Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

11 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1383 Görüntülenme
Bu bölümü 33 Kişi beğendi.
Cilt 16

Düello - Kısım 2

“Hasmım... üstesinden... gelemeyeceğim kadar... güçlü...” Bay Fit, bir şeyler söylerken aşırı dıramatik bir şekilde yere yığılmıştı--dizlerinin üzerine düşerken bir kolunu bana doğru uzatmış, ardından yüz üstü düşmüştü.

 

Tek ihtiyacım olan şey, hareket etmesini on küsur saniyeliğine engellemekti.

 

Her ne kadar söyledikleri ölmeden önce söylenen son söz gibi olsa da aslında alakası bile yoktu. Karakter sayfası, hala canının üçte birine sahip olduğunu gösteriyordu. Evet, muhtemelen sadece bilinci kapalıydı. Gerçekten ölüyor olsaydı, bu kadar tiyatral davranmakla uğraşmazdı.

 

Bir dakika, az önce bana hasmım mı dedi o? Şey, hayır. Öyle demesek mi?

 

Düelloyu ringin hemen kenarından izleyen Lyuu’nun babası cıkladı ve hüsrana uğramış bir şekilde bağırdı, “Buna inanamıyorum! Parmağını bile kaldıramadı!”

 

Az önce kazandığım için bunu söylemek kulağa biraz kendini beğenmiş gibi gelebilir ama, açıkçası, tam olarak ne olmasını bekliyordun ki? Kendi kendime iç çektikten sonra, bu dünya ile önceki dünyam arasındaki farklılıkları düşünmeye başladım. En göze çarpanı yaratıklardı. Burada yaşayan yaratıklar çok daha güçlüydü. Ben de dahil. Kendime güveniyorum, ama aşırı değil. Hem benden çok güçlü yaratıkların hem de sadece ve sadece yetenekle beni alaşağı edebilecek üstatların var olduğunu biliyordum.

 

Bu dünyada geçirdiğim bir sene, gittikçe ona alışmaya zorlanmıştım. Dövüşte adil bir mücadele ortaya koyabilecek kapasiteye ben de gelmiştim. Ama sonuç olarak, savaştaki yetkinliğimden çok statlarıma güveniyordum. Kuvvet ya da büyü kullanmayı seçmemin bir önemi yoktu. Sonuçta her iki türlü de kaba kuvvete güveniyordum.

 

Yine de, isimsiz bir savaşçıya yenilmeyecektim.

 

“Görünüşe göre başka seçeneğim yok.” Savaş kurdu şefi tekrar cıklamıştı. “Hadi İblis Lordu! Seninle kendim ilgileneceğim!”

 

Yaşlı köpeğin mızmızlanmasını sinir bozucu bulan tek kişi ben değildim. Yerine seçtiği adam yenildikten sonra utanmadan ikinci bir düello istemeye kalkınca, kendi adamları bile itiraz etmeye ve yuhalamaya başlamıştı

 

” Kapatın çenenizi! Bunca şeyden sonra eve eli boş dönebileceğimi mi sanıyorsunuz!?” Adamlarına bağırdıktan sonra yüzleşmek için bana döndü. “Pekala Yuki? Meydan okumanın altında kalmayacak kadar erkek misin?”

“Eeeh... Yani, tabii, olur, neyse ne. Ama bittiğinde çeneni tamamen kapatacaksın.”

“Hah! Bu böbürlenmen seni nereye kadar götürecek görelim bakalım!” diye homurdandı savaşkurdu.

 

***

 

Düellonun sonucu başından belliydi zaten.

 

“Böyle... değil...”

 

Şef ayağa kalkabilme yetisini kaybetmişti. Yerdeki dizi öyle güçsüzdü ki, vücudunun üst kısmını destekleyemiyordu. Kendini yığılmaktan alıkoymak için kullandığı köpek dişine benzeyen kılıcını ayağa kalkmak için kullanmak zorundaydı. Nefesi kesik kesikti. Boğazından çıkan her bir soluk, acı ve yorgunluk doluydu.

 

Bana denk olmamasına rağmen, Lyuu’nun babası en azından kendinin Bay Fit’ten daha dikkate değer bir rakipti. Hareketleri çok daha seriydi; saldırıları daha karmaşık ve okumak için çaba gerektiren türdendi. Ama hepsi bu kadardı. Kendini zihnime kazımak için kılıcını kullanmış yaşlı kahyanın aksine savaş kurdunda hiçbir özel bir şey yoktu. Beni zorlayamadı bile.

 

“Vazgeç. Kazanamazsın.” dedim. “Kazanmak için herhangi bir şansının olması durumuna bile yaklaşamazsın. Senin gibilerden oluşan bir orduyla bile savaşır, ter bile dökmem."

“Vazgeçmek mi? Vazgeçmek mi!? Öylece vazgeçebilirim mi sanıyorsun!?” Konuşması, alçak, kinli bir homurtuyla başlayıp, hızlıca öfke ile yanan bir çığlığa dönüşmüştü. “Nasıl hissettiğimi hakkında en ufak bir fikrin var mı!? Kızım kayboldu! Sonra duyuyorum ki, bir adam için, tanımadığım etmediğim bir iblis lordu için bir hizmetçi olarak çalışıyormuş! Ve mutlu olduğunu mu sanıyor!? Ne saçmalık!”

 

İşte tam o anda neden bu kadar ısrarcı davrandığını anlamıştım.

 

Çünkü o bir babaydı.

 

Sadece inatçılık etmiyordu.

 

Umursadığını gösteriyordu.

 

Kızı için en iyisi olduğunu düşündüğü şeyi yapmaya çalışıyordu.

 

İşte bu yüzden, kalıcı hasar ya da potansiyel etkiler bir yana, her miktardaki acıya dayanmaya hazırdı.

 

İşte bu yüzden, adamlarının önünde bile olsa gururunu bir kenara bırakmaya hazırdı.

 

İşte bu yüzden yuhalamalar fikrini değiştirmemişti.

 

Ve işte bu yüzden şu anda ümitsizce ayağa kalkmaya çalışıyordu.

 

Hepsi kızı içindi.

 

Ve kendi kızlarına sahip bir adam olarak ben, onu anlıyordum.

 

Benim de aynısını yapacağımı biliyordum.

 

“Dinle...”

”Kapa çeneni! Senden tek bir kelime daha duymak istemiyorum!”

 

Sesim, sadece öfkesini artırmış ve silahını daha sıkı kavraması için onu cesaretlendirmişti. Ama tamamen kötü de değildi. Gözleri bana kilitlenmişti; yani envanterimden bir hançer alıp baş parmağıma bir kesik atmamı kaçırmayacaktı.

 

“Şimdi bana parmağını uzat.” kanlı parmağı ileride tutup ona gösterdim.

“...Ne oyunlar çeviriyorsun?”

“Bir yemin ediyorum. Siz savaş kurtları bunu yapmaz mısınız?”

 

Tören bilgim Lyuu’dan geliyordu. Tam olarak hangi durumları kapsadığını hatırlayamasam da, savaş kurtlarının söz verirken böyle yaptığından bahsettiğini hatırlamıştım. Gerçi, tam olarak anlattığından da emin değilim. Çünkü genellikle yemin ettiği şeyler pek de önemli şeyler değildi. Ama bu...

 

“Kızını, her ne koşul altında olursa olsun, bütün olası kötülüklerden koruyacağıma yemin ederim. Canıma mal olacağı anlamına gelse bile, akla gelebilecek her türlü tehdidi uzaklaştıracağım. Ve ondan kurtulacağım.”

“...Ciddi misin?

“Evet. Ciddiyim.” dedim. “Lyuu, senin için olduğu kadar benim için de değerli ve yeri doldurulamazdır. Artık o olmadan hayatın nasıl olacağını düşünmek bile istemiyorum.”

 

Bu doğruydu.

 

Lyuu, hayatımın önemli bir parçası olmuştu.

 

Birden ortadan kaybolabileceğini düşünmek bile içimi, korku ve endişeyle karışık, hoş olmayan bir hisle doldurmuştu.

 

“Ve hayatını dolu dolu yaşamasına imkan sağlamak için gücümün yettiği her şeyi yapacağıma yemin ederim.”

 

Sessizlik devam etti.

 

Ne o, ne de ben, kimse konuşmadı.

 

Ama bakışmamız devam etti.

 

O bana baktı ve ben ona baktım. Amacı, niyetimin ne olduğunu kavrayabilmekti. Benimkisi ise niyetimi ona göstermekti. Bu yüzden geri çekilmeyi reddediyordum. Kanım elimden yere damlamasına rağmen, öylece elimi uzatmış bir şekilde dikiliyordum.

 

Ve sonunda, bana güvenmeyi seçti.

 

“...Anladım.” Kendi baş parmağını kesti ve nihayet ayağa kalkmayı başarınca kendini yürümeye zorladı. “Eğer sözünü tutmayı başaramazsan, acı çekmen için elimden gelen her şeyi yapacağımı bilmene rağmen yemin edebileceğin bir şey mi bu?”

“Evet. Öyle. Ne kadar istersen o kadar söylerim. Lyuu burada güvende olacak. Ne olursa olsun.”

“Peki.” Kendini ilerlemeye zorladı ve kanlı baş parmağımı benimkine bastırdı. “Beni tekrar et.”

“Tabii.”

“Bu yemini atalarımın kanı üzerine ediyorum. Ve eğer bozulursa, yaşam sıvıları damarlarımdan çekilecektir.”

“Bu yemini atalarımın kanı üzerine ediyorum. Ve eğer bozulursa, yaşam sıvıları damarlarımdan çekilecektir.” diye tekrarladım.

“...O zaman kızım senindir. Övgüyü hak eder bir savaşçı olduğunu kanıtladın. Ve iyi bir adam olduğunu.” dedi. “Ama asla yeminini unutma. Eğer kalbini kırarsan, atalarım ve ben, seni lanetlerle cezalandırırız.”

“Evet, bu kulağa biraz korkutucu geliyor, o yüzden unutmayacağımdan emin olacağım.”

“Hmph.” Şakamı homurtuyla geçiştirdi. “O zaman kızımla evlenmene izin vereceğim.”

 

Ses tonu, açık bir şekilde bu fikri sunmadığını gösteriyordu. En azından kafasında, bir hakikat gibi bir şeydi.

 

Ancak ben, aynı düşüncede değildim. Bir dakika. Ne? Az önce ne oldu?

 

“Sözünü tuttuğundan emin olmak için, bir yıl içinde ziyarete geleceğim.”

 

Dostum. Bir dakika. Kapama telefonu. Söyleyecek tonla şeyim var.

 

İlk ve en önemlisi mi?

 

Yine aynı şey olmaz.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2022-06-08 08:06:18
Seriyi ikinci defa okuyorum ve daha önce yaptığım yoruma katıldığımı belirtmek istiyorum
İners (132 puan) Üye
2021-07-16 10:08:16
Ne değerli çünkü varmış amk herkes peşinde
Shin (95 puan) Üye
2021-04-24 01:27:03
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-28 11:53:28
SA :D haaa Yuki geçmiş olsun yakında oradaki bütün kızlarla evlenecek bu çok kötü .... belki de iyidir ama büyük ihtimalle hiçbiriyle uzun süre çocuk yapmayacaktır ta ki kızlar bunu isteyene kadar sonra yarış başlar G.O yuki Yuki acı dolu hayata hazırlanmalı
alimhgg (6 puan) Üye
2021-03-17 11:59:34
Evettt ana karakterimiz yine biriyle yanlışlıkla evleniyorr
... (26 puan) Üye
2021-02-09 00:00:06
Bas git lan!
STERBEN (225 puan) Üye
2020-08-12 00:30:46
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-29 18:40:02
Harem +1 Bölüm için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-13 18:08:21
Çeviri için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-12 11:40:14
Neyse ne, harem +1 sonuçta :)
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-07-15 17:42:05
@Ulaş, bu düşünme tarzı iyiymiş. Artık bende benimsedim 👌🏻🤣
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-07-12 02:37:15
Bunalttı..... Kızları zaten alcak bunu biliyorum ve bundan rahatsız değilim ama bu saçmalık ne ki
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-12 00:30:24
Bu söz evlilik sözü çıkacak diye tahmin etmiştim hahaha 😂😂😂 bu güzeldi istesen de istemesen de bütün kızları alacaksın yuki 😂😂😂