Ejderha İmparator

09 Ağustos 2020
Çeviri: Aratal
Düzenleme: Aratal
403 Görüntülenme
Bu bölümü 0 Kişi beğendi.

Thinker vs Ruh Kırıcı

 


"Yakaladım seni."


Thinker alan küresinden çıkmak üzere olan siluete bir  tılsım fırlatarak patlamaya sebep oldu. Siluet patlamanın etkisiyle sarsıldı ve hareket etmeyi bırakarak yüzünü Thinker'a döndü.

"Kimsin ve ne için onları izliyordun? Ayrıca buraya nasıl girdin?" Thinker kendisine doğru dönen siluete her an saldırıya hazır bir şekilde bakmaya devam etti.

"Benimle uğraşma. Onlar için ölüm riskini almaya değmez. Bu madalyonu görüyorsun değil mi?" Siluet bir elder madalyonu çıkartarak, Thinker'ın kendisini rahat bırakmasını umuyordu.

"Bu elder madalyonu!" Thinker madalyonun bir eldere ait olduğunu anında farketmişti. "Üstündeki mühre bakılırsa elder Yugi'nin madalyonu bu. O halde bu da öğrencisi olmalı. Şuan burada olması tesadüf değil. Anlaşılan Zeng ve Lynx loncaya döndükleri andan itibaren izleniyorlardı. O halde bu şekilde gitmesine izin veremem." Thinker içinden kısa durum değerlendirmesi yaptı. "Buradan böylece gitmene izin veremem"  Karşısındaki kişinin böylece çekip gitmesine izin veremeyeceğini biliyordu.

"Alan küresi Mühürlen."Thinker hızlıca elini keserek bir kaç damla kan akıttı ve kimsenin girip çıkmaması için alan küresini tamamen katılaştırarak yüzeyinde bir kaç desen oluşmasına neden oldu.

"Sanırım yanlış anladın. Senden korktuğum için bu madalyonu göstermiyorum." Elder Yugi'nin öğrencisi mühür desenlerine baktı. "Sadece bir başkası için ölme riskini göze almayacağını düşünmüştüm."

"Boş lafa gerek yok. Eğer buradan tek bir çizik bile almadan çıkmak istiyorsan. Benimle bir kan anlaşması yapacaksın ve bugün olan herşeyi tamamen zihninin en derin köşelerine gömeceksin. Aksi halde beni öldürmen gerekli." Thinker kararlı bakışlarının içinde bir an bile tereddüt göstermeden duruşunu korudu. "Lynx,in ve Zeng'in en önemli hayati sırlarını öğrendi. Özellikle gelişimci meyvesini. Buradan bu şekilde gitmemeli."

"Senle bir sözleşme imzalamayacağım. Anlaşılan seni öldürmem gerekli." Elder Yugi'nin öğrencisi de geri adım atmamıştı.

"Peki o halde bunu sen kendine getirdin. Sakın beni suçlama." Thinker başka çaresinin olmadığını anlayarak savaşa  hazırlandı.

"Bin yıllık Kırık kılıç formu." Elder Yugi'nin öğrencisi bedenini serleştirerek herhangi bir saldırıya karşı kendisini güvenceye aldı.

"Anlaşılan bir vücut gelişimcisi, o halde." Thinker rakibine bakarak anlaşmalı olduğu şeytan ruhlarından hangisini seçeceğine bir nefes içerisinde karar verdi.

"Mavi pençeli kara aslan." Thinker anında seçtiği şeytan ruhuna dönüşmüştü. Şuan vücudunda özellikle yüz bölgesinde mat siyah tüyler çıkmış ve dişleri sivrileşmişti. Tırnaklarının yerini ise  tamamen mavi parlak pençeler almıştı.

"Kara gece saldırısı." Thinker rakibinden önce saldırırarak sahip olduğu şeytan ruhunun tekniğini kullandı ve bir anda gözden kayboldu. Bir nefes sonraysa rakibinin yanında bir kaç mavi ışın oluşmuştu. Bunlar Thinker'ın pençeleriydi.

"Hmm.. bu biraz acıttı." Elder Yugi'nin öğrencisi yerinden hiç kıpırdamadan saldırıyı karşıladıktan sonra vücudunda oluşan küçük yara izlerine baktı. "Anlaşılan beni yanlış değerlendirdin. Tıpkı diğer herkes gibi." Thinker'a küçümsemeyle bakarak konuştu.

"Ruh ayrıl." Elder Yugi'nin öğrencisinin yanında bir anda ortaya başka biri çıktı. Bu kişi tamamen elder Yug'inin öğrencisi gibi görünüyordu. Tek fark somut bir bedene sahip olmamasıydı.

"Sen.. Sen... Bir Ruh kırıcısın. Ruhunu bedeninden ayırabiliyorsun. O halde elderin bir numaralı olarak gördüğü öğrenci Raxia sensin." Thinker karşısındaki rakibi yanlış değerlendirdiğini ve kim olduğunu öğrenmişti. "İlk defa gelişim türü olarak bir ruh kırıcıyla savaşacağım." 

"Sonunda kim olduğumu anladın. Ama bu senin için bir şey değiştirmeyecek." Raxia hiç bir şey olmamış gibi cevap verdi. "Zamanım kısıtlı ruhumu bedenimden uzun süre ayıramam." Raxia dışardan rahat bir tavır sergilese de içten içe bu işi hızlı bitirmesi gerektiğinin farkındaydı.

"Ruh kırıcılar. Ruhunu bedenden ayırdığı sürece fiziksel olarak hareket edemezler. Bu yüzden bir beden gelişim tekniği uygulamış. Deminki saldırım bedenine sadece bir kaç küçük çizik attı. O halde direk ruhuna saldırmalıyım. " Thinker ruh kırıcılar hakkında bildiklerini okuyarak yeni stratejisini belirledi.

"Kara gecenin parlayan ışığı." Thinker'ın şuan sahip olduğu pençeler anında göz alıcı bir paralaklığa ulaşmış ve hiç zaman kaybetmeden Raxia'nın ruhuna doğru atılmıştı.

"İşe yaramaz. Ruhun kızıl elleri." Thinker'ın kendisine saldırıdığını gören Raxia küçük bir alay tonuyla beraber ruh bedeninin ellerinden kırmızımsı ışıklar yayarak Thinker'ın saldırısını içine almıştı.

Thinker'ın kendisi ve saldırısı Raxia'nın içinden geçerken ona hiç bir etki edememiş ve Thinker sadece havaya saldırmış gibiydi.  Raxia'nın saldırısıysa Thinker'ın içinden geçmişti. Tek fark artık ellerinin kırmızımsı ışıklar yaymıyor oluşuydu.

"Sadece içinden geçip gittim. O halde başka bir şey denemem lazım." Thinker rakibine bir zarar veremediğini düşünerek başka bir saldırı için hazırlandı.

"Gecenin Bitimi" Thinker   sivrileşen dişlerini pençeleri gibi mavi bir parlaklık yaymasının hemen ardından tekrar Raxia'ya doğru atıldı.

"Hâla işe yaramaz. Ruhun kızıl ışığı." Raxia, Thinker'ın saldırısını sakınmadan karşılayıp kendi saldırısını tekrardan serbest bıraktı. Bu sefer tüm ruh bedeni kızıl ışıklar saçıyordu.

Thinker ve Raxia ilk saldırı da olduğu gibi birbirlerinin içinden geçtiler. Thinker'ın dişleri rakibinin ruh bedenine  en ufak zarar veremezken Raxia'nın yaydığı kızıl ışık tekrar yok olmuştu.


"İşe yaramaz bu saldırılarla benim ruh bedenime zarar veremezsin." 
Raxia iki boşa denemenin ardından Thinker'ı iyice küçümsemiş ve kibirlenmişti.

"Madem Ruh bedenine zarar veremiyorum. Öyleyse bende..." Thinker bakışlarını Raxia'nın fiziksel bedenine çevirdi.

"Kara aslanın Katliamı" Thinker en güçlü tekniğini serbest bırakarak dişleri ve pençelerini tamamen mavi bir ışıkla kapladı. Vücudundaki siyah kıllar bile ufak ufak mavi ışık yaymaya başlamıştı.

"Ruh Yıldırımı." Raxia fiziksel bedenine yapılan saldırıyı gördükten sonra sağ elinde ruhuyla tamemen aynı görünen bir yıldırım oluşturdu ve Fiziksel bedeni üzerine atlayan Thinker'a saldırdı.

Raxi'a daha önceki saldırılarında olduğu gibi Thinker'ın içinden geçip giderken sağ elindeki yıldırım kaybolmuştu. Thinker ise kara aslanın katliam saldırısıyla Raxia'nın fiziksel bedeninde onlarca farklı yere saldırdı.

Thinker saldırıları sonucunda Raxia'nın fiziksel bedenindeki bin yıllık kılıç formunu kırarak aşabilmeyi başarmasına rağmen nefes nefese kalmıştı.

"Ağhh!!! Bu.. Bu da ne? neler oluyor." Thinker birden bire dizlerinin üzerine çökerek içten içe tüm vücudunda ağrılar duymaya başladı. Adeta binlerce kılıç kendisine saplanıyor gibi hissediyordu.

"Aslında bu kadar dayanman bile seni gerçekten saygıdeğer yapıyor Thinker. İşin ilginç yanı elinde ruha zarar verebilecek olan bir şeytan ruhu olması durumunda beni gerçekten yenebilirdin." Raxia ruh saldırılarının etkisini göstermesiyle beraber kibrini ve egosunu hat safhaya çıkarmıştı.

"Burada ölmem. Burada ölürsem, tamamen bir hiç uğruna ölmüş olurum. Elder Yugi ise Zeng'in ve Lynx'in sırlarını öğrenmiş olur. Üstelik başka neler biliyor bilmiyorum." Lynx dizlerinin üstünde soğuk terler döküyordu. "Tabi ya mor alevler. Öyle bir şeytan ruhuna sahibim. Ruh denizimde büyü gücüm çok az kaldı fakat tek çarem bu."

"Ak Başlı Mor Alev Kartalı." Thinker zar zor ayağa kalkarak, mavi pençeli kara aslan formundan çıktı ve hızlıca ak başlı mor alev kartalına dönüştü.

"Mor ateş Hortumu."

"Tahribin Tüyleri."

"Yok edici pençeler."

Thinker, bir an bile duraksamadan kalan tüm büyü gücünü üç saldırıyı birleştirmek ve tek bir kombinasyon saldırısına dönüştürmek için aynı anda kullandı. Hiç bir şeyi geri tutmamıştı. Bu saldırının başarısız olması durumunda ölümünün farkındaydı.

"İşe yaramaz. Ruh yıldırımı." Raxia' karşısında sadece ölmüş birinin olduğunu düşünerek elinde tekrar bir ruh yıldırımı oluşturdu ve Thinker'ın saldırısına karşılık verdi.

İkilinin darbeleri birbirleriyle karşılaştıklarında sonuç bir öncekinden farklı olmamıştı. Raxia'nın ruh bedeni Thinker'ın içinden geçtikten sonra tüm saldırılar yok olmuştu.

Thinker tüm büyü gücünü harcadıktan sonra yere düştü ve artık dizlerinin üstünde bile duramıyor ve sadece yüz üstü uzanıyordu. Raxia'dan almış olduğu darbeyle ruhuna bir yara daha eklenmişti ve bir kaç avuç kan öksürdü.

"İyi bir rakipten. Şimdi huzur içinde uyuyabilirsin." Raxia yüz üstü uzanan Thinker'a bakarak yanına yaklaştı.

"Huzur içinde uyuyacak olan ben değilim. Hala fark etmediysen kendine bak." Thinker zar zor başını yukarı kaldırarak dudaklarının kenarından sızan kanı sildi.

"Ne!!! Hayır olamaz. Acı bile Çekmiyorum. Bu nasıl olabilir?" Raxia ruh bedeni üzerinde olanları görünce  gözlerine inanamadı.

Raxia gözlerini elleri ve ayaklarına çevirdiğinde yüzündeki kibirden eser kalmadı.  Ruh bedeni elleri, ayakları ve aynı zamanda göğsünün ortasından yavaş yavaş yanarak yok oluyordu. Bir anda paniğe kapılan Raxia ne yaparsa yapsın alevleri söndürmeyi başaramadı.

"Ak Başlı Mor Alev Kartalı'nın atası ef... efsaneye göre ruha zarar veren mor alevlerden doğmuş küçük bir canlıdır. Anlaşılan sahip olduğum  kar--kartal bu kan çizgisinin oldukça ince hatta yok denecek kadar küçük taşıyıcısı. Fa--fakat ne kadar küçük olsa da seni öldürmeye yetti.Thinker kelimelerini zar zor tamamlayarak cümlesini bitirdi.

"Bu... bu imkansız olmalıydı!" Raxia yok oluşunu izlerken çaresizce bağırdı.

Thinker bir an için bile gözlerini  kırpmadan, acı çekmemesine rağmen çığlık atan Raxia'yı izledi. Raxia yavaş yavaş mor alevler tarafından tamamen yutuldu ve geriye ruh bedenine dair en ufak bir iz kalmadı. Ruh bedeni yok olan ve ruhen ölen Raxia'nın fiziksel bedeniyse olduğu yerde yan düşerek hareketsiz kaldı. Ruhu yok olduğu için fiziksel bedeni çalışma işlevlerini yitirmişti.

"Zeng, Lynx ikinizde güvendesiniz." Lynx gözlerini kapatarak rahat  bir nefes aldı.

Her ne kadar Raxia yok olduğu için Thinker'ın ruhunda ki teknikler yok olsa da verdiği zararlar hâla orada duruyordu. Bu sebeple gözlerini kapadıktan bir kaç nefes sonra bilinci kapanmıştı.

...............

Thinker ve Raxia savaşıyorken Lynx Zeng'i mağarasına getirmiş ve Thinker'ı bekleyerek Zeng'in bir an önce uyanmasını diliyordu. Fakat bekleyişine rağmen kısa bir süre içinde Thinker geri dönmedi.  Sonunda  Zeng'in mağara kapısı  açıldı

.

"Mex buraya gelebildin. Çabuk orman da bu yere git." Lynx mağara kapısını açan kişinin Mex olduğunu görerek ona olanları hızlıca anlattı ve Thinker'ı bulması için orman da  gitmesi gereken yeri söyledi.

"Tamam. Hızlıca gideceğim ve Thinker'ı kesinlikle bulacağım. Buna şüphen olmasın." Mex olan biteni dinledikten sonra vakit kaybetmeden mağara kapısından çıktı. Hızlıca Lynx'in tarif ettiği yere doğru ilerledi.

Bir, iki tütsü zamanı boyunca hızlıca lonca ormanında ilerleyen Mex en sonunda Lynx'in tarif ettiği yere ulaşmıştı. Vardığındaysa savaş çoktan bitmiş ve alan küresinin yüzeyi çatlaklarla dolmuştu. Artık yıkılma belirtileri gösteriyordu.

Mex etrafı ruhsal algısıyla kısa bir taradıktan sonra kimsenin olmadığını anlayarak alan küresini parçaladı. Bir kaç adım attıktan sonra önünde beliren manzara iki kişinin uzanmış ve hareketsiz durmasıydı. Bu iki kişi Thinker ve Raxia'idi.

"Thinker yaşıyor, Bu kişi her kimse ölmüş." Mex hızlıca Thinker'ı ve Raxia'yı kontrol ederek durumları hakkında bilgi sahibi oldu ve Thinker'ı yavaşça kaldırarak kucağına aldı.

"Me.. Mex, Zen,, Zeng'in sırrı güvende." Thinker birşeyler hissederek gözünü açmaya çalıştı. Gördüğü kişinin yüzü her ne kadar kapalı olsa da Mex olduğunu anlamıştı.

"Biliyorum. Bu ilacı al. Kendine gelmende sana çok yardımcı olacak." Mex kendisiyle konuşan Thinker'ı rahatlatarak boyut bilekliğinden çıkardığı bir şişeyi açtı ve sarı bir hapı kucağında olan Thinker'ın ağzına koydu.

"Teşekkür ederim." Thinker zar zor ilacı yuttuktan sonra teşekkür etti.

İkili bir süre bir kaç adım attıktan sonra Thinker'ın gözleri tekrar kapandı. Mex ise onu taşımaya devam etti.

"Zeng'e tüm bu süreç boyunca boyunca baktığın ve onunla ilgilendiğin için teşekkür ederim. Artık huzurlu bir şekilde ebediyen uyuyabilirsin. Hiç bir acı duymayacaksın." Mex gözlerini tekrar kapatan ve bilincini kaybeden Thinker'a bakarak konuştu.  " Bu ilaç seni sınav bitene kadar yaşatır. Sonrasında öleceksin. Seni öldürmek benim için acı da olsa. Kehanet gerçekleşmeli. Senin düşüşün Zeng'in yükselişi olacak. Seni kaybetttiği için güce aç olacak ve daha hızlı güçlenecek. Rolünü başarıyla yerine getirdin Thinker."Mex  kucağında Thinker'a taşımaya devam etti. "Biri Gitti."

Mex bir süre sonra kucağında Thinker'la beraber iç öğrenci alanında bulunan simyacıların ana binasına ulaştı. Thinker'ı baygın bir şekilde bulduğunu söyleyerek şifacılara teslim etti ve iç öğrenci alanından ayrılarak iki tütsü çubuğu süresinde tekrar Zeng'in mağarasına döndü.

 

 

 

 

 

 

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-03 03:22:18
Ellerinize sağlık.
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-10-14 11:39:26
60 larda yazdığım teori çıktı lan vay aq. Demek thinker di ha. Mex aşşırı ojluk yaptı ama yüksek ihtimalle oda ejderha kalbine sahip ve geleceğı görebilen biri bu yüzden böyle bişey yaptı. Ama eğer zeng thinkeri yeşil alevle iyileştirirken ölurse( sözde ölüm. Mc ler ölmez.) Ejder kralımı yükselecek thinkermi orda bir an merak etmesin değıl.