Theoden

14 Mart 2020
Çeviri: 196
Düzenleme: AntiYasuo
580 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

KarşılaşmanınGalibi

Turgan Uyurken…

‘ Aaa sen de nereden çıktın husumet ruhu? ‘

“ Sadece uyuduğunda biz ruhları görebildiğine göre tahmin et nereden çıktım “

‘ Savaşta yorulmuş ve uyuyakalmış olmalıyım demek ki hınh hınh. ‘

Bir süre Turgan düşünmemiş ve husumet ruhu da konuşmamıştı. Öylece bekliyorlardı ve ilk tepki veren düşünmeye başlayan Turgan olmuştu, ancak dank etmişti. Paniği her haline yansıyordu ve bacakları ayrık şekilde bir sağ ayağının, bir sol ayağının üzerine basıp, tırnaklarını yiyordu Turgan.

‘ Uyanmalıyım husumet ruhu bana yardım et. Dostlarım savaşırlarken ben nasıl uyuya kaldım. ‘

“ Önce sakin ol kullanıcı, uyanmana yardım edemem ama uyurken sana yardımcı olabilirim. “

‘ Nasıl yani, arkadaşlarım savaştayken biz eğitim mi yapacağız? ‘

“ Öyle değil, sadece sana saldırıların yönünü söyleyeceğim ve sen de gelen saldırıları karşılayacaksın. Merak etme biz de destekleyeceğiz… “

Ruhun söylediklerine harfiyen uyan Turgan o ana kadar gelen saldırıları savuşturmayı başarmış olsa da, Orgeneralin son saldırısıyla beraber yeni bir melodi çınlamaya başlamıştı kulaklarında.

‘ Sen de duyuyor musun husumet ruhu? orgeneral arp çalıyor yine. ‘

“ Duymuyorum ama özünün azaldığını fark edebiliyorum ve özün azaldığında ruhunun buradan ayrılması hayatına mal olabilir, biliyorsun kullanıcı. “

‘ İyi de daha ölemem ki en azından savaş bitene kadar yaşamalıyım, daha çok gencim hüe hüe buradan çıkmak için bir şeyler yapmalıyız. ‘

“ Saldırıları savuşturmanı desteklemekten başka yapabileceğim bir şey yok. Belki de artık onlarla tanışmalısın. “

“ Kimlerle? “

“ Daha önce tanışmadığın ruhlarla. “

‘ Olur, gelsinler tanışalım madem. ‘

“ Onlar biraz başlarına buyrukturlar ama dediğim gibi silahın esas gücü de onlardan gelir. Eğer fiziksel bir saldırı gerçekleştirecek olurlarsa seni yine yönlendireceğim, o zamana kadar gidip onları ikna etmeye çalışacağım. “

Husumet ruhu bir top halini alıp ortadan kaybolduğunda, Turgan bir başına kalmış ve özünün azaldığını kendisi de hissetmeye başlamıştı. Kıyımın içindeyken özünün azalması adeta ruhundan bir parça kopmuş gibi hissetmesine sebep oluyordu.

Turgan’ın içi içini yiyip umudunu kaybetmek üzereyken, simsiyah bir duman belirmişti karşısında, rahatsız edici ve ürkütücü görünen bir duman… Turgan bunun daha önce görmediği ruhlardan birisi olduğuna emindi ve kısa süre içerisinde de, gri teni dışındaki her şeyi siyahlara bürünmüş uzun saçlı bir erkek belirmişti karşısında.

‘ Vuuu kapkarasın, süper görünüyorsun karanlık ruhu. ‘

“ Kendi kendine ruh uydurma kullanıcı, ben hilal kılıçlardan biriyim ve intikam ruhuyum. Sana yardım etmeye geldim. “

‘ Süpersin intikam ruhu. Hadi uyandır beni. ‘

“ Onu yapamam işte ama savunmayı bırakıp, sen uyurken saldırıya geçebiliriz, tam olarak ben seni yönlendireceğim ve sen düşmana yaklaştığında kafama göre saldıracağım. “

‘ Olmaz. ‘

“ Neden? “

‘ O zaman ben kazanmış sayılmam. Bu yüzden beni uyandır, kendim savaşacağım. ‘

“ Beni diğer kibar ruhlarla karıştırma kullanıcı. Hayatta kalıp dostlarına yardımcı olmak istiyorsan söylediklerimi yap. “

Turgan bu planı sevmemiş olsa da alternatif bir yol gözükmediğinden, kabul etmek durumunda kalmıştı.

‘ Tamam ama bu durumda bir orgenerali yenmemle övünemeyeceğim. ‘

“ Tanrı’nın hizmetkarısın ve amacın bir orgenerali yenmek mi? Cidden vizyonsuzluğuna hayran oldum. Özün daha fazla azalmadan halledelim şu işi. “

Turgan’ın azalmaya başlayan özü Orgeneral Havan’ın özgüveninin tekrar yerine gelmesine neden olmuştu. Zira kim olursa olsun, özü tükendiğinde ölürdü ve Turgan’ın sonu da farklı olmayacaktı. Saçları dahil tüm tüyleri öfkeden dikleşmişti ve melodisine bir anlığına ara verip, özü azalan Turgan’a bir kez daha yaklaşmayı denemeye karar vermişti. Nedense halen kabullenemiyordu Turgan’ın deminki tepkilerini.

“ Uykusunda savaşan bir adam mı ? Güldürme beni, sen yasak silahlardan birisini taşıyan bir suçlusun sadece. Bakalım özün neredeyse yarıya inmişken de aynı reflekslere sahip misin… “

İşte bu kabullenmeyiş ve merak duygusu Orgeneral havana pahalıya mal olacaktı. Kadın hançerlerini saplayabilecek kadar yakınlaştığında, Turgan bir kez daha kıyımla kendini savunmuştu ancak bu kez bir farkla... 

Kıyımın hilal kılıçlarından birisi o zaman harekete geçmiş ve Havan’ın gırtlağından içeri girmişti. Genç rakibi bu haldeyken böyle bir saldırı beklemeyen Havan’ın gözleri korkuyla büyümüş ve boğazından kanlar akmaya başlamıştı. Turgan kesinlikle insan olamazdı ve bu adamdan korkmaya başlamıştı seçilmiş elit. Çok çok özel bir yaft kitabına sahip olsa da özü ve bedensel gücü Turgan’ınkiyle kıyaslandığında, oldukça zayıf denilebilecek bir seviyede kalırken, özel yaftının ise bu çocuğa hiç bir etkisi olmamıştı.  

En büyük yanlış kararını kibirlendiğinde vermişti Havan, general kadrolarında boşluk olduğunu ve kendisinin de general rütbesini kabul etmesini istediklerinde, seçilmiş bir elitin orgenerallikten daha azını kabul etmeyeceğini söylemişti. Daha önceki rakiplerini uykusunda öldürmeye alışmış olan ve bir kez dahi kendisini savunmak zorunda kalmayan kadının pişman olması için artık çok geçti. Kemanı omuzundan düşmüş ve ve kulaklarına ölümün melodisi çalınmıştı adeta... Artık yaftını daha fazla sürdüremedi ve pes ederek, hiçbir şekilde müdahale edemediği ama karanlık görünen geleceğini beklemeye koyuldu. 

Melodinin sona erip, yaftın durmasıyla beraber uyanan Turgan, kadının gırtlağına saplanmış silahına aldırmadan etrafını süzüyordu. Deminki generallerin tamamından farklı üniformaya sahip birinin Jeo’nun karşısında durduğunu fark etmişti. Elfy ve William grubu dışındaki savaşlar başıbozuk lehine gidiyor gibiydi ve savaşmayan tek kişi Ducia gibi görünüyordu. 

Turgan, Orgeneral Havan’ın boynundan akan kanları görünce daha fazla kayıtsız kalmadı ama onu öylece affedemezdi de... 

“ Kaybettiğini kabullen ve sazına el koyup seni bağlamama izin ver. Seni öldürmek istemiyorum, zaten kıyım beslenmiş olmalı. “ 

Kadının gözlerindeki korku ifadesi yerini minnete bırakmış gibiydi, mağrur bir ifadeyle yapabildiği kadar gülümsemeye çalışıyordu Havan. Silah hala boğazının içindeydi ve konuşmaya çalışsa da ağzından çıkan şey söz değil, birkaç damla kan olmuştu. 

Turgan bunu fark ettiğinde kıyımı geri çekti ancak silahın gövdesi geri gelse de kılıç kadının derisinden dışarı çıkmıyordu, Turgan işte o zaman deminkinden çok daha sert bir yüz ifadesine büründü ve kendi kendine konuşmaya başladı. Sesi özgüvenle doluydu ve sesinim şiddeti git gide artıyordu. 

“ Usta Kariyi Elfy benden önce davranmasa öldürecektim çünkü beni aldattı ve en kıymetlimi üzmeye hatta ona dokunmaya cüret etti. Sahte tanrıyı öldürdüm çünkü insanları kendi çıkarları için kullanmıştı, Tuğgenerali öldürdüm çünkü görmeden sevdiğim bir adamı esir tutuyor ve ona ulaşmaya çalıştığımda karşıma çıkıp beni aşağılıyordu ama bu kez ki benim savaşım değil intikam ruhu ve bu kadını öldürmek için tek bir sebebim yok. Bana yardımcı olduğun için minnettarım ama burada hizmetkar olan benim ve eğer kararlarıma saygı duymazsan... “ 

Turgan devam ederken hilal kılıcın kadının gırtlağından çıkıp, eski haline döndüğünü fark edince durmuştu.  Kılıcın üzerinden halen kanlar damlıyordu, keza Havan’ın boynundan da aynı şekilde… Turgan ayakta zor duran kadını düşmek üzereyken yakaladı ve üniformasından bir parçayı keserek gırtlağındaki deliğin üzerine bastırmaya başladı. Kanın durduğuna emin olunca da yere düşmüş kemanı eline alıp ilerleyecekken kadının sesini duydu.

“ Beni bağlamayacak mısın? “

“ Gerek yok. Bu halinle buradaki hiçbir başıbozuğa zarar veremezsin. Seni iyileştirmeleri için Mareşale teslim etmeyi isterdim ama imparatorluk temsilcilerine güvenmediğimden kusura bakma. Savaşı kazandıktan sonra seni iyileştireceğimize söz veriyorum. “

Kadın acısını unutmuş ve Turgan’a artık hayranlıkla bakmaya başlamıştı. Böylesine güçlü ve Havan’a göre bu dünyadan bile olmayan genç bir adam, canını bağışlamakla kalmamış, üzerine bir de onu hemen iyileştiremediği için üzgünlüğünü belirtiyordu. Bir seçilmiş elit olarak ilk kez tebaadan( halk, bilmeyen varsa öğrensin diye kullandım:) ) biri karşısında kendisini güçsüz ve ondan daha aşağı bir seviyede hissetmesine mani olamıyordu. Bu haldeyken bir kez daha söze girmeye karar verdi.

“ İzin verirsen…”

“ Konuşup kendini yorma, hem dostlarım savaşırken sohbet edecek zamanım yok hem de ben seni öldürmemişken, kendine dikkat etmeyip ölürsen, intikam ruhuna söyleyecek sözüm kalmaz. “

Kadın o zaman bir ölü gibi sessizliğe büründü ve elini boğazındaki yaranın üzerinde tutarken, Turgan’ın arkasından baka kaldı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar