Kenja No Mago Bölüm 7: Ciddi bir meseleyi fark etme
Bugün, bir
kez daha büyükbabayla birlikte dışarı çıktım.
‘’Dışarı
çıkmak’’ demiş olsam da bir şey satın almak için veya pikniğe gittiğimizden
değildi.
Bugünkü
dışarı çıkışın amacı ne kadar büyü kullanabildiğimi görmekti. Bir başka
deyişle, bir büyü sınavı gibiydi. Her
zamanki ormanda değil de ağaç veya otun büyümediği bir düzlükte olmamızın
nedeni buydu.
Büyükbaba
bana bu yeri söylediğinden beri büyümü geliştirmek için kullanıyordum.
‘’Hmmm? Bu
yer, hep bu tarz bir araziye mi sahipti?’’ Büyükbaba bir şeyler hakkında
mırıldanıyordu.
‘’Belki
de uzun bir zamandır gelmediğin için
yanlış hatırlıyorsun? Neyse bunu geçelim de hemen başlayalım.’’
Bir
anlığına soğuk terler akıttım ve büyükbabayı başlaması için dürttüm.
‘’Doğru.
Tamam o zaman, bakalım Shin şimdi ne kadar büyü kullanabiliyor.’’
Ve böylece,
sözde ‘’mezuniyet sınavı’’ başladı.
Hemen
manamı topladım. Acaba hangi büyü ile başlamalıyım? Temel ‘Ateş’ ile mi
başlasam?
İlk olarak
bir yanma hayal ettim. Havadaki oksijeni yakarak bir tutuşma yarattım. Dahası,
etraftaki oksijeni topladım ve tutuşmayı körükledim. Sonra, oluşan alev bolca
oksijenle beslendi ve ısısı giderek arttı.
‘’İlk defa
böylesine soluk mavi bir alev görüyorum...’’
Sonra,
etrafta aynı alevden birkaç tane daha yaptım.
‘’Aynı
zamanda ilk defa bu kadar alevi bir arada görüyorum...’’
Başlangıçtan
sona kadar alevleri yaratmam sadece bir dakikamı aldı. Sonra, alevleri bizden
biraz daha uzağa, yere doğru saldım.
Tuuuuff!!!
Boğuk bir
sesle salındıktan sonra yere indi.
Ultra-yüksek
dereceli bir alev yakmış olsam da patlayıcı bir alev olmadığından dolayı,
patlama veya sıçrama olmadı. Ancak, ultra-sıcaklığın indiği yer eridi ve
magmaya benzedi. Hatta bazı yerler kristalleşti.
‘’...’’
Hmm?
Büyükbabanın izlenimleri ne acaba?
Neyse,
güzel. Bir sonraki adıma geçelim.
Sıradakinde,
önceden yaptığımın aynısı bir alev oluşturdum tekrar ama bu sefer, alevi uzun
ince bir şekle getirdim, ayrıca bir rotasyon da ekledim. Hayal ettiğim şey bir
mermiydi.
Fırlatılan
alev önceki alevlerin indiği yere indi ama diğer alevlerle karşılaştırılamaz
bir hızı vardı.
Booooommm!!
‘Hız’
denilen faktör arttığından dolayı, mermi sadece ısı ürettiği için yeri
eritmekle kalmadı, aynı zamanda taşıdığı momentum ve ivme sayesinde etrafı
patlattı.
‘’...’’
Ne? Yine mi
tepki yok?
O zaman, sıradaki,
sıradaki.
Bu sefer,
oksijen ve hidrojenden oluşan bir karışımı daha önce yaptığım benzer alevlerin
etrafına sardım, birbirlerine değmediklerine emin oldum. Sonra, çok daha uzak
bir noktaya döndüm ve alevleri ateşledim.
Kaboooooomm!!
Ah, devasa
bir krater oluşturdu. Neyse ki burayı böyle nedenlerden dolayı seçtiğimiz için
sorun değil; eğer böylesine bir büyü olsaydı bile, sıkıntı olmazdı.
‘’...’’
Hmm? Neden
büyükbaba hiçbir şey söylemiyor bana?
Yapacak bir
şey yok, ona başka bir büyü göstereceğim...
‘’...Haa!
Bu! Bekle! Bu kadarı çoktan yeterli.’’
Oh, sonunda
konuştu.
‘’Nasıldı
büyükbaba?’’
‘’Gerçekten,
hiç bu kadar olacağını düşünmemiştim... Buraya sık sık tek başına geldiğinden,
senin için bu kadar gelişmiş olman...’’
‘’Başka bir
deyişle?’’
‘’Şikayetim
yok, geçtin.’’
O-oh!
‘’İşte
bu!!!’’
İki kolumu
havaya kaldırıp zafer pozu verdim. Doğrusu, büyükbaba tarafından kabullenmek
için verdiğim çaba buna değdi.
‘’Gerçekten
muhteşem biri oldun... yarın, 15 yaşına basacaksın ve bir yetişkin olacaksın.
Bununla beraber, özgür olacaksın...’’
‘’Oh...’’
...Bu
doğru. Yarın 15 oluyorum. Bu dünyada 15 yaş yetişkin olarak kabul ediliyor.
İstisnaları saymazsak, kişi 15 olduğunda toplumun içine çıkmalı. Bu yer ormanın
derinliklerinde olduğundan toplumun içine çıkmak, bu evi terk etmem gerekiyor
demek.
Aslında,
burada yaşamam için bir engel yoktu. Bu yüzden evi terk etmesem bile sorun
olmayacağını düşündüm. Ancak, büyükbaba, büyükanne ve diğerleri buna izin
vermedi.
Bu yüzden
15 olduğumda, ormandaki evi terk edip başka bir yerde yaşamama karar verildi.
Bu arada
kıyafetler, günlük ihtiyaçlar vesaire buraya sıkça gelen, yetişkinler arasında
ticaret yapan bir amca tarafından getiriliyordu. Hal böyle olunca, ormanı hiç
terk etmek zorunda kalmamıştım.
Bu yüzden,
içimde karmaşık duygular yaşansa da ve büyükbabayı terk edeceğim için yalnız
hissetsem de aynı zamanda ormanı terk etmek ve yeni bir hayata atılmak için can
atan bir yanım da vardı.
Hala karmaşık
hisler içindeyken eve dönmek için bir ‘’kapı’’ açtım.
Bu ‘’kapı’’
büyüsü benim özgün olanlarından bir tanesiydi. Kişinin var olan şeyleri
depolayabileceği bir boyut yaratan bir büyü. Büyükbaba da kullanıyor bunu ve
bana öğreten de büyükbabaydı. Öyle görünüyor ki bu nispeten büyük bir büyü.
‘’Kapı’’,
başka bir boyuta müdahale edebildiğin bir çeşit büyü.
Bu büyü ile
kişi, şu an bulunduğu yer ile gitmek istediği yeri bir çizgiden çok bir noktada
birleştirdiğini hayal etmeli.
...Anlaması
zor hah? Örnek olarak, bir kağıda iki nokta çizmek ve bu iki noktayı mümkün
olan en kısa mesafede birleştirmek gibi ki bu, düz bir çizgi çizerek olmaz.
İkisinin arasındaki en kısa mesafe kağıdı katlayarak noktaları direk olarak
birleştirmektir.
Kişi bu
şekilde hayal ederse, kapı kolay bir şekilde açılabilir.
Direk
olarak ışınlanmamamın nedeni, ışınlanmanın; kişinin vücudunu ayrıştırması ve
varış yerinde tekrar birleştirmesi ile olduğu içindi. Bir şekilde, hayal
ettiğim zaman vücudumu düzgünce birleştiremeyebilirim. Korktum ve test etmeye
olan şevkim kaçtı.
Ve böylece,
eve giden kapıyı açtım ki...
‘’Haa... Bu
büyü çok pratik... Bu büyüyü kullanabildiğinden dolayı istediğin zaman eve
gelebilirsin, o yüzden ümidini kaybetmene gerek yok.
Ah, anlıyorum!
Buna sahip olduğumdan dolayı istediğim zaman eve dönebilirim!
...Evet...
Şimdiye kadar bunu fark etmemiştim.
En büyük
endişem gittiği için oldukça rahatladım ve eve döndüm.
***
Ertesi gün,
15.yaş günümü kutlamak için bir parti düzenlendi. Katılımcılar büyükbaba,
büyükanne Melinda, Michel-san, Dis Amca, Chris-neechan, Sieg-niisan ve Tom amca
idi.
İsimleri
yalnızca bir kere geçen ya da ilk defa bahsedilen insanlar da burada ha?
Dis Amca
orta yaşlı, altın saçlı, bıyıklı ve zümrüt yeşil gözlü hoş bir amca. Her zaman
iyi kalite giysiler giyer ve iyi bir stil ve karizma anlayışı vardır. Ve bir
şekilde şirket başkanı olabilme aurasına sahip.
Chris-neechan
kızıl saçlı ve at kuyruklu ve açık kahverengi gözleri olan erken yirmilerinde
birisi. Hareketlerini engellemeyen bir zırh giyiyor ve katı, ince bir vücuda
sahip.
Çok inatçı
ve ciddi bir insan olduğu için güldüğünü çok az görüyorum. Yine de kibar
birisi. İçine kapanık olması üzücü... Büyük gözleri ve tatlı bir suratı
olduğunu düşünsem de çeşitli kusurları da var.
Sieg-niisan
gümüş saçlı iyi görünüşlü mavi gözlü bir ağabey. Kolay hareket edilebilir
kıyafetlerine ve giydiği cübbeye bakılırsa büyü kullanıcısı olduğunu
düşünüyorum. Ancak iyi görünüşlü ve rahat biri olduğundan dolayı eğer jigolo
olduğu söylenseydi bile, garip bir yanı olmazdı.
Sieg-niisan
ve Chris-neechan su ve yağ gibilerdi. Ne zaman karşılaşsalar, bir kavgaya
dönüşürdü. Genellikle büyükanne Melinda ve Michel-san tarafından kavga
etmemeleri için azarlanırlardı, benim önümde.
Tom Amca
daha önce bahsedilen, evimize gelen Tüccar. Oldukça büyük bir işin temsilcisi
gibi görünüyor ama şimdi bile büyükbabanın borcu altında olduğundan dolayı
kendi elleriyle malları bize getiriyor. Kendisi açık kahverengi saç ve gözleri
olan ve bir Tüccarın itibarını taşıyan vücudu olan tıknaz bir amcadır. Çok
kibardır ve her zaman benim için kitap filan getirir.
Chris-neechan
ve Sieg-niisan buraya sadece son zamanlarda Dis Amca ile birlikte geldiler ve büyükanne
Melinda, Michel-san, Dis Amca ve Tom
Amca’ya gelince, onlar çok önceden sıkça gelirlerdi.
Ve böylece,
büyükbabanın ziyaretçileri aynı zamanda benim doğum günüm için geldiler.
Bu arada,
gerçek doğum günüm bilinmediğinden dolayı alındığım gün olarak seçildi. Ancak,
alındığım zaman nerdeyse bir yaşındaydım.
Sonra,
15.yaş günümün kutlanışı başladı. Başlatan kişi Dis Amcaydı.
‘’Pekala,
bu vesilede, kahramanımız Usta Merlin’in torunu 15 yaşına bastı ve bir yetişkin
oldu. Bunu kutlamak için, bir kadeh kaldırmak istiyorum. Hadi millet,
kadehlerinizi kaldırın. 15 yaşındaki Shin-kun ve yetişkin oluşu için, şerefe!’’
‘’ ‘’ ‘’ ‘’
‘’Şerefe!’' ‘’ ‘’ ‘' ‘’
‘’Herkese
çok teşekkür ederim.’’
İşte bu
şekilde, parti başladı.
‘’Gerçekten
minnacık bebeği düşününce, Shin, bir yetişkin oldu demek...’’
Bir
süreliğine, büyükbaba ve büyükanne torunları hakkında böbürlenmeye devam etti
ve inanılmaz derecede utandım. Çok geçmeden, konu şu andan sonra ne yapacağım
oldu.
‘’Gel düşün
biraz Shin-kun, bundan sonra ne yapacaksın?’’
Dis Amca
sordu.
‘’Şey...
Şimdilik yakın bir kasabaya gitmeyi deneyeceğim.’’
‘’Sonrasında?’’
Bir
düşününce, kasabaya ulaştıktan sonra ne yapacağımı hiç düşünmemiştim.
Aniden,
etrafta gizli bir sessizlik oldu.
‘’Ne? Bir şeyler
olmalı değil mi? Bir kasabaya ya da şehre gidersen Shin-kun, muhtemelen bir
İblis Avcısı olarak çalışabilirsin ya da
efsun büyünle Büyülü Eşyalar Dükkanı açabilirsin ve bir de güzel bir
kızla tanışıp, yakınlaşıp seni desteklemesini sağlama seçeneğin de var.’’
‘’Sadece
sen böyle bir fikirle gelebilirdin.’’
Sieg-niisan
ve Chris-neechan birbirine nefretle bakışmaya başladılar.
‘’Bir avcı
mı? Kendi büyülü eşya dükkanımı açmam o kadar kolay mı?’’
Ne? İblis
zapt ederek para kazanabiliyor muyum? Büyülü eşya dükkanının ne olduğunu
anlasam da anında bir dükkan açamam değil mi?
‘’İmkansız
bir düşünce olsa da... Shin-san sakın bana daha önce alışverişe gitmediğini
söyleme!’’
‘’Ah, bir
düşününce, eşyaları Tom Amca’dan almanın yanında daha önce hiç alışverişe çıkmadım.
Ayrıca büyükbabam olduğu için para karşılığında bir şey alma gereksimi de hiç
duymadım.’’
Tom
Amca’nın sorusuna cevap verdiğimde oda tekrar sessizlikle boğuldu.
‘’Merlin...
sen...’’
‘’Usta
Merlin, bu...’’
Büyükanne
Melinda ve Michel-san'ın ikisi de büyükbabaya baktı.
Sonra
büyükbaba dedi ki...
‘’Ah, ona
sağduyu öğretmeyi unuttum.’’
‘’ ‘’ ‘’ ‘’
‘’ ‘’ Ne dedin sen??!!! ‘’ ‘’ ‘’ ‘’ ‘’ ‘’