördüğünde sevinçle bağırdı.

"Biraz uyudum sadece. Hı? Bu su da ne? Neden mor ve neden içindeyim?" Zeng tam olarak kendine geldiğinde bulunduğu yeri sordu.

"Burası ormanın kutsal mağarası ve bu da...." Lynx, Zeng'e bilinçsiz olduğu süre boyunca olan biteni açıklamaya başladı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-03 03:20:19
Ellerinize sağlık.