Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

02 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1125 Görüntülenme
Bu bölümü 32 Kişi beğendi.
Cilt 17

Başkente Giriş

“Kakuza başarısız mı oldu...?”

 

Argus Ladorio masasının öteki tarafında bulunan adamına konuşurken kaşlarını çattı. Her ne kadar şaşırtıcı haberler ifadesini kesinlikle etkilemiş olsa da, centilmen gibi görünen yüzünde sürekli bulunuyormuş gibi görünen tilkiye benzeyen gülümsemesinde hiçbir değişiklik olmamıştı.

 

“Çok özür dilerim efendim.” dedi adamı. “Ve bu rapor bu kadar geç geldiği için de özür dilerim. O kadar kişi içinden Kakuza’nın başarısız olacağını hiçbirimiz beklemediğinden, rapor vermesi için çok geç kaldığını fark edene kadar onu kontrol etmedik.”

“Bu kadar yeter.” Elimi sallayarak diğer adamın bahanelerini sonlandırdı. “Raporuna devam et.”

“Görünüşe göre planın iki aşamasından ilkini uygulayabilmiş. Sengilia’nın gerçekten de bir saldırıya maruz kaldığını, birkaç kaynaktan teyit ettik.”

“İkinci aşamada mı başarısız olmuş?” Argus kalemini indirdi ve ellerini birbirine geçirdi. “Bu nispeten beklenmedik bir şey. Sözleri, insanları kahramana düşman etmeye yetmemiş mi?”

“Aynen dediğiniz gibi efendim. Ne yazık ki, Sengilia’nın hiçbir sakini saldırıdan yara almamış. Her bir kişinin, asker ya da sivil, burnu bile kanamamış. Kahraman, istila ordusuyla tek başına savaşmış.”

“Eğer bu doğruysa, o zaman Kakuza’nın sözlerinin neden işe yaramadığını anlayabiliyorum.” dedi soylu, şaşırmış bir şekilde. “Ama kahraman, gerçekten de o kadar güçlü mü? Bana kalırsa, öncülünden çok daha güçsüz görünüyor.”

“Saygısızlık etmek istemem efendim ama, potansiyelini hafife almaya devam etmemek akıllıca olur. Kahramanlara bu pozisyon genellikle gizli güçlü yetenekleri nedeniyle verilir. Onunkilerin henüz uyanmış olması gayet mümkün olabilir.” dedi haberci. “Ama bu dikkate alınsa bile, birkaç yüz canavarı tek başına öldürmesi biraz abartı gibi görünüyor.”

“Sanırım kahramanlar böyle oluyor. Ama merak etme, bu bir sorun değil. Ona kurduğum sonraki tuzak, güçlerini kullanabilme fırsatını elinden alacak bir tuzak.” dedi Argus. “Peki Kakuza’ya ne oldu? Hayatta mı?”

“Hayır.” dedi soylunun adamı. “Ama ölümünü çevreleyen durumlar biraz... sıra dışı.”

“Sıra dışı mı?”

 

Tilkiye benzeyen bir gülümsemesi olan adam bir kaşını kaldırdı. Ona rapor vermekte olan ajan, lafı nadiren dolandıran birisiydi. Açık ve kısa olmaması, az sonra sevmeyeceği türden haberler vermek üzere olduğunu belirtiyordu.

 

“Kalıntılarını, bir canavar mağarasının içinde bulduk. Belli ki mağara sakinleri öfkelerini ondan çıkarmış. Öyle vahşice dövülmüştü ki, onu zor tanıdık.” dedi adamı. “En tuhaf yönü de, diğerleriyle karışmış, çok daha temiz yaraların da bulunuyor olmasıydı. Ona küçük bir bıçakla yapılmış, ogrelerin yapamayacağı kadar dikkatli açılmış yaralar oldukları belliydi.”

“Anladım...” dedi soylu. “Yani kısacası bana, üçüncü biri tarafından sakat bırakıldığı ve kurtulmak için canavarların önüne atıldığını mı söylüyorsun?”

“Öyle olduğunu sanıyorum. Ve konu ile alakalı, ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir ufak haberim daha var.”

“Neymiş bakalım bu haber?”

“Kahramanın yanında, onun nişanlısı olduğunu iddia eden bir adam bulunuyor.” diye yanıtladı soylunun piyonu. “En göze çarpan özelliği, bir soytarı ya da palyaçoya benzemesi için tasarlanmış bir maske takıyor olması.”

“Bir maske mi!?” Argus’un gülümsemesi, yerini, bir süre sonra kendiliğinden düzelen bir şaşkınlığa bırakmıştı. “Yoksa onun bu sözde nişanlısı, prensin darbesi sırasında birden ortaya çıkan aynı maskeli kişi mi?”

“İkisinin aynı kişiler olduğunu kesin olarak söyleyemem, ama bu büyük bir olasılık. Maskeli Üstat, son gelişinde hem kiliseyle hem de kahramanla yakın çalışıyordu.”

 

Argus birkaç olasılık düşündü ve kendi kendine birkaç muhtemel sonuç mırıldandıktan sonra hem kafasını hem de sesini yükseltti.

 

“Kakuza’nın katilinin Maskeli Üstat olduğundan şüphelendiğini mi söylüyorsun? Ve onu konuşturmayı başardığını mı?”

“Evet efendim. Hala doğru sonuçları çıkaracak kadar detaya sahip değiliz, ama kim olduğumuzun ortaya çıktığı varsayımıyla hareket etmek en iyisi olur.”

“Ne kadar can sıkıcı olsa da, kabul etmek zorundayım. Eğer kahramanın nişanlısı gerçekten de Maskeli Üstat’sa, o zaman tetikte olmak zorundayız. Durum her ne olursa olsun, gardımızı düşüremeyiz. Kakuza, benim en savaş tecrübesi olan adamlarımdan biriydi. O bile kolaylıkla öldürüldüyse, o zaman yapacağımız her yanlış hatanın potansiyel olarak ölümle sonuçlanacağı varsayımını yapmak zorundayız.” Argus, seçeneklerini değerlendirmek için bir süre durdu. “Ne olursa olsun, daha çok bilgiye ihtiyacımız var. Kahramana saldırmayı durdurun. Onu izlemeye devam edin, ama makamını zayıflatmak için yaptığımız bütün çabaları, sözde nişanlısını araştırmaya yönlendirin. Adamların yarısını kullanabilirsin.”

“Derhal ilgileneceğim efendim.”

 

Argus’un adamı eğildi, arkasını döndü ve hemen odadan ayrıldı.

 

Diğer adam gider gitmez, soylunun yüzündeki gülümseme söndü ve yerini karanlık ve uğursuz bir ifadeye bıraktı.

 

“Bu saçmalık.” dedi. “Aptal bir kızı manipüle etmekte başarısız olmak için ne kadar işe yaramaz olman gerekiyor? Ve yakalanmasına ve muhtemelen sorgulanmasına izin de mi vermiş? Saçmalık. Piç herif kendi boğazını kesmeliydi. Bu, çok daha onurlu bir seçim olurdu.” Bir süre dişlerini öfkeli bir şekilde sıktıktan sonra, yavaş yavaş rahatladı.

“Ama sonuçta bir önemi yok. Dönüşün çok gecikti kahraman. Planlarım çoktan işlemeye başladı. Senin için kalan tek şey çaresizlik.”

 

kuklacı kendini ertesi günkü oyununa hazırlarken, kısık sesli, dalga geçercesine bir kahkaha odada yankılandı.

 

***

 

Şehirden ayrılalı birkaç saat olmuştu. Nell’in ayrıldığı haberi duyulmuş olmalı ki, bizi yolcu etmek için büyük bir kalabalık toplanmıştı. Küçük arabamız, gün doğumuna doğru yavaş yavaş ilerlerken, insanlar bize bağırıyor ve el sallıyordu. Sabahki geçit töreni, bütün gün yaşanan tek önemli olay olduğundan, canım çok sıkılmıştı.

 

“Ööööff... bu berbat. Yolculukların eğlenceli olması gerektiğini sanıyordum.” Penceremin dışındaki sıkıcı manzarayla önümde yayılmış duran daha az eğlendirici olan kartlar arasında gidip gelirken inlemiştim. “Ama bu yolculuk bok gibi. Beynimin son zerresine kadar sıkıldım.”

“Başkentin çevresindeki manzara gittikçe daha da sıkıcılaşıyor.” dedi Nell. “Oraya ulaşana kadar sadece aynı birkaç şeyi görmeye devam edeceğiz.” Kartlarını masaya koydu ve elini açtı. “Full house.” [1]

“Lanet olsun. İki çift.” dedim kartlarımı açarak. “Kendini hiç açık etmiyorsun he.”

“Yani, bu oyunu bir aydır her gün oynuyoruz.” dedi gülümseyerek.

 

Desteyi karıştırırken kısık sesle, anlaşılamayan birkaç küfür savurdum. Her ne kadar huysuz görünsem de, aslında tam tersiydi. Tam tersine rahatlamış hissediyordum. Saçmalıklarım sebebiyle ortaya çıkmış Nell’in öfkesi sonunda dinmişti. Artık göğsüme dirseğini sokmuyor ve gülümsemesinde artık bir kızgınlık havası yoktu. Dostum, bu bayağı korkutucuydu. O kadar korkutucuydu ki, herhangi bir kötücül ruha kafa tutardı.

 

Ruh hali, şüphesiz çabalarım sayesinde, gecenin ardından düzelmişti. Neyse ki, kendimi maruz bıraktığım acılar işe yaramıştı. Detay vermek gerekirse, yaptığı alışveriş gezisine eşlik etmek sorunu çözmüştü. Kısa bir kestirmenin ardından yaptığımız ilk iş bu olmuştu ve gün boyu yaptığımız tek şey de bu olmuştu. Of dostum... ne gündü ama.. Hatırlamak bile istemiyorum.

 

Bu tecrübe bana, kadın zihninin, basit erkekler tarafından anlaşılmaması gereken bir bilmece olduğunu hatırlatmıştı. Cidden, neden bütün kızlar alışveriş yapmayı bu kadar çok seviyor? Asla anlamıyorum. Yani, her şeyden önce burası Japonya değil. Alışveriş yapmak için herhangi bir alışveriş merkezi bile yok. İkincisi, buna nasıl bu kadar katlanabiliyorlar? Yani, lanet olsun. Bu lanet olayın ne kadar yorucu olduğunu biliyor musunuz? Gerçi, sadece bana öyle geliyor olabilir, çünkü bunu bütün gece yapmıştım, ama yine de...

 

Nell, beni tükenmenin eşiğindeyken bir oraya bir buraya çekiştirmişti. Bu aktiviteden öyle bıkmıştım ki, içten ölmeye başlamıştım. Ve buna karşın, o hala fazlasıyla istekliydi ve bir tur daha dolanmaya hazırdı. Cidden, nasıl ya? Benim yorulamıyor olmam gerekirdi. Vücudum gerçekten yorulamıyor olmalı. Sanırım bu, iblis lordlarının bile, alışveriş çılgını kızlarla aşık atamayacağı anlamına geliyor. Lanet olsun.

 

Bir sonraki eli dağıtmak üzereyken, araba birden yavaşlamaya başlayınca, desteyi bir kenara kaldırdım ve incelemek için başımı pencereden çıkardım. Gözlerim, göz alabildiğine uzayıp giden duvarlar tarafından karşılandı.

 

“Hassiktir! Sonunda geldik!”

 

Başkent, nihayet görünmüştü. Ayrıca, bu yüzden yavaşlamaya başlamıştık. Yol, artık hiçliğin ortası kadar boş değildi. Önümüzde birkaç başka araba daha vardı ve onlar nispeten daha aheste bir hızla ilerliyorlardı.

 

Yanımda sesli bir yutkunma duydum. Benim gibi başını pencereden çıkarmış Nell, şehrin duvarlarını gördüğü anda donakalmıştı. Benim aksime o, varışımızdan korkuyordu.

 

“Sorun olmayacak.” Bir elimi kafasının üzerine koydum ve saçlarını karıştırdım. “Yolun her bir adımında seninle, tam yanında olacağım. Ve seni kollayacak tek kişi de ben değilim.” Burada tonla dostun var. Her şey yolunda gidecek.”.

“...Teşekkürler Yuki.”

 

Gözleri hala başkentin surlarında olan Nell, yavaş yavaş başını salladı.

Çevirmen Notu

[1] Full house, poker oyunundaki ellerden biridir. Bir üçlü ve bir ikili perin birleşiminden olur.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Shin (95 puan) Üye
2021-04-26 02:48:57
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-31 10:20:03
normal durumda bütün dünyayı istila edecek bir ordu oluştur ve adım adım heryeri istila et
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-13 12:18:10
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-08 23:50:21
Açıklama ve Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-10 13:27:35
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-03 01:11:19
Eski düşmanları temizleyemedik yenileri ürüyor...
DasanDra (148 puan) Üye
2020-08-02 22:51:00
Bölüm için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-03 01:02:44
@DasanDra, elmas
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-02 20:08:44
E. S. 👍👍👍
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-03 01:02:58
@Ker!m, rütbesiz
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-02 18:16:40
Kısa bitti. Azıcık üzdü.
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-02 16:04:44
çeviri için teşekürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-03 01:02:02
@Oburcuk, gümüş
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-08-02 15:50:42
Ya ama bu böyle bitirilmezki neyse elinize sağlık