Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

05 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1394 Görüntülenme
Bu bölümü 32 Kişi beğendi.
Cilt 10

Özel Bir Odada Görüşme

“Hadi artık Iryll. Onunla arkadaşlık etmekten çok hoşlandığını biliyorum ama şu an bunun için hiç de iyi bir zaman değil.” Kızıyla olan konuşmalarımızı mutlu bir şekilde gülümseyerek bir süre izleyen kral, uyarır bir ses tonuyla konuşmuştu. “İkimizin konuşması gereken işler var. Lütfen başka bir odada bekler misin?”

“Tabii ki babacığım.” Iryll, bir prensesten bekleneceği üzere nazik bir şekilde karşılık verdikten sonra bana doğru dönüp “Sanırım artık gitmem gerekiyor! Görüşmek üzere Bay İblis Lordu!”

 

Daha nazik ve resmi olmayan hallerinin arasında gidip gelmeye devam etmişti.  Iryll zarifçe bir reverans yaptı, pıtır pıtır kapıya gitti, enerjik bir şekilde el salladı ve kapıyı arkasından kapadı.

 

Sözlerinden anlaşılacağı üzere, sonunda bana “Bay İblis Lordu” adını takmaya karar vermişti. Başka adaylar da mevcuttu, çoğunun içinde kahraman kelimesi de vardı ama sonunda onlardan vazgeçip olduğum şekilde çağırmaya karar vermişti.

 

Kızının gidişini izlerken sessiz bir şekilde, “Neşesinin yerinde olduğunu görmek beni de neşelendiriyor.” dedi kral.

“Evet. Açıkçası, böyle olduğunu görmek beni biraz şaşırttı.” dedim. “Yaşadığı onca şeyden sonra böyle davranabilmek gerçekten dayanıklılık gerektiriyor.”

 

Prenses sapık bir sadistin işkencelerine maruz kalmıştı. Normal bir çocuğun, bir pedofilinin eziyetlerinden sonra tekrar gülebileceğinden bayağı şüpheliydim. Hal böyleyken, yaşadığı onca şeye rağmen Iryll, hala neşe doluydu. Ne sağlam bir ruhsal dayanıklılık ama.

 

“Sana tekrar şükranlarımı sunarım.” dedi kral, sesi duygu doluydu. “Kızımın gülüşünün elinden alınmamasının tek sebebi sensin. Ve bunun için sana minnettarım.”.

“Lafı bile olmaz. Dediğim gibi, yardım etmek istediğim için orada değildim.” Diyerek omuz silktim. “Sadece işleri hallediyordum.”

“Bu, konu hakkındaki düşüncelerimi değiştirmeyecek.” Kral soğukluğumu kafasına takmamıştı. “Ülkemi kurtardın. Sanırım minnettarlığımı gösteren bir şey sunmam gerek. İstediğin bir şey var mı? Yapabildiğim sürece, istediklerini ayarlamaya çalışacağım.”

“Hmmm. Bilmem.”

 

Kralı, özellikle bir şey istediğim için kurtarmamıştım. Amacım, prensi öldürmek, tamamlanmıştı. Ve açıkçası tek umursadığım şey de buydu. Kral bana bayağı borçluydu. O başta olduğu sürece bu ülkedekiler tarafından rahatsız edilmeyeceğimi söylemek sanırım yerinde olur. Zaten Uğursuz Orman’a saldırmak için bir sebepleri yoktu. Lefi’den korkuyorlardı ve oranın onun yuvası olduğunu biliyorlardı. Başka komplolar olmadığı sürece güzel, uzun bir huzurun tadını çıkarabilirdik. Bir şey diyeyim. Kendime biraz sağlama alabilirim aslında.

 

“Pekâlâ. Tek istediğim, istilacıların bölgemden uzak durması. Neden halkına Uğursuz Orman’ın derinliklerinin yasak bölge olduğunu söylemiyorsun? Derinlerine girmedikleri sürece girmelerini kafama takmam.”

 

Maceracılar ormanın kenarındaki bir bölgeye birkaç kez girmişlerdi. Ve bununla bir sorunum yoktu. Sorun yaşadığım tek insan grubu, maceracıların koyduğu görünmez sınırları umursamayıp Uğursuz Orman’ın derinliklerine dalan tiplerdi.

 

“Olmuş bil.” dedi kral. “Açıkçası isteğin, ufak bir değişiklik gerektiriyor. Uğursuz Orman, her zaman insan elinin erişebileceğinden daha uzak görülmüştür. Yine de, isteğini yerine getirmek için, eğer ölmek istemiyorlarsa, oraya izinsiz girip bölgeni ihlal etmemeleri gerektiğini belirten belgelerin hazırlanmasını sağlayacağım.”

"Yani, benim için sorun değil ama bunu resmiyete dökmek istediğinden emin misin? İyi bir fikir olduğunu söyleyemem.” Şüphemi belirtir bir şekilde konuşmuştum.

 

Bunu yazıya dökmek, kralla benim resmi sorun çıkarması muhtemel bir antlaşma yaptığımız anlamına gelecekti. Tabii ki, ikimiz de bu antlaşmanın şartlarını ihlal etme niyetinde değildik. Sıkıntı, benim bir iblis lordu, sadece insanlara değil, diğer birçok ırka da düşmanca davranan bir ırkın mensubu olmamdı. Eğer kararı herkes tarafından öğrenilirse, saygınlığına gölge düşebilirdi.

 

“Bu bir sorun değil. Bu belge çok yüksek gizlilikle saklanacak ve sadece kraliyet kanına sahip olanlar ona erişebilecek.” dedi kral. “Bilakis, emin olup olmadığını sorması gereken kişi benim. Uğursuz Orman’ın büyük bir kısmının Yüce Ejderha’nın hükmü altında olduğunu sanıyorum. Yabana atılamayacak biri olduğunun farkındayım, ama eğer onun yuvasını istila edersen seni de saf dışı bırakacağını düşünüyorum.”

“Yok, bir şey olmaz. Ben ve Yüce Ejderha birbirimizi tanıyoruz. Çoktan bunu konuştuk ve sorunları çözdük.”

 

Çünkü bütün gün evimde yatıp yuvarlanıyor falan. Aslında bu konuyu Lef ile önceden konuşmuştuk ve aslında bir zamanlar bir yuvası olduğunu söylemişti ama orayı fiili olarak terk etmiş ve bütün bölgeyi bana vermişti. Kralın yeni yasası ile birlikte, Uğursuz Orman’ın iç bölgesi gerçekten benim olmuştu hem yasal hem de fiili olarak.

 

Gerçi zindan henüz Lefi’nin bölgesinin tamamını ele geçirememişti. Orda burada hala benim kontrol alanımda olmayan birkaç yer kalmıştı. Sanırım geri dönünce Rir’le birlikte dolaşıp, uzun süre sonra ilk defa zindana daha çok bölge kazandırabilirdik. Şey, birkaç level atladıktan sonra tabii.

 

“Yüce Ejderha ile tanıştın mı...?” Kral çok şaşırmıştı. “Eğer bunu söyleyen sen olmasaydın, sözlerinin şaka olduğunu düşünürdüm. Ama kaldığın yeri düşününce, sanırım bunu yeterince inandırıcı kabul edebilirim. Pekala, eğer bir endişen ya da bir şikayetin yoksa, benim için de bir sorun yok. Kısa süre içinde bütün belgeleri hazırlatacağım. Bu kadar mı?”

“Şeyyy bir düşüneyim... seyahat izni gibi bir şeyiniz var mı? Gezmeyi sevdiğim için, ülkede neresi olursa gezip ziyaret etmemi sağlayacak bir tür belge fena olmazdı. Bilirsin, tatil için falan.” dedim. Paso gibi bir şey yani. Bayağı iyi olurdu.

 

Kimliğim olmadığından falan değil. Maceracı olarak kayıt olduğumdan bir belge almıştım ama kralın bana vereceği herhangi bir şeyin uzun vadede daha çok işime yarayabileceğini düşünmüştüm. Eğer üzerinde kraliyet mührü gibi bir şey olan bir belgeye sahip olsam zindandakileri şehre getirmek benim için daha kolay olurdu.

 

“Bu gerçekten çok ilginç bir istek.” dedi kral. “Sana böyle bir şey sağlamakta bir sakınca görmüyorum, ama tam olarak umduğun şekilde çalışacağından emin değilim. İnsanlar ve iblisler çok uzun zamandır savaştalar. Karşılıklı hoşnutsuzluk, yetiştirilme şeklimize bile işlemiş durumda ve bu ülkenin kralı olsam bile, kim olduğun ortaya çıkarsa saldırıya uğramayacağını garanti edemem.”

“Evet, biliyorum. Sanırım bu bir sorun olmaz. Kendi metotlarım var.” dedim. “Sorun çıkarmayacağım.”

 

Boş laf etmiyordum. Örneğin kilise. Adamlarının yanında onca zaman geçirmiş olmama rağmen, kilise henüz benim bir iblis olduğumu anlamamıştı. Yöntemlerim işe yaramıştı. Kendimi kolaylıkla bir insan olarak gizleyebiliyordum. Ama aynısı Illuna, Shii ya da hizmetçiler için geçerli değildi. Tecrübelerimden anladığım kadarıyla, insanlar etraflarındakilerin ırklarını öğrenmek için aktif olarak büyülü eşyalar taşıyorlardı. Sanırım bunun etrafından dolaşabilecek bir şeyler bulmam gerekiyordu.

 

Amaç herkesi bir araya getirip toplu bir tatilin tadını çıkarmaktı. Özellikle Illuna ve Shii için. İkisine dünyayı görme şansı vermek istiyordum. Gerçi off... Shii’ye yardımcı olabileceğimden pek emin değildim. O biraz, şey, mavi. Ah, her neyse. Zamanla bir şeyler bulurum nasılsa.

 

“Öyle diyorsan öyle olsun.” dedi kral. “Sanırım bunu da kısa süre içinde hazırlatmam gerekiyor.”

“Güzel. Teşekkürler. Sence ne kadar sürer?”

“Sanırım, aşağı yukarı bir saat kadar hazır olmuş olur.” Kral, bir anlık duraksadı ve belirgin bir hayal kırıklığıyla devam etti. “Hemen ayrılmayı mı planlıyorsun? En azından akşam yemeğine kadar kalmanı isterdim.”

“Düşüncen için teşekkür ederim ama açıkçası, şehrin duvarlarının dışında beni bekleyen birisi var ve onu dışarıda öylece bekletemem.”

“Bu davete arkadaşının da katılmasında bir sakınca görmüyorum.”

“Yani şeyyy... yani, öyle diyorsun ama... o benim evcil kurdum sayılır.” dedim. “Yani sayılır. Aslında bir kurt değil. O bir fenrir, ve eminim kalenizde bir fenririn dolaşmasını istemezsiniz. Bilirsiniz. Bu biraz sizi zorlamak olurdu.”

“Yani... Bir efsanevi canavarı sıradan bir şeymiş gibi bir evcil hayvan olarak sahiplendiğini söylemen bir tarafa, sanırım bu bir sorun olmayacaktır. Çoğu maceracı ve canavar terbiyecisine, önceden kayıt ettirdikleri sürece hayvanlarını şehre sokmak için izin veriliyor.”

“Hmmm... Gayet makul.”

 

Bir an evvel zindana dönmek istiyordum ama açıkçası, yiyeceklerin tadına da bir bakmak istiyordum. Yani, yemekleri her kim yapıyorsa, krallara layık şeyler yapıyor olmalı değil mi? Yiyeceklerin nasıl olduğunu merak eden birini suçlayamazsınız değil mi?

 

Kral hemen bu fikri değerlendirdiğimi fark etmiş ve saldırısına ek olarak, sahaya bir kart daha sürdü ve son darbeyi vurdu.

 

“Eğer ülkenin kurtarıcısını resmi bir kutlama olmadan evine yollarsam çoğu insan benim itibarımı sorgulayacaktır. Ve bu, benim yönetim hakkımı sorgulamalarına neden olacaktır. Bunun olmamasını tercih edeceğinden eminim.” dedi kral. “Ve daha da önemlisi, Iryll bunu dört gözle bekliyordu. Katılmamayı seçersen onu üzeceğinden eminim.”

“Cidden bana ülkenin kurtarıcısı mı dedin? Amma abartıyorsun...” diye iç çektim. “Dur tahmin edeyim... Beni burada sadece kızının hatırına tutmaya çalışıyorsun değil mi?”

“Bunu daha önce fark etmemene şaşırdım.” diye güldü kral. “Merak etme. Bir ziyafet olsa da, sadece seçilmiş birkaç kişinin davet edildiği küçük bir şey olacak.”

“Pekâlâ. Tamam. Sanırım akşam yemeğine kalacağım.” Başımla onaylarken yarım gülümsememi takınmıştım.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-07 13:27:34
Ödül niyetine kızıda isteyebilirdin
İners (132 puan) Üye
2021-07-14 02:49:54
Çeviri ve edit için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 01:46:23
Bölüm için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-05-06 06:11:03
Bu kilisede salak dolu adamların mesleği iblisletle savaşmak bir iblisi bile tespit edemiyolar... Bakalım yukinin eve dönüşü ne olacak
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-05-05 23:48:58
Çeviri için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-05 21:35:08
Çeviri için teșekkürler. Güzel bölümdü. Kral iyi birine benziyor sevdim.
JNXL (1237 puan) Üye
2020-05-05 21:12:04
Acaba hangisi daha önce iblis lordunun ümüğünü sıkacak. Lefi mi İlluna mı :D Ellerinize sağlık teşekkürler.
Sato55400 (1592 puan) Üye
2020-05-18 11:08:25
@JNXL, (: