Theoden

19 Haziran 2019
Çeviri: 43
Düzenleme: AntiYasuo
1051 Görüntülenme
Bu bölümü 4 Kişi beğendi.

İNTİKAM ALAYI-1

Turgan ustasının önünde saygıyla eğildi. Çorbasının ikinci tabağını bitirmişti bile. Ustasının da yemeye son verdiğini görünce sofradaki tabakları alıp üst üste dizdi. Ve arkasını dönüp gitmeden önce ustasını mutlu edecek cümlelerini söyledi.

“ Sana sonuna kadar güveniyorum usta ne istersen yapacağım. Sözde sana hizmet edecektim ama yemeği bile zen yapıyorsun bu yüzden bulaşıkları ben yıkarım. “

Aslında Attila'nın ilgisini çeken şey bir hizmetçi değildi. Onu etkileyen Turganın yaft kitabı olmuştu zira o kitap kendi ailesinin yadigarıydı ancak doğrudan o kitap mı yoksa bir kopyası mı emin olamasa da bu genç Atttila'nın dedelerinin kullandığını duyduğu yaftlardan birisini kullanmıştı. Henüz ailesiyle bağlantısını çözebilmiş olmasa da yanında tutup o kitabı kullanmaya layık olup olmadığını gözlemlemek istemişti.

Eğer Turgan kitabı bir sahaftan aldığını söylese çoktan haddini bildirip kitabı elinden almış olurdu ancak bir aydakarın hikayedeki varlığı işleri tuhaflaştırıyordu. Birazcık salak ama iyi bir genç diye düşündü; fazlasıyla iyi. Belki atalarımın ruhu bu çocuğun içşnde yaşıyordur. Belli ki kendisi inzivaya çekildikten sonra dış dünyada büyük gelişmeler olmuştu. Turgandaki inancı ve hevesi görünce acaba yeniden ortaya çıkmalı mıyım diye düşünmeden edemedi. Ama bu düşüncesi çok kısa sürdü zira dünyaya intikam ve öfkesinden doğan nefretiyle sadece zarar ve kıyım getiriyordu...

 

Ertesi gün olduğunda Turganın eline bir nacak verip ağaçları kesmeye başlamasını istedi Attila. Bu kez insaflı davranmış ve bir hafta süre vermişti. Gerçi 60 dan fazla kocaman ağaç için  sürenin yeterliliği tartışılırdı ancak Turganın bedenini en azından özünü kısmen de olsa kullanabilecek hale getirmek istiyordu bunu yapmadan diğer aşamalara geçmek mümkün olmadığından bu işi bir an önce halletmek istiyordu attila. Zira zaman kısıtlıydı ve bu gence öğretebileceği her şeyi bu kısa süre içinde öğretmek istiyordu. Turganın uykusundan dahi kısarak dördüncü güne girdiklerinde ağaçların neredeyse tamamını odun haline getirip ateşe atılmaya hazır hale getirdiğini gördü. Kalan son ağaçları da 4. Günün şafağında uyandığında Turganın kırmaya devam ettiğini gördü. Yanına gidip çömeldi Turganın kırdığı ağaçlardan bir dal alarak ağzına koydu.

“ Bundan sonra bunu kullanacağım senden bir hatıra olacak evlat. Şimdi dinlemek için sabırsızlandığın hikayeyi anlatmamı ister misin? Ardından da çıkıp geyik avlarız. “

Turgan yaptığı işe daha da odaklandı. Odunları artık demin olduğundan çok daha hızlı kırıyordu...

“ önce bitirmeme izin ver usta ben hikaye dinlerken başka iş yapamam ki.  Azıcık bekle hemen bitireceğim. “

“ Olmaz kırarken dinleyeceksin. Aynı anda birden fazla şeyi yapabilmek savaşlarda ön görünü arttırır. Yine de bir yerlerini kesmediğine emin ol. “

“ Madem öyle diyorsun seni dinliyorum usta “

 

“ Bundan 25 yıl kadar önceydi. Adını hatırlamadığım bir genç vardı Barbossa’nın son öğrencisi. “

“ Ahhh. Barbossa’nın son öğrencisi mi şu gelmiş geçmiş en güçlü adamın mı?  Ayrıca galiba alimi kestim hınh hınh “

 “Sana dikkat et demiştim. Evet barbossanın son öğrencisiydi ve aynı zamanda çok güçlü bir ailenin en önemli varisi. Adına Kanp diyelim anlatması daha kolay olur. Kanp dünyanın merkez kıtası olarak kabul edilen camthaliondaki Tiberya birleşik krallığına bağlı krallıklardan olan Akörende kendi bölgesinde yaşayan bir derebeyinin oğluydu.

Kendi bölgesinde huzur ve barış hakimdi. Ülkesi savaşa girdiğindeyse gereken tüm destek ailesi tatafından verilir hatta Kanp bir çok savaşa bizzat katılır ve seyrini değiştirirdi. Kanpında üyesi olduğu ve çevrede sipahiler diye bilinen aile; kan bağı olarak çok yüksek bir nüfusa sahip olmasa da tüm şehir ve şehire bağlı olan kasabalar ve köylerdeki insanlar kendilerini sipahilerden görürler ve bunu gururla söylerlerdi. Kan bağı olansa sadece yaşlı babası ve kız kardeşiydi. Bu yüzden Kanp onlara her şeyden fazla değer verir her arzularına koşardı.

 Ancak bir gün küçük kız kardeşi(19 yaşındaydı) babasını ve Kanpı çağırıp kendi elleriyle hazırladığı akşam yemeğinde onlarla önemli bir konuda konuşacağını söyledi. Kanpın kardeşi oldukça güzeldi ve talip olan bir çok derebeyini hatta prensi bile reddetmişti. Kanp ve ihtiyar babası konunun ne olduğunu merak ederlerken Karia söze girip bir adamdan hoşlandığını bir süredir görüştüğünü ancak bu adamın bir suçlu olduğunu ve bu yüzden ailesinden onay istediğini söyledi.

Kanp öfkelenmişti kız kardeşine tüm imkanlar verilmesine ve onlarca nüfuslu insanı reddetmesine rağmen bir suçluya gönlünü kaptırmıştı. Öfkeyle kardeşine bağırmaya hazırlanıyorken babası sakince söze girdi. ‘ sen iyi biri olduğuna inanıyor musun kızım ‘ karya onayladı ve gördüğü en iyi insan olarak tanımladı.  ‘ O zaman görüşüp tanışalım kızım. Ben zaten ne kadar daha yaşarım bilmiyorum bu yüzden evlatlarımı kırmak istemem ama abinin de ikna olması lazım. ‘  Babası bunu diynce Kanp’a söyleyecek pek bir ley kalmamıştı. Bahsedilen adamla görüşecek, nasılsa sevmeyecekti ve reddedebileceği bir bahane bulacaktı.

Bir hafta kadar sonra kendi bölgelerindeki kasaba yakınlarında bir kırsalda görüşme ayarlandı.  Gayet yakışıklı ve heybetli beyaz renk pelerin giymiş suratında Sargut birleşik krallığı sancağını delip geçen bir kılıç dövmesi olan bir adamdı. Özgüvenli adımlarla yanlarına geldi ve saygıyla eğildi. ‘ Ben Başıbozuk serdarı Dragut. Kızınızı seviyorum ve evlenmek istiyorum. ‘

Oldukça ani ama utangaç bir giriş yapmıştı genç adam fazlasıyla saygılı ve özgüvenli görünmesine rağmen kaslı yanaklarının kızarmasına engel olamıyordu. Biraz durduktan sonra devam etti. ‘ Barbossanın bir öğrencisiyle akraba olmak benim için onurdur methinizi çok duydum barbossayı geçeceğinizi söyleyenler bile var. Umarım bildiklerinizi ve tecrübenizi benimle de paylaşırsınız Kanp abi. ‘ kanp bu sözlerden sonra birazcık da olsa yelkenlerini suya düşürmüştü. Ama öylece kız kardeşini bırakmak istemiyordu.

‘ Barbossayı geçer miyim bilmem ama benim gücüm ortada. Sana bir şeyler öğretmeye çalışırken ölürsünfalan sonra kariayla aram bozulsun istemem. ‘ Dragut gülümseyerek cevapladı ‘ Aslında kolay ölmem ama sizinle çalışırken ölsem de pişman olmazdım.’ Kanp bu genç adamı git gide sevmeye başlamıştı ‘ kolay ölmeyeceğini de nereden çıkardın? ‘ Dragut aptalca ama özgüvenli bir gülümseme takındı ‘ Kendime denk pek kimse olmadığından bir aydakar buldum ve onunla antreman yapıyorum. Bir senedir durum böyle ve hala ölmedim kıh kıh kıh ‘ Kanp şaşırmış ancak bu özgüvenli, saygılı ama fazlasıyla da güçlü görünen bu genci sevmeye başlamıştı. ‘ Peki Kariayı mutlu edebilecek misin?  O burada isteyebileceği her şeye sahip sense kaçak bir suçlusun kardeşim ömrü boyunca kaçmak zorunda mı kalacak? ‘

Dragut cevapladı ‘ Aslında kendimize ait bir kaç adamız ve kontrolünü ele grçirdiğimiz bir ülke mevcut bu yüzden sorun olmayacaktır. Ama tabi ki buradaki kadar durağan ve kusursuz bir hayat vaad edemem sonuçta dünyayı karşısına almış bir grubun lideri konumundayım. ‘ Dürüstlüğünü de sevmişti Kanp böyle düşünüyorken Dragut devam etti. ‘ Ama Karyayı seviyorum ve onu sizin de rızanızla katım yapmak istiyorum yoksa onu kaçırmak zorunda kalacağım bunun için üzgünüm kıh kıh ‘ Bu biraz fazla dürüstçe olmuştu ama.

Bir kaç kez daha görüştükten sonra Kanp da ikna oldu ve Karia ile Dragut’un evliliğine razı geldiler. Dragutun bahsettiği başı bozukların kontrol ettiği ülkede düğün yapıldı. Düğünden sonra Kanp ve babası kendi bölgelerine döndüler ve kariayı kendi sevdiği adamla evlendirdikleri için huzur doluydular. Bu sırada ülkeleri savaş haline geçmişti ve savaş fena halde kaybediliyordu. Kanp savaşa girmeyi en başından istememişti ve Kral tartışmaların sonunda Kanpa ve gücüne ihtiyacı olmadığını söyleyerek hatta Kanp’ı korkaklıkla suçlayarak savaşa girmeyi tercih etmişti.

Kanp savaşın kaderini değiştirebilirdi hatta kesinlikle değiştirirdi ancak başından beri politikalarını beğenmediği yeni kralı onurlandırmak istemiyordu toprak kayıplarına dahi aldırmadı. Kendi bölgesinin insanları krallığımız çöküşte bir şeyler yapmalıyız diye milliyetçi duygularla geldiklerindeyse kral değişene kadar kararının kesin olduğunu ve eğer kendi bölgesine düşman girerse her şekilde onları püskürteceğine dair sözlerini duyurup bölge halkını haklılığına ikna etti. Hiç birinizi bu amaçsız savaşta unutulmuş ölü adamlar yapmayacağım sadece bana güvenin diyordu kanp ve herkesin ona fazlasıyla güvenmesini sağlıyordu.

Çevirmen Notu


Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar