Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

12 Haziran 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1285 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 13

Öğle Yemeği

“Yaptığın çok saçmaydı.” Kapüşonlu ajanın ağzından çıkan ilk şey şikayet olmuştu. “Kendini tutmanın ne demek olduğunu anlamıyor musun?”

“Gösteriş yapıp göze batmamı isteyen senin patronundu, ben de öyle yaptım.” Sitemli bir bakışla omuz silktim.

“...Sanırım bunu inkar edemem. Mümkün olan bütün dikkati çektiğin doğru. Başka birisinin bundan daha iyisini yapabileceğini düşünmüyorum.” diye iç çekti. “Bunu öyle güzel başardın ki, ölçüyü kaçırmak üzereymişsin gibi hissettiğim için elimde olmadan şikayet ettim. Düşman istihbarat ajanları, kesinlikle harekete geçecek ve kralıma aradığı fırsatı verecektir.”

“Yani bu iyi yaptığım anlamına geliyor, değil mi?”

“Bu doğru.” Haloria bir kez daha iç çekti. “Her ne kadar daimi görevlerimizi halledebilmek için bile personel eksiğimiz olmasına rağmen, eminim şu anda kralım bize mutlu mutlu yeni emirler vermeye hazırlanıyordur. İş arkadaşlarım onun için ellerinden geleni vermeye fazlasıyla hazırlar. Onun için ölürler bile, o yüzden tek kelime bile şikayet etmeden görevlerini memnuniyetle kabul edeceklerdir. Hatta fazladan görev aldıkları için muhtemelen gurur bile duyacaklardır. Tabii ki ben de aynı şekilde hissediyorum, ama yine de iş iştir. Çok fazla iş endişeye neden olur...”

“Ben... şey...” söyleyecek doğru kelimeleri ararken takılmıştım. “Benim hatam.”

 

Sonunda pes ettim ve basit bir özür diledim. Ajan Kapüşonoğlu, benden birkaç yaş küçük gibiydi. Benden genç birinin çok çalışmaktan şikayet etmesini duymak beni utandırmıştı. Ona acımaktan kendimi alamadım. Eveeet... Sanırım ona yardımcı olabilecek bir iki şey yollamalıyım. Şu anda onun için kötü hissediyordum.

 

“Özür dilemene gerek yok.” diye homurdandı gizli ajan. “Yanlış bir şey yapmadın. Yeni müttefikimiz rolünü mükemmel bir şekilde yerine getirdin. Özür dilerim ve lütfen şikayetime aldırma. Sadece şikayet hakkımı kullanıyordum.”

“Peki şey, bu bana bayağı sıkıntı gibi geldi. Eğer konuşmak istediğin birine ihtiyacın olursa bana gelmekten çekinme. Leila ve ben, oturup sorunlarını uzun uzun konuşarak sana yardımcı olmayı çok isteriz.”

“Aynen efendimin söylediği gibi, Haloria. Herhangi bir şey danışmak istersen bana istediğin zaman gelebilirsin.”

“Teşekkür ederim... Çok teşekkür ederim efendim.”

 

Haloria hizmetçime teşekkür ederken sanki burnunu çekmiş gibiydi. Teklifinden dolayı çok duygulanmıştı. Bir dakika. Efendim mi dedi o az önce? Ben yokken ne oldu lan? Aslında, bir şey diyeyim mi? Bilmeme cidden gerek yok, o yüzden sormayacağım bile. Görünüşe göre aralarında bayağı güzel bir enerji var ve bu durumdan hoşnutlar da. Bana kalırsa, tek önemli olan şey de bu. Ben otururken ve dövüşürken, birbirlerine bağlanmalarına her ne sebep olduysa, aralarında kalabilir.

 

Teorilerimden kurtulurken zoraki bir şekilde gülümsedim, ve önüme koyduğum aşırı büyük boyuttaki bifteğe doğru döndüm. Et parçası karşı koyulmazdı---bir biftekten bekleneceği üzere, etten ufak ufak yağ ve diğer sulu şeyler sızıyordu. Bir parçaya çatalımı taktım ve bir ısırık aldım. Aynı şekilde, yanımda oturan Enne de, yanaklarını olabildiğince hızlı bir şekilde dolduruyordu. Oyyy tanrım. Çok tatlı!

 

Sadece çok önemli kişiler için ayrılmış bir bölümde oturuyorduk. Koltuklar genellikle, soylular ve aynı şekilde önemli diğer kişiler için ayrılmıştı. Birinci sınıf masalar, tabii ki, birinci sınıf servis görüyordu. Eğer bir şey istiyorsak tek yapmamız gereken, yakınlarda bulunan hizmetçlerden istemekti ve onlar da bizim için getiriyordu. Önümüzde dizili olan lezzetli biftekleri tam olarak bu şekilde almıştık. Hizmetçilerden yemek isteyince, onlar da istediklerimizi arkadaki şeflere iletmişlerdi.

 

Turnuvayı yürüten kişiler cidden ellerinden geleni esirgememiş, VIP’lerin en iyi tecrübeyi tatmalarından emin olmak için yerel restoranlardan bir grup profesyonelleri tutmuşlardı. Ve bir VIP olarak, bunun için minnettardım. Bir kral gibi muamele gördüğümü hissediyordum. Gerçi, aldığım servis kralın aldığından çok çok daha düşüktü. Benim aksime o, süper VIP olarak muamele görüyordu. Ayırttığı bölge, daha göz alıcı ve lükstü. Tabii ki, oraya kılık değiştirmeden ziyaret etmem yasaktı. Bunu yapmak, Ypsilon olduğum gerçeğini ortaya çıkarmaktan farksızdı. Kral bize, kabul edilebilir seviyede bir misafirperverlik göstermek istediğini söylemişti. Eğer sırların sır kalmasından çekinmeseydik, bizi kendi bölümüne memnuniyetle alırdı. Ve bu yüzden VIP bölümüne oturduk.

 

“Maskeli adam bayağı güçlü görünüyordu. Kim olduğuyla ilgili bir bilgin var mı?” Yakındaki soylulardan biri beni ilgilendiren bir soru sorduğu için, kulaklarımı kabartıp konuşmayı dinlemeye koyuldum.

“Kralın tuttuğu paralı bir paralı asker olduğunu duydum.” diye yanıtladı arkadaşı.

“Bir paralı asker mi? Sence benimle çalışmayı da düşünür mü?”

“Sanırım düşünür, ama bana kalırsa kral ona uzunca bir süre için ödeme yapmıştır, o yüzden beklememiz gerek.”

 

Ailemizin CIA ajanına döndüm ve fısıldayarak konuştum. “Görünüşe göre her şey istediğiniz gibi gidiyor.”

“Tabii ki öyle. Kralım planını uygulamaya koydu mu, asla başarısız olmaz. Düşmanlarını, daha yakalandıklarının farkına varmadan tuzağın içine yürütme ve onları yok etmekte çok başarılıdır. Gücümüzün tam halini görmediğine emin olabilirsin. Parçaların yerine oturma hızı, gittikçe daha da artacak.”

 

Evet, bu kulağa gayet iyi geliyor. Aaa kraldan bahsetmişken...

 

“Kralın burada olmasının iyi bir fikir olduğundan emin misiniz? Zaten işi başından aşkın gibi görünüyordu.”

“Ne yazık ki, ifritlerin şefi bunu, halkın içinde görünebilme fırsatı olarak değerlendiriyor. Kralımın aynı şeyi yapmaktan başka bir seçeneği yok.”

 

Aaah... Demek bu yüzden. Anladım. Diğer adamı kontrol altında tutmak için ortaya çıkarak, arkasından sağa sola yarı gerçekler savurarak onu kötü göstermesini engellemesi gerekiyordu. Anladığım kadarıyla siyaset, katılımcılarının rakiplerini lekelemek için ellerinden geleni yapmak için tonla vakit harcadığı bir oyundu. Ve bu yüzden, bu büyüklükte halka açık bir etkinlikte görünmek, taraflı propaganda şeklinde karalamaları önlemek isteyen birisi için, hemen hemen zorunlu sayılırdı.

 

Phynar, siyasi rakibini kontrol altında tutmak için, görünmek zorundaydı. İblis diyarı, zaten çatışmanın eşiğindeydi. Eğer kral kalesine kapanacak olursa, ifritlerin şefi, fitili ateşleyecek doğru kelimeleri söyleyebilirdi. Ve bu, iblis kralının göze alamayacağı tek şeydi. Rakibinin aksine o, durumu, topyekün bir savaş çıkmadan sona erdirmek istiyordu.

 

“Öğle yemeği aramızın ortasında sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama, hanımlar beyler, beklediğiniz özel misafirler nihayet teşrif ettiler!” Düşüncelerime dalıp gitmişken, araya şenlik sunucusu girdi. “Lütfen, Kral Phynar’ı ve Lord Gojim’i sıcak alkışlarla karşılayalım!”

 

Stadyumun ekranı olarak iş gören uçan kristal küre, kalabalık alkışa başladığı anda farklı bir açıya geçmişti. Şu anda kral ve her zamanki gülümsemesine odaklıydı. Stadyumun süper VIP’ler için ayrılmış bakınca, onun gerçekten de burada olduğunu görmüştüm. Buraya ne ara geldi lan bu? Az önce orada olmadığına yemin edebilirim.

 

Varlığı, bir dizi dikkat çeken tepkiye sebep olmuştu. Kadınlar fangirl gibi sesler çıkarmaya başlamıştı. Onu gördükleri anda heyecanla çığlık atmaya ve ciyaklamaya başlamışlardı. Diğer yandan erkekler ise, avazları çıktığı kadar yuhalamaya başlamıştı. Tepkileri, halkının onu tam olarak nasıl gördüğünü anlamama çok faydalı olmuştu. Demek durum bu...

 

“Herkese merhaba! Karşınızda kralınız Phynar! Nihayet bugün, hepimizin beklediği festivalin başladığı gün, o yüzden iyi geçinelim ve fazla fazla eğlenelim.” Sarışın iblis, masum, çocuksu ve tasasız bir tonda konuşmuştu. Konuşmasının ortasında durum benim olduğum tarafa döndü. “Etkinliği herkes için biraz daha heyecanlık kılmak adına, bir arkadaşımı çağırıp işleri kızıştırmasını istedim. Çok güçlü olduğu için, onu savaşırken görmekten hoşlanacağınızdan eminim. Benden bu kadar. İyi eğlenceler!”

 

Satış konuşması için sağ ol.

 

“Teşekkür ederim Kral Phynar. Hanımlar, beyler, kralımızın bahsettiği kişi, kılıcını bile çekmemiş, maçını sadece ve sadece kükremesiyle bitirmiş, gizemli maskeli savaşçıdan başkası değil. Bir çoğunuz gibi ben de onun aslında ne kadar güçlü olduğunu ve nereye kadar gidebileceğini görmek için sabırsızlanıyorum. Kralınız konuştu. Lütfen onun için bir kez daha alkış alalım!”

 

Seyirci, tekrar söyleneni yaptı ve kralı alkışladılar.

 

“Şimdi, ikinci özel misafirimizden küçük bir konuşma alacağız.”

 

Ekran kraldan, kısa, kızıl asker tıraşlı saçlara, şahin gibi keskin gözlere ve bir yılan kadar koca bir gülümsemeye sahip olan diğer adama döndü. Öyle şişkindi ki, epey kalın kıyafetlerinin altından bile kaslarını kolaylıkla seçebiliyordum. Saçma derecede kaslı vücudu ve iki metre boyuyla, bir devi andırıyordu.

 

Phynar’da olduğu gibi, onun varlığı da bir dizi tezahüratla karşılanmıştı. Ya da daha doğru söylemek gerekirse, savaş çığlığıyla. Arenanın ezici çoğunluğu onu, kollarını kaldırıp avazları çıkana kadar bağırarak karşılamıştı.

 

Öyle gürültülülerdi ki, yüzünü yanıma gömen kızı korkudan yerinden sıçratmıştı. Dostum, ne oluyor lan? Kızımı böyle korkutmayın sizi beş para etmez herifler. Oraya getirip boğazınızı kestirmeyin bana.

 

“Teşekkür ederim.” İfrit lordu konuşmaya başladığı anda bütün tezahürat kesilmişti. “Bu sıcak karşılama için hepinize teşekkürler. Adım Gojim, ve söyleyecek tek bir şeyim var. Bu yarışma, savaşçıların güçlerini sergilemesi için var. Sergiledikleri yiğitliklerin tadını doyasıya çıkarın!”

 

Adam kolunu kaldırıp sözlerini bitirince, stadyumdaki bütün erkekler tekrar alkışlamaya başladı. Alkış, kralın aldığı alkıştan çok daha yüksekti. Sanki stadyumu sallıyor gibiydi.

 

Anlaşıldı. İfritlerin şef dedikleri adam bu ha? Statlarına hemen bir göz atayım.

 

 

Ya da atmayayım? Bir bok göremiyorum. Büyüm, bir tür büyülü kalkan tarafından geri püskürtülmüş gibi hissetmiştim. Diğer büyüleri genel olarak iptal eden bir tür büyülü eşya mıydı, yoksa sadece analiz özelinde bir püskürtme yapan bir şey miydi emin değildim, ama iki türlü de, büyünün aktifleşmesini engelleyecek kadar güçlü bir şeydi. Bana mı öyle geliyor, ama gerçekten de bir iblis lorduna mı benziyor? Bir iblis lordu kadar da karizmatik görünüyordu. Ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum, ama durum her neyse, ana fikir ortadaydı. Görünüş olarak iblis lorduna, hem benden hem de iblis kralından daha çok benziyordu. Sikeyim, bunu düşünmek beni kimlik bunalımına soktu. *** Pekala, bir şey diyeyim mi, benden daha çok iblis lorduna benzeyen herif, siktir git. Bunu unutmayacağım. Günün birinde, senin olabileceğinden çok daha iblis lordu olabileceğimi kanıtlayacağım.

 

***

 

“Görüşmeyelı epey oldu Phynar.” İfritlerin şefi, yanında duran adamla küçümseyerek konuşmuştu. “Görüyorum ki hala aptal rolü oynuyorsun.”

“Çok zaman oldu Gojim. Ve ben de görüyorum ki, sen de hala aptal suratlı kas kafalı rolünü oynuyorsun.” Kral her zamanki gülümsemesiyle, diğer adamın cümlesini, onunla dalga geçerek tekrarlamıştı.  Onu çok iyi tanıyanlar bile, yüz ifadesi zerre değişmeden ağzına geleni söylediğini görse muhtemelen şaşardı.

“Hmph.” Gojim, hakareti homurtuyla yanıtlamıştı. “Bu diyarda bana bunu demeye cüret edebilecek tek kişi sensin.”

“Ahhhh, seni zavallı, arkadaşsız küçük şey.” dedi Phynar. “Senin aksine, etrafımdakilere benim hakkımda ne düşündüğümü sorduğumda bana yalan söylemeyecek kadar duyarlı.”

“Acımayı hak edecek kişi ben değil, sensin Phynar. Kendi adamların bile sana saygı duymuyor.” dedi Gojim. “Sana itaat etmeleri bile başından beri bir gizem. Neden birisi, sadece bir çocuktan emir alsın, anlamıyorum.”

“Muhtemelen bunun cevabı, adamlarımın kendi başlarına düşünebilmelerinden kaynaklanıyor. Senin yanında toplanan aptalların aksine, onlar sadakatle, itaat ve mutlak teslimiyeti karıştıracak kadar salak değiller.”

“Hah!” Gojim dalga geçer gibi bir ses çıkardı. “Özgüveninin daha ne kadar devam edecek, göreceğiz. Kanı ancak bir çamur kadar berrak olan bir paralı askerin, gerçekten de sana zafer kazandıracağını mı düşünüyorsun? Düşecek, Phynar. Bu sadece an meselesi.”

“Vay canına Gojim! Ne iyi birisin! Ama sorun değil, merak etmene gerek yok. Sahaya sürdüğün değerli küçük piyonlarından çok daha güçlü.”

“Kardeşlerimle alay etme çocuk!”

 

Her ne kadar iki adam hararetli bir tartışmaya tutuşmuş olsa da ikisinin sesi de kalabalığın içinden duyulmuyordu. Tam önlerinde duran şenliğin sunucusu bile, ikisinin psikolojik bir düellonun ortasında olduğunun farkında değildi. Bu yüzden, arkasına dönüp onlara yaklaştıktan sonra bir istekte bulunurken sırıtıyordu.

 

“İkiniz anlaşmamıza uyup, kalabalık için el sıkışabilir misiniz?”

 

İstek, Gojim’in yüzünde bir anlık memnuniyetsizlik ifadesi belirdi, ama verdiği söze uydu ve her şeye rağmen ondan istenen şeyi yerine getirdi. Kristal küre bir kez daha, tokalaşmak için birbirlerinin eline uzanan iki şeref konuğuna döndü.

 

Tokalaşmaları, görülmeye değer bir sahneydi. Adamlardan biri, neşeli ama benzi atmış bir şekilde gülümserken, diğeri ise küçümseyen bir şekilde sırıtıyordu.

 

“İyi şanslar Phynar. Yüzündeki uygunsuz ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum.”

“Sana da iyi şanslar Gojim. Umarım son birkaç özgür gününün tadını çıkarırsın, çünkü bu turnuva bittiğinde, hayatın sonsuza dek değişecek.”

 

Herhangi bir ses yayını olmadığı için, her ne kadar ikilinin tokalaşması iyi niyeti yansıtıyor gibi görünse de kalabalığın ikisinin birbiriyle ne konuştuğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Shin (95 puan) Üye
2021-04-22 15:41:03
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-28 14:59:29
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-24 22:28:33
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-06-13 13:17:47
Çeviri için teşekkürler
darkrai (79 puan) Üye
2020-06-12 20:17:53
çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-06-12 19:28:25
Yuki sen ikisinden de daha karizmatiksin. Sıkma canını :') Çeviri ve edit için teşekkürler. Devamını merakla bekliyoruz *-*
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-12 18:16:09
Profil resmimdeki ben 😂
Qualius (3602 puan) Üye
2020-06-12 17:13:37
Güzel çeviri admin eline sağlık