Theoden

26 Temmuz 2019
Çeviri: 89
Düzenleme: AntiYasuo
712 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Umutları Yeşerten İstihbarat

Her ne kadar Ducia ve Turganın geri dönmüş olmaları sevinçle karşılanmış olsa da. Kasabalılardan hayatını kaybedenler vardı ve bu durum, onların gelişini bir festival havasında kutlamalarına izin vermiyordu. Dualar edildi, cenazeler defnedildi ve o geceyi hep beraber Seralde geçirdiler. Bu sayede yoldan gelmiş olanlar ve savaş yorgunu olanlar dinlenme fırsatı buldular.

Ertesi güne uyandıklarında hepsi daha zinde görünüyordu ve Nazia hanım, söz verdiği üzere şafakta uyanıp kızı ve arkadaşları için bagun otlu böreklerinden yapmıştı. Kahvaltı için Ray, Nazia, Elfy, Ducia, Jeo, Turgan ve Task tavernada buluştular. Tavernanın açık olduğunu gören başka kasabalılarda oraya gelmişlerdi.

Jeo durumu anlattı ve tüm kasaba halkını Kitaryaya götüreceğini dillendirdi. Ancak aksabalılar öylece yurtlarını bırakmak gitmek istemiyorlardı. Task ve Ray arka arkaya söze girdiler.

“ Olmaz öyle şey. Hem ben tavernayı bırakamam. “

“ Aynen öyle. Ben de koltuğumu bırakamam. “

Jeo sakin ve derince bir nefes aldı ve tekrar söze girdi.

“ Senin koltuğunu bırakmayacağına ikna olduk zaten manyak herif. Ben Turgan için buradayım ve bu durum uzun sürmeyecek. Durumdan haberdar değilseniz diye tekrar anlatayım. Ducia’nın adı en çok arananlar defterine yazıldı ve ismi o defterde olan birinin ailesini rahat bırakmazlar. Buradan ayrıldığım gibi tekrar askerler gelecek. Nazia hanımı tutsak edene kadar da gelmeyi ve öldürmeyi sürdürecekler. Bu yüzden başka seçeneğiniz yok “

“ Ben bir şekilde kasabamı korurum. “

“ Dün nasıl koruduğunu gördük. Turgan albaya mani olmasa, çoktan seni de gömmüştük koltuk manyağı. “

Ray gerçekler yüzüne vurulunca başını önüne eğdi. Cidden Turgan tarafından kurtarılmıştı. Akademiyi yıkıp kaçtıklarını öğrendiğinde zaten bir kez şoka uğramışken, Turganın şu an ki heybetli sayılabilecek görüntüsü ve bir albayın karşısındayken dahi özgüveni yüksek bir şekilde gülümseyişi, halen kabul etmekte zorlandığı detaylardı.

“ Lan Turgan, cidden 6. Seviye bir yaft kullanabiliyor musun ? “

“ Ohoo o da bir şey mi, daha bir sürü şey yapabiliyorum hınh hınh. “

Ray Turganın kollarını kavradı ve parmak uçlarıyla yoklamaya başladı.

“ Baya da adale yapmışsın. Ne yaptınız ki gittiğinizden beri anlatın hadi. “

“ Önce akademide yaftın tarihini öğrendik. Ondan sonra….”

Turganın tüm hikayeyi en başından anlatacağını fark eden Ducia söze girdi.

“ Tamam Turgan yeter. Bunları konuşacak çok zamanımız olacak ama şu an önceliğimiz kasabalıları ikna edip bir an önce buradan ayrılmak. Amca başka çareniz yok eğer burada kalırsanız, hepiniz öldürüleceksiniz ve hayatım boyunca bunun vicdan azabını yaşamak zorunda kalacağım. “

Ducianın söyledikleri daha etkili olmuş gibi görünüyordu. Nazia ayağa kalktı ve söze girdi.

“ Tamam ben geliyorum. Bir aptal gibi zindanlarda çürüyeceğime, kendime yeni bir yurt edinirim. Hem söylediklerine göre kral da çok iyi biriymiş. “

Nazianın karar vermesiyle bir çok kasabalı da ona katıldılar. Geriye ikna edilmesi gereken birkaç kişi kalmıştı ve bir saatlik dökülen dilin sonunda onlar da ikna oldular. Nazia hanım, sürekli kızının ne kadar büyüdüğündne ve güzelleştiğinden bahsediyordu. Turgana dönüp teşekkür etmek istedi.

“ Aferin Turgan oğlum iyi bakmışsın kızıma. “

“ Baktım tabi hınh hınh. “

“ Alakası bile yok. Turgan beyimiz eğitim alacak diye aylarca ortadan kayboldu. Allahtan başıbozuklar bize sahip çıktılar da, dışarılarda sürünmedik. “

Ray öfkeyle söze girdi.

“ Lan Turgan gencecik kızı yalnız mı bıraktın. Yanında bir de kız çocuğuyla hem de…”

“ Ray amca aslında Elfy ikimizden de yaşça büyük. Ama bende ona bücürük diyorum. Ayrıca senden daha güçlü olabilir. Bu yüzden onu kızdırmasan iyi edersin. “

Turgana neden kızdıklarını anlamamış şekilde yüzü kızarmış Elfy konuştu.

“ Turganı suçlamayın. Başıvozuklar bize gayet iyi davrandılar. Ayrıca aşçıları da çok iyiydi. “

Küçük atışmaların ardından tüm kasaba halkı ikna olmuşken yola koyulmaya karar verdiler. Kitarya kralının geri kalanını halledeceğine emin olan Jeo, kasabalılardan yanlarına sadece küçük eşyalarını almalarını istedi. Rayi ikna etmek içinse uğraşmadı. Zira çoktan koltuğunu sırtlamıştı bile. Her şey tamam olunca Kitaryaya dönmek için yola koyuldular. 100 den fazla atla yapılan yolculuk ve atların çıkardığı nal sesleri, adeta bir askeri birlik gibi görünmelerine sebep oluyordu.

Kalabalıkta eğlenceli geçtiği söylenebilecek bir yolculuğun ardından Kitarya sinirine girmişlerdi. Artık sadece saraya gidip kralla konuşmak kalıyordu. Kitaryadan Serale ulaşması 4 gün sürmüşken. Aynı yolu geri dönmek kalabalıktan dolayı tam altı günlerini almıştı. Saraya ulaştıklarında bir kez daha onları karşılayan Lord Tulbuk olmuştu. Sayı beklediğinden yüksek olsa da, gülümsemesini hiç bozmadı ve misafirleri saraya buyur etti.

Büyük ziyaretçi salonunda on dakika kadar bekledikten sonra, Kral babacan gülümsemesiyle karşılarına çıktı ve Jeoya dönerek seslendi.

“ Zamanında yetişebildiğinize sevindim. Umarım sözünü tutmuşsundur Jeo oğlum. “

“ Merak etme sözümü tuttum. 2 ay boyunca Kitaryanın korumam altında olduğunu söyledim. Şimdi sözünü tutma sırası sende. Tüm bu insnalarla ne yapacaksın? “

“ Orası sorun değil. İsterlerse şehirde onlara iş bulabiliriz. Hep beraber yaşamak isterlerse de, uygun bir bölgede bir kasaba inşaa edebiliriz. Bunlar basit detaylar. Ayrıca sana iyi bir haberim var Jeo abinle ilgili küçük de olsa bir ip ucu bulduk. “

Jeo olduğu yerden sıçrayıp, sanki kötü bir haber vermişçesine kralın yakasına yapıştı.

“ Cidden mi? Neredeymiş abim. Nerede o anlat hemen bana. “

“ Jeo abi adamı bırak da konuşsun. “

Ducianın uyarısından sonra, Jeo yaptığı patavatsızlığı fark edip kralı bıraktı.

“ Küçük bir ip ucu demiştim. Neden bu kadar heyecan yaptın ki ? “

“ Olsun ip ucu, ip ucudur. Lütfen anlatsana kral. “

“ Abinin Bratinadayken tutuklıu bulunduğu zindanın gardiyanı emekli olmuş. Onunla görüşürsek daha fazla ip ucu elde edebiliriz diye düşünüyorum. Bak adresi burada.“

Jeo kağıdı eline alıp adresi okuduktan sonra tepkisini gösterdi.

“ İyi de bu adres Zaikanda. Yani bu kıtada bile değil. Oraya gitmem haftalar alır. “

“ Sen de oldukça tuhafsın Jeo. Tüm hayatını abini bulmaya adamışkeni, eline geçen ip ucunu beğenmemen cidden tuhaf bir adam olduğunu gösterir. “

Turgan Rohandan bahsedildiğini duyunca söz almadan edemedi.

“ Eee kurtaracak mıyız Rohan abiyi? “

“ Biz derken ? Sizi cidden öyle bir yere götürürüm mü sandın ? “

“ Bizi değil beni götüreceksin. “

Bu kez söz alan Elfy oldu.

“ Nasıl yani, durmadan böyle ayrılacak mıyız? Ne biçim birliğiz biz. “

“ Sizi tehlikeye atamam bücürük. Sen Rohan abinin hikayesini bilmediğinden böyle konuşuyorsun ama onu tuttukları yer sadece en güçlülerin olduğu bir yer olmalı. “

Bu sözler Elfy’ i öfkelendirmeye yetmişti. 10 tane sudan ok yaptı ve Turgana öfkeyle bakarken, şeytani bir ifade takınıp sordu.

“ Ne yani sen şimdi benim güçsüz olduğumu mu söylüyorsun ? “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar