Ejderha İmparator

23 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
483 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Senin Ejderhalar Yüzünden

Senin Ejderhalar Yüzünden


 
 

"Bilmiyorum. Aslında kendime hiç bir zaman bir isim koymadım. Yaşadığım asırlar, yüz bin yıllar boyunca hep bana isim takan bir başkasıydı. Bir çok ismim ve lakabım oldu diyebiliriz. Bunlar arasında baş ağrısı, ızdırap, ölümsüz, gölge, mahküm, kefaret ve bugüne kadar sadece bir kişinin dediği imparator lakabı da vardı. Ayrıca..." Kaya parçası nefes almadan Zeng'in sorusuna cevap vermeye başlamıştı.

"Dur dur. Onu sormuyorum yani senin kökenin nedir?" Zeng kaya parçasının sözünü kesti.

"Kökenim. Şey bunu bende bilmiyorum." Kaya parçası oldukça samimi bir ifade takınarak konu hakkındaki dürüstlüğünü göstermek istedi.

"Nasıl bilmiyorsun?"

"Bana inanmıyor olabilirsin ama gerçekten bilmiyorum. Nerden geldim, nasıl oluştum? Bu konular hakkında ne kadar bilgi edinmek istesem de en ufak bir şey bulamadım." dedi kaya parçası. "Ne veya kim olduğumu bulmak için neredeyse tüm dünyaları gezdim. Fakat bana dair en ufak bir açıklama bulamadım."

"Gerçekten en ufak bir fikrin yok mu?" 

Zeng önündeki kaya parçasının kendisine dair  ufak da olsa bir bilgi sahibi olması gerektiğine inanıyordu. Aksi halde kim veya ne olduğunu bilmeden yaşamanın hayali bile Zeng'e acı gelmişti.

"Gerçekten yok. Belki gitmediğim gezegenlerde ben gibi başkaları yada bana dair bir bilgi olabilir. Fakat o gezegenlere de gidebilmem şuan için imkansız. Gerçi artık umursamıyorum. Uzun zaman önce her şeye olan ilgimi kaybettim. Artık beni eğlendiren tek şey savaşları izlemek." Kaya parçası tekrar umursamaz bir tavır takındı.

"Gitmenin bir yolu yok mu gerçekten?" Zeng önündeki kaya parçası için sempati hissetmeye başlamıştı.

"Hayır yok. Hem gitsem de büyük ihtimal yine bir şey bulamayacağım. Bu yüzden boşa umutlanmaya da değmez. Ayrıca gitmk istesem dahi bu oldukça zor. Sebebiyse senin ejderhalar yüzünden." 

"Benim ejderhalar mı ? Nasıl yani." 

Zeng ejderhaların on altıncı dünyaya yerleştiklerini ve diğer dünyalarla olan geçit bağlarını tamamen kopardığını biliyor olmasına rağmen kaya parçasının kastettiği anlam hakkında bir fikir sahibi değildi.

"Evlat senin görevin için yok etmek istediğin ejderha ve ona inanan diğer ejderhalar on altıncı dünyanın bağlarını kopardı. Bunu biliyorsun değil mi?"

"Evet biliyorum."

"Bu yapılması o kadar kolay olan birşey değil. Ben yüce imparator dahi böyle bir şeyi yapamam. Neden yapamayacağımı söylemeye gerek yok. Önemli olan nokta on altıncı dünyanın bağları koptuğu için diğer on beş dünya arasındaki bağlarda ciddi anlamda zarar gördü ve kritik derecede dengesizleşti." Kaya parçası kendisini dinleyen Zeng karşısında bir imparator havası takınarak konuşmasına devam etti.

"Yani şuan bir başka dünyaya gitmek gerçekten oldukça zor. Hatta benim için bile zor. Bu yüzden Ejderhaların savaşı başladığı günden itibaren buradayım. Ne günlerdi ah ah! Gerçek savaş diye ben ejderhaların savaşına derim. Asla unutamayacağım bir manzaraydı. Bir savaşı izlemekten ilk o zaman keyif almıştım." Kaya parçası izlediği ejderha savaşını hatırlayıp zihninde tekrar canlandırırken melankolik bir tavır ve özlem sergiledi.

"Sen onların savaşın gördün mü?" 

Zeng önündeki kaya parçasının o kadar yıl yaşadığını ve ejderhaların savaşını gördüğüne inanmasa da bir an boş bulunarak sordu.

"Görmek mi? Evlat emin ol gördüm. Hatta beni sinir bozucu bulduklarından sürekli uzaklara fırlatırlardı. Ezmeleri bir işe yaramadığından benden kısa süreli olarak böyle kurtulabiliyorlardı. Hatta içlerinden şerefsiz birisi beni yüce imparatoru mideye indirmişti."

"Seni mideye indirdi ve sen kurtuldun? Nasıl yaptın bunu? Güldürme beni bir ejderhanın midesinden canlı mı çıktın yani?" Zeng gerçekten kaya parçasının ejderha savaşına dair yalan söylediğine artık gerçekten emin olmuştu.

"Gerçekten beni yemişti. Fakat beni sindiremedi ve midesinde beş altı yıl  kadar kaldıktan sonra sanırım konuşmama daha fazla dayanamadı ve savaştığı ejderhalarla beraber kendisini imha etti. Var ya ne manzaraydı." Kaya parçası tüm bunları oldukça heyecanlı ve övünülecek birşey yapmışçasına anlattı.

"Her neyse sorunu sordun. Sorumu sordum artık veda vakti. Sözünü tutup bizi takip etmezsen sevinirim." Zeng kaya parçasının daha fazla palavra atmasını istemeyerek ayağa kalktı ve veda etti.

"Evlat ben yüce imparator sözümü her zaman tutan birisiyimdir. Sizi takip etmeyeceğim. Fakat eminim ilerde tekrar karşılaşacağız. O zamana kadar güçlenmeye bak çünkü seni tırnağıyla ezebilecek varlıklar gördüğüme emin olabilirsin." 

Kaya parçası son sözlerini söyledikten sonra hızla süzülmeye başladı. Kısa bir kaç nefes sonra artık Zeng'in ve Lynx'in görüşünde değildi.

"Lynx hadi gidelim. Biraz tuhaf ve garip olmasına rağmen sözünü tutup bizi artık takip etmeyeceğine inanıyorum." Zeng öfkeli Lynx'in yüz tavrını gördükten sonra arkadaşının sakinleştirmek istedi.

"Umarım etmez. " Lynx insan formuna bürünerek Zeng'in yanında loncaya doğru yürümeye başladı.

"Sence söyledikleri doğru muydu?"  Kendisinin ve kaya parçasının arasındaki konuşmayı Lynx'in duyduğuna emin olan Zeng arkadaşının konu hakkindaki düşüncelerini merak ediyordu.

"Kim veya ne olduğunu bilmediğine inanıyorum. Bin yıllardır yaşadığına da inanabilirim. Fakat ejderhaların savaşına tanık olabileceğine inanmıyorum." 

"Çünkü?"

"Çünkü; kim veya ne olduğunu bilseydi. Böyle amaçsızca etrafta dolanmazdı ve tek eğlencesi savaşan varlıkları izlemek olmazdı. Yaşadığı yıllara gelince saldırılarım üstünde bir çizik dahi oluşturmadı. O yüzden gerçekten çok güçlü olmalı. Yani uzun süredir yaşıyor olabilir. Fakat ejderhaların savaşına tanık olmak Kimsenin o dönemden bu döneme kadar hayatta kalabileceğine inanmıyorum. Özellikle de onun gibi aptal bir kaya parçasının."

"Ayrıca bir konuda kesinlikle haklı. Seni tırnağıyla öldürebilecek varlıklar hatta tek düşüncesiyle öldürebilecek canlılar gerçekten var. O yüzden sıkı çalışNeyse bu konuyu kapatalım." Lynx sinirlerini bozan kaya parçası hakkında daha fazla konuşmak istemediğini belirterek yürüyüşünü hızlandırdı.

Zeng arkadaşına uyum sağlayarak attığı adımları hızlandırdı ve farklı konular açmaya çalışarak yeniden sohbet etmeye başladı. İkili  bir kaç saat yürüyüp sohbet ettikten sonra artık gün kararmış ve ayışığı, yıldız ışıklarıyla beraber gökteki yerini almıştı.

"Eğitime başla artık." Lynx gelen insanlardan uzak bir alan bularak Zeng'in eğitim yapma zamanının geldiğini belirtti. "Unutma loncaya varmadan önce platin seviye olmanı istiyorum."

Zeng yer bağdaş kurarak oturdu. Anlık bir nefesle ruh denizinde biriktirmiş olduğu büyüsünü meridyenleri aracılığıyla tüm vücuduna yayarak büyüsünün neredeyse tamamını kullandı. Zeng hiç büyü gücü kalmadığından dolayı anında uykusuz ve halsiz hissetmeye başlamıştı.

Zeng hissettiği tüm uyuma dürtüsüne rağmen yavaşça etrafında bulunan büyü gücünü meridyenlerine çekme ve daha sonra ruh denizine göndermeye başladı. Altın seviyenin zirvesine ulaşması kendisi için artık an meselesiydi.

Zeng tüm büyü gücünü tekrar topladıktan sonra bir kez daha vücudunun tamamına yayarak hızla tüketti. Büyü gücünü tüketme ve toplama işlemini iki kere daha yaptıktan sonra bşinci kez büyü gücünü tüketmeye başladı.

Büyü gücünü beşinci kez tükettiğinde artık uykusuna engel olamadı ve Kendisini izleyen Lynx'in önünde uyaya kaldı. Tekrar gözlerini açtığındaysa güneş çoktan doğmuş ve neredeye tepeye gelmek üzereydi.

"Sonunda uyandın demek. Acıktım ben. Bir şeyler yiyip yola çıkalım." Lynx arkadaşının uyandığını fark ederek seslendi.

Zeng boyut kolyesinden bir kaç parça et çıkartarak kızartmaya başladı. İkili kendilerini doyurduktan sonra yeşil vadi şehrine doğru tekrar yola koyuldu. Bu dögü yaklaşık bir kaç gün boyunca devam etti.

Şehre yaklaştıkları günler boyunca Zeng ve Lynx bir önceki güne kıyasla daha fazla insan görüyor olmuştu.  Kimileri tuhaf ve meraklı bir şekilde Lynx'e baksalar da her hangi bir söz etmeden yollarına devam ediyor. Kimileriyse ikiliyi hiç umursamıyordu.

"Anlaşılan kuyruğumu ve kanatlarımı yine saklamam gerekecek" 

Lynx bir kaç on adım yanlarındaki 7-8 kişilik bir grubun bakışlarını üstünde hissettiğin de Zeng'e doğru mırıldandı. Şehre yaklaştıkları her gün insanların özellikle kuyruk ve kanatlarına bakması kendisini artık tuhaf hissettirmeye başlamıştı.

"Biraz daha bu duruma katlan yada kaplan formuna dönüş ve pelerinimle seni taşıyayım. Fakat endişelenme Thinker abla senin için kanatlarını ve kuyruğunu saklayacak bir elbise bulacaktır." 

Zeng Lynx'in durumdan gerçekten rahatsız olduğunun farkındaydı. Özellikle son 2-3 gündür daha fazla insanın Lynx'e bakması kendisini bile rahatsız hissettirmeye başlamıştı.

İkili tüm gün yürüdükten sonra tekrar Lynx, Zeng'in  eğitimi için uygun bir yer buldu. Zeng bağdaş kurarak zaman kaybetmeden Lynx'in etrafı dikkatli gözlemesiyle beraber meditasyonuna başladı.

"Sonunda altın seviyenin zirvesinden çıkıp platin seviyeye geçtin. Tebrik ederim." Lynx ikinci döngünün sonunda Zeng'in gözlerindeki platin parlaklığını fark ederek sakince konuştu.

"Hepsi ikimizin ortak çabası. Asıl ben sana teşekkür ederim. Tüm süreçte beni sürekli gözledin ve güvenliğimi sağladın."

İkilinin şehre ve loncaya ulaşmasına artık altı gün kala Zeng artık platin seviye gerçek ruh oluşumuna geçmişti.

"Sadece bu değil. Tekniğin devamı da nihayet zihnimde belirdi."  Zeng ruh denizini incelerken zihninde birden bire ortaya çıkan tekniği anlamaya çalışırken konuştu.

"Adı ne?" Lynx tekniğin devamının sonunda Zeng'in zihninde ortaya çıkmasıyla gerçekten meraklanmıştı.

"Ateş Ejderhasının Dolunay saldırısı" Zeng tekniğin adını mırıldanarak incelemeye devam etti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-03 03:21:02
Ellerinize sağlık.