Theoden

30 Temmuz 2019
Çeviri: 113
Düzenleme: AntiYasuo
940 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Tanrıların Tanrısı Turgan Tanrı

Turgan parmaklarını açtı ve kırk seneyi hesaplamaya başladı. Bir süre sonra sıkıldı ve cevabını tanrıya iletti.

“ Olmaz. Hemen ver. “

“ Tanrıya karşı mı geliyorsun? “

“ Sen sonsuz güçlüsün değil mi? “

Tanrı Turganın her söylediğini omuzlarını dikip kabararak, gururla cevaplıyordu.

“ Evet. “

“ Yani istediğin her şeyi de yapabilirsin değil mi? “

“ Elbette yaparım. “

“ Ve bu istediğin şeyleri yaptığında da gücün hiç azalmaz doğru mu ? “

“ Doğru benim gücüm sonsuzdur ve bu yüzden azalmaz. “

“ O zaman beni azrak kral yap işte. Nasılsa bir kaybın olmayacak. Yap da gideyim hadi. Ben de sana yıldırımda kızartılmış balık veririm. Bir tanrı bile olsan yıldırımla yemek pişirmediğine bahse girerim hınh hınh. “

“ Olmaz yok sana güç falan. Ayrıca beni gördüğünden, artık dış dünyaya çıkamazsın. “

“ Nasıl yani? Hep burada mı kalmak zorundayım? “

“ Aynen öyle. “

“ Peki ya itiraz edersem ? “

Turganın bu söylediği şey, hayatları boyunca Tanrıya hizmet etmiş ve her dediğini sorgusuz yapmış olan insanları korkutmuştu ve ellerini yüzlerine kapatıp, tanrının gazabından nasibini alacak olan Turgana acıyarak baktılar.

“ O zaman tanrının gazabıyla tanışırsın. Mum alevleri(2. Seviye) “

Tanrı bunu söylediğinde parmak uçları alev almıştı ve etraftaki herkes onu hayranlıkla ancak aynı zamanda da korkuyla izliyorlardı. Bu gazap yüzünden bir sürü insan canından olmuştu. Korkmayan tek kişiyse kıkırdayarak tanrının suratına bakıyordu.

“ Ne yani beni dandik bir ateş yaftıyla mı tehdit ediyorsun? Hadi ama bir tanrı olarak beni hayal kırıklığına uğrattın. “

Turganın söyledikleri, tanrının fazlasıyla canını sıkmış olsa gerek ki, parmak uçlarında duran alevleri Turganın üzerine gönderdi. Ancak Turgan bundan kaçmak için kıyımı çekmeye dahi gerek duymamıştı kıvrak hareketlerle savuşturmuştu. Tanrı taklidi yapan adam, zor durumda olduğunu fark edince durumu toparlamaya çalıştı.

“ Bu sadece uyarı içindi. Eğer bana biad etmezsen cehennemi yaşarsın. “

“ Göstersene bana. Göster ki azrak kraldan daha güçlü olduğuna inanayım tanrı. “

Şarlatan, Turganın dediğini yapabilmeyi çok istiyordu ancak bildiği en üst seviye iki yaftın ikisi de 2. Seviyeydi ve o kadar büyük konuşmuşken, ikinci seviye buz yaftını kullanması saçma olacaktı. Esasında bu kuytu adaya kimse gelmezdi ve on yılda bir kere bir yabancı gelirse de, ada halkı zehirli oklarıyla onları bayıltırlar ve baygın haldeyken de öldürürlerdi. Bu yüzden hiç sorun yaşamamıştı sözde tanrı. Ama bu kez bir yabancı karşısına gelip dikilmiş ateş yaftını aşağılıyordu.

“ Cahilliğine veriyorum aciz insan ve seni tüm merhametimle bağışlıyorum. Git bu adadan ve gördüklerinden kimseye bahsetme. “

“ Gitmem ki. Bana adam akıllı bir şey göstermezsen gitmem tanrı. Hatta seni biraz zorlamamı ister misin? Tanrı olduğuna göre senin için sorun olmasa gerek. Tabiatın öfkeli gürleyişi – Yıldırım Saltanatı “

Turgan eğildi ve sırtında duran kıyımın mızrak ucundan, zayıf bir yıldırım ışığı çıkarak sözde tanrının omuzuna isabet etti. Oldukça küçük bir yıldırımcık olmasına rağmen, sözde tanrının omuzunu kısmen parçaladı ve arkadaki kurumuş çamurdan duvarı da yıkarak, insanların şaşkın bakışları arasında gözden kayboldu.

“ O…pu çocuğu ne yaptın bana? O nasıl bir yaft öyle? “

“ Tanrı olmana rağmen bunu savuşturamadın mı yani? Sen bas baya insansın hem de güçlü taklidi yapan zayıf bir insan. “

Turgan etrafındaki korkmuş insanlara baktı ve merakla sordu.

“ Bu adamın yaftı oldukça zayıf. Sizin yaftınız ne kadar zayıf olsa da birkaç kişi bir araya gelerek onu kolayca yenerdiniz. Neden bunu yapmadınız ki? “

Etraftaki yerli halk Turganın söylediklerinden hiçbir şey anlamamışlardı. Bir tanrıya karşı gelmek nasıl bir mantık olabilirdi? Bir tanrıyı ancak bir başka tanrı yenebilirdi ve o tanrı geldiği için yerli halk mutlu hissediyorlardı. Yere kapanmışlardı ve Turganı ortalarına alarak ona adeta merasimde bulunuyorlardı.

“ Hoş geldin tanrıların tanrısı. “

Turgan söylenenlerin kendisine olduğunu anlamamıştı zira daha önce kimse kendisine tapınmamıştı. Acıdan kıvranan sözde tanrıyı göstererek konuştu.

“ O tanrı falan değil görmediniz mi? Küçücük bir yıldırımla neredeyse ölüyordu. Tapınmayı bırakın şu herife. “

Kimse yerinden kımıldamıyordu ve sadakatlerini Turgan tanrıya sunmaya devam ediyorlardı. Turgan bir süre sonra sinirlendi ve bağırdı.

“ Kalkın dedim lan size adam akıllı konuşalım. “

Turgan Tanrının emrini sorgusuz yerine getirdiler ve tapınmalarına ara verip, ayağa kalktılar. Bu adanın hikayesiyse özetle şuydu. Savaşın kaybeden tarafının askerlerinden olan Fink, düşmanlardan kaçarken bir sala binip denize açılmıştı. Ancak dalgaların azizliğiyle Salı parçalanmış, tutunduğu odun parçasıyla bu adaya kadar sürüklenmişti. Ateşin varlığından dahi bihaber olan dış dünyadan soyutlanmış bu yerli halk, Finkin yaftını görünce ona hayranlıkla bakmışlardı. Fink de durumdan yararlanıp kendisini bir tanrı olarak tanıtmış ve yerli halkın anadilini konuşmayı dahi yasaklayarak, istediği gibi hüküm sürmeye başlamıştı. Bu kusursuz hayatını olabildiğince uzun tutabilmek adına da yabancılara karşı deminki önlemleri almıştı. Adanın tüm kadınlarını karısı ilan etmişti ve genç erkeklerin hepsini yakarak öldürmüştü. Arka saflarda savaşan ateş yaftı birliğinin düşük seviyeli bir üyesi olduğundan yanında tuttuğu yaft kitabında iyice gelişerek, Halkın bir tanrı olduğundan şüphe bile etmemesini sağlamıştı.

Biraz önce Finkin yanında yatan kadınlardan birisi, Turganın omuzuna masaj yaparak yatağa uzattı ve üzerindeki t-shirtü çıkarmaya yeltendi. Turgan T shirtünü tuttu ve başından çıkarmasına izin vermedi.

“ Bıraksana onu siz soyunuk olmayı seviyor olabilirsiniz ama ben böyle iyiyim. “

Aynı kadın ve bir kadın daha Turganın bedenini okşamaya devam ederlerken, bu kez diğeri Turganla konuşmaya başladı.

“ Siz tanrıların tanrısına hizmet etmek, bizler için onurdur. Bu yüzden biraz sevap kazanmamıza izin verin Tanrıların tanrısı. “

“ Benim adım Turgan. Ayrıca sevap işlemek istiyorsan şu kapıdaki küçük çocuğa banyo yaptır. Kokusu omuzlarıma kadar işlemiş öğğ. “

Turgan bunu söylediğinde, t shirtünün omuzunu koklamış ve tiksinerek öğürmüştü. Gözleri korku dolmuş Fink ise Turganın varlığından tiksiniyordu biraz önce yatağında her istediğini yapan kadınlar şimdi bu yabancıya hizmet etmeye gönüllü duruyorlardı. Kurduğu saltanatı bir saniyede yıkmış bu çocuğu öldürmek istiyor ancak demin gördüğü şeyden sonra cesaret edemiyordu. Turgan aklına bir şey gelmiş gibi Finkin yanına geçti ve konuştu.

“ Yaft kitabın yanında mı sahtekar tanrı ? Eğer yalan söylersen ve bende kitabı bulursam bu kez çok daha büyük bir yıldırım kafana çakacak. “

“ Evet yanımda. “

“ Getir onu bana. “

Fink yatağın altına girdi ve tanrının gizli kutusu olarak anlattığı heybesinden kitabı çıkardı. Turgan kitabı eline aldı ve kadınlardan birisine uzattı.

“ Al oku bunu ve sen de tanrı ol hınh hınh. “

Turgan için söylemesi kolay olsa da, bir sorun vardı ki o da yerli halkın tamamının okuma yazma bilmiyor oluşuydu. Kadın kitabbı açıp incelese de hiçbir şey anlamamıştı ve Turgana dönüp sordu.

“ Tanrılar tanrısı bu nedir ? “

“ Benim adım Turgan ve o gördüğün bir yaft kitabı. Eğer okuyup çalışırsan sen de yaft yapıp ellerinden ateş çıkarabilirsin. “

“ Okuyup çalışmak nedir Tanrı Turgan? öğret kullarına. “

Turgan durumu ancak fark edebilmişti ve bunu çözmeye kararlı olduğundan bir plan yaptı. Buna göre herkese okuma yazmayı ve bu yaft kitabını kullanmayı öğretecekti. İkinci seviye bir kitap olduğundan fazla zor olmamalıydı ve Finke dönerek emrivaki bir şekilde söyledi.

“ Kağıt benzeri bir şey bul ve ona alfabeyi yaz. “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Darkness (24 puan) Üye
2019-07-30 14:18:36
Turgan ülke kuruyo sanki yavaş yavaş.
acolophotro (39 puan) Yazar
2019-07-30 17:31:21
@Darkness, aslında dünyadaki karmaşa düşünüldüğünde adı ülke mi olur bilmiyorum ama, güvenilir insanları barındıran bir ya da bir kaç bölgesi olmak zorunda. Tabi Turgan bunu ne zaman akıl eder bilemem :)