Theoden

12 Haziran 2020
Çeviri: 13
Düzenleme: AntiYasuo
585 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.
Cilt 1

Zail 3

İşler tersine dönmüştü. Kendilerine yardımcı olmak için oraya sonradan gelen arkadaşlarının tutsak alındığını gören maskeli adamlar onun hayatını riske atmamak adına silahlarını bırakmışlar, maskelerini çıkarmışlar ve Zail’in sırrını açıklamak adına söz vermişlerdi. Maskelerin altından her biri birbirinden ihtiyar adamlar çıkmışlar, oraya sonra gelen adamsa diğerlerine göre fazlasıyla genç görünüyordu. İhtiyarların görüntülerinden beklenmeyecek cesarete herkes şaşırmış olsa da Sinar’ın ve Zail’in gizemini çözmek adına ihtiyarların gösterdikleri yoldan ilerlemişler, sonunda da şaşırtıcı bir manzarayla karşılaşmışlardı.

Birbirine karşı duran iki uçurumun arasında üzeri sisle kaplı bir alan bulunmaktaydı ve ihtiyarların söylediklerine göre de onlar buraya kurdukları şehirde yaşamaktaydılar. Hikayenin özeti şuydu ki; Gençlik pınarı diye bir şey asla var olmamıştı. Sinar, Kurtarıcı liderin önderliğinde yarım asırdan evvel Petrogad İmparatorluğu boyunduruğundan kurtarılmış ancak bu kendi halindeki ülkeyi rahat bırakmamak adına bu kez başka yabancılar Sinar üzerinde hüküm sürmek istemişlerdi. Kurtarıcı lider ziyadesiyle zeki bir adam, bir o kadar da başarılı bir politikacı olduğundan ülkesinin bağımsızlığını her şeyin önüne koymuş, neye mal olursa olsun herhangi bir dış güce bağımlılığı kabul etmeyeceğini açıkça beyan etmişti.

Söz konusu yabancılar süslü sözlerle ve politik oyunlarla onu alt edemeyeceklerini çoktan fark etmişlerdi ve açık bir askeri operasyon yapmayı da göze alamayacaklarından daha kirli oynamaya karar vermişlerdi. Ülkenin kurtuluşunun birinci yıl dönümünde kurtarıcı lider beklenmedik şekilde ölmüş, onun ölümünün ardından da geriye miras kalan sözleri inanması güç değişikliklere uğratılıp çarpıtılmışlardı. Gençliğe fazlasıyla kıymet vermiş olan kurtarıcı liderin ölümünün ardından, ulusal ve uluslararası medyada çıkan haberler adeta bir çoban olup Sinar halkını uzunca yıllar gütmüştü. O zamanki haberlerde Sinar halkı kurtarıcılarının mirasına sahip çıkmamakla suçlanıyorlardı. Ülkenin yaşlı nüfusu nedense medyada her şeyden daha fazla yer alıyor ve bu durum bir zayıflıkmış gibi gösteriliyordu.

Yaş olayının üzerine o kadar fazla gidilmişti ki ülkedeki cinayetler, soygunlar dahi bu kadar umursanmıyordu. Durumu fırsata çeviren bir politikacı, kurtarıcının adını ve sözlerini ağzından düşürmeyerek bu sorunu çözeceğine dair verdiği sözlerle ülkenin başına geçmeyi başardı ve şaşırtıcıdır ki bu adam vaatlerine sadık kalmıştı. Başlangıçta belli yaş üzerine gelen kısıtlamalar bir sürenin sonunda ülkede tek bir yaşlı kalmayıp, gençlik pınarı hikayesinin uydurulmasına sebep olacak boyutlara gelmişti. Belli bir yaşı geçmiş insanların sokağa çıkması ve genç nesille konuşması yasaklandığından, ihtiyarları el altından idam etmeye başladıklarında kimse fark etmemişti bile.

Turgan “ Şerefsizler. Sizin gibi tonton dedeleri öldürmek için insanlıklarını yitirmiş olmalılar. Hrrrrrrrrrrr bu güne gelmenize sebep olan herifi bulun bana. “

Baba Karga “ Bugünkü aklımla düşününce bu güne sebep olanlar bu ülkeli bile değiller bence ama eğer yaşlıların ölümüne sebep olan politikacıyı diyorsan… “

İhtiyar adam ağlamaya başlamıştı. Gözlerinden akan yaşlar öylesine dökülmüyorlardı. Ağzından dolu dolu hıçkırık sesleri çıkıyor, yaşından beklenmeyecek kadar yüksek sesle haykırıyordu.

Turgan “ Seni üzmek için söylemedim dedecik. Yalnızca sizi ölüme sürükleyen kansızı bulup hesabını sormak istiyorum. “

Tüysüz Karga “ Bu seni ilgilendirmez. Sırrımızı öğrenmek istiyordun ve öğrendin. Başka bir şey yoksa artık gidin. Umarım görüp duyduklarınızı kimseye anlatmazsınız. “

Ragnossa “ Yaşınıza ve yaşadıklarınıza saygım var ama eğer patron olaya dahil olduğumuzu söylüyorsa devamını anlatmanızı öneririm. “

Ragnossa’nın önünde duran genç adam kurtulmaya çalışmak adına birkaç hamlede bulunmuş ancak başaramayıp sitemli bir halde söze girmişti.

“ Anlatmazsa ne yapacaksınız, bizi öldürecek misiniz? Eğer öyleyse problem yok zaten buradaki çoğu kişi çocuklarını, torunlarını göremediklerinden bir ölüden farksız yaşıyorlar. “

Tüysüz Karga “ Sakin ol evlat. Zaten bizim için fazlaca şey yapmışken daha fazla mahcup olmamıza sebep olma. “

“ İstesem de yapamam. Şu arkamdaki herif insan falan değil. Sinardaki dövüşlerde isim yapmış olmama rağmen bu adamın karşılaştığım herhangi bir insana benzemediğini söyleyebilirim. “

Ragnossa “ İltifat etmeyi kes de sen ne ayaksın onu söyle bakalım. Neden buradaki tek genç sensin? “

Tüysüz Karga “ O gün ne yapmaya çalıştığımızı fark etti. Kaçmaya çalışıyorduk ve o bizi görmüştü. Her şeyin sona erdiğini, bizi ihbar edeceğini düşünsek de o bize yaklaştı ve aile büyüklerinden kimse aramızda mı diye kontrol etti. O zamanlar daha çocuktu. Bir hafta önce ortadan kaybolan anne annesini gördüğünde de bize katılıp bizimle beraber kaçtı. Hepimiz ihtiyar olduğumuzdan bugüne kadar bize ne kadar yardım ettiğini tahmin bile edemezsiniz. Hatta son birkaç aya kadar Zail denilen ormanda yaşıyor, buraya gelen düşmanları o püskürtüyordu ancak otuz yaşını geçmiş olan bu adam geç de olsa beklenen hastalığa yakalandı. “

Turgan “ Geçmiş olsun. Muhtemelen hastalığını iyileştirebiliriz. “

Tüysüz Karga “ O biraz zor işte evlat ha ha  “

Turgan “ Ağaçtan düştüğünde iyileştirilmiş olmana rağmen neden inanmıyorsun ki? “

Tüysüz Karga “ Çünkü evlat aşk denilen hastalığa bir ilacınız olduğunu hiç sanmıyorum. “

Behmura elini alnına götürdü, yavaş hareketlerle alnını kaşırken derinlere daldı. Bir süre sonra elini çekti, kirpiklerini kırpıştırdı ve birden yükseldi.

Behmura “ İyi de buradaki herkes yaşlıysa… Bu şerefsiz nenesi yaşındaki kadınlara mı sulanıyor. “

Turgan “ İyi dedin Behmura. Yaşlı kadınlara sulanacak kadar yoklukta olması üzücü olsa da yine de… “

“ Öyle değil gerizekalılar. Yahnes amca öyleymiş gibi anlatsa da buradaki tek genç ben değilim. “

Tüysüz Karga “ Sinardan kaçarken terk edilmiş bir bebekle karşılaşmıştık ve onun tanrıdan gelen bir lütuf olduğunu düşünüp yanımıza aldık. İyi ki de almışız. Onun şen kahkahaları olmasa ihtiyar bedenlerimizle şehrin inşaatını bitirmemiz mümkün olmazdı. “

Ragnossa “ Şehir mi, burada tam olarak kaç kişi var ki? “

Tüysüz Karga “ 100.000 civarında olması lazım. Çoğu evlerinden ayrılamayacak kadar ihtiyarlar ama detayları belediye başkanımız kendine geldiğinde ondan alırsınız. “

Baba Karga dedikleri adamı işaret etmişti Yahnes.

Ragnossa “ Aldığınız bebek bit kızdı yani? “

Tüysüz Karga “ Aynen öyle. O bebek de o günkü çocukta büyüdüler. Birbirlerinden hoşlandıklarını fark ettiğimizde de üzerimize düşeni yapıp, beraber zaman geçirmeleri adına nöbet çizelgesi oluşturduk. Uçurumun üzerine çıkabilecek durumda olanlar da bu çizelgeye göre hareket ediyorlar. “

Turgan “ Azminizi sevdim amca. Aranızdan ilk kaçmayı düşünen, diğerlerini örgütleyen kişi kimdi? Onunla tanışmak istiyorum. “

Tüysüz Karga “ Kaçmak mı? Kara Celladın elinden kaçmayı düşünmek mümkün değildir. “

Turgan “ İyi de nasıl kaçtınız o zaman? “

Tüysüz Karga “ Onu da isterseniz kara cellattan dinleyelim. Bu çocuklara kefil olup güveniyorum başkanım. Onları şehrimize götürelim. Hem belki bazı işlere de yardımcı olurlar. “

Turgan “ O da mı burada? O  kadar masum insanı öldürdükten sonra hem de vay şerefsiz… “

Ragnossa “ Sakin ol patron. Muhtemelen karşına öfkeni bastırmak durumunda kalacağın bir başka ihtiyar çıkacaktır. “

Belediye başkanı halen ağlamakla meşgul olduğundan tepki vermemiş, diğerleri istemsiz davranmış olsalar da genç üyelerinin Ragnossa hakkında söylediklerini hatırlayıp, karşı koymamaya karar vermişlerdi. Grup aşağıya varmak için hareket etmeye başladıklarında Turgan’dan bir soru geldi.

“ Oraya ne kadar sürede varırız? “

“ Bizim yürüyüşümüzle dört saat sürer. İsterseniz siz gençler önden gidin. Bu şekilde bir saatten kısa sürecektir. “

Turgan ihtiyarın yüzüne baktı, birden sırıttı, adamın yanaklarını tutup kısa süre mıncıkladıktan sonra bir cümle kurdu.

“ Tonton dede cennetini görmek için o kadar bekleyemem hınh hınh. “

Cümlesini bitirdiğinde kendisini uçurumdan aşağıya bırakmıştı bile. İlk önce yirmi metre kadar aşağıdaki bir kayaya indi, oradan tekrar sıçrayıp sisin içinde kayboldu.

Tüysüz Karga “ Bu çocuk ne yapıyor böyle. Kendini dağ keçisi falan mı sanıyor? “

Ducia “ Yanında yetiştiği adamın örnek alınmaması gereken yanlarını alıyor diyelim. “

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar