Theoden

19 Haziran 2019
Çeviri: 39
Düzenleme: AntiYasuo
987 Görüntülenme
Bu bölümü 4 Kişi beğendi.

İlk Sınav

Adam kitabı biraz inceledikten sonra. Şaşkınlıkla Turgan’ a döndü.

“ Yoksa sen…. Senin adın nedir evlat ? “

“ Turgan. “

“ Peki soyadın ? “

“ Soyadım yok. Hikayesini anlatırım ama önce çalışmama izin vereceğin konusunda söz vermen lazım. “

“Sorun değil izin vereceğim. Daha önemli konular var. Soyadım yok da ne demek anne baban kim senin?“

“ Bilmiyorum bu yüzden uzun hikaye dedim. Gerçekte hiç olmayan insanları ölmüş anne babam olarak anlattılar bana. Bunu da daha birkaç ay önce öğrenince oradan ayrıldım. “

“ Peki bu kitabı nereden aldın evlat ? “

“ Bir aydakar vermiş. Hikayeme kimse inanmıyor ancak gerçek. “

“ Ben inanıyorum evlat. Şimdi anlıyorum sen özel bir çocuksun. Kitabını geri al onu bir aile yadigarı olarak sakla. “

“ Ne yani öylece inandın mı. Bir aydakarın bana bu kitabı verdiğine ? “

“ Neden inanmayayım ? Gördüğüm bir şeyi duyduğumda tuhaf gelmesi saçma olmaz mıydı ? “

Turgan’ın gözleri bir anda parladı. Ağzının suyu akarak adama bir anda kıymetli bir mücevhermiş gözüyle bakmaya başladı.

                “ Neee! Cidden bir aydakar gördün mü sen amca. “

Adam oldukça sıradan bir şeymiş gibi devam etti.

                “ Onlarcasıyla karşılaştım. Ayrıca hala üzerinde onlardan biri tarafından yapılmış bir efsun var gibi duruyor “

                “ Ney sun var gibi duruyor?? “

Turgan’ ın başını ellerinin arasına aldı gözlerini kapatıp birkaç saniye bekledi.

                “ Efsun. Sadece aydakarlar tarafından yapılabilir be sana da bir tanesi yapmış. Varlığını hissedebiliyorum. Ancak ne efsunu olduğu hakkında şu an bir şey diyemem “

                “ Vay şerefsiz aydakar. Demek sırf bebeğim ve ona karşı koyamıyorum diye bana büyü yapmış. “

                “ Büyü değil efsun. Ayrıca belki de iyi bir şeydir henüz ne olduğunu bilmiyoruz. “

                “ Peki ne olduğunu nasıl öğreniriz ve nasıl durdurabiliriz bu efsunu ? “

                “ Hepsini anlatacağım evlat. Ama önce resmi olarak tanışalım istersen. Ben Attila adımı mutlaka duymuşsundur. “

                “ Duymadım. Ama tanıştığımıza memnun oldum Attila amca”

                “ Nasıl duymadın lan mağarada falan mı yaşıyordun sen ? “

                “ Hayır aslında yaşadığım ev yerin altındaydı ama mağara değildi. Aslında yaşadığım kasaba bence de biraz tuhafmış. “

                “ Nereden vardın bu kanıya ? “

                “ Kasabada 5. Seviye ve üzeri yaft kullanabilen insanların sadece efsanelerde olduğu söylenirdi. Ancak kasabadan ayrılalı birkaç ay olmasına rağmen Mirliva Yavuz’ un altıncı seviye yaft kullanabildiğini öğrendim. Ben de kullanabildiğimden demek ki sıradan bir şey. “

                “ Saçmalama evlat. Yavuz’ u küçük gördüğüme bakma dünyanın en çok aranan adamları arasında ilk yüze girmiş birinden bahsediyoruz burada. Evet 5. Seviye üzeri yaft kullanmak bu kıtanın insanları için imkansız gibidir ama imkansız değildir. Ayrıca Theoden tospitti kıtasından ibaret değil. Senin yaftına gelirsek seviyesi ve limitleri bilinmeyen bir yaft o. Sana tüm detayları anlatacağım ama önce kahvaltı yapalım istersen birisiyle karşılıklı kahvaltu yapmayalı uzun zaman oldu. “

Turgan oldukları yerden ok gibi fırladı ve bağladığı ağacın orada mı diye tavşanına bakmaya gitti. Tavşan verdiği otları yemiş korkmuş bir şekilde ağacın iyice dibine girmiş öyle ce bekliyordu. Turgan ipini çözdü ve kucağına aldı.

                “ Tamamdır Attila amca. Bak tavşanım da var bunu da akşam yeriz. “

                “ Olur. Şu testileri al bakalım madem güçlenmek istiyorsun içindeki suları hiç dökmeden tepenin zirvesindeki evime kadar taşı bakalım. “

Turgan’ ın olumsuz en azından şok olmuş bir vaziyette isyan içinde bir halde olmasını beklemişti Attila ama öyle olmadı. Aksine Turgan kendisine güçlenmesini sağlayacak bir görev verildiği için havalara uçuyordu. Oldukça dik görünen patikaya uçarcasına girdi ve koşmaya başladı Turgan. Yirmi metre kadar koştuktan sonra Attila’ nın kendisine seslendiğini duydu.

                “ İki şeyi aynı anda yapamaz mısın sen evlat? Sana testileri içindeki suları dökmeden çıkarmanı söylemiştim ama şimdiden iki testi de boşaldı bile. Şimdi git yeniden doldur. “

                “ Olur Attila amca. Şu kayadan çıkan sudan doldursam olur mu? “

                “ Olur. Ben şimdi eve çıkıyorum. Kahvaltıyı hazırlayıp seni bekleyeceğim. Sen de ağzına kadar dolu testilerle geldiğinde kahvaltıyı yaparız. Bir parmak bile eksik getirsen yenisini isteyeceğim bu yüzden dikkatli taşı. “

Bunu söyledikten sonra Turgan’ ın ters istikametine yani evine doğru patikadan yürümeye başladı Attila. Turgan ise geri dönüp testileri doldurdu. Hala fazlasıyla mutlu görünüyordu. Sakince iki eline de yaklaşık 12 şer litre su alabilen testileri alıp yere 70 derecelik açıyla dik duran patika yoluna tekrar girdi. İlk adımını attı ve bedeninin titremesiyle beraber birkaç damla suyun taştığını gördü. Hemen geriye dönüp eksilen kısmı doldurduktan sonra tekrar dik patikaya girdi. Ancak her seferinde ilk adımını attığında birkaç damla su taşıp dökülüyordu. Turgan ne kadar denese de hep testilerden suyu taşırdığını gördü. Umudunu kaybetti ancak verdiği sözü de bozmak istemedi bu yüzden daha fazla deneyip mutlaka başaracağım bunu bile başaramazsam güçlü olduğu çok belli olan Attila amca beni eğitmekten vaz geçer diye geçirdi içinden. Yirmi defadan fazla denedi ancak en fazla testideki sulardan hiç dökmeden üç metre kadar ileri götürebildi. En sonunda vazgeçmiş olmasa da yaklaşık iki saat saat geçtiğini fark edip en azından birazcık su içmek istedi. Zaten suyu eksilmiş olan testilerle su kaynayan kayaya gitti ve testilerden birisinden su içmeye karar verdi. İçtikten sonra yıkayıp tekrar doldurabilirdi. Bu niyetle testiyi kulpundan ve tabanından tutup iki eliyle başına doğru dikecekti ki testinin tabanından bir şey elinin dokunmasıyla yere düştü. Eğilip baktığında şaşkınlıkla kızgınlık arasındaydı. Emin olmak için denedi ve testinin açık ağzına tam oturduğunu gördü. Diğer testinin tabanına baktığında aynında onda da vardı. Parçaları alıp testinin ağzına oturacak şekilde koyup bitkin bir şekilde isyan etti.

                “ Kapakları varmış ya bu testilerin. “

Testilerin kapaklarını kapattıktan sonra seri adımlarla dik patikadan yukarı doğru tırmandı Turgan. Yarım saat kadar patika yolu takip ettikten sonra çeşitli kümes hayvanlarının etrafta dolaştığı sevimli bir ev gördü. Attila evin hemen önündeki çardakta oturuyordu. Söz verdiği gibi pek gösterişli olmasa da güzel görünen bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Turgan doğrudan Attila’nın yanına vardı.

                “ Attila amca bu testilerin zaten kapakları varmış bana söylemeyi unutmasaydın çok daha erken gelebilirdim. “

Ağzındaki ince ağaç dalını halen atmamış olan Attila gülümsedi.

                “ Kapakları bulabilmene sevindim. Ama eğer pratik zekalı bir çocuk olsaydın ağaç yapraklarını kullanarak testinin ağzını kapatabilir ve kısa sürede buraya gelebilirdin. “   

                “ Anaa doğru ya bak bu hiç aklıma gelmedi amca hınh hınh. Peki bu zekamı ölçmek için olan bir test miydi ? “

                “ Ha ha tabi ki hayır. Eğer zeka ölçülebilen bir şey olsaydı muhtemelen bu işi yapan alet seninkini ölçmeyi başaramazdı. “

Attila oldukça keyifli görünüyordu. Uzun süredir yalnızdı ve yalnız olmadan önceki son dönemlerini de genelde öfkeyle, özlemle, hüzünle ve intikam hırsıyla geçirdiğindne cidden eğlenmeyeli epey zaman olmuştu. Turgan’ ın bir anda ortaya çıkması bu kadar saf insanların varlığını tekrar hatırlamasını sağlamıştı bu yüzden Turgan’la geçireceği zamanın her saniyesinden keyif almak istiyordu.

Çevirmen Notu


Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar