Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

19 Haziran 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1141 Görüntülenme
Bu bölümü 28 Kişi beğendi.
Cilt 14

Yan Hikaye: Rol Yapmaca

“Muhahahahahaha! Siz zavallı iblis lortlarının beni, kötülüğün bir simgesi olarak görev yapan kahramanı yenmesi imkansız!” Konuşmadan önce, aşırı abartı, kötücül bir ses tonuyla kahkaha atmıştım.

“Bu kesinlikle doğru değil!” Illuna ismindeki iblis lordu, şikayetçi bir şekilde sesini yükseltti. “Biz arkadaşlığın gücüne sahibiz! Seni yenmek için tek yapmamız gereken birlikte çalışmak!”

 

Sözleri, altı iblis lordunun yan yana dizilmeleri için bir işaret olmuştu.

 

“O zaman deneyin bakalım. Deneyin ve size hatalı olduğunuzu kanıtlayayım!” Dedim. “Gel Leficios! Efendin seni çağırıyor!”

“Muhahahaha! Beni yenemezsiniz çocuklar.” Her ne kadar elinden geleni yapıyor olsa da Lefi’nin rol yapmaya alışık olmadığı çok belliydi. Bu yüzden, kanatlarını açıp göğe yükselirken monoton bir ses tonuyla konuşmuştu.

“Hadi ama Lefi! Uçmak adil değil!” dedi Illuna.

“Neden şikayet ettiğini anlayamıyorum. Zaferin karşısında, onurun hiç önemi yoktur.” dedi. “Yoksa, öyle zayıf iradeli ve unvanlarınızı hak etmeyen birilerisiniz ki, size diz çöktürmek için sadece kanatlı bir yaratık yetiyor mu?”

“İyi söyledin köle.” dedim. “Şimdi, onları yok et! Onları yok et de umutsuzluk ve çaresizlik içinde debelensinler!”

“...Kahramanın adamı rolünü oynamıyor muydum? Bunun rolüme zıt olan bir şey olduğundan çok eminim.”

“Detayları boş ver. Kahraman kötüdür, o yüzden bu hemen hemen normal sayılır.”

 

Bir anlık konuşmamız, ölümcül bir hata olmuştu. İblis lortları biz konuşurken bir plan düşünmüşlerdi.

 

“Sorun değil kızlar, ben hallettim! Lefi’nin, öhöm, şey, kahramanın kölesinin zayıflığını biliyorum!” diye bağırdı Illuna. “Rui, her şey sana bağlı! Ne yapman gerektiğini biliyorsun!”

 

Sözleri, her zamanki kararlı ifadesini takınmış heyula kızlardan birinin başıyla onay vermesine sebep oldu. En güçlü silahını, illüzyon büyüsünü kullanmaya başladı ve Lefi’ye bir saldırı yaptı.

 

“G-gözlerime inanamıyorum!” dedi ejderha. “Bu masallara konu olmuş Kast-Ella olabilir mi?”

 

Lefi’nin, Castella’yı neden mitlere ait bir şey olarak gördüğünü asla anlayamadım. Ah, her neyse. Hayali sünger kek, illüzyon olduğunu bilmesine rağmen gönülsüz bir şekilde keke doğru uzanan gümüş saçlı bakireye doğru yavaş yavaş süzülüyordu.

 

“Rei! Lowe! Şimdi!”

 

Lefi, birden iki ilave büyü setinin saldırısına uğramıştı. Rei psikokinezi kullanarak Lefi’nin vücudunu olduğu yere sabitlemişken, Lowe zihin büyüsü kullanarak onun yön duygusunu alt üst etmişti. İki etkinin birleşmesi, onun hızla yükseklik kaybetmesine sebep olmuştu. Asıl taht odasının halısına döne döne yüzünün üzerine düşmesi çok uzun sürmemişti.

 

“Lanet olsun!” diye bağırdı ejderha. Dünyadaki en güçlü yaratık olarak Lefi, iki büyüyü de hiç efor sarf etmeden nötrleyebilirdi. Ancak bu, herhangi bir büyüye hazırlıksız yakalanan birisinin saldırının en kötü kısımlarına dayanmak zorunda olduğunu belirten kurala aykırı olurdu.

 

“Hadi hep beraber, gidelim! Onu çatlatana kadar gıdıklayın!”

 

Lefi hemen ayağa kalkmaya çalışmıştı, ama bunu yapamadan kendini, gıdıklama saldırısına katılan bir küçük kız yığınının altında bulmuştu. Ele geçirdikleri bebekleri manipüle eden heyulalar bile saldırıya katılmıştı.

 

“K-lesin şunu!” Kahkaha ve nefeslerinin arasından birkaç kelime çıkarabilmeyi başarmıştı, ama faydası yoktu. İşi bitene kadar durmamışlardı.

 

Üzerinden kalktıklarında nefesi tamamen kesilmişti. Ejderha, kolları ve bacakları ardına kadar açık, kıyafetleri darmadağın olmuş ve nefes nefese kalmış bir şekilde yerde yatıyordu. Manzara öyle uygunsuzdu ki, bakmanın doğru olmayacağını düşünmüştüm.

 

“D-dostum lütfen... şey, yani, kölemi yenebilmek için fazla efor sarf etmediğinizi görüyorum. Sanırım bunun, şapka çıkarılacak bir performans olduğunu söylemem gerek.”

“Sahip, şapka çıkarmak ne demek?”

“Sizi kabullendiğim anlamına geliyor.” dedim. “Her neyse, nerede kalmıştım? Ah tabii. Pekala, sizinle şahsen ilgileneceğim. Bu embesilin aksine ben, hafife alınacak birisi değilim.”

“B-bu bu ne cüret!” dedi nefes nefese kalmış Lefi, gücenmiş bir şekilde. “Ben embesil değilim!”

 

Aaaaaaynen. Biliyor musun, eğer bu şikayet, kendi tatlı sevdasını dizginleyemediği için yenilmiş bir aptaldan gelmiş olmasaydı, inanabilirdim.

 

“Rei! Rui! Lowe!”

 

Üçü Illuna’nın çağrısına kulak verdi ve hemen en iyi büyülerini yapmaya başladılar--ama büyülü gözüm, yaptıkları büyüleri önceden görmemi sağladığı için kolaylıkla atlatmıştım.

 

“Anlamsız bir deneme! Çok safsınız iblis lortları. Gelmiş geçmiş en güçlü kahraman olduğum için, stratejiniz işe yaramayacak!”

“Hmrghh...” diye inledi Illuna. “O gerçekten çok güçlü. Eğer onu yenmek istiyorsak hep birlikte çalışmalıyız! Shii, Enne, ikiniz de ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz!”

 

İki kız da anladığını gösterir şekilde başlarını salladı ve doğrudan bana doğru zıpladılar.

 

“Hey! Hadi ama kızlar, daha dikkatli olun. Bu bayağı tehlikeli!”

 

Ne saldırılarında kendilerini tuttuklarına dair bir şey göstermişler, ne de ıskalayacak olsalar başlarına nelerin geleceğini düşünmüşlerdi. Tek seçeneğim, onları yakalamaktı.

 

“Bunu yapacağını biliyordum Yuk-, şey, kahraman! Şimdi seni yakaladık! Rei, Rui, Lowe! Yapın!”

 

Heyula kızlar, beni yakalamak için bana tutunarak münakaşaya katıldılar.

 

“Şimdi, al bunu bakalım!”

“Lanet olsun!”

 

Nihayet, Illuna olarak bilinen iblis lordu, gövdeme doğru atılmıştı. Üzerimde bulunan küçük kız sayısının fazlalığından ötürü pek fazla hareket edemediğimden, saldırısı beni yere devirmişti.

 

“Şimdi kazandık, değil mi?” diye sordu Illuna.

“Değil mi?” diye tekrarladı Shii.

“Zafer.” İlk iki kız enerji dolu seslerle konuşmuşken, Enne, daha nötr bir tonda konuşmuştu. Ama bu, ifadesiz olduğu anlamına gelmiyordu. Ses tonundaki yoksunluğunu, elleriyle iki barış işareti yaparak kapatmıştı.

“Kh... Pekala. Kaybettiğimi kabul ediyorum. Güçlüsünüz.” dedim. “Ama bu iş henüz bitmedi. Şimdi size gerçek gücümü, ikinci formumu göstereceğim!”

 

Her ne kadar ikinci bir formdan bahsetmiş olsam da, gerçek anlamda bir şeye dönüşmekle falan uğraşmamıştım. Üzerimde küçük kızlarla birlikte ayağa kalktıktan sonra etrafımda dönmeye başladım.

 

“Vuhuuuuuuu!” diye bağırdı Illuna. “Bu bayağı eğlenceli. Daha hızlı dön! Daha hızlı!”

“Daha hızlı!” dedi Shii.

 

Kızların aksine, heyulalar heyecanlarını çığlık atarak ifade edememişlerdi, ama tepki veriş şekilleri, her şeye rağmen bundan keyif aldıklarını açık bir şekilde gösteriyordu.

 

“Sıkı tutunduğunuzdan emin olun!” Dedim, kahkahayla.

 

Uzunca bir süre, yavaş yavaş hızımı artırarak dönmüştüm. Doğal olarak sonsuza kadar devam edemeyeceğimden, sınırıma ulaşınca halının üstüne yığılıp kaldım.

 

“Of dostum, bu kadar yeter. Gözlerim dönüyor.” dedim. “Herkes iyi mi?”

“Evet! Bu gerçekten eğlenceli olduğu için, tamamen iyiyim!” dedi Illuna.

“...Hıhı.” diye onayladı Enne.

“Sen de bize katılmalısın Lefi! Bu eğlenceli!” dedi Shii.

 

Yapışkanın gülümsediği kız, abartılı, bıkmış bir şekilde iç çekti. Maruz kaldığı gıdıklama saldırısının etkilerini anca atlatmıştı.

 

“Bu çok iyi bir fikir.” dedim. “Pekala Lefi, sevgili kocanın bir kolu sadece senin için boşta gibi, o yüzden enden buraya gelmiyorsun?”

“Hmph,” diye homurdandı. “Çok komik.”

 

Saçma teklifime rağmen, hızlı bir şekilde yanımıza geldi ve umursamazca yanımıza oturdu.

 

“Oh, şuna bakar mısınız!? Görünüşe göre birileri her zamankinden daha az utangaç. Ne oldu acaba?” Birden bana yapışıp, yüzünde muzip bir gülümseme belirince, şüpheli bir şekilde ona baktım.

“İblis lortları, size bir fırsat yakaladım! Hemen ona saldırın! Onu tutacağım!”

“Hı? Dur! Yoyoyoyo! Ahahaharhrahgahra!?”

 

Yeni edindikleri liderleri Lefi ile birlikte kızlar, ellerinden geldiğince beni gıdıklamaya başladılar. Küçük elleri vücudumun her yerinde oynuyor ve gülmekten yorulmama sebep oluyordu. Kaçmak istemiştim, ama yapamadım. Bir kasımı bile kıpırdatmamam için beni sıkı sıkı tutan Lefi, unvanının sadece göstermelik olmadığını sergilemişti.

 

“D-durun! Mola! Mo-! La! Cidden, durun! Durun, durun! Sadece bir saniye!”

“Durmayacağız.” dedi Lefi. “Ben mağdur rolünü oynarken sen beklememiştin. Yorulana kadar gıdıklanmaya katlanmak dışında bir çarem kalmazken, sen beni sadece izledin. Ve şimdi, intikam zamanı geldi. İblis Lordları, sakın kendinizi tutmayın! Bütün gücünüzle ona saldırmaya devam edin!”

“S-sonra bunun intikamını kesinlikle alacağım, Lefi!” Diye bağırdım. Bastırılmış kıkırdamalarımın arasında birkaç kelime bağırabilmeyi başarabilmiştim, ama ona adam akıllı fırça atamadan, tamamen kahkahalara boğulmuştum.

“Sanırım ben de katılmalıyım. Tam olarak nereye saldırmamdan hoşlanacağını biliyorum.”

 

Beni tutmak için kullandığı kollarını benden çekti ve bunun yerine bacaklarını kullanmaya başladı. Artık özgür kalmış kolları, hemen gıdıklama saldırısına dahil oldu.

 

"Lanet olası, senin benim kölem olman gerekmiyor mu!? Ne oldu buna, seni hain!?”

“Bu genç iblis lortları, yöntemlerimin hatalı olduğunu bana gösterdiler ve yenilgim, yüreğimi değiştirdi. Şimdi, hayattaki tek amacımın, seni yenmek, bu dünyadaki en büyük kötüye diz çöktürmek olduğunu anlıyorum!”

“Vay canına, şey, bana mı öyle geliyor yoksa biraz fazla mı vefasız davranıyorsun?”

 

Yani, hadi ama... Sanki duygularınla oynadılar falan da kaybettin. Tek yaptıkları, sana aptal bir kekin halüsinasyonunu göstermekti.

 

“Peki. Eğer kozumu oynamamı bu kadar istiyorsanız, o zaman bunu yapacağım.” dedim, cıklayarak. “Kızlar bu akşam yemekte ne istersiniz?”

“S-sorun nedir genç iblis lortları? Neden durdunuz?”

 

Lefi’nin dışındaki herkes, akşam yemeğini gündeme getirdiğim anda oldukları yerde kalmıştı.

 

“İblis Lordları. Size bir ittifak teklifi sunuyorum. Bu hain budalayı el ele vererek cezalandıralım! Eğer gücünüzü bana katmayı seçerseniz, istediğiniz yemeği size vereceğim! Kendilerini mana ile idame ettirenler içinse, istedikleri kadar mana tüketmelerine izin vereceğim!

“Yaşasın! Çikolatalı çörek isterim!” dedi Illuna.

“...Donut.” dedi Enne.

“Ben mana istiyorum!” dedi Shii.

 

Ses çıkarabilen üç kız kutlama yaparken, çıkaramayan diğer üçlü keyifli bir şekilde süzülüyorlardı. Normal yaratıkların aksine zindan canavarları, kendilerini büyü enerjisiyle idame ettiriyordu. Ve benimki de belirgin bir şekilde, en sevdikleri yiyecekti. Normal şartlar altında birinin, başkasına büyüsünden vermesi aşırı zordu. Verici görevi gören kişi, büyüsünün doğasını değiştirmeli ve alıcı kişininkiyle uyumlu hale getirmek için ayarlamalıdır. Neyse ki, canavarlarıma mana sağlamak, hiç zahmetli bir iş olmamıştı.

 

Benim gibi canavarlarım da, zindanın özünden doğmuştu. Manaları sonuç olarak, benimkiyle aynı yerden geliyordu, ki bu da onların manalarının, benimkiyle benzer dalga boylarında olması anlamına geliyordu. Normalde yaşayacağım zorluk olmadan, sıkıntısız bir şekilde, onları istediğim kadar besleyebilirdim.

 

“Etik dışı! Adil olmayan bir hareket!” diye bağırdı Lefi.

“Muhahahahahaha! İşte böyle yaparlar, seni hain! En fazla kızı kontrol eden, bu savaşın gidişatını kontrol eder.” diye kahkaha attım. “Görünüşe göre son hamlen bayağı zayıf. Zafer benim!”

 

Durum, mükemmel bir 180 derece dönüş geçirmişti; artık saldırı sırası bendeydi. Boşa harcayacak bir an bile yoktu. Hemen tepemde oturan kızı yere ittim ve yeni kazandığım yoldaşlarımın, onun nazik vücuduna yaptığı hırçın saldırıya katıldım.

 

“K-lesin şunu! D-durun! Özür dilerim! Bir daha yapmayacağım! Yalvarıyorum!”

“Böyle masum konuşmalarla bir şeyler kazanabileceğini sanma.” dedim. “Tüm kötücül havama rağmen bana ihanet ettin! Ve bunun için, cezanı çekeceksin!”

 

Kötü adam gülüşümle birlikte, hemen Lefi’nin vücudundaki en çok gıdıklandığı yere uzandım.

 

“H-hayır! Kuyruk olmaz! Kuyruğumu gıdıklama!!” Birkaç direniş sözcüğü çıkarmayı başarmıştı, ama işe yaramazdı.

“Beni düşmanın yapmak saçma bir işti Leficios! Tüm zayıflıklarını bildiğim için!”

 

Tekrar söyleyeyim, Lefi beni kolaylıkla üzerinden atabilirdi. Ama direnemiyordu. Yapamıyordu. Beni fırlatması demek, kızları da beraberimde fırlatması ve onlara zarar vermesi anlamına geliyordu. Ejderhanın, biz istediğimizi yaparken öylece oturmaktan başka seçeneği yoktu. Heh. Bunu görüyor musun? Buna strateji derler. Çünkü biliyor musun, kuvvetli olmak için kaba kuvvetten başka yöntemler de var.

 

Pekala, ne düşündüğünüzü biliyorum. Tüm bu olay size biraz... imalı gelmiş olabilir. Bir kızı ittim, üzerine çıktım ve rızası olmadan, istediğim her yerine dokunmaya başladım falan. Ama şeyyyy... şöyle ki memur bey, ben tamamen masumum. Sapıklık? O da ne? Hayatımda öyle bir şey duymadım efendim. Yemin ederim. Her neyse, ne yapıyordum ben? Ah tabii. Heh. Acı çek Lefi! Acı çek ve umutsuzluğun derinliklerine bat! Muhahahahahaha!

 

Lefi’nin bitap düşmüş bir dağınıklık haline gelmesi sadece birkaç dakika almıştı. Ağzının kenarından salyası akarken yere yığılmış, yatıyordu. Nefesi kesik kesikti ve kıyafetleri, olabildiğine dağınıktı. Yanını her dürtüşümde titriyordu. Tamamen dürüst olmam gerekirse, ona baktığımda aklıma gelen tek terim “erotik”ti. Yani, cidden. Lanet olsun, bu manzara çok ateşli.

 

"Öğle yemeği hazır!” Lyuu kafasını mutfaktan dışarı çıkardı ve her zaman yaptığı şekilde yemek zamanının geldiğinin haberini verdiğinde, gözüne ahlaksız şeyler ilişmişti. “B-bir dakika, burada neler oluyor!? İ-iyi misin Lefi? Cidden garip bir şekilde nefes alıp veriyorsun!”

“Aaah, onun için endişelenmene gerek yok.” dedim. “İhanet edenlerin başına bu gelir işte.”

“Kötüye karşı galip geldik!” diye ilan etti Illuna.

“Evet! Kötüyü yendik!” dedi Shii.

 

İkisi, hayali oyunumuzun sonucunu özetlerken, kollarını enerjik bir şekilde kaldırmışlardı. Bana mı öyle geliyor, yoksa benim söylediğim şeyden başka bir şey mi söylüyorlar? Ah, her neyse.

 

“P-peki, tamam...” dedi Lyuu, geri çekilerek. “H-her neyse, sadece herkese öğle yemeği vaktinin geldiğini haber vermeye gelmiştim, çünkü neredeyse her şey hazır.”

“Tamamdır.” dedim. “Pekala kızlar, hadi öğle yemeğini hazırlamaya yardıma gidelim.”

“Tamam!” dedi Illuna ve Shii, senkron bir şekilde.

“...Hıhı.” diye onayladı Enne.

 

Kızlar masayı kurmaya yardım için gittiler ve beni, gıdıklama mağduruyla baş başa bıraktılar.

 

“Hadi Lefi, kalk. Yemek vakti.”

“B-böyle bir saldırı sonrası ne cüretle böyle umursamaz kalabiliyorsun. Daha sonr--”

“Peki, peki, bu kadar yeter.” dedim. “Bütün bunlar, seninle daha çok uğraşmak istememe sebep oluyor.”

 

Konuşurken yanını dürtünce, irkilip ciyakladı, sonrasında bana doğru sevimli, yaşlı gözlerle döndü.

 

“P-Pekala. Anladım.” dedi. “Dediğini yapacağım, o yüzden daha fazla dürtme.”

 

“...”

 

Gıdıgıdı.

 

Lefi, tekrar ciyakladı. “D-dediğini yapacağımı zaten söyledim ya! Neden kesmiyorsun?”

“Özür dilerim. Senin böyle davrandığını görmek, seninle daha çok uğraşmak istememe sebep oluyor.”

“N-ne berbat! Seni sadece kuralsız bir canavar olarak görüyorum!”

“Üzgünüm, üzgünüm.” diye kıkırdarken elimi ona uzattım. “Her neyse, yemekler soğumadan gidelim olur mu?”

“Ne tutarsızsın. Birinin bir başkasına eziyet etmekten, ona el uzatmaya anında geçmesi, bayağı anormal bir şey.”

 

Her ne kadar gücenmiş bir tonda konuşmuş ve sert bir şekilde bakmış olsa da ejder kız yine de elimi tutmuştu.

 

Onu ayağa kaldırırken karşılık olarak tek yaptığım her zamanki pis pis sırıtmak olmuştu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Shin (95 puan) Üye
2021-04-22 16:34:17
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-28 16:22:14
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
İbocan42 (61 puan) Üye
2020-06-27 23:46:40
KAWAİİ
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-25 03:00:22
Çeviri için teşekkürler
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-21 03:47:16
Cidden yan hikaye ile birlikte ana hikaye atın böyle oldugunda ana hikayeyi 2 gün sonra görüyoruz biraz üzüyor
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-20 00:15:17
Lütfen yan hikaye yanınında ana hikayeyide atın. Görüşlerimi dikkate alırsanız seviniriz.
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-06-20 00:06:10
Evt, Yuki'nin 8. sınıf sendromuna yakalanmış biri olduğunu hepimiz kabul edeli çok olmuştu değil mi hjkhgfhj Arada böyle tatlış bi ara bölüm olması hem içimi ısıttı hemde kızları hatırlattı bana yanisi baya iyi oldu : ) Çeviri ve edit için teşekkürler. Ellerinize sağlık^
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-06-19 22:06:01
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-06-19 17:44:43
Çeviri için teşekkürler