Theoden

07 Nisan 2020
Çeviri: 256
Düzenleme: AntiYasuo
527 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Havariler 2

Konstantin uzunca bir süre hizmetkarlık yapmış olsa da bu ekip kendisininkiyle kıyaslandığında kesinlikle bir komedi filmi ekibi gibi görünüyordu. Yaptıkları hiçbir şey ciddi durmuyordu ve hizmetkarlardan bir tanesinin silahını nasıl kullanacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Karşılarında havarilerin tamamı durmasına rağmen bu gayri ciddi hizmetkar ekibi kesinlikle güven vermiyor olsa da tanrının seçimlerine sonsuz güven sahibi olan tanrı adamı, olayların nereye gideceğini bir süre daha izlemeye karar vermişti.

Mirza “ Bilmiyorum ki ben kişiye özel yaft kitabımdaki yaftları doğruluk mızrağı üzerinde kullanabildiğimden boyutunu istediğim gibi değiştirebiliyorum. Turgan’ın silahına yıldırım yüklemesi gibi düşün. Senin kullanabildiğin bir yaft yok mu? “

Ragnossa “ Babam yaft kullanmanın kişiyi insanlığından uzaklaştırdığını söylediğinden yaft kullanma konusunda pek istekli olmadım. Bugüne kadar hep özümü şekillendirip dövüşüyordum ama artık bir silahım olduğundan özümü şekillendirip bir silah olarak kullanmama gerek yok diye düşünmüştüm. “

Mirza “ İyi de o silahı kullanamadığını söylüyorsun. Belki de silaha özel oklar vardır ve henüz onları bulamamışsındır. Bence okları bulana kadar kenarda bekle. Senin açığını ben kapatacağım faziletli yayın taşıyıcısı. “

Ragnossa bu öneriden belli ki haz etmemişti. Bir savaşın ortasında olan kendisi değilmiş gibi Mirza’nın olduğu yere ilerlemiş, yayını bir sopa gibi germiş, Mirzaya vurmakla tehdit edercesine bir pozisyon aldıktan sonra girmişti söze.

“ Kendi kendine tuhaf kararlar almasana. Ben bizzat patron tarafından seçildim ve onu korumak için ne gerekiyorsa yapacağım. Şimdi uslu ol da abilerini izle sen… “

O sırada Ragnossa’nın üzerine bir kez daha güdümlü oklar gönderilmiş, Ragnossa yayını bir beyzbol sopası gibi kullanıp karşılamaya hazırlanıyorken, kendisinden çok daha önce ve uzak mesafede okları imha eden yine Mirza olmuştu. Ragnossa’nın yüzünde mutluluktan eser olmasa da daha fazla yaralanmak zorunda kalmadığı için içten içe müteşekkir hissediyordu.

“ Lan bana atılan okları vurup durmasana. Sana atarsa benim umursamayacağımdan emin olabilirsin. O yüzden sen de bana yapılan saldırıları yok say. “

“ Ben bir hizmetkarım Ragnossa. Havarilerin hedeflediği kim olursa olsun koruyacağımdan emin olabilirsin ki hedefinde bir başka hizmetkar varken öylece izleyebilmem mümkün değil. “

O sırada genç adamların konuşmalarından ziyadesiyle sıkılmış olan Himmler, Turgan hali hazırda yalnız kalmışken onun üzerine bir kez daha çekicini savurmuş ve bu kez odağı dağılan Turgan’ın sırtına sağlam bir darbe geçirmeyi başarabilmişti. Turgan biraz önceki darbelerin aksine bu kez yerinden bir milim dahi kımıldamamış, çekicin temas ettiği pulların rengi bir anlığına açılmış, ardından hiçbir şey olmamış gibi eski haline dönmüştü.

Himmler “ Demek o kaltak yılan sana güç bahşetti. Bu bir yılanın derisi değil ve Ruhbiçenin fiziksel temasında dahi ezilmiyorsa bir hizmetkar olarak karşımda olmanı isterdim, en güçlü halinle… “

Turgan “ Çekil önümden, benim hedefimdeki kişi Kraus. “

Mirza “ Hani Turganı koruyacaktın sen Ragnossa bak çekici sırtına indirdiler patronunun… “

Ragnossa “ Sen oyaladığından öyle oldu. “

Mirza “ Sen Ruhbiçenli havariyi al işte. Ben de arbaleti kullananı alayım böylece Turgan da Krausa ulaşabilir. Ne diyorsun? “

Ragnossa “ Olmaz. Faziletli yayı ben kullandığıma göre arbaletli olanı benim almam gerekir. “

O sırada Ragnossa’nın fikrini değiştirmesi için duyduğu tek bir cümle yeterli olacaktı. Cümlenin sahibi Konstantin idi ve daha fazla saçmalık seyretmek istemediği kesindi.

“ Kraustan sonraki en güçlü havari Ruhbiçenin taşıyıcısı olan Himmlerdir. En güçlü olandan korkuyor musun yoksa Barbossa’nın oğlu? “

“ Cidden o adam iki numara mı? O zaman durum değişir. Gel buraya çekiçli herif, seni ben alıyorum… “

Ragnossa beklenmedik şekilde ikna olmuş, bir anda Turganın hemen arkasında duran adamın üzerine atılmıştı. Ragnossa’nın özgüveniyle alakalı hiçbir sorunu olmasa da Konstantin onun bu anlamsız özgüvenini kabullenmekte zorlanıyordu.

Konstantin “ Barbossa cidden sana yaft kullanmamanı mı öğütledi? “

Ragnossa “ Aynen öyle. Yaft öğrenmenin gereksiz bela ve zorbalıktan başka bir şey getirmeyeceğini  de söyledi. “

Konstantin “ Kendisi neden onlarca yaft kullanıyormuş peki? Keşke onu da sorsaydın… “

Ragnossa “ Babasına hayran olan herhangi bir çocuktan farkım yoktu ve babam böyle söylediği için de yaft konusuna hiç merakım olmadı. Yaft kullanmamak kötü bir şey mi? “

Konstantin “ İsteyip de kullanamasaydın tanrının yazdığı kader olduğunu düşünürdüm ama yapabileceğin halde öğrenmemiş olman bana ahmaklık gibi geldi. Her neyse genç adam, madem yaft kullanamıyorsun, faziletli yayın adını kepaze etmemen adına sana birkaç tüyoda bulunacağım. Faziletli yayın çalışma prensibi basittir. Gücünü ve oklarını arzularınla oluşturursun. Her ne kadar ben fark edememiş olsam da bir hizmetkar olarak manevi arzularının yoğun olduğunu düşünebiliyorum. Sadece bunları dillendirip faziletli silahının ağzına mermi olarak sürmen yeterli olacaktır… “

Ragnossa, Konstantinin sözlerini dinlerken Himmler ile küçük bir boğuşma yaşamış, fazla yakın olduklarından rakibi kendi silahını gerip vurma şansını yakalayamamıştı. Yine de iki güçlü adamın yuvarlanmalarının sonunda, hem Himmler hem de Ragnossa küçük çizikler almış gibi görünüyorlardı. Konstantin’in sözleri aklına kazınan Ragnossa heyecanlanmıştı zira şu ana kadar hiç işine yaramasa da ziyadesiyle bağlandığı silahını kullanabilmek adına bir ip ucu yakalayabilmişti.

Ragnossa “ Böyle ulu orta mı bağırmam gerekiyor arzularımı? “

Konstantin “ Sadece oklarını oluşturmak için. Unutma arzun ne kadar büyükse mermilerin ve saldırıların da o kadar güçlü olacaklar. “

Ragnossa “ Yine de sesli söylemem gerektiğine emin misin? “

Konstantin “ Yap gitsin evlat. Zaten gözlerini kapatıp silahına odaklandığında, arzuların gözlerinin önüne geleceklerdir. “

Ragnossa bunun üzerine sadece birkaç adım önünde duran Himmler’in varlığını adeta yok saymış, üzerine yapabileceği bir saldırıyı umursamayarak gözlerini kapatıvermişti.

“ Arzularımı sayıyorum şahit ol ve onları dışa vur faziletli yay. İçki, koca bir şişe içki… Hayır hayır bir fıçı içkiden bahsediyorum beni günlerce sarhoş edecek kadar hata daha bile fazlası düzinelerce fıçı içki arzuluyorum. “

Konstantin duyduklarından dolayı zerre keyif alıyor gibi görünmese de verdiği öneri işe yaramış gibi görünüyordu zira faziletli yayın üzerinde daha önceden Ragnossa’nın özüyle oluşturduğu oklardan çok daha farklı görünümlü minik oklar oluşmaya başlamıştı bile. Himmler durumu şaşkınlıkla izleyip devamını merak ediyorken, Ragnossa arzularından bahsetmeye devam ediyordu.

“ İyi de sadece içki yetmez. İçki kadınlarla beraber içtiğinde güzel olur. Mmmm bir kadın istiyorum. Kocaman göğüsleri olan çıplak bir kadın. Yumuşak dokunuşlarını ürkekçe üzerimde gezdiren ancak yıllanmış bir fahişe kadar maharetli bir kadın. Kalçası nasıl olmalı hmmm göğüsleri büyükse kalçaları küçük olmalı. Evet kesinlikle böyle olmalı… “

Ragnossa konuştukça azrak kral ordusundaki bazı kadınların yüzleri kızarmaya başlamış ancak faziletli yayın üzerinde şimdiden yüzden fazla parlak ok oluşmuştu bile ve Ragnossa henüz konuşmayı bitirmemişti…

“ Acaba tam tersi nasıl olurdu? Hem ben küçük göğüslü kadınları da sevdiğimden… Bir dakika doğru ya… Tek bir kadın istemiyorum. İkinci bir kadın küçük göğüslü ve büyük kalçalı. Kesinlikle sarı saçları olmalı ve bir de yanık tenli bir tane de istiyorum. Hepsi de çıplak ve cennetteki( Seyduna) huriler kadar kendilerinden geçmiş olmalılar. Tüm bunların hepsini arzuluyorum faziletli yay. “

Ragnossanın yayının üzerinde totalde üç yüze yakın ok adeta birbirlerinin içine geçmişler, küçük çaplı bir orduyu tek bir atışla tek başına halledebilecek kadar kudretli görünüyorlardı. Konstantin duyduklarına artık tahammül edemiyor, böylesi sapkın arzuların isminde dahi fazilet olan bir yay üzerinde nasıl işe yaradığına bir anlam veremiyordu ki ondan önce söze giren beklenmeyen bir isim olmuştu.

Kraus “ Mezalimden parçalar taşıyan yayın kullanıcısı olarak beni onurlandırdın Ragnossa. Bence yanlış tarafta duruyorsun. Tüm bu arzularını her gün yaşayabileceğin bir hayat vadediyorum sana. Yanıma gel ve havarilerimin arasına katıl. Katıl ki sana tüm arzularını hayal edemeyeceğin güzellikte sunayım. Ne dersin Havari Ragnossa? “

Ragnossa gözlerini açtığında kendisi gibi görünmüyordu. Göz damarları kararmış, Kraus’un yüzüne ve faziletli yaydaki okların sayısına bakıp, çıldırmış bir ifadeyle gülümsüyordu.

Ragnossa “ Neden olmasın havari Kraus. Arzularımın tamamına ulaşmamı bana vadedebiliyorsan, o tarafta durmayı sorun etmeyeceğim… “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar