Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

28 Haziran 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1137 Görüntülenme
Bu bölümü 33 Kişi beğendi.
Cilt 14

Yan Hikaye: Leila’nın Küçük Kız Kardeşi - Kısım 2

Saat geç olmaya başladığından, Enne, Leila, kız kardeşi ve ben konuşurken, bir şeyler yemeye karar verdik. Bölgedeki tezgahlara yaptığımız baskını sonlandırıp yemek istediğimiz her şeyi aldıktan sonra, kendimizi hoş, dışarıda, verandaya benzeyen bir piknik alanında bulmuştuk. Doğal olarak bunun ardından geç kalınmış bir açıklama gelmişti. Leila’nın kardeşi, bu dünyanın közde mısırını koçanını kemirirken, Leila iblis diyarı dışında yaşadığı şeyleri özet geçiyordu.

 

“İşte bunlar oldu...” sevgili “kız kardeşinin” hikayesi sona ererken Emyu’nun şaşkınlıktan gözleri açılmıştı.

“İletişime geçmediğim için özür dilerim. Çok endişelenmiş olmalısın.” dedi Leila.

“S-sorun değil! Yaşadığın şeylerin çok çok daha kötü olduğunu biliyorum...” diye kekeledi genç iblis. “Yoksa bu, artık enstitüye dönmeyeceğin anlamına mı geliyor?”

“Dönmeyeceğim. Enstitü fazla sıkı--durgun. Enstitü, fazla kendine yeten bir çevre. Orada yeni tecrübeler edinmek ya da yeni şeyler öğrenmek için yeterince fırsat yok. Herhangi bir ilerlemeye ulaşabilmek için sana ilham verecek bir yer değil. İşte bu yüzden yakın gelecekte efendimin yanında kalmayı planlıyorum.”

 

Bunu duydum. Üstünü kapamaya çalıştı ama gayet açık ve net bir şekilde duydum. Az önce kesinlikle sıkıcı olduğundan şikayet etti. Yani, aslında bu bayağı nadir bir şey. Leila normalde ağzından laf kaçıran tipte birisi değildir. Gerçi şimdi düşününce, aslında bayağı cesur ve kendine güvenen birisi. Daha önce fark etmediğime inanamıyorum.

 

“Tamam! Seni enstitüye uğrama zahmetinden kurtarıp, dırdırcı yaşlı cadıya gelmeyeceğini söyleyeceğim!”

“Çok teşekkür ederim, Emyu.” diye kıkırdadı Leila. Parmaklarını diğer kızın saçlarında nazikçe dolaştırırken, yüzünde sıcak, sevecen bir ifade belirdi. Aralarındaki iletişimi gözlemlediğimde, Leila’nın, zindanın genç sakinlerine bakmakta neden hep bu kadar iyi olduğunu anlamıştım. Emyu’yla ilgilenmek, ona çocuklarla alakalı bir sürü tecrübe kazandırmıştı.

“Bir dakika, kısa bir ziyaret için bile geri dönmeyecek misin? Emin misin?” Diye sordum. “Aileni falan görmek istemiyor musun? Senin için endişelendiklerine eminim.”

 

Bunun hakkında pek fazla konuşmadığımızdan, Leila’nın aile durumuyla ilgili pek bir şey bilmiyordum, ama onun ani kayboluşundan dolayı birilerinin uykularının kaçmış olacağını hissetmiştim, ki bu kişi ile aralarnda kan bağı olmasa bile. Emyu ile olan etkileşimi, ailesinin birbirine sıkı bağlı bir topluluğun parçası olduğunu düşündürmüştü. Eveeet... Muhtemelen uğramasından ya da en azından bir merhaba demesinden dolayı gerçekten memnun olurlardı.

 

“Gerçekten gerek yok.” dedi Leila. “Çok eski zamanlardan bu yana, biz koyun boynuzlu iblisler, her zaman ilgimizin bizi götürdüğü yere gideriz. Sadece bilgiye olan açlığımız tarafından güdülenmiş bir şekilde dünyayı gezeriz.”

“Yani demeye çalıştığın şey, senin halkın için birisinin bir gün aniden kaybolması ve bir daha asla dönmemesi normal bir şey, öyle mi?”

“Kesinlikle efendim. Emyu hala çok genç olduğundan, muhtemelen birkaç sene daha köyde kalacaktır, ama yaşı geldiğinde onunda muhtemelen yolculuğa çıkacağını düşünüyorum.” dedi Leila. “Ayrıca, evini ziyaret etmesi gereken biri varsa, o kişi Lyuu olmalı.”

“Bir dakika, ne?” Neden birden Bayan İşe Yaramaz konusuna girdi ki?

“Eminim evden kaçtığı anda yakalanmıştır. Ailesi çok endişelenmiş olmalı”

“Gerçekten mi? Evinden mi kaçtı? Hiç bilmiyordum...”

“...Doğru. Sana söylememem için söz verdiğimi şimdi hatırladım.” Leila bakışlarını kaçırdı ve bir elini ağzına götürdü. Batırdığının gayet farkındaydı.

 

Dostum. Ciddi misin!? Lyuu evinden mi kaçtı? Aslında o söyleyince aklıma geldi, birilerinin ona gitmemesini söylediğiyle ilgili bir şeyler dediğini hayal meyal hatırladım... Hmmm...

 

“Evet, şey... Sanırım onu bir süre evine yollamalıyım, galiba?”

“Sana anlatmamamı söylediği için, bunu istediğini sanmıyorum, ama bu konu hakkında onunla konuşmak daha iyi olabilir.”

“Evet, eve gider gitmez bunu yapacağım.”

 

Yani, şu anda ailesinin nasıl hissettiğini bir düşünelim. Kızları evden kaçtı ve tamamen kayboldu, ta ki hakkında hiçbir şey bilmedikleri, rastgele biri için bir hizmetçi olarak çalışana kadar. Eeeevet... Eğer babası ben olsaydım, muhtemelen beni boğmak isterdim. Zaman işleri daha kötü bir hale getirmeden eve gidip onlara iyi olduğunu söylemesi muhtemelen daha iyi olurdu.

 

“Tamam, pekala! Bir iblis lordu olabilirsin, ama en azından senin Leila’yı kurtardığın gerçeğini kabul edeceğim! Bunun için çok teşekkür ederim! Ama sana teşekkür etmiş olmam kafanı bulandırmasın! Henüz bu işten sıyrılmış değilsin! Yemin ederim, eğer onun kalbini kırarsan, seni uykunda öldürürüm! Bunu sakın unutma!”

“Tabii, tabii, anladım. Ama şey, daha önemlisi, sanırım ellerine dikkat etmek isteyebilirsin. Şişindeki sos her yere sıçrıyor.”

“Öyle mi...? Ah olamaz! Cübbem! Cübbem!! Çok kirlenmiş!”

 

Mısır koçanını kaplayan sos, ona verdiği dikkati kestiği anda her yere saçılmaya başlamıştı.

 

“Ah Emyu, hiç değişmiyorsun.” dedi Leila. “Kıpırdama.”

 

Büyük koyun kız, bıkkınlığını açıkça gösteren bir şekilde iç çekerek, küçük kardeşini bir mendille temizlemeye başladı.

 

“Kendimi temizleyebilirim! Artık o kadar da çocuk değilim!”

“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz Emyu. Eğer üzerine bu kadar titrememi istemiyorsan, o zaman buna ihtiyacın olmadığını göstermen gerek.”

 

İstemeden yürekten bir kahkaha patlattım. Leila haklıydı, hem de çok haklıydı.

 

“Lanet olsun sana İblis Lordu!”

“Kaba olma Emyu. Onun bir adı var.” diye fırçaladı Leila. “Ona Yuki Efendi şeklinde seslenmen senin için en iyisi olur.”

“Öfff... peki. Aptal ismini kullanacağım!” bakışları Leila ile benim aramda gidip gelirken homurdanmıştı. “Kes şunu Yuki! Hem zaten neye gülüyorsun ki!?”

 

Veledin bana bir gram bile saygı duymadığı öyle açıktı ki, Leila’nın önerdiği unvanı anında bir kenara attı ve bana sadece ismimle hitap etti.

 

“Özel bir şey değil. Sadece ikinizin iyi geçindiğinizi görmek hoşuma gitti.” diye kıkırdadım. “Değil mi Enne?”

“Hıhı. Aynı bizim gibiler.”

“Evet! Aşağı yukarı.”

 

Bunu söyledi mi gerçekten? Hnnnng. Enne gerçekten de dünyanın en tatlı şeyi, değil mi? Yanı başımda oturan şirin yaratığın başını hemen okşamaya karar verdim.

 

“Peki başkentte sen ne yapıyorsun Emyu?” diye sordu Leila.

“Turnuvayı izliyorum tabii ki! Bu senenin turnuvası, her zamankinden çok daha etkileyici olacak gibi görünüyor! Yarışmacılardan biri, kendi ön eleme turundaki herkesi sadece bir kükremeyle bayılttı! Bu inanılmaz bir şey! Çok uzakta oturduğumdan ve yüzünde maske olduğundan ona çok iyi bakamadım, ama eminim harika birisi olmalı! Ona gerçekten saygı duyuyorum!”

“Hı hı...”

 

Kendimi gülümsemeye zorlarken gözüm seğirmişti. Kızın gözleri parlıyordu. Başından beri maskenin altındaki kişinin ben olduğumu söylesem, tepkisi ne olurdu diye merak ettim. Heh.

 

“Bunca yolu kendi başına mı geldin?”

“Evet, ama sorun değil! Yaşlı cadı beni yollamadan önce bana birkaç tane tılsım yaptı.”

 

Emyu cübbesini karıştırdı, bir dizi kağıt tılsım çıkardı ve endişeli görünen kardeşine gösterdi. Merağıma yenik düştüm ve hemen onları analiz ettim.

 

***

İsim: Misilleme Tılsımı

Kalite: A+

Tanım: Bu eşya, taşıyıcısı bir saldırıya maruz kaldığında, otomatik olarak taşıyıcısının aldığı darbenin iki katı hasar kadar karşı saldırı yapar. Bu eşya Emyu’nun mülkiyetindedir. Eğer başka bir kişi dokunmaya yeltenirse, ölümcül bir yara alır.

***

İsim: Tespit Tılsımı

Kalite: A+

Tanım: Bu eşya, belirli bir mesafede bir düşman varlığı durumunda taşıyıcısına bilgi verir. Bu eşya Emyu’nun mülkiyetindedir. Eğer başka bir kişi dokunmaya yeltenirse, ölümcül bir yara alır.

***

İsim: Günah Keçisi Tılsımı

Kalite: A+

Tanım: Bu tılsım, alınan ölümcül darbeyi, üç seferlik olmak üzere geçersiz kılar. Bu eşya Emyu’nun mülkiyetindedir. Eğer başka bir kişi dokunmaya yeltenirse, ölümcül bir yara alır.

***

 

Vay canına. Yani, vay be. Ekipmanlarına bakınca, bir refakatçi ya da bir vasi olmadan bir yolculuğa çıkmasının nispeten güvenli olduğunu kesinlikle anlamıştım.

 

“Müdirenin tılsımlarına sahip olman, gerçekten içimi rahatlattı.” dedi Leila. “Sonraki birkaç gün boyunca kalede kalacağız. Bir şey olursa, hemen bizi bul.”

“Kale mi? Tamam. Bir dakika, kale mi!? Kralın yaşadığı kale mi!?”

“Kesinlikle. Efendim, kralın isteği nedeniyle başkentte bulunuyor ve bu yüzden onun kalesinde kalıyoruz.”

“Y-yuki, kral tarafından çağırılacak kadar önemli birisi mi!?”

“Sonunda bana farklı bir gözle görmeye hazır mısın?”

 

Çocukça sırıttım, ama çok da iyi bir tepki vermedi. Koyun çocuk, anında hımladı ve yüzünü benden çevirdi.

 

“K-kral tarafından çağırılmak hiç anlam ifade eden bir şey değil! Leila’ya hiç layık olmayan biri olduğun gerçeğini değiştirmiyor! Eğer onu gerçekten istiyorsan, en azından maskeli adam kadar güçlü olman gerekir!”

Şişimdeki etten bir ısırık alırken, “Kulağa zor bir iş gibi geliyor.” diye kıkırdayıp, rolü devam ettirdim. “Sanırım eğitimlerimde daha çok çaba harcamalıyım.”

 

Akşam yemeği, benzer bir şekilde devam etti. Gece boyunca konuştuk ve yedik ve yedik ve konuştuk. Tabii ki araya birisi girene kadar.

 

“Hey Dostumyav! Seni buralarrrda göreceğimiiev sanmıyordum!”

 

Tanıdık sesin geldiği yöne doğru döndüm--karşımda yolculuğumuzda aynı aracı kullandığımız bir maceracıya ait olan çift kediye benzeyen kulak görmüştüm.

 

“Ah, merhaba Naiya. Naber?” Diye sordum. “Ve birlikte takıldığın iki arkadaşın nerede?”

“Şahsi meselelerimiyavzle ilgilenmek için bu günlük ara verdik İyi arkadaşlar olabiliriz, ama bu her zaman birlikte dolaşacağız anlamına gelmiyor.”

 

Evet, onu anladım.

 

“Loncaya uğrama fırsatın oldu mu? Görevlilere senyan gibi bir adam gelirse haber vermelerini söyledim, ama her sorduğumda seni, ya da çocuklu başka bir adamı, hiç görmediklerinden emiyavn olduklarını söylediler.” Konuşurken kollarını boynuma dolamış ve başımın arkasına doğru eğilmişti.

 

Her ne kadar vücudundan hoş, feminen bir koku yayılıyorsa da, sağlam kalmayı ve cazibeden etkilenmemeyi başardım. Naiya da Lefi ve Lyuu gibi tahta göğüslü olduğu için, mesafeyi korumak için çok uğraşmama gerek yoktu. Ne düşündüğünüzü biliyorum, ama ltfn. “Her” seferinde kendimi kaybetmenin eşiğinde değilim. Gerçi, kulaklarını kullansa işler değişebilirdi. Hnnng. Şu kulaklar. İşte bu yüzden bana böyle sinirli bakmaman gerek Enne! Sorun yok! Sakin ol, hallediyorum.

 

Naiya söyleyince, düşüncelerim iblis diyarının maceracılar loncasına doğru kaymıştı. Açıkçası, gayet hoş bir yerdi. Bina gayet genişti, ve ses ve enerjiyle dolup taşıyordu. Ama hepsi bu kadardı. Başka özel bir yanı yoktu. Müşteriyle yüzyüze işlem yapılan diğer devlet dairelerinden hiçbir farkı yoktu. İçeri adım attığım anda kuyruğumu çevirip çıktığım iblis diyarı loncasındansa, insanların loncası çok daha ilgi çekiciydi.

 

“Eeeevet... gittim ama, içeri adımımı atar atmaz geri çıktım. O kadar yalın ve sıkıcıydı ki, dayanamadım.”

“Ciddyan mi!? Ne dediğini anladımyaav!” İçten bir kahkaha atmıştı. “Gerçekten de biraz sıkıcı. Eğlenmek istiyorsan, şuna ne dersin? Sen ve ben, biraz yalnız zamaaovn geçirmeye ne dersiyan?”

“Hayır! Kötü!” Enne, ben daha yanıt veremeden koluma yapışmıştı.

“B-bu ne cüret! Ne şerefsiz birisin! Leila’yı öylece aldatamazsın!” Sonraki konuşan, yüzü domates gibi kızarmış Emyu’ydu. Hahaha. Ne kadar da masum.

“Bu doğru sahip. Ben de varım. Aldatmak yok. Kötü.”

“Şeyy... Enne, söylediğin şeyin, düşündüğün şey olmadığına eminim. Çünkü az önce söylediğin şey, aah, deli saçması. Ayrıca, bütün bunlar tamamen bir yanlış anlaşılma. Sadakatsiz olmaya hiç niyetim yok.”

 

“Ama sanki sırıtacakmış gibiydin.” diye itiraz etti Enne.

“B-bir dakika, olayın bu olmadığını kesinlikle söyleyebilirim! En azından bu seferlik öyle değil!”

 

Görünüşe göre, anında gürültülü bir başka kahkahaya boğulan Naiya panikleme şeklimi çok komik bulmuştu.

 

“Her zamanki gibi çok popülersin, değil miyaav? Korkunç bir şekilde sana bakan bir sürü kız var etrafında!”

“Öyle diyorsun ama, bu durum tamamen senin hatan.”

 

Ona sinirli bir şekilde baktıktan sonra, öksürdüm ve konuşmayı tekrar yoluna oturttum.

 

“Pekala, her neyse, özür dilerim. Davetin için gerçekten teşekkür ederim, ama böyle bir şey için hiç zamanım yok. Ve olsa bile hayır derdim. Eğer karım bunu öğrenirse beni gerçekten öldürür, ve anormal derecede keskin bir koku duyusu olduğundan, anında durumu anlar.”

“Aaaa, bu çok kötü. E pekala, bunu unuabilirsinan. Beniyan de patilerim meşgul zaten, ayrıca bu bir şakaydı.”

“...Yapmaz mısın? Böyle bir şaka, bir gün birinin linçlenmesine sebep olacak.”

“Hayır! Seninle uğraşmak gerçektyan eğlenceli Yuki. Verdiğin tepkiler her zaman çok komiyavk oluyor!”

 

Bunu bana söyleyen ilk kişi olduğuna eminim... Bu doğru olamaz. Değil mi...?

 

“Hayır. Kötü Naiya. Sana sahibi vermem.”

“Çok yazık.” dedi gülerek. “Pekala, şimdi gerçekten gitmem gerekiyor! Görüşürüz kazanova!”

 

kedi kız boynumu bırakmış, Enne’in başını birkaç kez okşamış, ve kalabalıkta kaybolamdan önce son kez bana göz kırpmıştı.

 

“Dostum... şu kız bir fırtına gibi gelip gidiyor.” Dedim.

“Gerçekten de ruh haline çok iyi geliyor. O etraftayken atmosfer çok daha rahatlatıcı oluyor.” dedi Leila.

“Iııı... rahatlatıcı mı? Gerçekten mi...? Çünkü ben öyle söylemezdim.”

“Öff, sahip. Her zaman aldatıyorsun. Gözümü senden ayırır ayırmaz.” dedi Enne.

“Ne sadakatsiz bir adam!” diye bağırdı Emyu. “İblis lordlarının uçkurlarına düşkün olduğunu biliyordum! Leila’yı onun gibi bir seks suçlusunun ellerine bırakmamın imkanı yok!”

“Beni öyle çok şeyle itham ediyorsunuz ki, neresinden açıklamaya başlamam gerektiğini bile bilmiyorum.” diye homurdandım. “Ama en önemlisi, eğer bütün zamanınızı konuşmaya harcarsanız akşam yemekleriniz soğuyacak, o yüzden şimdilik neden buna odaklanmıyoruz?”

 

Yemeğimiz bitince, Leila’nın kız kardeşini kaldığı hana kadar bıraktık ve vedalaştık. Tam o anda, onunla en beklenmedik zamanlarda karşılaşacağımız hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Shin (95 puan) Üye
2021-04-22 17:54:43
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-28 19:21:29
Bölüm için teşekkürler
STERBEN (225 puan) Üye
2020-07-08 08:52:55
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-01 10:37:14
Çeviri için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-06-29 22:53:16
çeviri ve edit için teşekkürler.
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-06-29 09:09:27
Ben zindanı özledimmm. Tatlış ejderhayi özledimmm. Gerçekten dışardaki kızlarla konuşmaları sıkıyo beni. Ne zaman zindana gidebilicez? Çeviri ve edit için teşekkürler :3
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-29 00:25:10
Emyunun kolyeyi yapan eleman hafiften,mini minnacık,çok az bir şey, muhtemelen güçlü gibi ,sanırım bizimkine ileriki zamanlarda ufak bir sıkıntı çıkarabilir. Yukarda ne çok gereksiz sözcük kullandım 😂😂😂