Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

27 Mayıs 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
878 Görüntülenme
Bu bölümü 15 Kişi beğendi.
Cilt 1

Keyifli Bir Alışveriş Gezisi ve İlk Gün

Erkek erkeğe(?) sıkıca el sıkıştığımız için görüşmemizin sona erdiğini düşünmüştüm ama ayağa kalkmaya çalışırken garip bir tavırla durduruldum. Görüşme henüz bitmemişti.
Bana, “Otur” dedi, ben de öylece itaatkar bir köpek gibi dediğini yapmıştım.

“Başka bir şey mi vardı?”
“Hayır, Levantret-kyou'nun ne zaman eve döneceğini merak ediyordum.”
“Beş gün sonra.”

Bu, zamanımı yılda bir kez özgürce geçirmek için bir fırsat olduğundan önceden işlerimle ilgilendim ve vaktimi burada geçiriyordum.

Diğerleri benim işkolik olduğumu düşünüyor gibi görünüyordu çünkü her gün çalışıyordum, ama bu doğru değildi. Hayatta kalmak için her gün meşguldüm.
Devlet hazinesinden gelen para, kale onarımları ve haşarat temizliği için hızla bitiyordu ve fon eksikliğini telafi etmek adına, pahalı kürkleri için hayvanları avlamak ya da geleneksel figürler yapmak zorundaydım.

Böylece, kanat açmak için tek fırsatım baloydu.
Ancak, bir kadın bulamadığım için sadece geri kalan zamanım için dinlenmeyi planlıyordum.

Programımı duyan Sieglinde, elini yüzüne getirdi ve ciddi bir ifade yaptı. Bir süre sonra, kararlılıkla dolu bir şekilde bana doğru baktı ve gülümsemesi bir nur gibi ortaya çktı.

“İki gün içinde evime gelebilir misin? Seni ailemle tanıştırmak istiyorum.”
“!!”

Gerçekten. Soylular, yaşları ne olursa olsun evlenmeleri için ebeveynlerinden helallik alırlardı. Üstelik onu başka bir ülkeye götürüyordum. Onlara düzgünce açıklamam ve anlamalarını sağlamam gerekiyordu.

“Gelebilir misin?”
“……Evet tabi ki.”

Zihnimin derinlerde hoş olmayan bir bilgi hatırladım, Wattin Hanedanı [1] Thüringen bölgesini yöneten saygın asi bir aileydi.

“Benim aile evim başkentin ilerisindeki bir eyalette yaşıyor. Arabayla yaklaşık üç saat, sanırım.”
“Thüringen mi?”
“Aynen.”

Kaşlarımda ter boncukları oluştu. Üstündeki süslemeleri bir şekilde daha parlak görünüyordu.

Saçma derecede yüksek rütbeli bir soyluya evlenme teklif etmiştim.

“Ah, bu arada.”
“Evet?”
“Etrafımda normal olarak konuşabilirsin sorun yok. Bana ismimle seslenebilirsin.”
“……Nezaketin için teşekkür ederim. Sana nasıl seslenmeliyim?”
“Her şey olur. Bana diğerleri gibi Sieg diyebilirsin.”
“Evet, Sieg-sama!”
“……-Sama'yı bırakabilirsin.”

O gece, kendi kendime tekrar tekrar yeterince iyi olup olmadığını sorguladım.

◇◇◇

Ertesi gün.
Hana bir mektup geldi. Biraz zamanımın olup olmadığını soran Sieg-sama'ydı. Tabii ki, 'Evet, kesinlikle!'

Dışarıya karlar yığılmıştı, ancak ülkemin kar fırtınasına kıyasla daha sevimliydi.

Geç kalmamak için önceden hazırlanmıştım.

Tıraştan sonra, her zamanki gibi bir saç bandı taktım ve çabucak pantolon giydim. Daha sonra alpaka kürkünden yapılmış kabarık bir ceket giydim.

Ayrıca belime kadar uzanan uzun saçlarımı bağladım.
Bu ülkedeki erkekler için saçları kısaltmak kuraldı, bu yüzden uzun saçlarımın bir kadın gibi örülmesi garip kabul ediliyordu.
Birçok farklı milletten insanın toplandığı balolarda o kadar da kötü değildi ama sokaklarda bu durum aynı değildi.

Saate baktığımda zaman gelmişti, bu yüzden buluşma yerimize gittim.

Birkaç dakika mesafede bulunan saat meydanı insanlarla dolup taşmıştı. Görünüşe göre, katedrali görebileceğiniz bu yer, burada bir buluşma yeri olarak gençler arasında popülerdi.

Olağandışı saç rengine sahip uzun boylu kadını çok fazla sorun olmadan buldum. El sallayıp ona yaklaştım.

“Üzgünüm, seni beklettim mi?”
“Hayır, yeni geldim.”

Sieg yanındaki kadına “Eşim var,” dedi. Bu kısa sürede bir kadını çekmesini kıskanmıştım.

Bir parçam bunu zaten biliyordu ve gerçekten de Sieg’in sivil kıyafetleri erkeksiydi. Kadınsı bir şeyden iz yoktu ve bu biraz hayal kırıklığıydı.

Ne için alışveriş yaptığımızı sorduğunda, kuzeye taşınmak için gerekli malzemeleri satın alacağımızı söyledim.

“Ah~, ama burada kışlık giysiler bulabileceğimizi sanmıyorum.”
“Öyle mi?”

Kürkten yapılmış kıyafetler almak en iyisiydi, ancak buradaki kıyafetler moda içindi.

Sıcak tutmak için bir şeyler sattıklarını sanmıyordum.

“Önceden sormalıydım. Onca yolu boşuna geldin.”
“Bu doğru değil. Beni davet etmene sevindim.”

Sieg’in sıkıntılı ifadesi şaşırtıcı derecede sevimliydi, bu yüzden yüzünü çevirdiğinde ona bakmayı bıraktım. Çok kötüydü.

“O zaman, etrafa bir göz atalım……”
“Bıçaklar! Gidip bıçak alalım!”
“Bıçak mı?”
“Evet. Deri yüzmek ve içini temizlemek için.”

Zaman değerli olduğu için yürürken konuşuyorduk.

Oldukça kalabalık olduğu için, kalabalığın içinde kaybolmamak adına Sieg’in elini tuttum. Elleri soğuktu, bu yüzden elini ceketimin cebime koydum ve yürümeye devam ettik.

Bu ülkenin bıçakları keskinlikleri ile ünlüydü, bu yüzden her seferinde alıyordum.
Laflarken kalabalığın içinde manevralar yaptık.

Bir süre sonra, eski bir sokakta komik görünümlü bir mağazaya vardık.

“Burası mı?”
“Ana caddedeki kasabın tavsiye ettiği bir mağaza.”

Sıkışmış kapıyı tek elle açmaya çalıştım, ama çok zor olduğu için Sieg’in elini cebimden serbest bıraktım ve kapıyı iki elle açmaya zorladım.

Mağazada kimse yoktu. Sahibi muhtemelen arkada uyuyordu.

Raflarda bıçak ve hançerlerle dolu, oldukça rahatsız edici bir dükkandı. Dükkan her gün etle mücadele edenler tarafından önerildiğinden mallar hakkında hiçbir şüphem yoktu.

“Deri yüzmek ve iç temizlemek için sadece bir bıçak kullanmıyoruz, farklı amaçlar için birçok çeşit var.”
“Vay.”

Kemikleri kesmek için özel bıçaklar, tendonları parçalamak için garip görünümlü bıçaklar ve hatta karnı bölmek için bıçaklar vardı. Hepsini listeleyecek olsaydım, düzinelerce ve yüzlerce farklı tip olurdu.

“Hiç, bir hayvanın içini temizledin mi?”
“Hayır.”
“Öyle mi? Bence bu yeni başlayanlar için iyi olabilir.”

Orada duran büyük bir tanesini aldım.
Bu güzel kavisli çelik bıçak, avı öldürmekten doğramaya kadar birçok kullanım alanına sahipti. Büyük olduğu için açık havada yemek pişirmek için de kullanılabilirdi.

Sieg bir elinde tuttu ve deri bir çantaya koymadan önce etrafında döndürdü.

“İyi bir ürün.”

Satın almaya karar verdiği için hoşuna gitmiş gibi görünüyordu.

Ayrıca bir şey satın almayı planladığım için, aklımda olan bir bıçak, ucunda kavisli bir bıçağı ağzı olan ince bir bıçağı aldım.

“O ne için?”
“Bir kuşun bağırsaklarını temizlemek için.”
“……”

Sieg tarifsiz bir yüz ifadesi takınmıştı ama yine de aldım, çünkü bununla beraber artık ellerimi kirletmem gerekmeyecekti.

Bu rahatsız edici alışveriş gezisinden sonra bir süre sokaklarda dolaştık.
Yolda giderken, Sieg bir oyuncak dükkanına girmemiz için beni durdurdu.

“Burada ne satın alacağız?”
“Küçük bir oyun.”
“?”

Onu takip ederken kartlarla ve diğer oyunlarla ilişkili bir yere vardım.

“Efendim, beğendiğiniz bir şey var mı?”
“Hmm, özel bir şey göremedim.”
“Peki, efendim.”

Bir sebepten usta ve hizmetçi oyununu oynayan Sieg, her oyunu ciddiyetle açıkladı.

“Gerçekten hiçbir şey bilmiyorsun.”
“Mm. Bir oyun arkadaşım yoktu ya da bunun için zamanım olmadığını söylemeliyim.”
“……”

Daha sonra oyuncak dükkanında oynadığım anılarım olduğunu zar zor fark ettim.

“Benim yaşımda hiç çocuk yoktu ve genç yaşta çalışmak zorunda kaldım.”

Bunu mırıldandığımda kendimi biraz boş hissettim.
İlk arkadaşım da yüksek sosyetede tanıştığım bir yabancıydı.

“Ritzhard Salonen Levantret.”
“?”

Nedense Sieg başını şiddetle eğdi ve elini uzattı.
Ben kafa karışıklığı içinde başımı eğerken karşı cinsin kıyafetlerini giymekten hoşlanan bir kişi daha genişçe gülümsedi.
Bu durumda, ağzından çıkan şey çok özel bir şey değildi.

“— İlk oyun arkadaşın olma şerefine sahip olabilir miyim?”
“!”

İlişkimizle ilgiliydi.

Sonunda, farklı ülkelerdeki insanlar arasındaki kültür ve gelenekler arasındaki açıklıktan endişe ettiğini fark ettim. Belki de bu yüzden 'geçici eşler' olmamızı önermişti.

Rahat bir ortamda sadece oyun arkadaşı olmak iyiydi. Oradan ilerleyebilirdik.

Uzattığı elini kaldırdım ve bırakmadan önce bir kez daha sıkıca tuttum.
Gözlerim dün gece olduğu gibi dolmuştu ama sadece kemik sancıları olarak göz ardı ettim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-09 14:21:56
Çeviri için teşekkürler
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-02 16:52:11
oldukça hoş ilerliyor Bölüm için teşekkürler
CatinTranslaation (20 puan) Çevirmen
2020-05-28 15:36:38
Bey Fin, hanım Alman. Diren Ritz ヽ(*゚ー゚*)ノ
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-05-27 20:25:52
friendzone derm başka da bişi demem. yazık bizim beyaz tavşana :') Bölüm için teşekkürler; ellerinize, emeğinize sağlık
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-05-27 15:51:43
Baya güzel gidiyor, teşekkürler