Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

19 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1789 Görüntülenme
Bu bölümü 35 Kişi beğendi.
Cilt 16

Yan Hikaye: Gözlemci Evcil Hayvan

Sahibim çok tuhaf birisiydi. Hizmet ettiğim efendimin yüzünü kürküme daldırırken, bir düşünceye dalmıştım.

 

“Çok yumuşaksın Rir. Kürkün her zaman harika hissettiriyor.” dedi. “Bir dakika, bunu yaptığımı bildiğin için, ortaya çıkmadan önce kendini tarıyor musun?” Başını kaldırdı ve bunun yerine parmaklarını tüylerimin arasında gezdirmeye başladı. “İşte bu çok şirin.”

 

Amacımın ne olduğunu biliyordum. Doğduğum andan zihnime kazınmıştı. Ben bir silahtım, izinsiz girenleri kovalamak ve onları dişlerimle avlamak için yaratılmış bir silah. Efendimin düşmanı olarak tanımladığı şeylere karşı öncülük etmek için yaratılmış bir silah. Görevim için yaşamak. Ve bir gün onun için ölmek.

 

“Evet! Rir süper şirin!” Efendimin kız kardeşi olarak gördüğü kişillerden biri, doğduğumdan beri tanıdığım insan yavrusu, onun sözlerinden etkilenmiş bir şekilde konuşurken başımı okşuyordu. O da karşı koyamayacağımı bildiğim birisiydi. Onu hep ikinci efendim, yemin ettiğim bir diğer lord olarak tanımıştım.

 

İkisi herhangi bir durma belirtisi göstermiyordu. Onları yola getirmek bana düşmüştü. Bugünkü işin ne olduğunu efendime sormak için bir kez havladım.

 

“İş mi? Oh, seni iş için çağırmadım.” dedi. “Oynamayı iş olarak görüyorsan başka tabii.”

 

Şaşkınlıktan donakalmıştım Emir beklerken, efendim yüzsüz bir şekilde yapılacak bir işin olmadığını ilan etmişti. Bazen, istemeden, efendimin benim amacımı gerçekten anlayıp anlamadığını merak ediyordum.

 

Sevgisinden memnun olmama rağmen, görevimden öyle ayrıydım ki, kafam karmakarışıktı.

 

“Hey, bak! O Rir!”

“Hı-hı.”

 

Efendim her yerimi severken, ikinci bir grup yaklaşmaya başlamıştı. Grup kaleden geliyordu, ve üç kişiden oluşuyordu. İlki bir başka yavru, gülümsemeden hiç görmediğim bir yapışkandı. İkincisi de aşağı yukarı aynı yaştaydı. Ama diğer yavruların aksine, ifadesi sabit kalıyordu. Açıkçası, diğer gençlerden tamamen farklı görünüyordu. Gerçek kişiliği efendimin kılıcı olduğundan, çok daha güçlüydü. Grubun son üyesi, diğer herkesten çok daha üstün olan bir yetişkin, bir ejderhaydı.

 

Yaklaşan yüzlere baktığımda, vardığım bir şeyin farkına vardım. Efendimin etrafında çok sayıda farklı kişi--farklı türde--toplanmıştı. Ve, ikimizin de aynıydık.

 

Hiç yoldaş aramamıştım. Ve buna karşın, tam bir canavar alayının lideri haline gelmiştim. Üzerine, efendim bir de kendinden dört tane daha eklemişti; benim gibi, onun bölgesini korumak dışında başka bir amacı olmayan dört silah. Birçok görevim vardı. Çok fazla görevim vardı. Yapılacak o kadar çok iş vardı ki, elimde olmadan gergin hissediyordum.

 

Buna karşın, efendim gergin değildi. Benimkinden ağır olmasa bile, benim kadar ağır iş yükü altında olsa da, hiçbir yorgunluk belirtisi göstermiyordu. Bununla kolaylıkla baş edebilecek kapasitede mi, yoksa sadece umursamak zorunda hissetmediği için mi, emin olamıyordum. Gözlemlerim, ilkinden çok ikincisini işaret ediyor gibiydi. Ama efendimden şüphe etmemden iyi bir şey çıkmazdı. Bu ihtimali düşündüğümü bile unutsam iyi olur.

 

“Ah bakın, nihayet geldiniz. Ve görünüşe göre, gelmesini beklemediğim birini bile getirmişsiniz.”

“Kesinlikle. Çocuklar onlara katılmamı istedi, ve ben de kendimde, isteklerini reddedecek kapasiteyi göremedim.”

“Aynen, bunu anlayabiliyorum.”

 

Efendim, çocuklarla konuşmak için onlara dönerken gülmüştü.

 

“Pekala kızlar? Bugün ne oynamak istersiniz?”

“Ben Rir’e binmek istiyorum!” dedi vampir.

“Ben de!” dedi yapışkan.

“Ben de. Ona binmek eğlenceli.” dedi kılıç.

“Pekala Rir, onları duydun.”

 

Sanırım başka bir seçeneğim yok. Efendim mutlak olduğundan, eğildim ve miniklerin sırtıma çıkmasına izin verdim.

 

***

 

“Teşekkür ederim Rir. Sen olmadan bunu başaramazdım.”

 

Efendim, ellerinden birini nazikçe omuzuma koydu. Diğeri, geçirdiğimiz zaman yüzünden yorgun düşmüş kız kardeşindeydi. Efendimin, kardeşinin elini tutması, onu uykuyla uyanıklık arasında gidip gelmesini tutan tek şeydi.

 

Bana ettiği iltifat, keyif aldığım bir iltifattı. İşe yarar olduğumu bilmek, tatmin hissettirmişti. Ama bu hissin, etrafta birkaç yavruyla oynamak kadar basit bir görevden kaynaklandığını bilmek, beni memnun ettiği kadar garip de hissettiriyordu. Ama sonuç olarak, memnuniyet, diğerine üstün gelen duyguydu. Bu görevin, efendimin verdiği diğer görevler kadar memnun edici olduğunu haklı kılmıştım. Ve bunu bilmek, övgünün verdiği keyfin tadını utanmdan çıkarabilmem için yeterliydi.

 

“Sonra görüşürüz Rir!” dedi yapışkan.

“Hoşçakal.” dedi kılıç.

 

Küçükler, kaleye giden efendimi takip ederlerken bana el sallıyorlardı. Ama birkaç adım sonra, grubun bir üyesinin henüz hareket etmediğini fark ettiğinden, ona seslenmek için arkasını döndü.

 

“Geliyor musun Lefi?”

“Geleceğim, ama önce bir işi halletmem gerek. Benim yerime çocuklara bakmanı istemek zorundayım.”

“Şeyyyy... Tabii, olur.” Kafası karışmıştı, ama sorgulamadan gitmeyi seçmişti.

 

Bir anlık bir sessizlik oldu. Ejderha efendimin kaleye döndüğünden emin olana kadar hareketsiz bir şekilde kalmıştı. Sonra etrafımızı inceledi. Yalnız olduğumuzdan emin olduktan sonra, birden yüzünü yan tarafıma gömdü.

 

Bu hareketten öyle şoke olmuştum ki, şaşkınlıktan inlemiştim. Ama beni umursamamıştı.

 

“Kürkünün verdiği his gerçekten harikulade. Diğerlerinin buna neden bu kadar düşkün olduğunu şimdi anlıyorum.” Yüzünü yanıma sürtmeye devam etmişti, ta ki tatmin olup, bana sert bakışlarla bakana kadar. “Sonuçlarına katlanmak istemiyorsan, az önce yaşanan olayları asla başka birine söylememelisin.” Ejderha, alçak, tehdit eden bir şekilde homurdanmıştı. “Yeterince açık konuştum mu?”

 

Anladığımı göstermek için başımla onaylarken, garip bir şekilde gülümsemiştim.

 

Ejderha benden ya da diğer herkesten çok daha yaşlıydı. Ve buna karşın, sık sık yavrulardan biriymiş gibi davranıyordu. Ve bu, benim gözümde, efendimin eşi olmasının sebebiydi. İkisi birbirlerine çok benziyorlardı.

 

“Mükemmel. O zaman hoşçakal Rir. Efendinin garip doğası gereği, yüzleşmen gereken sıkıntı ve zorlukların sonunu gelmediğini biliyorum, ama aptallığına rağmen onun için elinden geleni yapmaya devam edeceğine güveniyorum.”

 

Ejder kız, sırıtarak arkasına döndü ve kaleye doğru ilerledi.

 

Onunla olan karşılaşmam, zindan sakinlerinin garip karakterlerinin olduğunu bir kez daha hatırlatmış, akşam güneşinin turuncu ışıklarının kaleyi, kulelerini ve duvarlarını aydınlatırken, bu hatırlatmanın verdiği mesaj daha da güçlenmişti.

 

Gariplerdi. Ama ben de onlardan biriyim. Garip efendisinin her isteğine uymaya devam etmeye hazır olan garip bir evcil hayvan.

 

Ve bu düşünce kafamdan geçerken, gülümsemeye başlamıştım.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-19 20:51:32
Yazık kurdu da delirtmișler iyice.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-19 20:51:10
Çeviri ve edit için teșekkürler.