Ejderha İmparator

23 Temmuz 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
353 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Düşmüşler

Düşmüşler


 

 

"Gel buraya sana bir sarılayım."  

Zeng'in mağara kapısından giren kişi Thinker'dan başkası değildi. Zeng'in döndüğü bilgisini duyar duymaz yaptığı ne varsa bir kenara bırakıp, gelmişti.

"Bu his... Çok yumuşak." Zeng farkında olmadan  Thinker'ın eğrilerinin yumuşaklığına bir an için kendisini kaptırdı.

"Abla döndüğümü nerden öğrendin." Zeng, Thinker'la kucaklaşmayı bırakarak sordu.

"Senden ayrılıp loncaya geri döndüğümde lonca giriş kapısına elder Yugi'den izin alarak bir büyü çemberi bırakmıştım. Auran kapıdan geçtiğinde çember aktif hale geldi. Sonuç olarak döndüğünü anladım ve buraya geldim." Thinker yüzünde bir tebessümle gözlerini bir an için Zeng'den ayırmıyordu.

"Bir bakayım sana." Dedi.   "Oooo... Koca adam olmuşsun boyun uzamış. Saçlarının rengi değişmiş. Saçlarını mı boyuyorsun sen artık. Vücudun da fena değil anlaşılan eğitimi bırakmamışsın." Thinker, nerdeyse iki yıldan sonra gördüğü Zeng'i baştan aşağı süzdü.

"Saçlarımı boyamıyorum. Ejderha kalbinden dolayı. Ateş elementi üstündeki kontrolüm oldukça arttı. Bunun sonucunda saçlarım böyle bir renk aldı." 

"Merhaba Thinker." Lynx, heyecandan kendisini farketmeyen Thinker'a seslenerek elini kaldırdı.

"Bu... bu... Zeng bir düşmüş gelişimciyle mi karşılaştın. Ayrıca onu buraya mı getirdin. Bir düşmüş gelişimciyi." 

Thinker bakışlarını Lynx'in sesine doğru çevirdiğinde karşısında gördüğü insan karşısında şaşırdı.  Thinker'ın şaşkınlığı devam ederken baktığı insanın şuan omuzlarının hemen altında  iki kanadı, ucu alevle parlayan bir kuyruğu, altın sarısı gözleri ve omuz ile ayak bileklerinin bazı kısımlarında tüyleri vardı.

"Düşmüş mü? Neden bahsediyorsun abla. O Lynx, Benim dostum Hırçın Lynx." Zeng, Thinker'ın gerçekten Lynx'i tanıyamayacağını düşünmemişti.

"Lynx mi? Gerçekten o mu?" Thinker önündeki kızın Lynx olduğuna inanamayarak bir kaç adım attı ve Lynx'in yüzüne doktundu.

"Evet gerçekten o."

"Hmm şimdi bana şaka yapıp, yapmadığını anlarız."  Thinker hala Lynx'in yüzünün çeşitli yerlerine dokunuyordu. "Hmm... Pofuduk desem?" 

"Sensin pofuduk." 

Lynx, Thinker'ın kendisini gerçekten nasıl bir yöntemle tanıyabileceğini düşünürken pofuduk kelimesini duymasıyla bir anlık boş bulunarak. Sırtındaki kanatlarını açarak ellerini yumruk haline getirdi.

"Gerçekten Lynx"

Thinker, önündeki kızın bir düşmüş değilde Lynx olduğunu onaylayarak Lynx'e sarıldı.

"Bu nasıl oldu. Dur biraz..." Thinker birden ani olarak birşey farketti. "İnsan formundayken dediklerini anlayabiliyorum."  

"Gerçekten anlıyabiliyor musun?" 

"Zeng,  Lynx'i gerçekten anlıyorum!" 

"İnsan formunu aldıktan sonra benden başka konuştuğu ilk insan sensin. Bir insanın Lynx'i insan formunda anlayıp anlamadığını daha önce hiç düşünmemiştik." Zeng sağ elini çenesini götürerek. Dönüş yolu boyunca Lynx'in hiç bir insanla temas kurup kurmadığını hatırlamaya çalıştı.

"Bu nasıl oldu. Nasıl bir düşmüş gelişimciye... Daha doğrusu yarı insana dönüştü."

"Şey bunla ilgili... Sanırım en baştan anlatmalıyım."

Zeng yere bağdaş kurarak oturdu ve Thinker'ında karşısına oturmasıyla beraber Lynx'in insana dönüşmesinin nasıl olduğunu anlatmaya başladı. Ormanda karşılaştıkları ve sırf asilliği yüzünden Lynx'i öldürmek isteyen kuşu, Lynx'in ağır yaralanmasını ve arkadaşını kurtarmak için harabelere koştuğu günden anlatımına başladı.

"Yani özet olarak gözlerimi açtığımda karşımda Lynx'i insan formunda buldum. İkimizde bunun sebebinin Prometin beş anahtarı yüzünden olduğunu düşünüyoruz. Yani onlar olmasa başka nasıl açıklarız düşünmedik hiç." Zeng tüm Lynx'in insan olmasıyla ilgili her şeyi detaylıca dört tütsü süresinde anlattı. "Abla sahi düşmüş gelişimci nedir? Neden Lynx'i ilk gördüğünde ona düşmüş dedin?"  

"Şey, çünkü onu bir düşmüş sanarak şaşırdım ve heyecanlandım. Görünüşü kitaplarda okuduğum düşmüş olarak adlandırılan gelişimcilere çok benziyor." Thinker bakışlarını tekrar Lynx'e çevirdi. "Bir düşmüş gelişimci bizim dünyamızda çok nadirdir. Hatta düşmüşlerden birinin bizim krallığımızda en az 250 yıldır görülmediği söylenir."

"Cidden mi? Düşmüşler tam olarak ne peki? Herşeyi anlat" Zeng, en yakın arkadaşının fiziksel olarak benzediği gelişimci türüne dair oldukça meraklanmıştı.

"Düşmüşlerin ana dünyası Gök Köprü dünyası olarak biliniyor. Diğer dünyalara zaman içinde yayılmış olmalarına rağmen, bizim dünyamızda oldukça nadirler ve küçük bir kavim olarak yaşarlar. Bu kavim bizim krallığımızdan oldukça uzakta. Onları sadece okuduğum bir kaç kitapta gördüm."

"Peki neden düşmüşler diyorlar?" 

"Çünkü ilk kez başka bir canlı tarafından uzaktan görüldüklerinde İlahi bir varlık sanmışlar ve öyle tasvir edilmişler. Fakat zamanla İlahi bir varlık olmadıklarını ve bizim gibi bazı insansı özellikleri olduğu öğrenilince ilahi bir varlık olarak görülmekten çıkmışlar. Yani ilahi bir varlık, tür olma fırsatından uzak oldukları fakat ilkin öyle sanıldıkları için onlara düşmüş gelişimciler deniyor. Tam olarak insan değiller."

"Peki nasıl gelişimci yapıyorlar?" 

"Bilmiyorum. Okuduğum kitaplarda bundan bahsetmiyordu." 

Thinker, düşmüş gelişimciler hakkında bildiği herşeyi anlatarak Zeng'in ve Lynx'in başına gelen diğer maceraları da Zeng'in anlatımıyla beraber öğrendi. İkilinin yaşadığı neredeyse hemen hemen herşeyi bir kaç tütsülük sürede öğrenmişti.

"Thinker abla gerçekten büyümüş." 

Zeng kendisinin ve Lynx'in yaşadıklarını anlatmayı bitirdiğinde ortalık kısa bir süre sessizliğe bürünmüştü. Zeng ve Thinker farkında olmadan bu kısa sessizlik süresinde birbirlerini baştan aşağı süzerek geçirdikleri değişimlerin detaylarını inceliyordu.

Zeng şu an baktığı Thinker'da eskiye nazaran daha sert ve kıvrımlı yüz hatlarının yanında kendinden daha da emin olan bir kız görüyordu. Saçları dalgalı bir şekilde sırtından aşağıya kadar uzanmasına rağmen önündeki kızın artık hiç bir çocuksu surat ifadesi veya mimiği yoktu. Tamamen olgun bir kadına dönüşmüş gibiydi.

"Zeng, gerçekten bu iki yıllık dış dünya tecrübesi sana her yönden çok şey katmış gibi."

Thinker iki yıl önce ayrılıp geçici olarak veda ettiği çocuğun artık kanı yerinde durmayan ve hızlı akan bir yetişkin olma dönemine girdiğinin farkına varmıştı. Sadece fiziksel olarak büyümemiş zihinsel olarak da bir çok şey hakkında bilinç sahibi olmuş olduğunu düşünüyordu.

Lynx ise tüm bu sessizliği sakince izliyor ve ikilinin birbirlerindeki değişiklikleri gözlemlediklerine bakarak hasret gidermelerine izin veriyordu.

"Abla Mex ve Ariana nerede? Onlara haber vermeden mi geldin?" 

Kısa süren sessizliği Zeng'in sözleri bozmuştu.

"İkisini gelirken haber verdim. Fakat şuan lonca görevindeler. Akşama burada olacaklarını belirttiler."

"Anladım. O zaman akşama ziyafet benden abla. Elder Yugi'ye harabelerle ilgili öğrendiklerimi anlatarak kalan lp'leri alacağım. Bu bize oldukça iyi bir ziyafet çektirir. Hem giderken aldığım Lonca puanlarımın bir kısmı da duruyor."

"Ormanda ve Haraberlerde yaşadıklarının hepsini anlatamazsın."

"Endişelenme abla. Bu konuda Lynx hakkında konuştuk. Gelince görüşürüz." 

Zeng mağara odasından çıkarak iki yıldır görmediği lonca çarşısına doğru yürümeye başladı. Adımlarında acele yoktu. İki yılda yürüdüğü yol dahil loncada değişmiş olan ne var görmek istiyor ve bunun için etrafa detaylı bakıyordu.

Zeng sonunda lonca çarşısına ulaşmıştı. Normale göre biraz daha yavaş gelmesine ve çevreyi dikkatlice gözlemlemesine rağmen şuana kadar değişen ve göze batan pek bir şey görmemişti. Lonca çarşısını da bir süre dikkatli incelemesine rağmen çarşı da hala bıraktığı gibi görünüyordu.

"Anlaşılan buralarda pek değişiklik yok gibi."

 Zeng bir süre aklında bu düşünceyle beraber adımlarını lonca çarşısında bulunan binaya doğru atmaya başladı.  Lonca binasına ulaşarak görev kabul alanına varması çok uzun sürmedi.

"Ben Zeng Dragel. Elder Yugi'nin vermiş olduğu 2 yıllık harabe keşif görevinden döndüm. Kendisine haber verebilir misin?" Zeng önündeki görevliye bakarak geliş amacını ve görevini belirtti.

"Hemen haber veriyorum. Oda 2.kat oda 101 de bekleyebilirsin. Elder Yugi gelemeyecek olursa sana haber vermesi için birini gönderirim." Görev kabule bakan iç saha öğrencisi bir süre Zeng'i süzdükten ve Elder Yugi'nin görev verdikleri kısmına baktından sonra Zeng'e yumuşak davrandı.

Zeng öğrencinin talimatları üzere elder Yugi'nin kendisine ilk kez görevden bahsettiği odaya çıkarak beklemeye başladı. Yaklaşık iki tütsü süresi zaman dolmak üzereyken odanın kapısı yavaşça açıldı.

"Görevden döndüğünü duydum. Sağ salim gelebilmene sevindim küçük dostum. Bir bakayım sana... Artık genç bir adam olmuş gibisin." 

İçeri giren kişi Elder Yugi'ydi. Zeng'in görevden döndüğü haberini alınca doğruca dış saha alandaki lonca ana binasına gelerek sonuçları öğrenmek istiyordu.

"Elder Yugi bu küçüğün önünde daha çok yolu var fakat sağlam döndüm. Ayrıca harabelere girmeyei de başardım." Zeng alçakgönüllü bir tavır takınarak gülümsüyordu.

"Güzel... güzel..." Elder Yugi sakalını okşadı. "Görevi başaramazsan bile sana vaat ettiğim ödülün yarısını verecektim. Şimdi başardığını görmek ve sağ salim dönmen, seni oraya göndermek doğru kararmış."  Elder Yugi konuşurken Zeng'i izliyordu.

"Elder Yugi bu küçüğü abartıyorsunuz sadece biraz şanslıydım. Hepsi bu." Zeng önceden Lynx ile konuştuğu gibi mütevazi davranıyordu.

"Otur. Anlat bakalım. Neler buldun? Sadece elementalistlerin girebildiği alanda ne varmış?"  Elder Yugi konuyu daha fazla uzatmak istemiyordu.

 

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-03 03:21:16
Ellerinize sağlık.