Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

17 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1467 Görüntülenme
Bu bölümü 36 Kişi beğendi.
Cilt 11

Zaien’deki Değişimler

“Öff... zahmetli.” Pire torbasının cesedini DP’ye çevirirken homurdanmıştım.

 

Rir’le az önce tecrübe ettiğimiz şeyi sadece bu şekilde açıklayabilirdim. Savaş yapmaktan keyif alan kişi ve yaratıklarla uğraşmak hiç bana göre bir şey değil. Ooofffff Çok yoruldum.

 

“Cidden dostum... Eğer bu kadar savaşmak istiyorsan, gidip savaşmayı seven başka birini seçemez misin? Manyak mısın, değil mi Rir?”

 

Kurt, bana, sessiz ve sitemli bir şekilde bakarak karşılık vermişti..

 

“Hadi ama... Bana öyle bakma. Ben savaşmayı sevmiyorum. Ben katı bir barışçılım ve bunu sen de biliyorsun.”

 

Kurt bana yine, sessiz ve sitemli bir şekilde bakarak karşılık vermişti.. Sebebi belliydi. Bana kızgındı, çünkü sevgili dostumuz sosyopat mantikoru daha da kızdırarak her şeyi daha da zorlaştırmıştım.

 

“Tamam, tamam, peki. Özür dilerim. Beynime kan sıçramasına izin vermemeliydim.” dedim. “Gel buraya. Kürkünü tarayayım da barışalım, olur mu?”

 

Onu sinirinden uzaklaştırmak için konuyu değiştirdim, sonra bir iksir aldım ve kürkünün üzerine serptim. Patlama yüzünden kürkünün kızarmış ve yanmış yerleri, kısa sürede normale dönmüş ve parlaklığını geri kazanmıştı.

 

Estetik ve benzeri kaygılar tabii ki önceliğimiz değildi. Daha derin yaralarımızı çoktan iyileştirmişti tabii ki. İyileşmenin gerçekleştiği o an aklıma gelince yüzüm ekşimişti. Daha önce bu kadar iyi vakit geçirdiğimi hatırlamıyorum. İçime saplanmış taş mızrakları çıkartmak zaten yeterince kötüydü. Ama bu, şarapneli çıkarmanın verdiği acınını yanına bile yaklaşamazdı. Her bir parçayı etimden tek tek oyarak çıkarabilmek için bıçak kullanmak zorunda kalmıştım. İşlem öyle acı vericiydi ki, aptal mantikora avazım çıktığı kadar sövüp küfretmiştim. Mantikorların ben ta... Yemin ediyorum, birini kolaylıkla dövebilecek seviyeye geldiğimde, lanet bir soykırım yapmak için buraya geri döneceğim. Sikmişim vahşi yaşamı koruma yasasını. Yasalar İblis Lord’larına işlemez. Kim ne derse desin umurumda değil, o piçleri kökleri kuruyana kadar avlayacağım.

 

Bugünkü yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey, iksirler ne kadar tesirli ve güçlü olursa olsun, kaybedilen kanın geri kazanılması için pek de bir şey yapmıyorlardı. Rir o kadar yaralanmadığı için, bu konuda bir sorunu yoktu. Diğer yandan ben, bu önemli sıvıdan o kadar çok kaybetmiştim ki, Rir’in sırtı kızıla boyanmıştı. Dostum. Başım dönüyor. Geri dönünce enerjimi yükseltecek bir şeyler yesem iyi olacak. Et gibi. Ya da et. Ya da daha fazla et. Yaşasın et. Ama şu anda, Rir’in artık kürkü her zamanki kabarık, yumuşak haline dönen tüylerini sanırım bir yastık olarak kullanacağım.

 

Kafamda bunları düşünürken evcil hayvanıma yaklaştım ve ona bir emir verdim.

 

“Hadi eve dönelim.”

 

***

 

Eve döndükten sonra, Lefi’nin asıl taht odasındaki tek kişi olduğunu gördüm, ki bu,  Illuna ve Shii’nin muhtemelen çimenliklere çıktığı ve hizmetçilerin de bazı ev işlerini halletmeye gittiği anlamına geliyordu.

 

“Döndüm.” Odanın köşesindeki çekmecelerden birine doğru ilerlerken ejder kızı selamlamıştım.

“Döndüğüne memnun oldum. Eve hoş geldin Yuki.” dedi Lefi. “Kıyafetlerin yırtılmış ve kokunda kül seziyorum.”

“Evet bir sürü şey oldu. Bir mantikor tarafından kovalandım.” çekmeceden yeni kıyafetler alırken ona cevap verdim. Az önce giydiğim her şeyi tekmeledim ve çöpe attım. Patlamaya eşlik eden cehennem, onları bayağı bir eskitmişti. Değiştikten sonra tahta yaklaştım, üzerine oturdum, bağdaş kurdum, arkama yaslandım ve derin bir nefes aldım. “Ooffff... Lanet olsun çok yorulmuşum...”

 

Nedendir bilmem, tahta oturmak bana bir rahatlık hissi vermişti. Sanki koltuk bir şekilde beni içten dışa ısıtıyor gibiydi. Görünüşe göre bunu hisseden tek kişi bendim. Zindanın rahatlatıcı etkilerinin ulaşabildiği tek zindan sakini bendim. İblis Lordu olmamla bir alakası olmalı.

 

“Mantikorları bayağı iğrenç bulduğumu söylemeliyim. Hem inatçılıklarını hem de avıyla oynama eğilimlerini sevmiyorum.” dedi Lefi kaşlarını çatarak. “Ve bir çoğuyla karşılaşmış olmama rağmen, hiç ateş kullanabilen birine bile rastlamadım.”

“Ah, şey, benim savaştığım mantikor da ateş falan kullanmıyordu. Böyle yanık yanık gezmemin sebebi, onu zindanın tuzaklarından biriyle öldürmüş olmamdan kaynaklı. Patlama falan yaratan türden bir tuzaktı ve yanlışlıkla ben de ona yakalandım. Sadece ben de değildim tabii. Rir de yakalandı. Tüylerini kızartmıştı falan. Lyuu’nun bir ara yaktığı spagettiyi hatırlıyor musun? Nasıl kıvır kıvır ve yanıktı?”

“Hatırlıyorum. Epey ilginç bir olaydı.”diye kıkırdadı Lefi.

“Aynen, Rir’in kürkü de aynen ona benziyordu.”

“Ne yazık.” Ejderha, tekrar gülmüştü.

 

Zaien’i envanterimden çıkarırken ben de kıs kıs gülmüştüm.

 

Son karşılaşmamız kılıca bayağı bir eziyet olduğundan, zarar görüp görmediğini kontrol etmek için dikkatlice onu inceleyecektim. Eğer yamulmuş ya da bir yeri kırılmışsa, başka nasıl tamir edeceğimden tam olarak emin olmadığım için, muhtemelen onu bir insan demirciye götürmem gerekecekti.

 

“Hım...” dikkatlice kılıca baktarken, şaşkınlıktan kafamı yana çevirmiştim. “Sende bir şeyler biraz farklı görünüyor.”

 

Kusursuz ağız kısmını süsleyen kırmızı renk, daha da koyulaşmıştı. Ve nedense, hasar almanın tam tersi bir izlenim alıyordum aslında. Zaien her zamankinden daha keskin gibi gözüküyordu. Belki de gidip bir şeyler kesip onu denemeliyim. Hayal gördüğümü falan hiç sanmıyorum.

 

“Gerçekten mi?” Kılıç, iradesini sapından bana doğru aktarak cevap verdi.

 

 

Bir dakika.

 

“Seni her zaman bu kadar kolay duyabiliyor muydum...?” Diye sordum. Daha önce kılıcın bana belli belirsiz duygular dışında bir şey hissettirmediğine yemin edebilirdim. Zaman zaman mutlu, sinirli ya da gücenmiş bile hissettiğini hatırlıyordum ama hepsi buydu. Ancak bu, artık bir problem değildi. Konuşamıyor olsa bile, Rir ya da Shii’nin yapışkan halinde söylediklerini anladığım kadar onu anlayabildiğimi hissetmiştim. Düşüncelerini kelimeler kullanmadan ama ona benzer bir şekilde bana iletiyordu.

“Sanırım öyle...” dedi kılıç. Ahh... Böyle cevap verirsen bu tamamen hayır anlamına gelir ama.

 

Şöyle bir düşününce, Zaien’in stat sayfasının büyüyebilmesiyle ilgili bir şeyler söylediğini hatırlıyorum. Sanırım demek istediği şey buydu. Evet şey, beklediğim şey tam olarak bu değildi.

 

“Yuki...” Lefi bana şüpheli gözlerle baktı. “Silahının bilinç sahibi olduğunun farkındayım. Ama onunla, sadece tek başına kaldığın zamanlar konuşman gerektiğini söylemek durumundayım. Sanırım bu, çoğu kişi tarafından deliliğin kanıtı olarak görülüyor.”

“Evet, doğru. İyi bir noktaya değindin.” dedim. “Bunu aklımda tutacağım.”

 

Envanter kutumu açtım ve Zaien’i geri koymak istedim, ama kılıç hemen şikayet etmeye başladı.

 

“Seninle kalmama izin ver... biraz daha.” dedi. Düşünceleri sanki bir yalnızlık çığlığına benziyordu.

“K-kısa süre sonra seni tekrar kullanacağım, tamam mı?”

“Peki...” nedense, kılıcın düşünceleri bana, yıkıcı bir yalnızlığa dayanmak için elinden geleni yapan bir çocuk hissiyatı vermişti.

“...”

 

Neredeyse onun dilediğini yerine getirecektim ama, kılıcın açıkta durması güvenlik açısından pek de sağlıklı olmayabilirdi. Ona bir kın bile yapmamıştım.

 

“Sorun yok. Sen benim ana silahımsın. Yakın zamanda seni tekrar kullanacağıma söz veriyorum, o yüzden üzülme, tamam mı?” Şimdilik onu kenara kaldırmam gerektiğine karar verince, kılıcı sakinleştirmeye çalıştım.

“Sonra görüşürüz...” dedi Zaien.

 

Kılıcı envanterime koyduktan sonra bir oh çektim. Beni yanlış anlamayın. Kendi yaptığım kılıcın bu kadar gelişmiş olmasından mutluyum. Ama... nasıl desem... Dostum, bu gerçekten zor. Şu an kendimi çok suçlu hissediyorum....

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-08 09:03:04
Kılıcımız da şekilli daha da havalı oluyor
Kumpir (44 puan) Üye
2021-05-16 13:53:33
harem loli doldu şimdi kesin bu kılıç da küçük bir kıza dönüşür
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-31 17:14:10
Habire kızlar çıkıyo etraftan
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 15:44:06
Bölüm için teşekkürler
Orion (17 puan) Üye
2020-05-30 12:22:25
Harem+1
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-05-19 16:47:37
Çeviri için teşekkürlerr. Yaa kılıca çok üzüldüm :(
Tomris (677 puan) Üye
2020-05-17 20:52:24
O da kız çıkmasın la
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-05-19 04:34:13
@Tomris, daha öncedende tahminde bulunduğumuz gibi kesin kız çıkacak :D
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-05-19 16:46:15
@ASİLZADE, aynen
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-05-17 20:28:43
çeviri için teşekkürler
Oppaisama (23 puan) Üye
2020-05-17 20:22:47
Yazık kılıca
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-05-17 20:15:19
Çeviri ve edit için teşekkürler.
Ker!m (339 puan) Üye
2020-05-17 20:02:31
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-17 17:37:00
Çeviri için teșekkürler