Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

08 Mayıs 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1383 Görüntülenme
Bu bölümü 23 Kişi beğendi.
Cilt 2

Yokoyama Saki Sınıf Arkadaşına Güvenmiyor

-Yokoyama Saki’nin Bakış Açısı- 

“Sakurai-kun, yardım etmemi ister misin?” (Makoto)

Sadece bir süre sonra, Aya-chan ile birlikte zayıf görünümlü büyücünün sınıf arkadaşımız Takatsuki-kun olduğunu fark ettim.

Ben -Yokoyama Saki- Kutsal Şövalye becerisine sahiptim.

Kutsal bir kılıç kullanıyordum ve bedenim hafif aura ile kaplanmışken zayıf canavarlar tarafından bir parça yara almıyordum.

Bu güçle, Işık Kahramanı’nın yardımcısı olarak aktif bir rol oynuyordum.

Ayrıca, diğer becerim: [Mana Görüşü].

Bu dünyada mana denilen güç kaynağını görebiliyordum.

Bu sayede birçok tehlikenin üstesinden gelmeyi başarmıştık.

Zayıf rolü yapan canavarlar, sivil rolü yapan suikastçılar.

Görünüşlerini saklamaya çalışsalar bile manalarını saklayamazlardı.

Gözlerimde… Takatsuki-kun zayıftı.

Onu tapınakta gördüğümden beri hiç güçlenmemiş gibi hissediyordum.

Normal bir vatandaşınkinden daha düşük manası vardı.

Hiç şüphe yok ki eğitimini de ciddiye almıyordu.

Okulda bile, çalışmak yerine her zaman oyun oynuyordu.

Ryosuke bile çok fazla zorlukla karşılaşmasına rağmen inanılmaz güç elde etmişti…

Çok çalışmayan ve sadece etrafta oyun oynayan, bize yardım edecek olan bu çocuk muydu?! 

Bunu ona hafif bir öfke ile söylüyordum.

“Takatsuki-kun, yardım edebileceğin hiçbir şey yok-” (Yokoyama)

“İyi bir planın var mı?” (Sakurai)

Ryousuke sözümü kesti ve Takatsuki-kun'a sordu.

Eh?

Ona güvenecek miydi?

“Biraz. Yine de deneyene kadar bilemeyeceğim.” (Makoto)

“Artık yapabileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Lütfen bize yardım et.” (Sakurai)

Eeh…? Bunun anlamsız olacağından emindim.

Ah, ama belki de Takatsuki-kun'un kızıl saçlı büyücü arkadaşına soracaktı.

Manası çok yoğundu.

Kraliyet büyücülerinde bile bulunmayan bir seviyedeydi.

“O zaman, siz burada bekleyin Lucy ve Nina-san. Sa-san, bize rehberlik edebilir misin?” (Makoto)

“Tamam.” (Aya)

Görünüşe göre bizimle sadece Aya-chan gelecekti.

Tahminim yanlıştı.

“İyi olacak mısın, Takatsuki-sama?” (Nina)

“Dışarıda dikkatli ol, Makoto.” (Lucy)

Onun iki arkadaşı da endişeli görünüyordu.

Tabii ki öylelerdi.

Sonuçta o zayıftı.

“O kadar umursamaz olmayacağım.” (Makoto)

Takatsuki-kun bunu içtenlikle söylüyordu.

Düşmandan korkmanın ne demek olduğunu anlamıyordu.

Tabu Ejderhasını gördüğünüzde kesinlikle poponuzun üstüne düşecektiniz.

Dışarıya gidenler Ryousuke, Aya-chan, Takatsuki-kun ve bendik.

İlk olarak, Takatsuki-kun ve Aya-chan uçma büyüsünü kullanabilir miydi?

◇◇

Takatsuki-kun uçma büyüsünü kullanmadı.

Bunun yerine, su yüzeyinde hareket etmesine izin veren garip bir büyü kullanıyordu.

Uçan büyü, herhangi bir Orta Seviye Büyücünün kullanabileceği bir şey olsa da.

“Waah, Deniz Yılanından daha hızlı.” (Aya)

Aya-chan mutluydu.

Biraz eğlenceli görünüyordu.

◇◇

“Burası mı, Sa-san?” (Makoto)

“Evet, bundan sonrası Alt Kat. Bana asla aşağı inmememi söylediler.” (Aya)

Aya-chan ve Takatsuki-kun konuşuyorlardı.

Aya-chan zindana oldukça aşina görünüyordu.

O bir maceracı mıydı?

Şu anda yeraltı gölünün bir köşesinde küçük bir adada duruyorduk.

Küçük adanın biraz ilerisinde, gölün dibinde, dev bir sualtı mağarası görebiliyordum.

Orta Kat su taşları ile aydınlatılmıştı, bu yüzden harika bir manzarası vardı, ancak mağaranın kendisi zifiri karanlıktı.

“Bu sualtı mağarasının diğer tarafında Tabu Ejderhaları var. Ancak şövalye düzeninin üyeleri sualtı savaşlarında iyi değil…” (Sakurai)

Ryousuke bunu pişmanlıkla söylüyordu.

Ama herkes elinden gelenin en iyisini yapmıştı - çoğunlukla yeni şövalyelerden oluşan bir grup olduğu içindi.

Hatalı olanlar, desteğin önüne geçen Prens Grubu ve hiç yardım etmeyen Büyük Bilge’ydi.

Bunun yüzünden Takatsuki-kun gibi bir büyücü çırağına güvenmek zorunda kalmıştık…

“Yani, bir şeyler yapabileceğini mi düşünüyorsun?” (Sakurai)

Ryousuke’un umudu olsa bile bunun mümkün olduğunu düşünmüyordum…

“Tabu Ejderhaları sualtında değil de dışarıda olsalar savaşmak daha kolay olmaz mı?” (Makoto)

“Bunu yapabilir misin?! Zindanın dışında olursak Işık Kahramanı Becerimi tam olarak kullanabilirim. Güneş ışığı varsa kesinlikle kazanabilirim.” (Sakurai)

“Peki. O zaman düşmanı suyun dışına çekeceğim.” (Makoto)

Takatsuki-kun bunu hiçbir şeymiş gibi söylüyordu.

(Bunu yapmasının bir yolu yok…) (Yokoyama)

“Biraz bekle. Ruhlarla konuşacağım. Bu alanda bir sürü var gibi görünüyor.” (Makoto)

“Takatsuki-kun, Ruhları görebiliyor musun? İnanılmaz.” (Sakurai)

Ruhları görmek mi?

Mana Görüşü becerimle onları görememe rağmen mi?

İşine gelen her şeyi söylüyordu!

Saf Ryousuke ona inanıyor gibi görünüyordu.

İlk olarak, Dağlık Krallığında bile Ruh Kullanıcılarını görmemiştim.

“Ooi, Ruh-sanlar. İyi misiniz?” (Makoto)

Bu neydi?

Ruhlarla böyle konuşmanın bize yardım getireceğini mi söylüyorsun?

“Evet, düşman biraz zor, görüyorsunuz… Evet, başımız dertte.” (Makoto)

(Başı dertte olan biziz.) (Yokoyama)

“Teşekkürler, çok yardımcı olursunuz.” (Makoto)

(Haah, bu anlamsız konuşma ne kadar sürecek…) (Yokoyama)

“O zaman size güveniyorum.” (Makoto)

Takatsuki-kun bunu söyledikten hemen sonra…

Dünya eğildi.

Bir tür optik yanılsamaydı.

“?!” 

Tüm Laberintos titriyordu.

Bunun mümkün olmasının bir yolu olmasa da.

Nefes alamıyordum.

Ne? Neler oluyor?

“Saki-chan, sorun ne?” (Aya)

Aya-chan benimle konuşuyordu ama panikliyordum.

Görüşüm bembeyaz oldu ve hiçbir şey göremedim.

Tüm bunların mana olduğunun farkına vardığımda mana, kalakaldım.

(Bu ne?! Her şey mana mı? Bu kötü, hiç kontrol edilmiyor! Şaşırtıcı!) (Yokoyama)

“…Ne kadar kuvvetli. Bu Ruhların gücü mü?” (Sakurai)

Ryousuke bu çılgın manayı hissediyor olmalıydı!

Bunu hemen durdurmalıydık.

“Evet, ilk defa bu kadar çok Ruh geldi.” (Makoto)

Takatsuki-kun'un hala zayıf manası vardı.

O şiddetli tayfun benzeri mananın merkezindeydi.

Büyücülükte kötü olmasının bir mazereti olabilirdi ancak bu mana tarafından boğulmamasının bir yolu yoktu ve yine de…!

(Sadece Takatsuki-kun'un çevresindeki mana sakinleşiyor…?) (Yokoyama)

Kasırganın gözü gibiydi.

Sanki o dünyanın merkeziydi.

“Şimdi büyü yapacağım. Kontrol etmek zor, bu yüzden geri çekilin.” (Makoto)

Ne diyor?! 

Bir insanın bu kadar manayı kontrol etmesinin bir yolu yoktu!

“Saki, hadi bunu Takatsuki-kun'a bırakalım.” (Sakurai)

Ryousuke'nin gözleri ümit ve güven doluydu.

Neden?! 

Daha önce kimseye bu şekilde bakmamıştı.

“Ben?” (Aya)

“Hmm, Sakurai-kun'a yakın dur, Sa-san.” (Makoto)

“Eeh, Takatsuki-kun’un büyüsüne yakından bakmak istiyorum.” (Aya)

Ne diyorsun?! 

Ondan uzak dur Aya-chan!

3’ümüz geri çekildik ve onu izledik.

“O zaman size güveniyorum, Ruh-sanlar. [Su Büyüsü: Yamata no Orochi].” (Makoto)

O anda bir canavar doğdu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-01-17 23:11:13
O anda bir canavar doğdu. Hayır mc doğdu
shypax (132 puan) Üye
2020-09-28 20:54:29
Göt etme başarımı kazanıldı ohh
DasanDra (148 puan) Üye
2020-08-02 23:22:59
Bölüm için teşekkürler
İbocan42 (61 puan) Üye
2020-06-13 19:07:14
Orochimaru yılandı bu da yılan gibi bisi cağarcak heralde japoncam gelişiyor iyi iyi
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-05-11 08:31:08
Elinize sağlık, diğer pisicik nerede? (Yokoyama ve bir kız daha vardı onu soruyorum)
Datosu (28 puan) Üye
2021-04-06 15:23:38
@MhmtSnmz, Ayrıldılar ya önceki bölümde, sadece Aya, bizim evlat ve şu ikisi girdiler alt kata.
Shinnatsume61 (130 puan) Üye
2020-05-09 13:59:27
Efso bir beceri saldı 🤘 Bölüm için teşekkürler 😊
Ker!m (339 puan) Üye
2020-05-08 21:12:19
Çeviri ve edit için teşekkürler.
JNXL (1237 puan) Üye
2020-05-08 17:11:44
"Orochimaru bunu beğendi" biyesim geldi. Ellerinize sağlık teşekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-08 15:56:01
Çeviri için teșekkürler.