Theoden

17 Mart 2020
Çeviri: 214
Düzenleme: AntiYasuo
556 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Yanlış Karar

Elfy, Turganın söylediklerini dinleyip anlamış olsa da rakibine karşı nasıl kazanacağı konusunda hiçbir fikri yoktu ve Ragnossa halen odanın içinden çıkabilmiş olmadığından, Elfy’nin endişesi katlanıyordu. Karar verilmişti ve Turganı ikinci kez hayal kırıklığına uğratıp, zayıflığının yüzüne vurulmasını istemiyordu. Bu yüzden de ne olursa olsun kazanmalıydı.

Nabe, hayran gözlerle Turgana odaklanmış, rakibi olarak onu görüyorken, Elfy kendisini hatırlatmak durumunda kalacaktı. Sudan oklarını oluşturmuş ve tehditkar bir şekilde Nabe’nin tam tepesinde sabit tutuyordu. Nabe su oklarını görmüş olsa da halen rakibinin Turgan olduğunu düşündüğünden, odağını değiştirmemişti. Bunun bedelini ise oklardan birine kıyafetinden bir kumaş parçasını kaptırarak ödeyecekti. Nabe, Elfy’nin saldırısını son saniyede görebilmiş olmasına rağmen inanılmaz bir refleks göstererek yara almamayı başarmıştı. Saldırının ardından hedefini değiştirmiş ve Elfy’nin gözlerine bakıyorken söze girmişti Nabe.

“ Sıranı bekleyemedin mi yer cücesi ? “

Elfy oklarını bir kez daha hazırlamışken, kararlı bakışlarla cevaplayacaktı.

“ Liderimiz kararını verdi ve rakibin benim. Bir sonraki sefere mermilerim hedefinden şaşmayacak. “

Elfy yirmi bir adet zayıf su mermisini aynı anda rakibinin üzerine göndermiş olsa da Nabe de aynı şekilde karşılık vermiş ve ışıktan oluşturduğu henüz tam şekillenmemiş üç görüntünün yanı sıra bir de tüm vücudunu kaplayacak bir kalkan oluşturmuştu. Nabe’nin kalkanını maddeleştirmesiyle beraber su oklarının ve mermilerinin tamamı kalkanın üzerinde kalmış, adeta hızla giden bir aracın ön camına çarpan böcekler gibi çarptığı noktadan aşağıya doğru süzülmeye başlamıştı. Durum can sıkıcı olsa da Turgan sabırla izlemeye devam ediyordu ancak Ducia onun kadar sakin görünmüyordu ve durumu ağzından köpükler saçarak, endişeyle izliyordu. 

Ducia, Turgana içten içe sitem ederken, sabrını taşıran nokta birazdan ortaya çıkacaktı. Nabe kalkanında bir boşluk açmış ve kuvvetle muhtemel, saldırıya geçmeye hazırlanıyordu. Bunu yapmak içinse yeni bir söz söylememiş, biraz önce oluşturduğu görüntüler belirginleşmeye başlamış, kanatlı kaplanın aynısından ve yanına da bir gergedan ile bir kartaldan oluşan ışık birliği, Nabe’nin parmaklarını hareket ettirmesiyle beraber, Elfy’nin üzerine hücuma geçmişlerdi. 

Elfy hızlı bir şekilde üç ayrı su kalkanı oluşturmuş ve bu kalkanların yönlerini ışıktan oluşmuş hayvanların geldikleri yönlere doğru yönlerini çevirmişken, Ducia ayağa kalkmış, duruma daha fazla göz yumamayacağını her haliyle belli eder halde görünüyordu. Ducia, odaklanıp, Elfy’nin güçlerini katlamaya hazırlanıyordu ki bileklerinde hissettiği ellerle odağı bozulmuştu. Beklendiği üzere bileklerinden tutan Turgandı ve Elfye yardım edilmesine izin vermeyecek gibi görünüyordu. Ducia yalvaran gözlerle neden dercesine bakarken, Turgan kayıtsız kalamayacaktı. 

“ Ona zaten saldırının mantığını anlattım, kaybetmeyecektir. Kendisi gibi minicik bir kazanma şansı varsa bile, bunu görmek istiyorum bu yüzden de son ana kadar karışamayız. “ 

Turgan’ın söyledikleri Ducia’yı bir gram bile rahatlatmamıştı. Turganın sözlerini yok sayıp arkadaşına yardım etmek istiyor olsa da Turgan kendisini bırakmamışken odaklanması mümkün değildi. Bir süre bileklerini kurtarmak için bir fiziksel müdahaleye girişmiş olsa da zayıf bilekleriyle, Turgan’ın azımsanmayacak gücüyle baş etmesi hayalden ötesi değildi. 

Ducianın İlk başıbozuk kampında Turgan için akıttığı gözyaşlarını şu an Turgan yüzünden akıtıyor olması kabul edilebilir değildi. Öfkelendi, bağırdı. Turganın canını yakmamak adına bileklerini yumuşak bir şekilde tutmasından faydalanıp ellerini biraz ileriye götürdü ve sevdiği adamın göğsüne birkaç cılız yumruk atarken, gözyaşlarını akıtmaya devam ederken, sitemkar bir şekilde söylendi. 

 “ Ona bir şey olursa, seni asla affetmeyeceğim. “

“ O’na bir şey olamaz, güven bana, zaten seni ağlattığım için ben kendimi asla affetmeyeceğim, sadece bana güven... “ 

Ducia tatmin olmasa da annesinin azarından dolayı ağlayıp, yine annesinden medet uman bir bebekmişçesine, başını Turgan’ın göğsüne yaslamış ve Turgan başını okşarken, o halde savaşı izlemeye koyulmuştu. 

Işık halindeki hayvanlar üzerine doğru gelirken, Elfy kısa süre sonra onları gözleriyle göremese de kalkanlarından arka arkaya gelen su sesleriyle yerlerini tahmin edebilmiş ve üç ayrı su mermisini hızla oluşturup, üç ayrı yöne doğru ateşlemeyi başarmıştı. Mermilerin tamamı hedeflerine isabet etmiş olsa da bir sorun vardı; Işıktan olan hayvanlar henüz maddeleşmemiş ( katılaşmak, cisimleşmek olarak kullanıyorum malumunuz) ve mermilerin üçü de ışıkların içinden geçerek gözden kaybolmuşlardı. 

Turgan istediğini almış, yüzüğünü bir kez daha çıkarmasının ardından, Ducia’nın şaşkın bakışları arasında onu sertleşmiş göğsünün üzerinden uzaklaştırmış, Elfy’nin hızla verdiği kararı görmekten ötürü tatmin olmuş bir şekilde ona doğru ilerlemeye koyulmuştu. Şu anki saldırıya yetişme şansı olmasa da kaplanın dişlerini iki kez tattığından, Elfy’nin bu saldırıyla alacağı yarayı, Ducia’nın iyileştireceğini biliyordu ve ailesinden birinin bir şeyler öğrenmesi adına, yararlanmasını göze almıştı. Ancak bunu kabullenmeyecek biri vardı. 

Elfy gözlerini fal taşı gibi açmış, henüz maddeleşmeye başlamış ışıkları bir süre hayranlıkla izlemiş; kartalın pençesinin, kaplanın başının ve sivri dişlerinin, gergedanınsa boynuzunun ve başının maddeleştiğini görebilmiş, bir başka yaft yapacak kadar zamanı olmadığından, kaderini kabullenip gözlerini kapatmıştı. Turganı utandırdığı için yüzü kızarmış ve en azından yere düşmemek adına ayaklarının altındaki yere adeta yapışmaya çalışıyor, ona göre pozisyon almaya çalışıyordu. Şiddetli bir çarpışma sesi duyduğunda gözlerini açarak refleks vermişti ve gördüğü manzaranın ardından açılansa ağzı olmuştu. 

Ragnossa hemen önünde duruyor, bir eliyle kartalı pençesinin bileğinden yakalamış, gergedanla kafa kafaya toslaşıp gergedanın boynuzunu kırmış, halen gergedanla alınları temas halindeyken, bacağını ısırabilmiş kaplanın üzerindeki yeşil ok ve kaplanın kaybolan silueti seçilebiliyordu. 

“ Patrona tek başıma hallederim demiştim ama inat etti hıyar. Korkmana sebep olduğum için üzgünüm Elfy…“ 

Elfy şaşkınlığını gizlemeye çalışırken, son öfkelenmesi gereken kişinin öfkeli sesi duyulacaktı. 

“ Hıyar mı, lan sen duyamayacağım zamanlarda benden hıyar diye mi bahsediyorsun? “ 

Elfy’nin zarar görme ihtimali üzerine gözleri dönmüş olan Ragnossa geri adım atmayacaktı. 

“ Hıyarlık yaparsan evet, Hem Elfy’nin yararlanmasını göze aldın hem de Ducia’yı ağlattın. Emirlerini sorgusuz yapacağıma dair sözüm olsa da verdiğin kararların yanlış olduğunu gördükten sonra da seni savunmamı beklemiyorsun değil mi hıyar patron? “ 

Ragnossa, tüm hayvanların beyaz bir ışığa dönüşüp ardından kaybolmasıyla beraber Turgan’ın üzerine yürümüş ve halen alnındaki boynuz izinin olduğu kısmı bu kez Turgan’ın alnına yapıştırmış ve ikili hırlarlarken Nabe’nin sesi duyulmuştu. 

“ İki yaftı etkisizleştirebildiniz diye bir yerleriniz kalkmış anlaşılan, savaş hala... “ 

“ Kes lan sesini. Savaş çoktan sona erdi. “ 

Turgan ve Ragnossa’nın eş zamanlı olarak Nabeye dönerek, korkunç surat ifadeleriyle söyledikleri aynı cümle Nabeyi ürkütmüş ve ona tavsiye veren dostu Behmura’nın sesini duymasıyla beraber, o yöne dönüp, dostunun yerde yatan bedenini ancak görebilmişti. 

“ O öz sahte değilmiş, adam yayını bile kullanmadan beni bu hale getirdi. Kut taşına karşılık bizi bırakmalarını iste, bunu kimse reddedemez“ 

Nabe duydukları karşısında şoka uğramıştı zira daha önce hiç yenişemediği Behmura, kaybettiğini kabullenmiş ve kendisini de savaşmaması adına uyarıyordu. Behmura gibi vazgeçmek nedir bilmeyen bir adamın bu hale gelmesi acınası ve kabul edilemezdi. Öfkesi iyice kabarmış halde bir başka saldırıya hazırlanıyorken, Minnağın ürkütücü sesiyle, sıçrayarak kendine gelecekti.  

“ Turgan savaşın bittiğini söyledi, seni bağlamamız gerekiyor ama sen Zayıf bir insancık olduğundan, bağlarken çok sıkarsam, ölürsün diye korkuyorum. Yine de bağlamalı mıyım? “ 

Nabe, bu yaratığın tepelerinde uçarken böylesine heybetli görünmediğine yemin edebilirdi ve bu kadar yakınındayken, ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Refleksle beline kadar eğilerek cevaplamıştı.  

 “ Lütfen beni bağlamakla zaman kaybetmeyin kadim efendim, uslu duracağıma söz veriyorum. “ 

Nabe ve Behmura, Minnağın gözetimine bırakılmışlarken, Turgan ve Ragnossa sürtüşmelerine devam ediyorlardı.  

“ Senin yüzünden neredeyse ölüyordu. “ 

“ Yaftın içinden daha çabuk çıksaydın o zaman “ 

“ İnsanım lan ben, çıkış sürem bir insan için gayet iyiydi. Sen olsan kesin çıkamazdın bile. “ 

“ Ben olsam yafta yakalanmazdım bile. Ayrıca tanıdığın kaç insan kafasıyla bir gergedanın boynuzunu kırabiliyor? “ 

“ Hrrrrrrr “ 

“ hrrrrrrr “ 

İkilinin laf dalaşı fiziksel kavgaya dönüşmeden önce Elfy tarafından bölünecekti. Elfy kısa kollarıyla ikisini de sarmalamışken söze girecekti.  

“ Beni kurtardığın için teşekkür eserim Ragnossa, lütfen Turganı bırakır mısın? “ 

Ragnossa bu cümleyle yumuşamış ve hem Turganın t-shirtünü tutan ellerini, hem de alnına dayanmış başını uzaklaştırıp arkasını dönmüştü. Elfy’nin dediğini yapmış olsa da öfkesi tam anlamıyla dinmiş sayılmazdı ve arkasını döndüğünde hızlı adımlarla uzaklaşmayı düşünüyordu ki Elfy devam edince, duraksayıp kulak kesilmişti.  

“ Çok teşekkür ederim Turgan, bana bu fırsatı verdiğin için. Eğer ilk saldırıda bana yardım etseydin, anlatmış olmana rağmen yafta karşılık veremeyecektim. Kaçışımın olmadığını bilmem bir sonraki aşamaya geçmemi sağladı ve neredeyse....” 

Turgan, sinirinden eser kalmamış bir halde başını aşağı-yukarı onaylarcasına hızlı hızlı hareket ettirirken, suratına kocaman bir sırıtış oturtmuş ve Elfy’nin cümlesini bitirmesini bekleyemeden söze girivermişti.

“ Neredeyse onları vuruyordun, hem de üçünü birden, vuhuuuuu… Cidden süperdin bücürük. Ah bir saniye daha bekleyip atsaydın mermilerini, o beyaz saçlı herif mort olacaktı hınh hınh. “

Turgan, sevinçli bir çocuk edasıyla Elfy’yi kucaklamış ve kendi ekseni etrafında dönerken kurmuştu cümlelerini. Elfy ise Turgan’ın bu kadar mutlu olmasına şaşırmış ve aldığı tepkiden dolayı gülümsemeye başlayabilmişti. Rahatlamasıyla beraber içinden gelenleri söylemeye karar vermişti. Son cümlesini kurarken yanakları kızaracaktı.

“ Biraz acıktım da savaş bittiyse eğer, tekrar yola çıkmadan bir şeyler yiyebilir miyiz? “

Turgan gülümsemesini korur halde cevaplayacakken, cümlesini kuramadan, sebebin nereden geldiğini anlayamadan susturulmuştu.

Şlaaaaaaak

“ Bir kez daha içimizden birinin yaralanmasını göze alırsan, bu gruptaki geleceğimi düşünmeye başlayacağım. “

Ducia’nın açık tehdidi adeta bir ölüm etkisi yapmış ve ortamda bu etkiye yakışır bir sessizlik oluşmuştu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar