Konuşmak İstiyorum

 Konuşmak İstiyorum 

"Kedicik, pisi pisi beni mi arıyorsun?" kaya parçası bir kaç adım uzaktan Lynx'e seslendi. "İmparatoruna dokunmaya nasıl cüret edersin. Normalde seni öldürürdüm. Ama her nedense beni eğlendirdiğini düşünüyorum." kaya parçası ukala ve asil bir ses tonuyla konuştu.

"Bu taş oldukça komik." 

Zeng, Lynx ve kaya parçası arasında geçen olayları oldukça komik bulmuş ve gidişatı izlemeye karar vermişti. Sebebini bilmese dahi kaya parçası kendilerine karşı kötü bir amaç taşımıyor gibi hissediyordu.

"Ne saçmalıyorsun sen yine? Gel buraya.  Roaaağğhhhrr"

Lynx tekrar kaya parçasının bulunduğu yere atladı. Bir kaç nefes etrafa bakındıktan sonra kaya parçasının sesini duyamadığını farketti. Kaya parçası bu sefer avucunun içinde olmalıydı.

"İmparatorunu diyorum. Eğlendirdiğin için şeref duymalısın bu herkese bahşedilen bir onur değildir." Kaya parçası, Lynx'in pençelerini açmasıyla beraber tekrar bir kaç adım uzaklıkta belirerek önceki tavırlarını takındı."

"Bunu nasıl beceriyorsun seni lanet olasıca taş." 

Lynx bu duruma olan sabrını artık kaybetmişti. Normal bir savaşta düşmanı güçlü olsa dahi savaştan korkmaz ve pes etmezdi. Fakat şuan bulunduğu durum adeta kedi, fare oyunu gibi bir hal almış ve bu sinirlerini hiç olmadığı kadar bozmuştu. Rakibi gördüğü bir şeye, bir taşa dokunamadığı için gözleri kanlanmaya başladı.

"Anlaşılan bugün baya hırçınız ha kedicik. Ehehe"

 Kaya parçası tekrar üzerine atılan Lynx'den bir kez daha sakınıp ortaya çıktığında aldığı zevk tarif edilemez bir hal almıştı.

"Hırçın mı?" Zeng, Kaya parçasının hırçın kelimesi üzerine biraz ironi hissetti.

"Zeng buraya gelip bana yardım edecek misin? Neyi izliyorsun orada?" Lynx, Zeng'in kendisini ve kaya parçasını keyifli bir şekilde izlediğini görünce öfkesi daha da arttı.

"Bence komik ve eğlenceli o yüzden izlemek istedim. Bana niye bağırıyorsun. Her neyse madem öyle hadi yapalım Lynx." Zeng kendisini açıklarken ayağa kalktı.



"Sence ben eğleniyor muyum seni... seni..." Lynx, arkadaşına ne diyeceğini bilemedi.

"Ama ben eğleniyorum. Evlat güzel bir mizahın varmış, seni sevdim." Kaya parçası İkili arasındaki konuşmaya dahil oldu.

"Sen kapa çeneni. Lanet olasıca toprak parçası."

 Lynx tekrar taş parçasının üzerine atladı.  Tek yapmak istediği pençeleri arasında kaya parçasını ezmekti.

"Burada." Zeng tekrar ortaya çıkan kaya parçasına söz hakkı vermeden üzerine atladı.

"Sensin toprak parçası. Senin anan toprak parçası seni kötü kedi. Seni pisi pisi. İsmin Lynx'di değil mi?  Ben senin annenin annesini görmüş biriyim. Bana toprak parçası mı diyorsun. Şimdi toprak olan şey asıl senin anan. İmparatoruna saygı duy pisi pisi." Kaya parçası ikilinin ortasında tekrar açığa çıkarak bakışlarını Lynx'e çevirdi.

"Seni lanet olasıca kaya parçası. Artık yeter. Nihai Yok Oluş." Lynx artık kaya parçasını sadece yok etmek istiyordu.

Lynx  kanatlarını açarak bir kaç adım havaya yükseldi. Kaya parçasının olduğu alana doğru en güçlü tekniğini serbest bırakarak saldırdı.

Bir kaç nefeslik sessizlikten sonra kaya parçasının tekrar ortaya çıkmaması üzerine siniri ve öfkesi artık geçmiş ve yüzünde bir tebessüm belirmişti. Kaya parçasının konuşmaları ve tavırları olmadan artık huzura kavuşmuş gibiydi.

"Sonunda sesi kesildi, toprak parçasının. Hadi gidelim artık." Lynx, kaya parçasının yok olduğundan emin olarak Zeng'in yanına doğru yürümeye başladı.

"İmparatorum diyecektin. Sanırım dilin sürçtü öyle değil mi?" Kaya parçası, Zeng'e doğru yürüyen Lynx'in arkasından çıkarak tekrar konuşmaya başladı.  "Sence o kadar kolay yok olsam bunca yıl yaşar mıydım?"

"Seni... Seni...."

 Lynx duyduklarına inanamayarak tekrar arkasını gördüğünde kaya parçasının hiç bir şey olamamış gibi rahat bir ifade takındığını görünce gözleri tekrar kanlandı ve öfkesinden cümlenin devamını unuttu.

"Zeng, saldır. Hiç bir şeyini geri tutma. Nihai Yok Oluş." 

"Ateş Ejderhasının Birleşik Kanat Saldırısı"

Zeng, Lynx'in saldırısını bıraktığı an kendi saldırısını da kaya parçasına doğru gönderdi. İkilinin saldırıları kaya parçasının olduğu yere neredeyse aynı anda ulaşarak büyük bir patlama sesi ortaya çıkardı.

İkilinin saldırısından  sonra havaya savrulan toprak ve ortaya çıkan duman bir kaç nefeste dağıldı. Kaya parçası ortalıkta görünmüyorken Zeng ve Lynx'in önünde bir kaç adımlık küçük bir krater oluşmuştu.

"Bundan da sağlam çıkamaz her..." Zeng dağılan toz ve dumandan sonra kratere bakıyordu.

"Vay be! İkinizin birleşik gücü oldukça iyiymiş. Gerçekten etkilendim. Her neyse artık sakince konuşabilir miyiz?" Taş parçası Zeng'in cümlesini bitirmesine izin vermeden ikilinin arkasında ortaya tekrar çıktı.

"Buna inanmıyorum. Gerçekten bunu nasıl yapıyorsun." 

İkili arkasını döndüklerinde kaya parçasının bir çizik dahi almadan önlerinde durduğunu görünce Zeng artık cidden şaşırmıştı. Lynx ise artık pes ederek ağlamak istiyor gibi bir ifadeye sahipti.

"Zeng gidelim." Ne yaparsa yapsın kaya parçasını yok edemeyeceğini anlayan Lynx öfkesini içine atarak kaplan formunun zirvesinden çıktı. Fakat insan dönüşmeden yürümeye başladı.

"Ama."

"Sana gidelim dedim. Yürü!"

Zeng Lynx'i durdurmak istese de içindeki öfkeyi hissederek arkadaşını takip etmeye başladı.

"Hey bekleyin, beni bekleyin. Sizle konuşmak istiyorum." 

Kaya parçası ikilinin ayrıldığını görerek seslendi ve havalanarak ikiliyi takip etmeye başladı.

"Size bekleyin dedim. Konuşmak istiyorum."

"Onu duymazdan gel."

Lynx kaya parçasının kendilerini takip etmesine karşın yapabileceği bir şey olmasa bile onu duymazdan geldi. En azından onu umursamayarak bir süre sonra peşlerini bırakacağını umut ediyordu. (Hey gidi hırçın ne hallere düştün sen.)

"Size bekleyin dedim. Beni duymuyor musunuz? İmparatorunu sizinle konuşmak istiyor."

"Hey kime diyorum. Hadi ama."

"Hey hadi sizinle konuşmak istiyorum. Beni görmezlikten gelmeyi bırakın." 

Kaya parçası Lynx ve Zeng'e sürekli seslenerek takip ettiği süre artık iki gün ve iki geceyi geride bırakarak üçüncü günün öğle vaktine kadar gelmişti. Bu süreç içerisinde ikiliyle sürekli konuşmak istediğini tekrarlamış ve ara ara önüne geçerek kendisini göstermişti.

"Yeter artık bizi takip etmeyi bırak, seni lanet toprak parçası." Zeng sürekli kaya parçasının sesini duymaktan artık bıkmış ve Lynx'in ise öfkeden her an patlayabilecek olmasını fark ederek sessizliğini bozdu.

"Evlat sadece sen ve kedicikle konuşmak istiyorum." Kaya parçası üç gün içinde ilk kez cevap aldığını görerek heyecanlandı.

"Tamam. Tamam ona kedicik demicem artık. İsmi Lynx'di değil mi? Lynx sakince konuşalım sonra istersen gideceğim söz veriyorum. Bir imparator verdiği sözü her zaman tutar." Kaya parçası, ikilinin tekrar kendisini umursamadığını görerek bir teklif sundu.

"Lynx bence onu dinleyelim. Yoksa peşimizi bırakacak gibi görünmüyor."

"Hayır yürümeye devam et. Onu umursamıyorum."

"Konuştuktan sonra istersen gideceğine dair söz verdi. Buna gerçekten daha fazla dayanacağını düşünüyor musun?" 

"Peki ama bir şartla."

"Şartın nedir? Kabul ediyorum sadece söyle." Kaya parçası Lynx'in teklifini kabul ettiğini görerek hemen şartını öğrenmek istedi.

"Konuşurken bana kedicik, pisi pisi falan demeyeceksin ve sana bir kez dokunacağım. Şartım bu." 

"Peki kabul ediyorum. Sana kedicik demeyeceğim ve bana bir kez dokunacaksın." 

Kaya parçası Lynx'in şartlarını kabul ederek yürümeyi bırakan ikilinin önüne geçti ve Lynx'in sağ pençesine doğru süzüldü.

"Sonunda elimdesin. Seni toprak parçası."

 Lynx elleri arasındaki kaya parçasını sıkarak ağzına doğru hızla götürdü. Kaya parçasını sadece dişleriyle ezmek istiyordu.

"Her tarafımı salya ettin. İmparatoruna saygısızlık yapmak cidden çok kötü bir davranış. Iyyyghhh hiç utanmıyor musun. Her tarafım salya oldu şuna bak." 

Lynx kaya parçasını ezmek için bir kaç nefes harcamasına rağmen başarılı olamamış ve vazgeçerek tükürmüştü. Lynx'in dişleri arasından kurtulan kaya parçası sadece söylenmeye başladı. Bir imparatora böyle davranılması duygularını incitmiş gibi görünüyordu.

"Şimdi beni dinleyecek misiniz?" Kaya parçası üstündeki salyalardan kurtularak kendisini izleyen ikiliye baktı.

"Ne konuşmak istiyorsun?" Zeng, arkadaşının sessiz kalması üzerine hızlıca cevap verdi.

"Sizin kökeniniz nedir? Ben istemediğim halde beni nasıl gördünüz ve duydunuz?" 

"Sana bunu anlatmayacağız. Kökenimiz bizi ilgilendirir." Lynx sinirli bir şekilde köken sorusunu yanıtlamak istemedi.

"Anlatana kadar gitmiyorum." Kaya parçası keskin bir ifade takınarak anlatmalarını beklemeye başladı.

"Lynx, bence sorun olmaz kötü bir amacı olsa o kadar süre bizi takip etmez ve saldırırdı."

"Her neyse. Nasıl istiyorsan öyle yap. Siz konuşun." Lynx ikiliden bir kaç adım uzaklaşarak ikilinin konuşmasının bitmesini bekledi.

"Benim adım zeng ve ben bir ejderhanın oğluyum. Babam ölürken kalbini bana ve görevini bana devretti."

Zeng kendisi ve Lynx hakkında herşeyi anlatmaya başladı. Önündeki kaya parçasının gerçekten kötü bir niyeti olsa şuana kadar saldıracağını tahmin ediyordu. Bu tahminin sebebiyse birleşik saldırılarının kaya parçası üzerinde en ufak bir çiziğe dahi sebep olmamasıydı.

"Anladım. Yani kılıç dişli kaplanların yok olmasına rağmen onun bu zamana kadar yaşaması ve böyle evrimleşmiş olması bir ejderhanın lutfuydu. Uzun zamandır bir ejderha görmemiştim. Hatta on bin yıldır görmedim diyebilirim. Özellikle bir ejderhanın kalbini bir insana verdiğini hiç duymadım. Savaşı görmüş olsam da böyle bir plan yapacaklarını düşünmüyordum."

Kaya parçası yaşadığı yıllar boyunca savaştan başka birşeyin hâla kendisini heyecanlandırabileceğini düşünmüyordu. Fakat Zeng ve Lynx'in hikayesi bu algıyı yıkmıştı. Yaşadığı yıllara rağmen evrenin  mucizelerinin tamamını görmediğini anlayarak aydınlanmış gibi hissetti.

"Peki o halde şimdi benim bir sorum var. Sen kimsin?" 

Zeng tüm hikayeyi bitirdikten sonra taş parçasının kim veya ne olduğunu sormamak için kendisine engel olamadı. Dünyayı yeni keşfetmeye başlamış olmasına rağmen konuşan bir kaya parçasının hergün görebileceği bir şey olmadığını biliyordu.