Gourmet of Another World Bölüm 29: Yağmurun Altındaki Küçük Dükkan
Bölüm 29: Yağmurun Altındaki Küçük Dükkan
Golden Shumai altından yapılmış gibi
görünüyordu. -Canlı bambu kokusuyla karışmış- Zengin koku, Bu Fang’e doğru
havalandı ve onu birden koku denizinde boğdu. Işıl ışıl, parlak derisi alev
almış gibi görünüyordu. Alev alıyor gibi görünüyordu fakat daha yakından
bakınca alevler kayboluyordu.
Dokuz tane Golden Shumai, mor
bambu buhar aletinin içindeydi. O kadar güzel ve kusursuzlardı ki sanat eseri
sanılabilirlerdi.
Öncesinde ince bir katman domuz
eti ile sarılmış olan shumaide hem domuz eti hem de derisi buharlanmadan sonra
birbirleriyle bütünleşmişlerdi. İçine doldurulanlar küp küp doğranmış et ve
eşsiz koku yayan ruh sebzelerinin karışımıydı. Alev Domuzunun yağıyla karışmış
olan sebzelerin nemi shumainin içinde dalgalanan aromatik bir sıvı yaratmıştı.
Bu Fang aşırı bir istekle Golden
Shumai’ye bakıyordu; açlığı, zengin koku tarafından tetiklenmişti. Bu Fang,
sistem tarafından temin edilen mor bambu yemek çubuklarını kullanarak
shumailerin birisini kaptı. Hemen ağzına koymadı ve ilk önce içindeki suyu
içine çekti.
Altın rengine yakın olan sıvı; ruh
sebzeleri, Alev Domuzunun eti ve mor bambunun karışımıydı. Ağzına girer girmez
tat duyularını ele geçirdi ve ağzını zengin bir koku ile doldurdu.
Bu Fang kesinlikle bayılmıştı.
Sıvıyı içtikten sonra shumaiden küçük bir ısırık aldı. Dışı aşırı yumuşaktı ve
Fırtına Güvercinin yumurtası ile karıştırıldığından hafif bir uyuşma hissi
bırakıyordu. Güçlü değildi fakat Alev Domuzunun etinin verdiği hafif yanma
hissi ile birleşince eşsiz bir tat ortaya çıkıyordu.
O kadar lezzetliydi ki Bu Fang
kendi dilini bile yutmak istiyordu.
Kısa süre sonra, dokuz shumainin
hepsi de Bu Fang tarafından yenilmişti ve unutulmaz bir şekilde dudaklarını
yalamaya devam ediyordu. Lezzetli bir yemek, kişinin ruh halini her zaman
yüksek tutardı.
Bu Fang, mutfağı temizledikten
sonra Buz Kalpli Yeşim Şarabını mayalıyordu. Üreticinin mayası sistem
tarafından sağlanmış ve çoktan fermantasyon sürecinden geçmişti. Sadece onu
kullanması kalmıştı.
İnsan boyunun yarısı kadar olan
toprak kavanozu, çevre simülasyonu dolaba yerleştirdi ve işi tamamlanmıştı.
Sadece üç gün beklemesi gerekiyordu ve sonra Buz Kalpli Yeşim Şarabı hazır
olacaktı. Bu Fang, bu şarabı gerçekten de dört gözle bekliyordu.
Her şeyi tamamladığında çoktan
gece yarısı olmuştu. Bu Fang esnedi ve uyumak için hazırdı. Bir şef olarak
yüksek kaliteli bir uykuya ihtiyacı vardı. Sadece her gün uyuyup erken
uyanabilirse sağlıklı bir vücuda sahip olabilirdi.
Ertesi sabah.
Bu Fang dükkanını çalışmak için
açmıştı. Hava o gün o kadar güzel değildi. Kara bulutlar gökyüzünü kaplamıştı
ve hiç güneş ışığı yoktu.
“Yağmur yağacak gibi görünüyor.”
Bu Fang, girişte durup gökyüzüne bakarken kendi kendine mırıldandı.
Siyahlı kafasını kaldırdı ve ona
baktı sonra uzandı ve uyumaya devam etti. O kadar tembeldi ki hareket etmek
istemiyordu; yağmur yağsa bile kendisine bir barınak aramayacakmış gibi
görünüyordu.
Bu Fang şaşkındı. Büyük siyah
köpek, bir domuz hayatı yaşıyor olmasına rağmen neden daha şişman olmuyordu?
Bir domuz bunun gibi yetiştirilseydi iki katı büyüklüğünde olurdu ama bu köpek
hâlâ cılız bir vücuda sahipti.
“Sanırım bugünkü yemeğini
büyüteceğim.” dedi Bu Fang, köpeğin kusursuz tüylerini okşarken.
Daha sonra Bu Fang mutfağa döndü
ve pişirme yetenekleri için alıştırma yapmaya başladı. Bir servis Golden Shumai
hazırladı ve iç dolgusunun geri kalanını küp küp doğranmış et ve küp küp
doğranmış sebzelerden oluşan bir yemek yapmak için kullandı.
Bu Fang, aromatik yemeği mutfaktan
dışarıya çıkarırken büyük siyah köpek elindeki kaseye bakarken gözleri birden
yoğun bir parlaklık yaymaya başlamıştı.
“Et! Et var!” Büyük siyah köpek
düşündü ve istekle dilini dışarıya salladı.
Siyahlı’nın kasedeki yemeği silip
süpürdüğünü görünce Bu Fang’in yüzünde garip bir gülümseme belirmişti. Girişe
doğru bir sandalye çekti ve üzerine kıvrıldı. Güneş ışığının ılıklığı olmadığından
Bu Fang boşluğa bakıyordu.
Kısa süre sonra, Şişko Jin ve
arkadaşları geldiler. Dükkana adım atar atmaz menüdeki yeni yemeği fark
etmişlerdi; Golden Shumai.
“Aman Tanrım, Sahip Bu, bu yeni
yemek mi? Shumai mi? Kahvaltı için mi?” Şişko Jin’in gözleri parlıyordu ve
hemen Bu Fang’e sordu.
“Evet.” Bu Fang ifadesizce
kafasını salladı sonra ayağa kalktı ve çalışmak için hazırdı. Şişko Jin’in
gelişi yoğun bir günün başladığına işaretti.
Şişko Jin ve arkadaşları tazece
yapılmış Golden Shumai’yi gördüklerinde büyülenmişlerdi. Zengin koku, yemeği
tatma arzularını artırıyordu.
Hiç şüphesiz, Bu Fang’in yemekleri
en iyisiydi.
Şişko Jin yemeğe gömüldüğünden
ağzı yağ ile kaplanmıştı. Üretim seviyeleri üçüncü sınıf savaş ustalığına
ulaşmayan diğerleri ise ağızları sulanırken ancak izleyebiliyorlardı.
“Sahip Bu’nun pişirme becerileri
kesinlikle inanılmaz! Bu Golden Shumai gerçekten çok lezzetli! Damak tadıma
uyuyor! Haha!” Şişko Jin, shumaiyi bitirdikten sonra bir servis daha istese de
Bu Fang tarafından acımasızca reddedildi.
Shumainin her servisi on kristaldi
fakat bu zengin Şişko Jin için hiçbir şeydi. Ancak, servis miktarı karnını
azıcık doyurduğundan diğer yemeklerden de sipariş etmişti.
Bir süre sonra, Şişko Jin ve
arkadaşları memnun bir şekilde Fang Fang’in Küçük Dükkanını terk etmişlerdi.
Her gün bu lezzetin tadını çıkarabilmek onlar için en büyük mutluluktu.
Şişko Jin ve arkadaşları gittikten
sonra gözlerini ovalayan küçük bir figür yavaşça dükkana yaklaşmıştı.
“Kokuşmuş patron, gecikmedim değil
mi?” dedi Ouyang Xiaoyi esnerken.
Gök gürültüsünün sesi uzaklardan
duyulabiliyordu.
Ouyang Xiaoyi dükkana girer girmez
dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Düşmeye devam eden yağmur damlaları
gökyüzünde cenneti ve dünyayı gizleyen bir yağmur perdesi oluşturmuşlardı.
“Hayır, geç kaldın.” dedi Bu Fang
ciddiyetle.
Ouyang Xiaoyi cevap olarak
gözlerini devirdi, sonra dilini dışarı çıkardı ve Bu Fang’e surat yaptı.
“Kokuşmuş patron! Bugün yeterince
para getirdim, kahvaltı yapmak istiyorum!” Ouyang Xiaoyi zafer kazanmışçasına
konuştu ve kesesini çıkarıp Bu Fang’in önünde salladı. Kesenin içinde çarpışan
kristallerin sesi duyuluyordu.
Bu Fang ifadesizce keseye baktı.
Üzerinde, işlenmiş gülümseyen bir domuz kafası vardı, bu kesinlikle onun
tarzıydı.
“Ha. Bugün yeni bir yemek var ama
senin üretim seviyen yeterince yüksek değil. Yoksa sen de onu tadabilirdin.”
dedi Bu Fang basitçe.
Ouyang Xiaoyi’nin ifadesiz
donuklaşmıştı ve göğsüne görünmez bir ok saplanmış gibi hissediyordu. “İşte bu
acıtıyor!”
“Yemekler uğruna kesinlikle çok
çalışacağım!” dedi Ouyang Xiaoyi suratını asarken.
“Ah, eminim ki büyükbaban bunu
duyduğunda çok sevinecek.” dedi Bu Fang ifadesizce.
Sevinecek mi? Asla! Eğer yaşlı
Ouyang sadece güzel yemek yemek için çalıştığını öğrenirse birkaç litre kan
kusacaktır.
O ikisi didişirken yağmurda bir
figür belirmişti.
Elindeki yağlı kağıt şemsiyesiyle
ve giydiği beyaz kıyafetle, yüzündeki gülümsemeyle asil ve kibar görünüyordu.
Üçüncü prens yavaşça Fang Fang’in
Küçük Dükkanına adımını attı ve yağlı kağıt şemsiyesini kapattı. Sudan
kurtulmak için şemsiyeyi yavaşça salladı ve girişteki duvara yasladı.
Bu Fang merakla üçüncü prense
bakıyordu. Üçüncü prens o gün biraz farklı görünüyordu. Hâlâ asil ve kibar bir
hava verse de kibarlığında gizlenmiş biraz tüyler ürpertici bir soğukluk vardı.
Ji Chengxue, Fang Fang’in Küçük
Dükkanına girdi fakat Bu Fang’i selamlamamıştı. Kendisine oturacak bir yer
buldu ve oturdu.
Ouyang Xiaoyi ve Bu Fang’in kafası
karışmıştı.
Kısacası, bambu çatıya değen
yağmur sesleriyle birlikte dar sokaktan gelen karmaşık ayak sesleri son
bulmuştu.
Kısa mesafe uzaklıktan, dar
sokağın girişinden dört figür yavaşça Fang Fang’in Küçük Dükkanına doğru yürüyordu.
Yağmur gitgide daha da yoğunlaştı
ve yağmur damlaları yerde şapırdamaya başladı. Sis daha da kalınlaştı ve o anda
tüm dünya gerçeklik dışı görünüyordu. Sanki bir anda yağmur sessizleşmişti.
Dört figür, Fang Fang’in Küçük
Dükkanına adım attığında yağmurun kuvvetli rüzgarı ve soğukluk birden boşluğu
işgal etmiş ve ılık hava aniden dondurucu bir atmosfere dönüşmüştü.
Ouyang Xiaoyi kocaman gözleriyle
merakla dört kişiye bakarken irkildi ve korkudan Bu Fang’in yanına geçti.
Dördü de kendilerin bir yer bulmuş
ve oturmuşlardı. Hiç belli etmeden Ji Chengxue’yi çevrelerken Bu Fang ile de
konuşmamışlardı.
Bambu çatıdan bir yağmur damlası
düştü ve birden yerde bir delik açtı; sessiz dükkanın içinde bir anda bir gök
gürültüsü oluşmuş gibiydi.
Daha sonra, onlar Ji Chengxue’ye
doğru koşarken kısa ömürlü bir çiçek gibi dört tane baş döndürücü beyaz ışık
aniden belirdi.
Yorum Yap
Yorumlar (1)
