Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

14 Ağustos 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
598 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.
Cilt 2

Dört Mevsim Hikayeleri: Vahşi Kuş ve Kış Ziyafeti

**Hikayenin zamanı 24. bölümden sonrasıdır.

Kutup geceleri bittikten sonra tekrar avlanmaya başladık.
Depoda zor zamanlar geçirdiğimiz için büyük bir av elde etmek güzel olurdu.

“Yaban domuzu veya geyik avlamak istiyorum.”
“Pekala, acele etme.”

Sieg böyle söyledi, ama avlanmak istediğim için huzursuz hissettim.
Ama dediği gibi, eğer biri acele ederse işler genellikle başarısızlıkla sonuçlanırdı, bu yüzden sakinleşmeliydim.

Bugün gökyüzü açıktı.
Güneş ışığı karda parlıyordu ve karayı parlatıyordu.

“Çok güzel, ama aynı zamanda ışığı bloke eden gözlüklerim olmasını isterdim.”
“Hah, öyle bir şey var.”
“Askeri teçhizat. Başka yerde satılıp satılmadığını bilmiyorum.”

Bunu söylerken Sieg gözlerini kıstı, belki kardan yansıyan ışığın çok kuvvetli olması yüzündendi.
Bu ifade o kadar yakışıklıydı ki profiline bakakaldım.

“Ne oldu?”
“Ş-Şey~”

Sieg, tuhaf davrandığımı hemen fark etti. Onu kandırmak için ellerimi salladım ve devam ettim.

“Ritz!”
“He?”

Adımın söylendiği anda, yukarıdaki ağaç dallarından bir şey düştü ve bir gümbürtüyle yere indi.

“!”

Gözlerim aniden beliren yuvarlak gözlere kilitlendi.
Düşen, boyu yaklaşık diz boyu olan büyük siyah bir kuştu.

“Kaç!”

Siyah kuş, Sieg'in bağırmasıyla telaşlanıp kanatlarını iyice açtı.

“Kueee——!”
“Aa!”

Kuş, keskin pençeleri beni işaret ederek zarif bir şekilde sıçradı. Keskin bir çığlıkla birlikte.

İlk darbeyi atlatmayı başardım ama sonunda yerde yuvarlanmaya başladım.

İlk saldırısı başarısız olan kuş, bana dik dik bakarken kanatlarını çırptı.
Çabucak ayağa kalkmayı başardım ama ayağım derin kara saplandı ve dengem gitti.

“Ritz!”

Saldırı bana ulaşamadan Sieg buraya koşarak kuşun bana giden yolunu kapattı.

Sieg silah dipçiğini yukarı kaldırdı ve kuşa vurdu.
Bir darbe alan kuş yere yuvarlandı.

“Sieglinde, eğil.”

Sieg bağırmamla geri sıçradı.
Yolda başka bir şey olup olmadığını kontrol ettim ve tetiği çektim.

Kuru bir çatlak sesi geldi ve ağaçlardan yüksek seslerle kar yağdı.

Mermi hedefi vurdu.

“İyi misin?”
“Evet iyiyim”

Tabancanın şarjör kısmını açtım ve boş mermi kovanını çıkardım. Karda soğuduğunu doğruladıktan sonra cebime koydum.

Kızağa gittim ve avı almak için deri bir çanta aldım.

“Bu kuş da neydi?”
“Orman tavuğu.”

Orman tavuğu ailesindeki çoğu kuşun beyaz kış tüyleri vardı, ancak orman tavuğunun siyah tüyleri vardı. Aynı zamanda büyüktü.

“Bu vahşi bir kuş mu?”
“Ah~ Üreme mevsimi olabilir~”

Bu sadece bir tahmindi, ama sıcakken insanlar geçip gidince orman tavuğu huzursuz olurdu ve bu yüzden dikkatsizce saldırırdı.

Ben de dikkatsiz davrandım.

“Sieg, beni kurtardığın için teşekkürler.”
“Pençeleri sana ulaşmadığı için şanslısın.”
“Senin sayende.”

Sieg burada olmasaydı, yaralanmış olabilirdim.
Gerçekten iyi bir şeydi.

Eve döndükten sonra orman tavuğunun kanını ve tüylerini temizledik.
Kuşu boynundan karnına doğru yarıyorduk. Sonra onu bez bir torbaya koyup yaklaşık on gün bekletiyorduk.

——On gün sonra.

“Şimdi o zaman neden bir süre önce yakaladığımız orman tavuğunu denemiyoruz?”

Bugün, Ruruporon tatildeydi, bu yüzden kendi başımıza yemek yapacaktık.
Bir tüccardan malzeme aldık ve hava karardıktan sonra pişirmeye başladık.

“Sieg, kızarmış patates ve haşlanmış patates yapabilir misin lütfen?”
“Tamam.”
“Patatesleri ince dilimler halinde doğrayacağız. Pişirmek için soy ve suda haşla.”
“Anladım.”

Sieg'e talimat verdim sonra yemek pişirmeye başladım.
Yaptığım ilk şey, ‘Orman Tavuğu Yuvası’ adlı bir salataydı. Kuş yuvası şeklindeki eşsiz bir salataydı.

Sieg yuva ve yumurtalar için gerekli parçaları yaparken ben de içi yaptım.
Önce göğüs etinin üzerine ot sürüp suda haşladım.
Kuş etini haşlarken birçok farklı sebzeleri ince ince dilimledim.
Sosu da sebze ve ete uygun olarak yaptım.
Otlar, karabiber, şarap sirkesi, tuz, limon suyuydu. Bunları karıştırdım ve sebzelere sıktım.
Pişen eti küçük parçalara böldüm ve sebzelerle karıştırdım.

Sonra sebzeleri ve kuş etini dağ şekline getirdim.

“Patates püresi ile ne yapıyoruz?”
“Kuş yumurtası şeklinde bir şeyler yapacağız.”

Patates püresinin içine biber ve otları karıştırmıştık, daha sonra ortası peynir olacak şekilde yumurta şeklinde şekillendirmiştik. Bundan sonra suda kaynattık.

Batmış yumurtalar yüzeye çıktığında işlem tamamdı. Sudan çıkarılıp kalan ısıyı uzaklaştırmak için ayrı bir kaba koyulurlardı.

Her şey pişirildikten sonra, geriye kalan tek şey tamamlamak.
Dağ şeklindeki sebze ve et yığınının üzerine ve etrafına ince dilimlenmiş patates kızartması konuyordu.

Son olarak, patates yumurtalarını yerleştirerek bitiriliyordu.

“Gerçekten bir kuş yuvasına benziyor.”
“Değil mi?”

Bu, annenin uzun zaman önce yaptığı bir şeydi. Büyükbabam büyük bir orman tavuğu yakaladığında bunu yediğimi hatırlıyordum.

Onun dışında bir şiş üzerinde orman tavuğu eti kavurdum. Miruporon'un dün gece yaptığı yemekleri, mantar ve ren geyiği çorbasını, lezzetli bir yemek için ekmek ile servis ettim.

“Hey, harika görünüyor.”
“Neden yemiyoruz?”

Ben meyve suyu içerken Sieg bardağına meyve likörü koydu.

Sieg orman tavuğu yuvası şeklindeki salatanın bir kısmını bana koydu.

“Teşekkür ederim!”

Kendisine teşekkür ettim, orman tavuğu ve sebze tabağını aldım.
Sirkenin ve otların saf tadı iştahımı açtı.
Etin iyi bir dokusu vardı ve kusursuz tadı sayesinde sebzelerle iyi gitti.
Çıtır çıtır patates kızartmasıyla yenildiğinde de farklı bir tadı vardı.
Patates püresinden yapılan yumurtaları da denedim.

“Hey bu sakız gibi ve lezzetli!”

Annem bir keresinde içine peynir koymuştu.
Bu sefer yumurtaları Sieg'in bahsettiği yabancı bir yemeğe göre yapmaya çalıştım.
Çiğneme dokusu ile eritilmiş peynir uzuyordu. Otlarla baharatlanınca kendi başlarına lezzetli oluyordu, ama çıtır patateslerle çok iyi gidiyordu.

“Sieg, nasıl?”
“Bu harika. Bana evimdeki yemekleri hatırlatıyor.”
“Öylemi? Çok şükür~!”

Sieg'den övgü dolu sözler aldığım için mutlu oldum.

Şiş rosto için eti kırmızı şarap sosuna batırdım.
Orman tavuğu eti egzotik veya çıtır diyebilirdim. Biraz sertti.

“Orman tavuğu eti diğer kuş etlerine göre daha av eti gibi, nasıl oluyor?"
“Öyle mi? Ben de beğendim.”

Sieg, ağzına ısırık büyüklüğünde bir parça taşıdıktan sonra bunu dedi.
Sonra bir içki yudumladıktan sonra bir şey daha söyledi.

“Lezzetli.”

Orman tavuğu Sieg’in zevkine iyi uyuyordu, bu yüzden rahatlamış hissettim.
Tabaklar boşaldıktan sonra sohbet zamanı gelmişti.

“Orman tavuğu ailesinden olan Ptarmiganlar burada Riekko olarak adlandırılır.”
“Kulağa hoş geliyor.”
“Öyle mi?”

Uzun zaman önce alışmıştım, emin değildim.
Bu duygu ülkeden ülkeye farklı, diye düşündüm.

“Demişken, Ritz, bunu ne yapmalıyız?”
“Ah, unutmuşum.”

Masanın ucunda sahanda yumurta vardı.
Tüccardan bonus olarak aldığım bir yumurtadan geliyordu.

“Sieg, yiyebilirsin.”
“Hayır, ikiye bölelim.”

Bunu söyledikten sonra Sieg yumurtayı dilimledi ve yumurta sarısı dökülmeden önce bir parça ekmeğin üzerine koydu.

Masaya dökülmeden önce yumurta sarısı ekmeğe sızdı, bu yüzden rahatlamış hissettim.

“Ekmek ve sahanda yumurta iyi gidiyor~ Lezzetli~”
“Bilmiyor muydun?”
“Evet. Ekmeğe sürüp sadece reçel ya da karaciğer yemiştim.”

Görünüşe göre Sieg, yalnız yaşarken çok kez ekmek ile beraber kızarmış yumurta yemişti.

“Sabah çok vaktim olmadığında onları yiyordum. Yine de övgüye değer bir şey değil.”
“Gerçekten mi?”

Büyükbabamın evindeki yüksek kaliteli yemeği hatırladım. Gerçekten de böyle ciddi bir ortamda bunu yapmak mümkün olmazdı.

“Yumurtaların tadı güzel. Neden bu yıl tavuk yetiştirmiyorum~”
“Tavuk mu satıyorlar?”
“Evet. Onları ilkbaharda satın alabilirsin.”

Tavuklar günde bir yumurta bırakıyordu, ben de Sieg ve benim için iki tane almayı planladım.

Bahar için plan yaparken yemek sona erdi.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-09 14:27:20
emeği geçenlerin ellerine sağlık....