Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

18 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1238 Görüntülenme
Bu bölümü 32 Kişi beğendi.
Cilt 16

Kanın Tadı Tam Olarak Neye Benziyor ki?

“Teşekkürler Yuki! Bu gerçekten çok lezzetliydi!” Illuna kendini boynumdan ayırırken koca bir gülümsemeyle konuşmuştu.

“Sorun değil. Bunu duyduğuma sevindim.” Ağzının kenarları, hala kırmızı sıvıyla boyalıydı, ama bunu takmadım ve mutlu genç kan emicinin başını okşadım.

“...Biliyor musun, bu tarz şeyler beni artık şaşırtmıyor ama, bu bana buradaki tek insanın ben olduğumu hatırlattı.” dedi Nell.

“Evet, ne demek istediğini anlayabiliyorum. Dişlerini görmediysen, Illuna’nın bir vampir olduğunu anlamak imkansız.” dedim. “Gerçi, aynısı benim için de söylenebilir sanırım.”

“Hı-hı. Gözlerin ve saçın nispeten nadir renklere sahip, ama duyulmamış da değiller. Kanatlarını çıkarmadığın sürece, bizden birine benziyorsun.” Kahraman kıkırdadıktan sonra etrafına baktı. Derin düşüncelere dalmış gibi kaşlarını çatarken, evin içindeki her bir sakine sırayla baktı.

 

Bakışları ilk olarak iblis diyarından hediye olarak getirdiğim kitaplardan birini okuyan Leila’ya kondu. Sonra Lefi’ye, ardından Lyuu ve Enne’e geçti. Ejderha ve savaşkurdu, kılıç kız onları ilgiyle izlerken, ucunda büyük bir ödül olan Reversi oyununda karşılaşıyordu. Muhtemelen, yerine geçebilmek için birisinin kaybetmesini bekliyordu sadece.

 

“Şimdi düşününce, neredeyse herkes farklı bir ırktan gibi görünüyor. Farklı olmayan sadece heyulalar var.”

“Hmm... Bunu hiç düşünmemiştim, ama evet, haklısın. Ve heyula kızlar hemen hemen üçü bir pakette geldiğinden, onları ayrı ayrı düşünemeyiz.”

 

Üçüzleri aynı anda çağırmıştım. Ama hepsi bundan ibaret değildi. Teslis kavramını bilir misiniz? Aynen, tam olarak öyle bir his vardı. Hem aynılar, hem de farklılar. [1]

 

“Bu kadar farklı türde kişiyi aynı yerde gördüğümü hiç sanmıyorum.” dedi Nell, kıkırdayarak. “Ve var olduğunu da sanmıyorum. İnsanlar bunun için fazla yabancı düşmanı. Çoğumuz diğer ırklara tahammül bile edemiyor.”

“Evet, eminim eğer diğer bütün insanlar senin kadar basit ve rahat olsalardı, daha mutlu olurlardı.”

“Basit mi!? Ne demek basit!?” Kumral saçlı kız, gücenip kızdığı belli olacak bir şekilde yanaklarını şişirmişti.

“Kötü bir şey değil.” dedim, “Bu bir iltifattı.”

“Sahip.” Zavallı kahramanı kızdırmak için tam ağzımı tekrar açtığımda, bir şeyin tişörtümü çekiştirdiğini hissettim ve zindanın sakini yapışkan kız olduğunu gördüm. “Sahiiiiiip.”

 

Konuşmayı ilk öğrenmeye başladığı zamandan bu yana, telaffuzu çok gelişmişti. Henüz tam mükemmel değildi, ancak, sözleri kendine has, çocuksu bir telaffuzla çıkıyordu. Konuşma hızı da bu farklılığı iyice belirginleştiriyordu. Doğru kelimeleri bulmak için sık sık durduğu için, cümleleri genelde kısaydı.

 

“Hey Shii, naber?”

“Ben de senin kanını denemeyi istiyorum!”

 

Ah, tamam.

 

 

Bir dakika.

 

Ne?

 

“B-bu da nereden çıktı birden? Gerçekten eğleneceğin türde bir şey olmadığından eminim.”

“Illuna bana gerçekten lezzetli olduğunu söyledi! Gerçekten ama gerçekten denemek istiyorum!” Yapışkan, başıyla enerjik bir şekilde onaylayan vampire doğru baktı.

“Evet! Bu zamana kadar içtiğim en lezzetli şey! Fıışırtılı içecekten bile daha iyi!”

 

Illuna’nın “fışırtılı içecek” dediği şey, aslında kolaydı. Sevdiğini bildiğim bir şeydi. Her kola verdiğimde sevinçten havalar uçuyordu. Vay be, kanımı koladan daha çok sevdiğini bilmiyordum. Demek istediğim, tabii, bu beni biraz mutlu ediyor, ama ayrıca etmiyor da. Çünkü, sizi bilmem ama, ortalama birinin bir kutu kolayla kıyaslanmayı isteyeceğini sanmıyorum.

 

“O kadar lezzetliyse, ben de denemek istiyorum!” dedi Shii.

“Yani, tabii, o kadar ısrar ediyorsan.” dedim. “Onunla yer değiştirir misin Illuna?

“Tamam!”

 

Vampir ve yapışkan anında yer değiştirdiler; biri kucağımdan indi, diğeri çıktı.

 

“Teşekkür ederim! İçmeye başlayabilir miyim?”

“Yani, yine söyleyeyim, tadının iyi olduğunu sanmıyorum, ama buyur bakalım.”

 

Shii ağzını, tam Illuna’nın dişlerinin iz bıraktığı yere yerleştirince, soğuk, hoş bir his boynumda olandı. Başımı ona doğru çevirdiğimde, Illuna’nın aksine, onun vücudunun opak olmadığını hatırladım. Cildinin ve etinin yarı saydamlığı, yaşamsal sıvımın yutulup sindirilirken, onu izleyebilmemi sağlamıştı. İki sıvı, öyle garip bir şekilde birleşmişti ki, kafam, istemeden de olsa hoş olmayan düşüncelere kaymıştı. Neyse ki, düşüncelerim daha ileri gitmeden doymuş ve durmuştu.

 

“Vay canına! Bu gerçekten de lezzetliydi! Sanki üç Michelin yıldızı olan bir restorana gitmek gibiydi!” [2]

“Hiçbir zaman üç yıldızlı bir restorana gitmedin ki.” diye karşılık verdim.

 

Dostum, tüm bu garip şeyleri neden biliyorlar? Bu gereksiz saçmalıkları onlara kim öğretti? Ah... Doğru... Ben öğrettim.

 

“O kadar iyi mi gerçekten? İyi hissetmem için söylemiyorsun değil mi?”

“Evet! Gerçekten iyi! Bence soda da iyi. Ama bu daha iyi!”

“Değil mi?” Yapışkanın fikrini desteklemesi, yeni kabul görmüş bir gurur hissiyle vampirin göğsünün kabarmasına sebep olmuştu.

 

Mutlu oldukları sürece sorun olmaz sanırım.

 

“H-hey Yuki...?” diye seslendi Nell.

“Efendim?”

“B-benim de denememde sakınca var mı?”

“E yeter artık. Cidden mi? Sen de mi?”

 

Sorgulayan gözlerle kahramana baktım. Kıpırdanıp durması, garip bir şey istediğinin gayet farkında olduğunu belli ediyordu, ama yine de, bunu yapması için Shii’nin onu etkilemesine izin vermişti.

 

“Eğer ikisi de o kadar sevdiyse, gerçekten de lezzetli olmalı, değil mi?“ diye sordu. “Biraz meraklı olduğum için beni suçlayabilir misin?”

“Bu kan. Gerçekten kan. Tadı kan gibi olacak.”

“Ama, ya eğer öyle değilse? Bir iblis lordusun sonuçta, değil mi?”

 

Bunun nasıl bir alakası olduğunu anlayamamıştım.

 

“B-bu yüzden ben, şey... sadece biraz denemek istiyorum. Bilirsin işte, bilim adına.”

“Bilim mi? Gerçekten mi...?” Bıkmış bir şekilde iç çektim. “Biliyor musun? Peki.”

Tepkim, Shii’nin insana doğru dönüp sırıtmasına sebep olmuştu. “Sanırım bu, sıranın sende olduğu anlamına geliyor, Nell! Buyur, yerime otur!”

“Teşekkür ederim Shii!”

 

Yapışkan ve insan anında yer değiştirdiler; biri kucağımdan indi, diğeri çıktı. Nell’in ipeksi yumuşaklığa sahip saçları yüzüme sürünmüştü. Dengesini sağlar sağlamaz doğrudan, kollarını boynuma sarıp bana doğru eğilmekten başka bir şey olmayan işe girişmişti. Shii ya da Illuna’nın aksine, vücut hatları gelişmişti.

 

Kadınsı bir hale.

 

Öyle yumuşak ve sıcaktı ki, iç güdülerimi gıdıklıyordu.

 

Tüylerimin diken diken olması da yardımcı olmuyordu; dili boynumun kenarını yaladığında, vücudum tepki veriyordu.

 

Ahlaksızlık hissi beni alt ederken, haz, beynimi yıkmıştı.

 

Onunla ilişkiye girme isteğinin içimde köpürdüğünü hissedebiliyordum.

 

Nell ve ben, henüz o tarz bir ilişkinin içinde değildik.

 

Henüz.

 

Onun bizimle kalmasının nihai amacı, başından beri romantik bir ilişki geliştirebilmekti. Yani bunu yapmasında hiçbir sorun yoktu. Hayır, dur Yuki, seni salak. Sakin ol dostum, ne sikim şeyler düşünüyorsun? Çocuklar izliyor. Onları mahvetmeden önce bunu durdurman gerek, seni azgın teke!

 

Her ne kadar kendimi tamamen sakinleştirememiş olsam da, kendimi tamamen kaybetmeden önce Nell’le konuşup biraz uzaklaşmasını istemeye karar verdim.

 

“H-hey Nell? Bu kadarı bilimsel araştırman için yeterli veri oluşturmadı mı?”

“Evet, ama böyle olmak çok rahatlatıcı. Sanki kokunla sarmalanıyormuşum gibi.”

 

Nell, lütfen! Hiç yardımcı olmuyorsun! Gerçekten beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun? Lanet olsun! Şu anda ne düşündüğümü biliyor olsaydın, eminim tamamen farklı bir şekilde davranırdın! Hay sıçayım!

 

“Nell, eğer mükemmel bir centilmen olmasaydım, muhtemelen ne yapmayı deneyeceğimin farkındasın değil mi Nell?” Ne demek istediğimi anlaması için bilerek, şaka yollu söylemiştim.

 

Ama istediğim karşılığı vermemişti.

 

“Sorun değil. Eğer senle olacaksa, sakıncası yok.” Kelimeleri tatlı, şehvetli bir şekilde, güdülerimi daha da kötüleştirecek şekilde söylemişti.

 

Beni istiyordu.

 

Onu istediğim kadar.

 

Kontrolü gerçekten de kaybedebilir miyim? Omzumdaki şeytanı gerçekten de dinleyip güdülerime boyun mu eğmeliyim?

 

Nell başını boynumdan kaldırdı ve gözlerime bakacak kadar geriye gitti. Yüzü kırmızıydı, ve nefesi düzensizdi. Yavaş, ama kesin bir şekilde gözlerini kapadı ve yavaş yavaş yaklaştı. Güzel, pembe dudakları yaklaştı. İkimizin arasındaki boşluk küçüldü.

 

İçine çekiliyormuşum gibi hissettim. Çok geçmeden, ben de yüzümü yavaş yavaş ilerletmeye başladım.

 

“Öhöm.” Birisinin boğazını temizlemesi, bizi hayal dünyasından uyandırmıştı. Döndüğümüzde Lefi’yi gördük. Ya da daha doğrusu, mutsuz bir Lefi’yi gördük.

 

“Bu tür aktiviteleri yapamamanızı söylemeyeceğim.” Arkasında duran Lyuu ve Enne gibi, ejderha da kollarını birleştirmiş, öfke dolu gözlerle bize bakıyordu. “İkinizin bir ilişkiye başlamasını ayarlayan benim, ve eş olmayı seçtiyseniz, böyle aktivitelere girmemeniz için bir sebep göremiyorum. Hatta, beklediğim bir şey bu. Romantik bir ilişkinin doğal bir parçası olduğu için.”

 

İkimiz de pek tepki vermeemiştik. Utanç dolu davranışımızın üzerine düşünürken, sadece sessiz kalmıştık.

 

“Ama günün ortasında böyle bir davranışta bulunmak, tamamen farklı bir tartışmanın konusu. İkiniz ne düşünüyorsunuz? Daha iyi bir mekan ya da zaman seçmemek için sebebiniz nedir?”

“Üzgünüz.” dedik, aynı anda.

“İyi. İkinizin gelecekte daha seçici olmasını bekliyorum o zaman.” dedi, yardakçılarıyla birlikte masa oyununa geri dönerken.

“...Hey Nell?”

“E-evet?”

“Kanımın tadı nasıldı bu arada?”

“Şey... ü-üzgünüm ama pek emin değilim. Kokunu almaya başladıktan sonra kafam bulanıklaş--Demek istediğim, özel bir tadı yoktu! Haklıymışsın. Kandı ve tadı da kan gibiydi.”

“...Sanırım sen de gerçekten bizden birisin.”

“Hı? Bu ne anlama geliyor şimdi?” Kafasını şaşkın bir şekilde bir yana çevirmişti.

Yüzü kızarmış kahramanın sorusunu gülerek geçiştirirken, “Hiçbir şey.” dedim.

 

Ah, bilirsiniz işte. Özel bir şey değil yani. Sadece içiniz biraz fesat.

Çevirmen Notu

[1] Teslis, hristiyan öğretisinde, tanrının tek olduğunu, ama tanrının, sşit olarak sonsuz ve aynı özden gelen üç kutsal kişinin içinde bulunduğu inancıdır. Fazla din felsefesi... İsteyen daha derinlikli araştırabilir.

[2] Michelin Yıldızı, 1900 yilinda asıl mesleği lastik üretmek olan Andre Michelin tarafından, arabalarıyla gezip tozanların uğramalarına değecek yerleri belirtmek amacıyla hazirlanmıs bir rehberin, restoran/otel vb. yerler için kullandığı derecelendirmedir. Bir michelin yıldızı "kategorisinde çok iyi bir restoran", iki michelin yıldızı "tekrar ziyaret etmeye değer mükemmel bir mutfak", üç michelin yıldızı ise "özel bir seyahate değecek kadar olağanüstü bir mutfak" anlamına geliyor.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-09 19:05:08
Hep beraber devam etseydiniz
Shin (95 puan) Üye
2021-04-24 08:08:57
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-28 16:36:27
HAHAA gerçekten merak ediyorum bu karakterin bütün sevdiklerini elleri kolları bağlıyken öldürürsek ne olur çok eğlenceli olur kesinlikle kudurmuş bir yuki kesinlikle bayağı eğlenceli olur :D . bölüm için saolun ve hikayeme devam etmemi sağlıyor böyle filmler hikayeler mangalar noveller bütün paralel evrenleri yok eden bir karakter ... neyse boşverin bu yorumu okuduysan boşverme bana sor cevap veririm birilerine bunu anlatmak istiyorum çok eğlenceli bir öykü yoksa masal mı demeliyim yoksa çılgınlık mı neyse
alimhgg (6 puan) Üye
2021-03-17 14:21:15
İlluna ve shi izliyor yuki sakin ol
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-12 09:42:38
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-29 20:09:36
Bölüm için teşekkürler
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-20 12:58:11
Çeviri ve edidit için tesekurler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-19 03:36:20
Hepsi strateji yapıyor 😂
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-18 20:25:17
Çeviri için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-18 16:30:52
:3
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-18 16:11:44
Çeviri ve edit için teșekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-18 16:11:31
Lefi git sende yala
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-07-18 15:41:08
Ama lefi ya