Theoden

08 Haziran 2019
Çeviri: 17
Düzenleme: AntiYasuo
973 Görüntülenme
Bu bölümü 5 Kişi beğendi.

Prensle Sürtüşme

On yılın sonunda artık kıtada hiç savaş kalmamış ve tüm ülkeler, krallıklar şehir devletleri Üstad Angor ve Tanrı Buyruğu ekibine biat etmişlerdi. Amacına ulaşan üstad Angor eski krallar tarafından yapılan ve kıtanın tam ortasında konum alan merkez ülkesi olarak kabul edilen Heraklia ‘ nın ve tüm kıta yönetiminin başına geçmesini konu alan teklifi reddetti. Şöyle cevap verdi “ Ben topraktan gelen bir çiftçiyim ancak eğer tohum ekip mahsul alamayacaksam. Hayattaki tecrübelerimi anlatabileceğim Genç fidanları eğitip çiçek açışlarını görebileceğim bir okul açmama izin verin. Ülkede savaş çıkmadığı sürece kimin kral olduğuyla da ilgilenmiyorum ancak eğer ölüm meleği gelmeden birileri insan eliyle öldürülürse işte o zaman tanrının buyruğu kendini gösterecektir. “ Bunun üzerine siyaseti siyasetçilere bıraktı ve her şehire bir akademi açılmasını sağladı. Kendisiyse Heraklia’ nın içine kurduğu Toprak Ana akademisinin başına geçip burada Baş Üstad olarak eğitim verdi. Toprak Ana akademisi halen Üstad Angor’ un inşaa ettiği haliyle Heraklia’ da bulunmaktadır. Yaftın mucidi olan Angor ‘ un sağladığı barış 24 yıl kadar sorunsuzca devam etti ancak üzücü bir şekilde; Angor’un ilk öğrencilerinden olan Sara tarafından bozuldu. Angor öldürüldü ve Sara günden güne daha çok taraftar kazandı. Yaft kullanıcılarının artık bolca bulunduğu kıta kaosa sürüklendi ve yine bir sürü şehir devletine, ülkelere ve krallıklara ayrıldı. Bugün dahi kıtamızda iki birleşik krallık, beş krallık , hiç bir krallığa bağlı olmayan 13 ülke ve yine herkesten bağımsız olan 22 şehir devleti bulunmaktadır.

 Hikayenin uzun sürdüğünün farkındayım ancak artık Yaftın tarihini ve kullanım amacına göre bir savaşı sona erdirebileceğini ya da barışı sona erdirebileceğini biliyorsunuz. Şimdi sorusu olan varsa sorabilir.

Bir öğrenci parmağını kaldırdı söz verilince sordu.

-  O zaman toprak dışında hiç bir yaft kullanılamıyor muydu ?

-  Açıkçası ilk bir kaç sene sadece toprak yaftını kullanabildiler ancak daha sonrasında bunun

Sadece toprağa özgü bir durum olmadığını fark edenler oldu ve zaten günümüzde bu kadar çeşitli yaftlar olmasını da onlara borçluyuz.

Elfy söz alıp Sara ‘ nın o kadar acı çekmiş köylülerden birisi olmasına rağmen barışı neden bozduğunu sordu ancak Saltuk hoca bunu daha sonra anlatacağını söyledi. Son olaraksa hikayeyi büyük bir keyifle dinlediği her halinden anlaşılan Turgan söz aldı.

"Bir aydakarı nerede bulabilirim ?"

Böyle bir soruyu beklemeyen eğitmen bir anda öksürdü. Şaşkınlıkla kızgınlık arasında gidip geliyordu.

"Bunun konumuzla ne ilgisi var ?"

"İlgisi mi olması gerekiyorduki"

"Ayrıca benim bile hiç görmediğim bir yaratıktan bahsediyorsun. Tuvaletin yerini sorar gibi sormasana. Her neyse konumuz aydakarlar değil ancak çok istiyorsan kütüphanede onlarla ilgili kitaplar bulabilirsin. "

O an böbürlenmek ihtiyacı hisseden Farsid söze karıştı.

                -Eğer bu kütüphanenin kitapları yeterli gelmezse senin için saray kütüphanesinden destek isteyebilirim. Ayrıca eminim ki babam bahsettiğin yaratıklar hakkında bir şeyler biliyordur ne de olsa o bu ülkenin kralı.

Turgan düşünceli halini aldı ve Farside dönerek çok net bir şekilde sordu.

"Babanın bir aydakarı var mı?"

"Yok."

"O zaman hiç bir işime yaramaz. Demek ki aydakarlar kralların bile erişemeyeceği kadar güçlü ve nadirler hıngh hıngh. "

Turgan kocaman gülümsemesini takınırken Saltuk hoca da dahil bir çok insan Turgan ‘ ın bu tepkisi karşısında kıkırdadılar. Farsid ise bu durumdan hiç haz etmemiş somurtarak önüne dönmüştü. Eğitmen durumu toparlamak ve kralın oğluyla herhangi bir öğrencinin sürtüşme yaşamasını önlemek adına söze girdi. Ducia’ ya dönerek

"Abin biraz aptal sanırım. Farsid sen de somurtma artık ileride büyük bir kral olacaksın.Karşına böyle aptal insanlar da çıkacaktır. İyi bir kral onlarla da iyi anlaşabilmeli halkından bir parça olduklarını benimsemelidir. "

Her zaman Turgan ‘ ın aptallığından bahsetmeye bayılan Ducia ilk kez gördüğü bir adamın Turgan’ a hakaret etmesinden hiç hoşlanmamış olsa da eğitmenine saygısızlık yapmaması gerektiğini de biliyordu. Bilmiş bir şekilde söze girdi.

"Abimin ara sıra tuhaf davranışlarının olduğu doğrudur ancak aptal kelimesi onun için nekadar uygun olur bilemem. Çünkü size aptalca gelen bir soru bir başka eğitmenin ilgisini cezb edebilir. Aydakar konusuna gelince bu konuda Teyzemiz olduğundan dolayı Müdire Hana ile uzun uzun konuştuk. Hatta bir çoğumuzun hayranlık beslediği akademinin teyzemden önceki müdürü olan Gildor’ un da bu konuya fazlasıyla meraklı olduğunu biliyorum. Muhtemelen buradaki herkesin ebeveynlerinden daha güçlü olan Bay Gildor’ un bile ilgisini bu kadar çeken bir meseleye abimin de ilgi duyması onun aptallığını mı yoksa doğru yolda mı olduğunu gösterir ? Sanırım bunu zamanla göreceğiz. "

Tüm öğrenciler ve eğitmen ağızları açık şekilde Ducia’ yı dinlediler. Ducia sözünü bitirdiğindeyse kimse söyleyecek bir şey bulamadı. Farsid bu iki kardeşten hiç hoşlanmamıştı. Turgan Ducia ikilisi de kendini beğenmiş sınıf arkadaşlarından özellikle de Farsidden. Ders sona erdiğinde öğle yemeklerini yemek üzere yemekhanenin yolunu tuttular.

Yemekler tabldot şeklinde veriliyordu. Öğrencilerin çoğu nüfuzlu kimselerin çocukları olduğundan akademi öğrenci velilerinden iyi ödeme alır genelde yemekhanede lezzetli ve pahalı yemekler verilirdi. Bugün de bolca et çorba ve salatadan olan bir mönü gözüküyordu. Turgan tabağını silme et ile doldurdu salatadansa hiç almadı. Masalara doğru yürürlerken Ducia Turgan ‘ ın yaptığının çok kaba olduğunu söyledi. Turgan pek umursuyor gibi durmuyordu.

"Et yiyen insanlar daha güçlü olurlar o yüzden yaptığım şeyde bir tuhaflık yok."

Bir masada tabldotunu tamamıyla doldurmuş çorbanın etin ve salatanın kendi oldukları bölmelerden taşıp birbirlerinin içine girdiği bulamaç olmuş yemekleri ve iştahla onu yiyen Elfy ’ i gördüler. O yemeğini bu kadar iştahla yerken çevredeki öğrencilerin rahatsız edici bakışları fark ediliyor ve “görgüsüz köylü yemek adabını da bilmiyor “ diye fısıldaşmaları duyuluyordu. Ducia etrafına aldırmadan Elfy ‘ nin karşısına oturdu. Zaten Elfy de kulaklarını dış dünyaya kapatmış gibi başını eğmiş ağzıyla yemekler arasında bir karış mesafe bile bırakmamış ve kıtlıktan çıkmış gibi yemeye devam ediyordu. Turgan da Ducia’ nın yanına oturdu. Ducia bir kaç dakika kendi yemeğine hiç dokunmayıp Elfy’ nin yemek yerken ki mutluluğunu izlemeyi tercih etti. Elfy yemeğini kısa sürede bitirdi başını kaldırdı elleriyle göbeğini kavradı.

"Oh! Çok doydum."

"Afiyet olsun."

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ramazan (64 puan) Üye
2021-03-04 21:40:24
Ellerinize sağlık.